Eşim Sürekli Her Akşam Eve Alkollü Geliyor! Boşanma Davası Açmak İstiyorum! Boşanma Sebebi Sayılır Mı? Türkiye’de binlerce evli çift, çeşitli nedenlerle evde geçimsizlikler yaşıyor. Ağırlıklı olarak bu geçimsizliklerde kadınlar, eşlerinin evdeki tutum ve davranışlarından şikayetçi olarak bu geçimsizlikler sonucu boşanma talebi ile mahkemeye başvuruyor.
Özellikle aşırı alkol tüketimi, eve sarhoş gelme, kumar ve benzeri kötü alışkanlıkların yarattığı huzursuzluk gibi gerekçeler ile kişiler evliliği sonlandırmak istiyor. Bu noktada boşanmak isteyen kişiler, hangi şartlar altında ve hangi gerekçeler ile boşanma davası açabileceklerini araştırıyor. Bu kapsamda Yargıtay’dan bir boşanma davası sürecinde emsal bir karar geldi. Yargıtay, kumar bağımlısı olan ve eve sürekli sarhoş gelen erkeğin kusurlu olduğuna hükmetti. İşte detaylar…
Eşim Sürekli Her Akşam Eve Alkollü Geliyor! Boşanma Davası Açmak İstiyorum!
Ağırlıklı olarak evli kadınların bir şikayeti olan, erkeğin eve sarhoş gelmesi ya da kötü alışkanlıklar edinmesi konusunun boşanmaya gerekçe olup olamayacağı en sık araştırılan konular arasında yer alıyordu. Birçok evli kişi, eşinin eve sürekli sarhoş gelmesinden şikayetçi olarak bunun bir boşanma nedeni olup olamayacağını soruşturuyordu ve bu kapsamda Yargıtay’dan emsal bir karar geldi. Yargıtay söz konusu durumda erkeğin kusurlu olduğuna hükmetti.
Eve Sürekli Sarhoş Gelmek Boşanma Sebebi Mi?
Yargıtay, eve sürekli sarhoş gelen, kumar oynayan ve taşkınlık çıkarmak nedeni ile erkeğin diğer eş lehine manevi tazminat ödemesi gerektiğine hükmetti. Bir boşanma davasında temyiz müracaatı sonrası Yargıtay 2. Hukuk Dairesi emsal bir karara imza attı. Yargıtay söz konusu emsal kararda erkeği kusurlu buldu.
Yargıtay Temyiz Müracaatını Değerlendirdi, Kararı Bozdu
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin verdiği emsal kararda “Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen davalı erkeğin, alkol alarak sürekli sarhoş olduğu, taşkınlık çıkardığı, kumar oynadığı, evde devamlı kavga ve tartışmaların olduğu şeklindeki boşanmaya sebep olan tüm kusurlu davranışları aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir.
Öyleyse, davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi koşulları oluşmuş olup, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu isteğin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir” ifadeleri yer aldı.
Daha Fazla Bilgi İçin: Boşanma Davası Avukat ve Danışma
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?