Yargıtay’dan BES Birikimlerinin Kısmen Haczi İle İlgili Emsal Karar
Yargıtay’a konu olan davada Bireysel Emeklilik Sistemi’ni kullanan vatandaşları yakından ilgilendiren emsal niteliğinde bir karar verildi. Alacaklarını tahsil etmek isteyen bir şirket borçlu kişi hakkında avukatı aracılığıyla icra takibi başlattı. İcra takibinde borçlu kişiye ait olduğu belirlenen Bireysel Emeklilik Sistemi havuzunda biriken paranın bir kısmına haciz konuldu. Bunun üzerine hakkında açılan ve BES sistemindeki paranın bir kısmını haczedilmesini hukuksuz olduğunu düşünen borçlu, söz konusu icra takibinin ve kısmi haczin kaldırılması talebiyle yerel İcra Hukuk Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.
Yetkili İcra Hukuk Mahkemesi, dava dosyasını ve davacının dilekçesini detaylı bir şekilde inceledi. Daha sonra davalı taraf olan alacaklı şirketin vekilinin de savunmasına ve beyanlarına başvurdu. Davanın kabulüne karar verdikten sonra yerel mahkeme, davacıyı haklı buldu. Mahkemenin kararında şu ifadeler kullanıldı: “Alacaklı tarafından, alacağa dayalı olarak başlatılan icra takibine karşı borçlunun, bireysel emeklilik fonu katılım payı üzerine haciz şerhi konularak, hesapta bulunan miktarın müdürlük hesaplarına gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu sabittir.” denildi. Bu gerekçe ile söz konusu borçlunun bireysel emeklilik fonuna konulan haczin kaldırılması ve alacaklıya ödenmesi halinde iadesi talepli olarak icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir.
Kararda, Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrasında yapılan hukuki düzenlemeler gereği, hesaplama sonucunda borçlunun hesabında bireysel emeklilik fonu katılım payı birikiminin 67.896,09 TL olduğu, fakat bu tutarın 4632 sayılı kanun uyarınca haczedilmesi mümkün olmayan tutar kapsamında kaldığına dikkat çekildi. Bu sebeple söz konusu borçlunun haczedilme sınırını aşan bir birikime sahip olmadığı saptanmış oldu. Dolayısıyla borçlu kişinin BES hesabına yapılan haciz işlemlerinin hukuksuz olduğuna yönelik talebi ve mahkeme başvurusu yerinde bulundu. Bunun üzerinde davacının İcra Hukuk Mahkemesi’ne yapmış olduğu şikayetin kabulüne ve davacı borçlu için bireysel emeklilik hesabı fon payları üzerine uygulanan kısmi haczin kaldırılmasına hükmedildi.
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu
Yargıtay’a taşınan, bireysel emeklilik sistemine icra takibi ve haciz işlemleri davasında dikkat edilmesi gereken kanun, Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemleri Kanunu’dur. 2632 sayılı Kanun’un 2d maddesinde “Katılımcı emeklilik sözleşmesine kendi ad ve hesabına taraf olan gerçek kişiyi”, 2g maddesinde ise “Fon emeklilik fonunu ifade eder” denilmektedir.
Buna ilaveten Kanunda yer alan bir diğer maddede söz konusu bireysel emeklilik sisteminde yer alan birikmiş paranın ne şekilde kullanılabileceğine dair açık ve net hükümler yer almaktadır. Buna göre “Fonun malvarlığı, şirketin bu kanundan, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunundan, emeklilik sözleşmesinden, fon içtüzüğünden ve ilgili mevzuattan doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi ve sorumluluğun karşılanması dışında hiçbir amaçla kullanılamaz.” denilmektedir. Dolayısıyla herhangi bir vatandaşa ait bir bireysel emeklilik sistemi hesabında yer alan tutar; hiçbir şekilde başka bir işlem için rehin edilememektedir, portföye ilişkin olarak düzenlenen işlemler dışında herhangi bir işlemde teminat gösterilememektedir.
Tüm bunların yanında kişiye ait olan bireysel emeklilik sistemi hesabındaki para, üçüncü bir şahıslar tarafından her ne şekilde gerekçe gösterilirse gösterilsin haciz ettirilememektedir. Dolayısıyla resmi kurumlar dahi olsa bireysel emeklilik sisteminde biriken fonun iflas masasına dahil ettirilmesi de mümkün kılınmamaktadır.
BES Kanunu’na Sonradan Eklenen Hükümler
Her ne kadar Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nda kişinin bireysel emeklilik sisteminde biriken fonuna üçüncü bir şahıslar tarafından haciz ve benzeri uygulamalar ile müdahale edilebilme imkanı tanınmasa da kanunda yapılan değişiklikler ile yeni düzenlemeler söz konusu olmaktadır. Ek maddeler ile BES hesabında yer alan tutarın belirli bir miktarına haciz uygulanabilinmesinin önü açılmıştır.
01.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikte yer alan 26. maddeye göre; “Katılımcının sistemde bulunduğu ay sayısı ile haciz, rehin veya iflas tarihinde geçerli olan brüt asgari ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikimin üzerindeki tutar, nafaka borcu veya alacaklıların hakkı saklı kalmak kaydıyla haczedilebilir.” denilmiştir.
Yargıtay’a konu olan davada, söz konusu hesaplamanın yapılmamış olmasına dikkat çekilmiştir. Buna göre davacının BES sistemine kayıt olduğu tarih itibarıyla sistemde kaç ay kaldığının belirlenmesi, bu süreler zarfında asgari ücret tutarının tespit edilmek suretiyle, ilgili yönetmelikte açıklandığı esaslara dayanarak hesaplamasının yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?