Yargıtay, estetik operasyon sonucu yüzünde kalıcı asimetri ve çökme meydana gelen bir kadının açtığı davada doktoru kusurlu buldu. Bu karar, estetik cerrahide yapılan işlemlerin hukuki sonuçları açısından emsal teşkil ediyor.

Samsun’da yaşayan bir kadın, yüz gerdirme operasyonu için başvurduğu estetik plastik cerrahi kliniğinde istenmeyen sonuçlarla karşılaştı. Ameliyat sonrası yüzünde asimetri ve yanağında çökme oluştu. Ayrıca, operasyonun saçlı deri içinden yapılması gerekirken görünür bir bölgede yapıldığı ve dikiş izlerinin kaldığı iddiasıyla kadın, yaşadığı mağduriyet nedeniyle doktor ve kliniğe karşı maddi ve manevi tazminat davası açtı.

Yargıtay’dan Emsal Karar: Estetik Cerrahide Doktor Sorumluluğu!

İlk mahkeme, operasyonun estetik cerrahi standartlarına uygun olduğunu ve doktorun kusurlu olmadığını belirterek davayı reddetti. Ancak, mağdur kadın yerel mahkemenin kararını Yargıtay’a taşıdı. Adli Tıp Kurumu raporuna göre fiziksel muayenenin yetersiz olduğunu belirten kadın, “Ameliyat sonrası yeterince aydınlatılmadım” diyerek yerel mahkemenin kararının kaldırılmasını talep etti.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, dosyayı inceledikten sonra, estetik cerrahide eser sözleşmesi kapsamında doktorun sonuç garantisi yükümlülüğünü vurgulayarak yerel mahkeme kararını bozdu. Yargıtay kararında, “Sözleşmeye göre doktorun sonuç sağlama garantisi sorumluluğu vardır” ifadelerine yer verildi ve kadının açtığı dava lehine sonuçlandırıldı.

Bu karar, estetik cerrahi müdahalelerin yalnızca teknik bir işlem olmadığını, aynı zamanda sanat ve beceri gerektiren bir eser olduğunu ortaya koyuyor. Eser sözleşmesi, bir terziyle anlaşarak istediğimiz bir elbiseyi diktirmeye benzer şekilde, estetik cerrahi işlemlerinde de doktorların ‘senin yüzünü şu şekilde yapacağım’ diyerek belirli bir sonuç garantisi verdiğini vurgulamaktadır. Yanlış yapılan operasyonlardan geri dönüşün zor veya imkansız olduğu durumlar, doktorların bu tür işlemleri yaparken göstermeleri gereken özeni ve profesyonelliği daha da önemli kılmaktadır.