Aldatmanın 3.Kişisinin Tazminattaki Rolü

Aldatmanın 3.Kişisinin Tazminattaki Rolü

Aldatmanın 3.Kişisinin Tazminattaki Rolü

Aldatma Halinde 3.Kişiye Tazminat İstinaf Kararı

Evli kişilerle ilişki uzun süre suç sayılmış ve aile kurumu bu yolla da koruma altına alınmak istenmiştir. Bu tür eylemlerin, daha sonraki yasal düzenlemeler arasında suç olmaktan çıkarılmış olması, bu eylemin ahlaka aykırılığını ve dolayısıyla haksızlığını da ortadan kaldırmayacaktır. Zira, bir eylemin ceza kanununa göre suç teşkil etmemesi ve müeyyidesinin düzenlenmemiş olması, borçlar hukuku hükümlerine göre ahlaka ya da hukuka aykırı olarak kabul edilmesine engel teşkil etmemektedir. Diğer taraftan, eşler eşlilik birliğini kurmakla birbirlerine sadakat borcu altına girdikleri gibi, mensubu oldukları aile birliğine karşıda sorumluluk altına girerler. Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile evlilik dışı ilişkiye girmesi, evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir. Davalı, evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayri resmi ilişkiye girmek suretiyle, gerek yasalarca gerek örf ve adet hukukunca korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Bu davranış da açıkça haksız eylem niteliğindedir. Eş söyleyişle, esasen dava dışı eşin, evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat yükümü bulunmakla birlikte, onun evli olduğunu bilen ve buna rağmen onunla ilişkiye giren davalının da dava dışı eşin sadakatsizlik eylemine katıldığında ve her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olduklarında kuşku bulunmamaktadır. O halde olayda, TBK.un 61 inci maddesinde düzenlenen birden fazla şahsın müşterek kusurlarıyla bir zarara yol açmaları diğer bir deyimle, tam teselsül hali mevcut olup, davalı doğan zarardan, davacının eşi ile birlikte müteselsilen sorumludur. Eşin aldatmasında eylem tek olmakla birlikte iki ayrı sonuç doğurmaktadır. Zira eylemin ağırlığı itibariyle yaptırım farklılığı söz konusudur. Buna göre, eşini aldatan kişinin eylemi sonucu eşinin maneviyatına verdiği zarar, üçüncü kişinin verdiği zarardan (gerçekleştirdiği saldırıdan) çok daha ağırdır. Çünkü eşlerin aile değerlerine bağlı kalma yükümlülüğü aile birliğinin korunması ve sağlanmasında en önemli yükümlülüktür.Eşin bu yükümlülüğe aykırı davranması sebebiyle evlilik birliğinin sona ermesindeki kusurundan dolayı aleyhine manevi tazminat davasına hükmedilmesi, üçüncü kişi ile gerçekleştirdiği haksız fiil eyleminden dolayı üçüncü kişiden tazminat istenilmesine engel teşkil etmez.

Kararın Kısa Özeti ve Karar Detayı

Davacı tarafın istinaf itirazı yerinde olduğundan kabulü gerekmektedir. Ancak anılan husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, HMK uyarınca İDM.nin kararının kaldırılmasına, tarafların sosyal ekonomik durumları, olayın gerçekleşme şekli, yeri ve zamanı, manevi tazminatın haksız zenginleşme ve fakirleşmeye neden olmaması, hak ve nesafet ilkeleri göz önünde tutularak -…-TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davacı istinaf isteminin HMK'nun gereğince kabulüne karar verilmiştir. Sonuç itibariyle, davalının davacının eşi ile evli olduğunu bilerek evlilik girdiği dosya içeriğine göre sabit olduğuna davalının sorumluluğu ahlaka ve adaba aykırılık nedeniyle gerçekleşen "haksız fiil”den kaynaklanmakta; dava da yasal dayanağını haksız fiile ilişkin hükümlerden almaktadır. Yargıtay HGK.nun 2017/4-1334 Esas, 2017/545 Sayılı 22/03/2017 günlü ve 2010/4-129 E.2010/173 K. sayılı eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olduğu gibi bu eyleme katılan kişinin eylemi bundan ayrı düşünülemez. Dolayısıyla bu eyleme evli olduğunu bilerek katılan kişide diğer eşin uğradığı zararlardan sorumludur. İzmir BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. Hukuk Dairesi Esas: 2017 / 512 Karar: 2017 / 579 Karar Tarihi:13.06.2017

Bu haber toplam 199 defa okunmuştur
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
İLETİŞİM: 0 312 229 25 05 CEP: 0 545 229 25 05 ADRES : Adres: Eti, Strazburg Cd. N:10/9, 06101 Çankaya/Ankara