Evlilik Birliğinin Sarsılması – Boşanma Davası Nasıl Açılır 2026? » Aile ve Boşanma Avukat ve Danışma 2026

Ankara Avukat

ANASAYFA

Evlilik Birliğinin Sarsılması – Boşanma Davası Nasıl Açılır 2026?

Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir?

Evlilik Birliğinin Sarsılması Sebebiyle Boşanma Nasıl Açılır 2026? Evlilik birliği, iki bireyin hukuki ve sosyal bağlamda ortak yaşam kurduğu temel bir yapıdır. Bu birlik, hem sözleşmesel hem de toplum tarafından belirlenen normlar çerçevesinde şekillenir. Evlilik, taraflar arasında hak ve yükümlülüklerin karşılıklı kabulüyle başlar ve çeşitli nedenle sona erebilir. Bu süreçte, evlilik birliğinin devamını etkileyen faktörler ve durumlar geniş bir yelpazeye yayılır.

Evlilikte tarafların rızası, uyumu ve karşılıklı sevgi temel unsurlar olsa da, zaman zaman taraflar arasında ciddi uyumsuzluklar ve çatışmalar ortaya çıkabilir. Bu durumlar, evlilik birliğinin sarsılmasına ve nihayetinde sona ermesine yol açabilir. Evlilik birliğinin sarsılması, sadece kişisel bir sıkıntı değil, aynı zamanda hukuki ve sosyal boyutlarıyla da önemli sonuçlar doğuran karmaşık bir süreçtir. Bu bağlamda, evlilik birliğinin temel tanımı, tarafların hukuki ve sosyal yükümlülükler çerçevesinde birbirine bağlandığı, ortak yaşamın sürdürülebilirliğinin ön planda tutulduğu bir kurumdur.

Evliliğin devamı için, tarafların ortak değerleri ve menfaatleri gözetilerek, sorunların çözümüne yönelik adımlar atılır; ancak bazı durumlarda sorunlar çözülmediğinde, evlilik sona erdirilerek yeni bir yaşamın başlangıcı tercih edilir. Bu süreçte, evlilik birliğinin temel düzenlemeleri ve hukuki prosedürler dikkate alınmakta olup, gerçek anlamıyla devamlılık sağlanamadığı noktada boşanma ve evlilik birliğinin sarsılması gündeme gelir.

Dolayısıyla, evlilik birliğinin temel amacı, tarafların yaşam kalitesini koruyacak istikrarlı ve sağlıklı bir ortam oluşturmaktır. Ancak, çeşitli iç ve dış faktörler, bu ortamın bozulmasına neden olup, haklar ve yükümlülükler çerçevesinde çözüm aranır. Bu noktada, evlilikteki ilişkinin bozulması ve sona erdirilmesine ilişkin kavramlar, hukuki düzenlemeler ve toplumsal yaklaşımlar önemli rol oynar.

Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir?

Evlilik birliğinin sarsılması, iki eşin yaşamlarını sürdürebilir ve sağlıklı bir ortak yaşam düzeni kurmakta zorlanması sonucu, ilişkilerinin temel dayanaklarının zayıflaması veya tamamen ortadan kalkması durumudur. Bu kavram, genellikle eşler arasındaki bağlılık, sevgi, güven ve iletişimin ciddi anlamda bozulmasıyla ilişkilendirilir. Evlilik birliğinin sarsılması’nin ortaya çıkış sebepleri çeşitli olmakla birlikte, hareket noktası genellikle tarafların yaşam biçimleri, kişisel beklentileri ve uyumsuzluklardır. Bu durum, çiftlerin duygusal ve hukuki bağlarını zayıflatarak sürdürülebilirliği ortadan kaldırır.

Evlilik birliğinin sarsılması, tek bir olay veya faktörle açıklanmayabilir; çoğu zaman uzun süreli sorunlar veya birleşmiş sorunlar sonucunda oluşur. Bu süreçte, taraflar arasındaki iletişim kopabilir, güven erozyona uğrayabilir ve karşılıklı anlayış yıpranabilir. Ayrıca, maddi sorunlar, aile içi şiddet, sadakatsizlik veya farklı yaşam tarzları gibi sebepler Evlilik birliğinin sarsılmasınin temel nedenleri arasında yer alır. Hukuken Evlilik birliğinin sarsılması, evlilik ilişkisinin temel unsurlarında ve ortak yaşamın devamı için gereken dayanıklılıkta ciddi sarsıntı anlamına gelir. Bu durumda, evlilik bağı devam ettirilemediği kabul edilir ve boşanma yolları gündeme gelir.

