Haksız Şikayet Tazminat konusu zaman zaman kişiler şikayet hakkını kullanarak savcılığına yada görev yaptığı kurumlara şikayette bulunulmaktadır.
Burada ki yasal sorun şu, kişiler şikayet hakkını kullanırken bazen bu hakkı suistimal ederek, asılsız şikayetler sonucu, kişilik hakları ve çalıştığı kurumda yıpranmasına sebep olabilmektedir.
Ceza hukuku alanında avukat ve danışmanlık konusunda sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Haksız Şikayet Tazminat Davası Açılır Mı
Bu konuda hukuk mahkemeleri açılmış yargı kararları bulunmaktadır. Açılan dava haksız şikayetten dolayı kişiliğe yapılan saldırı ve uğranılan manevi zararın giderilmesi davasıdır.
Manevi tazminat talepli açılan bir davada yerel mahkeme manevi tazminatı uygun bularak tazminata hükmetmiştir. Yapılan itirazı değerlendiren istinaf mahkemesi ise kararında manevi tazminatı doğru bulmuştur.
“Davalının, davacının kendisine hakaret ettiğine yönelik şikayeti ile ilgili C. başsavcılığınca olay anında yanında bulunan tanıkların dahi hakaret ifadesi duymadıkları yönündeki beyanı, buna dayalı C. başsavcılığının dava açmak için yeterli delil elde edememesi üzerine verdiği kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Davacının komutanı mevkinde bulunan davalı tanıkları davalının beyanları dikkate alınarak, şikayet hakkını aşan davacının kişilik haklarına saldırı niteliğindeki eylemleri nedeniyle, mahkemece olayın özellikleri de dikkate alınarak verilen manevi tazminat kararı sonuç itibariyle yerinde olduğundan davalının başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.”
Savcılık Aşamasında Takipsiz verilmesi İftira suçunu Oluşturur mu
Savcılık şikayet aşaması takipsizlik vermediği durumda, dava açılıp beraat edilmesi durumunda, bu sefer iftira suçu söz konusu olacaktır. İftira suçu savcılık aşamasında oluşmadığı ceza mahkemesi yargılamasından sonra ortaya çıkmaktadır.
Ceza mahkemesinde haksız şikayet nedeniyle yargılanıp beraat edilmesi halinde iftira suçu ve manevi tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır.
Ceza mahkemelerinde dava süreci ve dava akışı
Ceza davaları, savcılık tarafından bir iddianameyle suçun işlendiğine yönelik yeterli şüphe olan kişilerin yargılanması talebiyle açılan kamu davalarıdır. Suçun ne olduğu ve nasıl işlendiğine bakılmaksızın tüm ceza davaları kamu davası niteliği taşırlar.
Eğer suçlar şikayete bağlı suçlar kapsamındaysa savcılıklar mağdur ya da müşteki tarafından şikayet edilmedikçe savcılıkların kendiliğinden ceza davası açması söz konusu değildir. Şikayete bağlı olmayan tüm suçlar için savcılıklar soruşturma yaparak ilgili ceza mahkemesine başvurarak ceza davası açma yetkisine sahiptir.
Ceza mahkemelerinde süreç nasıl işler?
Cumhuriyet başsavcılığı yürüttüğü bir soruşturmayla ilgili ceza istemini içeren iddianameyi mahkemeye yollamasıyla süreç başlamış olur. Savcılıktan gelen iddianamede bir eksiklik olmadığına karar veren mahkeme iddianameyi kabul eder. Eğer ilgili mahkeme 15 günlük süre zarfında inceleme yapmamışsa dava kabul edilmiş sayılır. İddianameyi kabul eden mahkeme duruşma için gün belirler ve taraflara yasal haklarıyla birlikte iddianame tebliğ edilir.
Duruşmalar öncelikli olarak savcılık iddianamesi ve iddianamenin kabulüne ilişkin karar okunur. Kararın okunmasından sonra sanıklar, davaya müdahil olmak isteyen müşteki yani katılanın beyanları dinlenir. Cumhuriyet savcısı, sanık ve katılanların avukatları da görüşlerini açıklar.
Kovuşturma tamamlandıktan sonra elde edilen deliller ve delillerle ilgili önce katılan sonra da Cumhuriyet savcısı görüşlerine ilişkin son beyanatlarını verir. Cumhuriyet savcısının son beyanlarının ardından sanıklar ve katılanların avukatlarına bir kez daha savunma yapmaları için söz verilir.
Ceza davalarında karar aşaması
Karar aşamasına gelindiğinde ilk söz sırası sanığa aittir. Sanığın son sözlerinin ardından sadece hakimlerin katıldığı müzakere sürecine geçilir.
Heyet müzakeresini tamamlamasının ardından davaya katılan tüm tarafların yüzüne karşı hükmedilen karar açıklanır. Açıklanan karar zapta geçirilir ve talep eden taraflara bu zaptın birer nüshası verilir. Yüze karşı okunan karar 15 gün içerisinde gerekçeli olarak yazılı halde de duyurulur.
Karar itiraz ve temyiz süreci
Yüze karşı okunan karar sonrası 7 gün, yoklukta açıklanan kararlarda ise gerekçeli kararın ardından 7 gün içerisinde tarafların hukuki yollarla temyiz ve itiraz hakkı vardır. Temyiz sonrası Yargıtayın kararı usul ve yasaya aykırı bulduğu için reddederse ceza mahkemesi Yargıtay kararına uyabilir ya da kararında direnebilir. Mahkeme kararında direnirse, Yargıtay Genel Kurulunun vereceği karar mahkemeyi de tarafları da bağlar ve son karardır.
Mahkeme, Yargıtayın kararına uyma yoluna gittiği durumda bu karar için de temyiz hakkı vardır. Bazı olağanüstü durumlarda kanun yoluyla kesinleşen kararlar için düzeltme başvurusu yapılabilir.
Kararın kesinleşmesinin ardından mahkeme hakimi ve yazı işleri müdürü tarafından imzalanan karar cezasının infazı için Cumhuriyet Başsavcılığına iletilir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?