Anlaşmalı Boşanmada Nafaka İstenmemesi Boşanma Sonrası İstenir Mi?Anlaşmalı olarak boşanmanın gerçekleşmesinin ardından nafaka talebi, pek çok kişinin internet üzerinden sıklıkla araştırdığı konular arasında yer almaktadır.
Bu durumda, anlaşmalı olarak boşanmayı düşünen çiftleri veya anlaşma protokolü imzalayarak Aile Mahkemesi tarafından evlilik birliğini sonlandıran kişileri yakından ilgilendiren bir konu ortaya çıkmaktadır. Çünkü Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddelerinde yer alan hükümler göz önünde bulundurulduğunda anlaşmalı olarak boşanan tarafların yoksulluk veya iştirak nafakası talepleri de kanunen belirli şartlar altında gerçekleştirilmektedir.
Dolayısıyla anlaşmalı boşanmada nafaka istenmemesi konusuyla ilgili olarak yapılan araştırmalarda karşımıza çıkabilecek hususları bu yazımızda tüm detaylarıyla bulabilirsiniz.
Son dönemde internet üzerinden araştırılan konular arasında Aile Hukuku kapsamında boşanma davalarının sıklıkla yer ettiği görülmektedir. Nitekim istatistik kurumlarının yapmış olduğu araştırma ve değerlendirmeler sonucu kamuoyuyla paylaşılan verilerde yer alan rakamlara da dikkat edildiğinde, boşanma kavramı konusunda pek çok hareketliliğin yaşandığı bir dönemden geçtiğimiz aşikardır.
Bu dönemde boşanma talebiyle yerel Aile Mahkemeleri’ne başvuran çiftler boşanma taleplerinin dava hakimi tarafından onaylanmasından önce internet üzerinde de pek çok konuda araştırma yapmaktalar. Zira bu araştırma konularının başında da anlaşmalı boşanma ve nafaka ilişkisini geldiği görülmektedir.
Bu noktada anlaşmalı boşanmadan sonra nafaka davası açılır mı sorusu, pek çok vatandaşın boşanma taleplerini mahkemeye sunmadan önce cevabını merak ettiği konular arasında yer almaktadır. Bu konuda en çok merak edilen yanıtlara geçmeden önce Türk Medeni Kanunu’nda yer alan anlaşmalı boşanma hakkı ve uygulamasının detaylarını iyice irdelemek gerekmektedir.
Anlaşmalı Boşanma Nedir?
Anlaşmalı boşanma nedir sorusuna yanıt olarak öne sürülebilecek en özet ve en kısa tanıma göre; eşlerin boşanmanın maddi konuları ve varsa müşterek çocuklarının geleceği konusuna ilişkin bütün hukuki konularda mutabık kalarak boşanmalarına anlaşmalı boşanma denmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde yer alan hükümlere göre anlaşmalı boşanmanın tarafları, kanunen belirlenen şartları sağladıkları takdirde anlaşmalı olarak boşanabilme hakkına sahiptirler.
Ancak bu noktada özellikle dikkat edilmelidir ki anlaşmalı boşanma davası açacak ve anlaşmalı olarak boşanma talebiyle Aile Mahkemesi’ne müracaat edecek olan çiftler, öncelikle kendi aralarında kanunun zorunlu tuttuğu konularda mutabakata varmaları gerekmektedir. Öte yandan aralarındaki bu anlaşmayı da mutlak suretle, anlaşmalı boşanma protokolü adı verilen bir sözleşmeye dökmeleri gerekmektedir.
Anlaşmalı Boşanmanın Kanunen Zorunlu Kılınan Şartları
Anlaşmalı olarak boşanmak isteyen dava taraflarının, Aile Mahkemesi tarafından anlaşmalı olarak boşanabilmesi için eşlerin en az 1 yıl süreyle evli kalmış olmaları gerekmektedir. Dolayısıyla dava başvurusunun yapıldığı tarihte, evliğin gerçekleştirildiği tarihten itibaren en az 1 sene geçmiş olmayan eşlerin anlaşmalı boşanma davası talepleri, her ne şekilde olursa olsun, anlaşmalı boşanma protokolünü tüm hukuki esas ve usullere göre hazırlamış dahi olsalar Aile Mahkemesi tarafından reddedilmektedir.
Buradan hareketle Türk Medeni Kanunu’nun herhangi bir aile koruyucu şekilde tavır aldığı görülmektedir. Çünkü 1 sene evlilik süresinden az olan evlilikler konusunda anlaşmalı boşanma uygulamasının gerçekleştirilmesi kabul edilmemektedir.
Anlaşmalı boşanma davalarının ikinci önemli şartı da eşlerin birlikte dava açmasının gerekliliğidir. Başka bir değişle bir eşin açtığı davayı diğer eşin kabul etmesi durumu da anlaşmalı boşanmanın şartları arasında yer almaktadır.
Anlaşmalı Boşanma ve Nafaka Talepleri
Anlaşmalı boşanma davaları, boşanmak isteyen eşlerin, kanunda belirtilen tüm konular üzerinde uzlaşmaya vardıklarının resmi olarak bildirilmesi durumunda Aile Mahkemeleri tarafından kabul edilerek uygulamaya konmaktadır.
Söz konusu kanunda belirtilen konular arasında eşlerin yoksulluk nafakası veya müşterek çocuklarının masrafları için istenen iştirak nafakası gibi özel durumlar hakkında da uzlaşmaya varmaları ve bunu yetkili mahkemeye sunmaları gerekmektedir.
Anlaşmalı boşanma davasının görülmesinin ardından anlaşmalı boşanma protokolünü onaylayan hakim, boşanmanın kesinleşmesi kararını vererek eşleri resmen kanun önünde ayırmış olmaktadır. Bu noktadan sonra eşlerden birinin yoksulluğa düşmesi durumunda sonradan eski eş aleyhinde yoksulluk nafakası talebi davası açması mümkün değildir. Nitekim bu konuyla ilgili olarak Yargıtay kararı bulunmaktadır.
Her ne kadar yoksulluk nafakası, anlaşmalı boşanma davasının kesinleşmesinin ardından talep edilemez görülse de eşlerin müşterek çocuğu için istenen iştirak nafakası talebi Yargıtay’ın emsal kararı neticesinde kanuna uygun görülmüştür. Bu durumda anlaşmalı olarak boşanan eşler, müşterek çocukları hakkında hangi nafaka kararına varmış olurlarsa olsun, davadan sonra eşlerden birinin talebi halinde tekrar görülebilmektedir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?