Sözleşmenin Geçersizliğinin Tespiti

Sözleşmenin Geçersizliğinin Tespiti
Sözleşmenin Geçersizliğinin Tespiti | Gerçekleştirilen sözleşmelerde hukuka ve kanunlara aykırılık teşkil ediliyor ya da sözleşme içeriğinde uygunsuzluk meydana geliyor ise sözleşmenin geçersizliği söz konusu olabilir. Ancak sözleşmenin geçersizliğinin tespiti için gerekli olan koşulların mevcut olması büyük bir önem taşımaktadır. Borçlar Kanunu’nun 24/1...
Sözleşmenin Geçersizliğinin Tespiti. Gerçekleştirilen sözleşmelerde hukuka ve kanunlara aykırılık teşkil ediliyor ya da sözleşme içeriğinde uygunsuzluk meydana geliyor ise sözleşmenin geçersizliği söz konusu olabilir. Ancak sözleşmenin geçersizliğinin tespiti için gerekli olan koşulların mevcut olması büyük bir önem taşımaktadır. Borçlar Kanunu’nun 24/1 maddesinin 1.bendinde düzenlemesi yapılan sözleşme geçersizliğinin tespiti, belirtilen hüküm kapsamında hata oluştuğunu öne süren tarafın bir akit ile ilgili olarak rızasını beyan edişi esnasında başka bir akit kastetmiş olması şeklindedir. Çok sık şekilde görülen bir hata türü olan, kişinin gerçekleştirmeyi istediği sözleşmeden başka bir tür sözleşme için irade açıklamasında bulunması durumudur. Oluşturulan sözleşme türü ile oluşturulması hedeflenen sözleşme türünün hukuksal yönden nitelikleri ve içerikleri tamamı ile birbirinden farklı olmaktadır. Bir kişinin arkadaşının borcuna kefil olmayı talep ederken onun borcunu üzerine alması  ya da bir kişinin kiralamak istediği unsuru satın alması halleri de bu hata türünde sıklıkla görülür. Sözleşme yapma iradesine sahip olmayan bir kişinin hatalı bir ifade tarzı kullanacak şekilde kendi iradesine uygun olmayan hüküm ve neticeler ortaya çıkarması durumu da bu hata türünün en sık görülen detaylarından birisidir. Sözleşmenin Geçersizliğinin Tespiti

Sözleşmenin Geçersizlik Nedenleri

Sözleşmenin geçersizliğinin tespiti noktasında hata türleri birbirine göre değişkenlik göstermektedir. Buna göre;
  • Eşyada hata: Borçlar Kanunu’nun 24./1-2 maddesi içerisinde düzenlemesi yapılmış olan bu hata çerçevesinde hata yaptığını öne süren kişinin sözleşme makudünaleyh oluşturan şeyden ayrı olan bir şeyi kastediyor olmasıdır.
Bu noktada eşyanın ayniyeti hakkında yanılma meydana gelmiştir ki bu yanılma bir eşya tarif ve tayin edilişi esnasında gerçekleştirilen hatalardan oluşur. Hatada bulunan gerçekte istediği eşyadan başka bir eşya için iradesinin beyanını gerçekleştirmiş durumda kalır. Bu noktada kanun çerçevesinde belirtilen ‘şey’ kavramı geniş kapsamda incelenmelidir. Çünkü buradaki ‘şey’ kavramı sözleşmeye konu olan şey şeklinde nitelendirilmektedir.
  • Kişide hata: Sözleşme gerçekleştirilecek kişinin kimlik bilgilerinde hata şahısta hataya örnektir. Borçlar Kanunu’nun 24/1-2 maddesinde düzenlenen bu hata çerçevesinde hata yaptığını öne süren kişinin üzerine borç alması esnasında temel şekilde nazara almış olduğu bireyde hata yapmış olması durumudur.
  • Miktarda hata: Borçlar Kanunu’nun 24/1-3 maddesi içerisinde düzenlemesi gerçekleştirilen madde metni içerisinde hata yaptığını öne süren kişinin taahhüt etmiş olduğu ivazın kastetmek istediği şeyden önem derecesinden daha fazla ve mukabil ivazın önem derecesinden çok daha az olması durumudur.
Hata yapmış olan kişi sözleşme ile borçlanmış olduğu ediminin miktarı, reelde borçlanmak istemiş olduğu edim miktarından önemli düzeyde çok ya da karşı tarafın ediminin ciddi düzeyde düşük olması durumunda, miktar üzerinde hata meydana geldiğini gösterir.
  • Aracının Hatası: Kavram olarak Borçlar Kanunu’nun 24. Maddesi yerine diğer hatalardan farklı olarak 27. Maddesi içerisinde özel şekilde düzenlenmiş olan bu hata kapsamında sözleşmenin her 2 tarafta birbirinin rızası bir muhbir ya da tercüman gibi diğer bir aracı ile yanlış şekilde aktarımının gerçekleştirildiği durumlarda, hata ile ilgili olarak hükümler çerçevesinde değerlendirme gerçekleştirilir.