Evlilik birliğinin sarsılmasınin belirgin özelliği, tarafların evlilik birliğinin temel fonksiyonlarının ve ilişkilerinin olumsuz etkilenmesiyle yaşam kalitelerinin düşmesidir. Hukuken, bu durum genellikle ya tarafların anlaşmasıyla ya da mahkeme kararıyla çözülür. Evlilik birliğinin sarsılması, toplumdaki genel değerler ve hukuki sistemler tarafından ciddi bir sorun olarak kabul edilmekte ve çeşitli düzenlemelerle çözüm yolları öngörülmüştür. Evlilik birliğinin sarsılmasınin net biçimde tanımlanması, hem hukuki süreçlerin belirlenmesinde hem de taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözümlenmesinde temel bir rol oynar. Dolayısıyla, evlilik birliğinin sarsılması, sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal ve hukuki açıdan da önem taşıyan karmaşık bir olgudur.

Evlilik Birliğinin Sarsılmasının Nedenleri Nelerdir?

Evlilik birliğinin sarsılması nedenleri kanunda özel olarak sayılan zina, akıl hastalığı, haysiyetsiz yaşam sürme gibi durumlar dışında kalan genel nedenlerle açılan çekişmeli boşanma davası çeşitlerindendir.

Zina ve evlilik birliğinin temelden sarsılması şeklinde hem özel sebeplere dayanarak hem de genel sebepler göstererek boşanma davası açılabileceği gibi yalnızca genel sebeplere dayalı şiddetli geçimsizlik gibi nedenlerle de dava açılması mümkündür.

Özel sebeplerin varlığını ispat yükü davacıya bırakıldığından özel sebeplerin mahkemede ispatlanamaması ihtimaline karşılık her iki gerekçeyle de boşanma talep edilmesinde fayda vardır.

Evlilik birliğinin sarsılması birçok genel sebebe bağlı olabilir. Bu sebepler ailede yaşanılan sorunlar bakımından bir tane olabileceği gibi pek çok sebebe de dayandırılabilir. Şiddetli geçimsizlik olarak ifade edilen ve en sık karşılaşılan evliliğin temelden sarsılması nedenleri şunlardır:

  • Diğer eşe evlilikte fiziksel şiddet uygulanması,
  • Evlilik birlikteliğinde ekonomik ve psikolojik şiddetle evliliğin çekilmez hale getirilmesi,
  • Eşe karşı ve aileye karşı ilgisizlik,
  • Alkol, uyuşturucu ve kumar bağımlılığı,
  • Eşlerin ailelerinin evliliğe müdahale etmesi,
  • Diğer eşin hakaret etmesi ve diğer eşin ailesi tarafından hakarete uğrama,
  • Eşe karşı iftira atma,
  • Diğer eşe sürekli boşanmak istediğini söyleme,
  • Saygısız tavırlar ve agresif hareketler sergileme,
  • Eşi ailesinin yanında yaşamaya zorlayarak bağımsız konut açmama,
  • Cinsel isteksizlik ve cinsel ilişkiye girmeyi reddetme,
  • Aileye ilişkin sırların üçüncü kişilere anlatılması

Evlilik Birliğinin Sarsılması (Şiddetli Geçimsizlik) Davası Nasıl Açılır?

Evlilik birlikteliğinin temelden sarsılması genel sebeplere dayalı olarak açılan çekişmeli boşanma davası çeşitlerindendir. Evlilik birliğinin temelden sarsılması boşanma dava dilekçesi hazırlanırken diğer eşin aleyhine şiddetli geçimsizlik sebepleri detaylarıyla açıklanmak zorunludur.

Ayrıca kanuna uygun her türlü delil mahkeme huzuruna getirilerek ve dava dilekçesine eklenerek diğer eşin az da olsa kusuru ortaya çıkarılmalıdır.

Evliliğin sona ermesine etki edecek nedenlerin bulunmaması halinde boşanma davasının reddedilebileceği unutulmamalıdır.

Evliliğin temelden sarsılması davası davalının, davacının ya da son 6 ay birlikte ikamet edilen yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki aile mahkemesine dava dilekçesinin verilmesi suretiyle açılmaktadır.

Dava açılışı sırasında dava açılış harcı, tanık ve tebligat giderleri gibi birtakım giderlerin yargılama gideri olarak yatırılması zorunludur.

Boşanma davasında kusurluluğun ortaya çıkarılması nafaka, tazminat gibi taleplerin karşılanması bakımından oldukça önemlidir.

Örneğin evliliğin temelden sarsılması gerekçesiyle açılan boşanma davasında dava açan tarafın daha fazla kusurlu olması halinde diğer taraftan nafaka alması, tazminat talep etmesi mümkün olmayacağından diğer eşin kusurunun ortaya koyan deliller mahkemeye sunulmalıdır.

Evlilik Birliğinin Sarsılması Boşanma Davasında Avukat Tutmak Zorunlu Mudur?

