Boşanma Davası Affetme

Boşanma Davası Affetme
Boşanma Davası Affetme Medeni Kanunumuzun 166/1-2. de; boşanma davalarında aile hâkiminin karar verilebilmesi için öncelikle evlilik birliğinde, ortak hayatı eşlerden sürdürmeleri beklenmeyecek şekilde temelinden sarsıldığının mevcut bulunmalıdır. Konun anlatımı için örnek kararda davalı- davacı kadın davada dinlettiği tanık beyanlarında Türk Medeni Kanununun 166/1...
Boşanma Davası Affetme Davayı Nasıl Etkiler? Boşanma davalarında karşı tarafın affedilmesi çekişmeli boşanma davalarında ortaya çıkan bir durumdur. Anlaşmalı boşanma davaları herhangi bir kusur durumunun belirlenmesini gerekli kılmayan boşanma davası çeşitlerindendir. Bununla birlikte çekişmeli boşanma davaları ister evliliğin temelden sarsılması gibi genel nedenlerle açılmış olsun isterse de akıl hastalığı, aldatma gibi özel nedenlerin varlığına bağlı olarak açılmış olsun çekişmeli boşanmalarda kusur oranı ön plana çıkmakta ve evliliği sonlandırmaya yeterli nedenin bulunmaması veya bu nedenlerin affedilmesi halinde boşanma davasının reddedilmesi söz konusu olmaktadır. Boşanma davası affetme uygulaması daha çok eşin diğer eşi aldatması durumunda karşımıza çıkmaktadır. Aldatma fiilinin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde ve aldatma fiilinden her halde 5 yıl içinde aldatma yani zina davası açılması zorunludur. Zina davası açılmakla birlikte dava açan tarafın yazılı veya sözlü beyanlarla aldatan eşi affetmesi halinde zina davası açılamamakta açılsa bile davanın reddi söz konusu olmaktadır.

Boşanmada Hangi Haller Affetme Sayılır?

Boşanma davalarında boşanma kararlarına karşı verilen Yargıtay kararları hangi hallerde affetme eyleminin gerçekleşeceği hakkında bilgiler vermektedir. Genel veya özel sebeplere dayanarak açılan çekişmeli boşanma davalarında davacının diğer eşin kusurunu açık veya örtülü olarak affetmesi boşanma davasının reddini veya başka sebeplerle boşanma davasının açılmasını zorunlu kılacaktır. Boşanmada affetme sayılabilecek haller şunlardır:
  • Boşanma davasında eşlerin barışması
  • Yaşanan olayların yazılı veya sözlü olarak affedildiğinin karşı tarafa beyan edilmesi,
  • Yaşanan olayları hoşgörüyle karşılamak,
  • Diğer eşin kusurlu olmasına rağmen evlilik birlikteliğini sürdürmekte ısrar etmek
Boşanma davasında affetme olgusunun gerçekleştiğine birer örnek olarak gösterilebilmektedir. Boşanma davasıyla ayrılan eşler boşanma davası karara bağlanmadan yeniden bir araya gelmişse boşanma sebepleri ortadan kalkmış demektir. Aynı şekilde mesaj yollayarak seni affediyorum demek veya sözlü şekilde kiminle olursan ol evine dön beyanında bulunmak affetme sayılmaktadır. Yaşanan olayları hoşgörüyle karşılamak zorunlu olarak evde birlikte kalmak gibi sebeplere dayanıyorsa bu durumda affetmekten söz edilememektedir.

Affeden Eş Aldatma Davası Açabilir Mi?

Zina davası olarak bilinen aldatma davasının açılması için aldatma sebeplerinin ispat vasıtalarıyla ortaya koyulması evlilik birlikteliği devam eden eşin başka bir kimseyle cinsel ilişkiye girmesi şartı aranmaktadır. Bununla birlikte karşı cinsle bir evde yalnız kalmak, gece gündüz karşı cinsle sürekli konuşmak veya mesajlaşmak gibi eylemlerde aldatma için yeterli görülmektedir. Ancak eşin yapmış olduğu bu eylemlerin affedilmesi halinde zina davası açmak mümkün olmamakta ve zina davası sebebiyle kusur oranının yalnızca aldatan eşte toplanması durumu gerçekleşmemektedir. Affettikten sonra boşanma davası affedilen fiillere yönelik değil başka boşanma fiillerine bağlı olarak açılabilir. Örneğin zina sebebiyle eşin kusurunu affeden eş evliliğin temelden sarsılması, suç işleme, mizaç uyuşmazlığı gibi genel ve özel sebeplerin varlığı ile boşanma davası açarak karşı tarafın kusur durumunun ispatını mahkeme önünde gerçekleştirebilmektedir.

 Boşanma Davası Affetme

Medeni Kanunumuzun 166/1-2. de; boşanma davalarında aile hâkiminin karar verilebilmesi için öncelikle evlilik birliğinde, ortak hayatı eşlerden sürdürmeleri beklenmeyecek şekilde temelinden sarsıldığının mevcut bulunmalıdır. Konun anlatımı için örnek kararda davalı- davacı kadın davada dinlettiği tanık beyanlarında Türk Medeni Kanununun 166/1. kısmında bulunan evliliğin temelinden sarsılma hali, kabul edilir beyanlardan olmadığı,  dinlenen bir kısım beyanlar ise sebebi açıklanmayan inandırıcılıktan uzak anlatımlar olduğu Davalı-davacı kadının açmış olduğu karşı dava ile birleşen diğer boşanma davasında, diğer eş olan erkeğin boşanmaya sebep kusurlu davranışlar kanıtlayamamıştır. Davalı ve Davacı Erkeğin ise boşanma davasında eşiyle arasında geçen olayların hemen arkasında, eşine birçok mesaj atarak onu çok sevdiğini beyan etmesi, yaşanan olaylardan dolayı kendisini affetmesini istediğini dile getirmiştir. Bu anlatımlar ışığında davalı-davacı kadının bu tarihten öncesine ait erkeğin boşanmaya sebep kusurlu davranışlarını affettiği ya da olaylara hoşgörü ile baktığı kabul edilmelidir. Affettiği tarihten sonra davalı-davacı kadının boşanmaya sebep başkaca kusurlu bir davranışı ispatlayamamıştır. Boşanma davasında Affetme ya da olayları hoşgörü ile karşılanması,  boşanma davalarında eşlere kusur olarak yüklenemez, boşanma sebebi sayılamaz. Bu anlatımlar doğrultusunda erkeğin ve kadın açmış olduğu karşılıklı boşanma davalarının her ikisininde ret edilmesi gerekir. Başka bir örnek davada ise affetmeyi örnek kararda şöyle yorumlamıştır. Boşanma Dosyasındaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara kanuni belirlediği sebeplere ve şartlar içerisinde davalı kadının, kocası tarafından Boşanma davası açılmadan önce gönderdiği telefon mesajlarındaki yazdığı beyanları  eşin önceki bu kusurlu hareketlerini affetme şeklinde olmayıp evliliğini kurtarma amacına yönelik olduğu gibi, Boşanma davası açan kocanında mesajdaki beyanları kabul etmediği anlaşılmıştır.Bu anlatımlar çerçevesinde  temyiz itirazı red edilmiştir. ve Boşanma kararı yüksek mahkemece onanmıştır.

Bu haber toplam 303 defa okunmuştur
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
İLETİŞİM: 0 312 229 25 05 CEP: 0 545 229 25 05 ADRES : Adres: Eti, Strazburg Cd. N:10/9, 06101 Çankaya/Ankara