Sözleşmenin Geçersizliğinin Tespiti - Yargıtay Kararları

İHRAÇ KARARININ İPTALİ DAVASI - İSTİFA - DAVA KONUSU SENEDİN PAY DEVRİNE İLİŞKİN KISIMLARININ ÇİZİLİP USULÜNCE İMZA VE PARAF EDİLMEDİĞİ. İSTİFA BELGESİNDEKİ TARİH KISMININ SONRADAN EKLENDİĞİ - DAVANIN KABULÜNÜN İSABETLİ OLDUĞUNUN KABULÜ GEREĞİ. ÖZET: Dava konusu, senedin, pay devrine ilişkin kısımları çizilmesine rağmen bu kısımlar usulüne uygun şekilde imza veya paraf edilmediği gibi, istifa gibi bir belgede bulunması gereken tarih kısmı dahi sonradan yazılan yazılarla aynı karakterdeki rakamlarla doldurulduğundan dava konusu istifa beyanının davacının iradesini yansıttığı kabul edilemez. Bu durumda davanın kabulünün isabetli olduğunun kabulü gerekir. | Sözleşmenin Geçersizliğinin Tespiti Diğer makalelerimize Ankara avukat sayfamızdan göz atabilirsiniz.

Sözleşmenin Geçersizliğinin Tespiti. Sıkça Sorulan Sorular

TAZMİNAT DAVASI - MAHKEME KARARININ GEREKÇESİNDE DAYANILAN DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİNDE USUL VE YASAYA AYKIRI BİR YÖN BULUNMAMASI TAZMİNAT DAVASI - MAHKEME KARARININ GEREKÇESİNDE DAYANILAN DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİNDE USUL VE YASAYA AYKIRI BİR YÖN BULUNMAMASI - YERİNDE GÖRÜLMEYEN BÜTÜN TEMYİZ İTİRAZLARININ REDDİYLE USUL VE KANUNA UYGUN BULUNAN HÜKMÜN ONANMASI GEREĞİ Davalı vekili, davacının sözleşmeye göre kendi yükümlülüğünü gecikmeli olarak yerine getirdiğini, davacı alıcının öncelikli ediminde gecikmesinin temerrüdün oluşmasına engel olduğunu, öncelikli edimde gecikme halinde sürenin yeniden belirleneceğinin sözleşme hükmü olduğunu, temerrüdün varlığı kabul edilse dahi müvekkili satıcının temerrüde düşmekte kusurunun bulunmadığını, davacı taleplerinin taraflar arasındaki sözleşmenin 6/6. maddesine göre değerlendirilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmede davacının geç teslim nedeniyle talep edebileceği yegane tazminatın belirlendiği, cezai şartı aşan zararı talep edebileceği düşünülse dahi bu durumda satıcının kusurunun ispatlanması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 6. maddesine göre süre sayımının devreye girmesi söz konusu olduğundan teslimatta herhangi bir gecikmenin de olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. SÖZLEŞMENİN İPTALİ - DAVA KONUSU EDİLEN ALACAĞIN VARLIĞI YA DA YOKLUĞU VEYA MİKTARI BELLİ DEĞİLDİR VE YARGILAMAYI GEREKTİRMESİ - ALACAĞIN VARLIĞINA KANAAT GETİRİLECEK YETERLİ DELİL SUNULMADIĞI - İHTİYATİ HACİZ KARARININ KOŞULLARI DA MEVCUT OLMAMASI ÖZET: Yargıtay kararlarında da benimsendiği üzere ihtiyati hacze konu alacağın kesin olarak ispatı gerekmeyip, yaklaşık ispat yeterli olmasına rağmen, ortada yapılan bir yargılama, alınan bir bilirkişi raporu bulunmamaktadır. Bu itibarla dava konusu edilen alacağın varlığı ya da yokluğu veya miktarı belli değildir ve yargılamayı gerektirmektedir. Bu durumda ihtiyati haciz talep eden karşı davacının, alacaklarını ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığını, ihtiyati haciz kararı verilmesini gerektirir biçimde delillendirdiği söylenemez. Başka bir anlatımla davacı ihtiyati haciz için gerekli olan alacağın varlığına ilişkin İİK'nın 257. Maddesindeki koşullar ve “yaklaşık ispat” yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Mahkemeye alacağın varlığına kanaat getirilecek yeterli delil sunulmadığından, ihtiyati haciz kararının koşulları da mevcut değildir.

Bu haber toplam 411 defa okunmuştur
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
İLETİŞİM: 0 312 229 25 05 CEP: 0 545 229 25 05 ADRES : Adres: Eti, Strazburg Cd. N:10/9, 06101 Çankaya/Ankara