Boşanma davasında gerek anlaşmalı boşanma davalarında gerekse de çekişmeli boşanma davalarında avukat tutmak zorunlu değildir. Ancak çekişmeli boşanmalarda kusur oranları tazminat, mal paylaşımı, nafaka gibi hususlara doğrudan etki edeceğinden aile hukuku alanında hizmet veren avukatlık bürolarından danışmanlık ve avukatlık desteği alınmasında yarar vardır.

2019 yılında çekişmeli boşanma davaları için barolar tarafından tavsiye edilen avukatlık ücret tutarı 11.500,00 TL olarak belirlenmiştir. Çekişmeli boşanma davasının avukat tarafından takip edilmesi hızlı ve etkili sonuçlar elde etmenize yardımcı olacaktır.

Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir?

Boşanmalarda evlilik birliğinin temelden sarsılması konusu genel bir ifade olarak geniş bir uygulama alanına sahip bir boşanma nedeni olmaktadır.

Bu nedenle de özellikle ülkemizde gerçekleşen boşanmaların birçoğu bu nedenle gerçekleşmektedir. Bu durum daha önceden şiddetli geçimsizlik olarak ifade edilmekteydi. Bu konuda Türk Medeninin Kanunun 166’ncı maddesinde iki fıkra olarak işlenmiş ve yasala olarak belirli şartlara bağlamıştır.

Türk Medeni Kanunun 166’ncı maddesinde bulunan ifadelerden birinde evlilik birliğinin temelden sarsılması durumunda ve ortak hayatın sürdürülemeyecek derecede sarsılması durumunda eşlerin boşanma davası açabilecekleri şeklinde belirtilmektedir.

Diğer bir ifadede ise ilk ifadede belirtilen hallerde davacının kusurunun daha ağır olması durumunda davalının açılan boşanma davasına itiraz hakkının bulunduğu belirtilmektedir.

İfadede yapılacak bu itirazın hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olması ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocukların bakımından korunmaya değer bir yarar olmaması durumunda boşanmaya karar verileceği belirtilmektedir.

Boşanma davasının açılmasında tamamen kusursuz olunması gibi bir şartın olmaması yanında eşlerden kusuru az olanın davaya itiraz hakkı bulunmaktadır.

Evliliğin temelden sarsılmasının tamamen davacının kusurundan olması durumunda, elde edilen kanıtlara göre davalı kusurunun bulunmaması ile açılan boşanma davasının reddedilmesi mümkün olacaktır.

Bu durum yasalarda belirtilen kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesinden kaynaklı olmaktadır. Ayrıca Türk Medeni Kanununda evliliğin temelden sarsılması konusunda gerekli tüm boşanma sebeple detaylı olarak belirtilmiştir.

Bu durum eşlerin birbirlerine karşı yaptıkları hangi davranışın evliliğin temelden sarsılması konusu ile alakalı olacağı Yargıtay kararı ile belirtilmiş durumdadır.

Bu konuda fiziksel veya psikolojik şiddet veya hakaret, kaba kuvvete başvurmak, eşi aşağılamak, eşe sadakat yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, aşırı derecede kıskanmak, aşırı derecede kumar ve alkol kullanımı, cinsel uyumun ve doyumun sağlanamaması, aile sırlarının herkese veya herkes içerisinde ifşa edilmesi, eşin dini inançlarına saygısızlık yapılması, eşin veya çocukların bakımının ihmal edilmesi ve evlilik birliğinin eşlere yüklediği yükümlülükleri ve görevleri yerine getirmemek evlilik birliğinin temelden sarsılması olarak kabul edilmektedir.

Evlilik birliğinin temelden sarsılması konusunda yukarıda belirtilen durumların yanında, eşlerin ortak yaşamı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek bir duruma gelmesi konusu, hakimin geniş takdir yetkisi ile ayrı olarak incelenmekte ve tarafların sosyal, ekonomik, kültürel, yetiştirme ve yaşam koşulları göz önünde tutularak hayatın çekilmezliği konusunda bir değerlendirme yapılabilmektedir.

Bu durumlarda yaşamın çekilmez duruma gelmesinin bir eş için geçerli olması boşanma kararı için yeterli olacaktır. (Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir?)

Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılmasında Şiddetli Geçimsizlik Nasıl İspat Edilir?

Boşanma davalarının görülmesinde boşanma nedeninin ispat edilmesi konusunda tanıklar oldukça önemlidir. Tanıklar evlilik ilişkisi konusunda tanık oldukları durumları, bildiklerini ve gördüklerini anlatabilmektedirler.

Tanıklar eşlerin komşusu, arkadaşı ve akrabası olabileceği gibi Hukuk Mahkemeleri Kanunun 247’nci maddesinde belirtilmiş olan tanıklıktan çekinme hakkını kullanmayacak herkes olabilmektedir.

