AYM’den Emsal Niteliğinde Bir Karar Çıktı!
AYM’den emsal niteliğinde çıkan karar; taşınmazın tapuya tesciline ilişkin kesinleşmiş yargı kararının uygulanmaması halinde mülkiyet ve adil yargılanma hakkının ihlal edilmiş olmasına ilişkindir.
2009 yılında Dicle Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış olan ve davayı açan kişinin tapuda kaydının bulunmadığı iki taşınmazın kendi adına tescil edilmesini talep ettiği bu davanın açılması ile, Ali K. emsal niteliğinde bir kararın verileceği olayın fitilini ateşlemiştir. Ali K. zaten hali hazırda 30-35 sene gibi bir süredir tescilini talep ettiği taşınmazları tarla olarak kullandığından, bu yerler orman statüsünde olmadığından ve bazı tanıklar da dinlendiğinden mahkeme Ali K.’ın lehine karar vermiştir.
2011 yılında ise; Ali K.’ın taşınmazlarının da içerisinde bulunduğu bölgede kadastro çalışması yapılmıştır ve bu çalışma Ali K.’ın taşınmazlarının hazine adına tapuya tescil edilmesi ile sonuçlanmıştır.
Bu noktada ortaya bir uyuşmazlık çıkmıştır ve bu uyuşmazlığın sonucu olarak Dicle Asliye Hukuk Mahkemesi daha önce vermiş olduğu kararı Tapu Müdürlüğü’ne göndermek durumunda kalmıştır.
Tapu Müdürlüğü’nün Diyarbakır Kadastro Müdürlüğü’ne iletmesi ve Diyarbakır Kadastro Müdürlüğü’nün de Ergani Kadastro Birimi’ne iletmesi sonucu; taşınmazların tescilinin hazinede olduğu bildirildi. Tapu ve Kadastro Müdürlüğü, mahkemenin bu kararını düzeltmesini 2014 yılında talep etti fakat bu talep reddedildi.
Talebin reddedilmesinin nedeni ise; kararın daha önce kesinleşmiş olmasıydı. Konunun Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne taşınması üzerine ise Anayasa’nın 169. maddesi gereğince; Ali K.’ın tescil davası açıp, bu durumun düzeltilmesini isteyebileceği belirtildi.
Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Yaptı ve Davanın Seyrini Değiştirdi
Ali K., 2009 yılında başlamış olan davası için 2015 yılında bireysel olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş ve tescil davası açmıştır. Bu dava ilk açıldığında verilen tescil kararının gerekçe gösterilmesi ile Ali K.’ın lehine sonuçlanmıştır. Fakat bu karara hazine itiraz ederek, davanın temyize gitmesini talep etmiştir.
Anayasa Mahkemesi Emsal Bir Karar Verdi
Anayasa 35 ve 36. maddeleri ile kişilerin bazı haklarını güvence altına almaktadır. Kişilerin Anayasa’nın 35. maddesine göre mülkiyet hakkı ve 36. maddesine göre mahkemeye erişim hakkı vardır.
Ali K.’ın taşınmazların tescillerini bir türlü alamaması ise, kendisinin bu haklarının ihlal edilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü ortada 2 kere verilmiş bir yargı kararı olmasına rağmen bu karar hala uygulanmamıştır. Üstelik kararın ilk verişinin üzerinden 6 yıl 5 ay gibi bir süre geçmiştir. Dolayısı ile bu süreçte Ali K.’ın herhangi bir zarara uğramış olabileceği göz önüne alınarak Ali K.’a Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 15 bin liralık manevi tazminat ödenmesi kararı verilmiştir.
Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edilmemesi
Anayasa’nın 36 ve 138. maddeleri kişinin mahkemeye erişim hakkının güvence altına alındığı maddelerdir. Ali K.Fali’ın davasında ise bu maddelere dayanarak; kişilerin kendilerine sağlanmış olan hak ve özgürlükleri, devletin yargı kararlarını yerine getirmemesi sonucu kullanamadığı kararı verildi.
Bu durumun bireylerin kamu otoritelerine olan saygıyı sarsabileceği, aynı zamanda çeşitli hak kayıplarının oluştuğu vurgulandı. Özellikle davada taraflar her kim olur ise olsun; mahkemede verilecek olan kararların herhangi bir taraf için aleyhine bir karar olması durumunun kanunlar tarafından kabul edilmediği bildirildi. Dolayısı ile durum emsal bir karar verilmesini sağlamış oldu.
Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiği Benzer Bir Olay
Tekstil ürünlerinin ticaretini yapan bir şirketin sahibi; hakkındaki ceza soruşturması nedeni ile el konulmuş olan şirket ürünlerinin zarar gördüğünü savunarak, mülkiyet hakkının ihlali gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.
Kişi Anayasa Mahkemesi’ne başvururken var olan zararına ek olarak bu zararının faizi ile birlikte kendisine ödenmesini talep etmiştir. 1999 yılında hakkında başlatılan soruşturmanın 2003 yılında sona ermesi bu süre zarfında el konulmuş olan tekstil ürünlerinin kapalı kutuda durdukları için zarar görmüş olmalarına karar verilmiştir.
3 yıl 8 ay gibi bir süre için kişinin hem ürünlerinin değer kaybına uğraması hem de kişinin kendisinin kazanç kaybına uğraması gibi durumlar ortaya çıkmıştır. Bu yüzden kişinin zararının karşılanması kararı alınmıştır. İzmir’de görülen bu davada; Anayasa Mahkemesi’nin el koyma nedeni ile kişilerin mülkiyet haklarını ihlal etmesi sonucunda mutlaka bu el koymaların kişiye herhangi bir zarara yol açtığı kararı çıkartılmıştır.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?