İspat için evlilik içerisinde bir fiziksel şiddetin olması durumunda alınacak doktor raporları veya kişinin vücudunda bulunan kızarıklıklar ve morluklarda ispat için kullanılabilmektedir.

Evlilik birliğinin sarsılması konusuna giren aldatma içinde telefon, mali kayıtlar, elektronik ortam kayıtları ve tanık dinlemeleri ile ispat yapılabilmektedir.

Tarafların mahkeme sundukları boşanma sebebi iddiasını ispat etmeleri boşanmanın gerçekleşmesi yanında talep edilecek maddi veya manevi tazminatların belirlenmesi konusunda da oldukça etkili olmaktadır.

Davada ileri sürülen iddianın ispatına göre hakim tarafların boşanmadaki kusurlarını belirleyecektir. Bu kusur durumunda ve eşlerin sosyal ile ekonomik durumlarına göre bir tazminat belirlenmesi mümkün olacaktır.

Görülecek boşanma davalarında şiddetli geçimsizlik konusunda bir değerlendirme sunulacak sebeplerin varlığı durumunda, hakim bu sebeplerden kaynaklı olarak eşlerin veya eşlerden biri için ortak hayatın çekilmez duruma gelmesi konusunda karar verecektir.

Bu şekilde evlilik birliğinin devam edip edemeyeceği, davalı eş ve çocukların korunmaya değer bir yarar kalıp kalmadığına göre geniş takdir yetkisini kullanarak boşanma konusunda bir karar vermektedir. (Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir?)

Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması Nedeni İle Açılacak Davalar Nasıl Görülür?

Boşanma davası açacak olan eşin bu olay konusunda eşit kusurlu olması veya daha az kusurlu olması gerekmektedir. Tamamen kusurlu olan eşin bu davayı açma hakkı bulunmamaktadır.

Böyle bir durumda açılacak olan davaya davalının itiraz hakkı bulunacaktır. Bu durum boşanma davasının reddi anlamına gelecektir. Ancak bu durum bir istisna ile uygulanmaktadır.

Yapılan itiraz hakkının kötüye kullanılması niteliğinde olması ve evlilik birliğinin devamında davalı eş ve çocuklar bakımından korumaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilmektedir.

Bu konular hakim takdirindedir. Boşanma davasında tanık oldukça önemli bir ispat aracı olmaktadır.

Tanıkların bildikleri ve gördüklerini anlatmaları gerekmektedir. Tanıklar akraba, arkadaş ve konu hakkında bilgili herkes olabilmektedir. İsteyen kişiler ise tanıklıktan çekinme haklarını kullanabilmektedirler.

Bunun yanında 18 yaşından küçük olan tanıklar mahkeme pedagog görevlendirir ve çocuklar ile alakalı rapor alınır. Çocukların ifadeleri de boşanma konusunda oldukça önemlidir. Boşanma davalarında yetkili olan mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemesi olmayan yerlerde dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılabilmektedir.

Makalemizde Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması konusu bilgi amaçlı yazılmıştır. Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması ve boşanma konusunda daha detaylı bilgi için avukat desteği alınmasını öneriyoruz. (Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir?)

Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir?  Sıkça Sorulan Sorular

EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMIŞ OLMASI – ORTAK HAYATIN ÇEKİLMEZ HALE GELMESİ NEDİR.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nın 166.maddesinin bir ve ikinci fıkraları;

“Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir…”  hükmünü içermektedir.

Anılan madde gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunmasıdır.

Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü; somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş bir çok konuda evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanımıştır.

Söz konusu hüküm uyarınca evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kural olarak boşanma davası açabilir ise de, Yargıtay bu hükmü tam kusurlu eşin dava açamayacağı şeklinde yorumlamaktadır. Nitekim benzer ilkeye HGK’nın 04.12.2015 gün ve 2014/2-594 E., 2795 K. sayılı kararında da değinilmiştir.

Evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olması durumunda, davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı bulunmaktadır (TMK m. l66/II).

Bu düzenlemeyle davalıya bu yolla bir itiraz hakkı tanınmış olmakla birlikte, bu hakkın kötüye kullanılmasının yaptırımı da aynı hükümde belirtilmiştir.

Gerçekten, TMK. m. l66/II son cümleye göre itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, tarafların 21.09.1994 tarihinde evlendiği, 17.07.2007 tarihinde eldeki davanın açıldığı, dinlenen tanık beyanlarına göre davalı kadının eşine sürekli ağır sözlerle hakaret etmek suretiyle kusurlu olduğu, bu durumda TMK’nın 166 maddesinin birinci fıkrası uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmıştır. (Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir?)

256 Görüntülenme

AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?

AVUKATA SORU SOR

 

BİZE ULAŞIN

İletişim Bilgileri

AV.İLKAY UYAR KABA

AV.İLKAY UYAR KABA

  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
Telefon WhatsApp