Hileli Boşanma Hakkında Yargıtay’dan Emsal Karar.Yasalara göre boşanılan eş ile birlikte yaşamın devam etmesi durumunda hukuksuzluk yapıldığı gerekçesiyle birtakım cezalar ile karşılaşılması mümkün olmaktadır. Bu noktada boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi ve SGK ölüm aylığı konularında görülen davada Yargıtay, emsal niteliğinde bir karar imza atmış bulunmaktadır.
Yargıtay’a konu olan davada, 5510 Sayılı Kanun’un 56. maddesinin 2. fıkrası gereğince boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesi hakkındaki davada, davacı kurum işleminin iptal edilmesini isteyerek borçlu olmadığının tespit edilmesi talebinde bulunmuştur. Yüksek Mahkeme’nin incelediği somut olayda, denetim raporunun içeriği, davacının tevil yolu ile beyanı, davacı ve boşanmış olduğu elinin tekrar evlenmeleri denetim sırasında dinlenen tanıkların mahkemece haklı bir sebep görülmeden ifadelerini değiştirdikleri görülmüştür.
Bu değerlendirmelerin akabinde davacı ile eşinin, boşanmalarına rağmen bu süre zarfında tekrar birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olarak kabul edilmektedir. 5510 Sayılı Kanun’un 59. maddesinin 2. fıkrası gereğince kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tutanak düzenleyerek söz konusu boşanma ardından birlikte yaşama (hileli boşanma) durumunu kayıt altına almıştır. Dolayısıyla memurlar tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin aksi ispat edilememesi sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı olarak kabul edilerek bozma nedeni söz konusu olmuştur.
Boşandığı Eşi İle Birlikte Yaşadığı İçin Ölüm Aylığı Kesildi
Davacının 5510 Sayılı Kanun’un 56. maddesinin 2. fıkrası gereğince boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi sebebiyle ölüm aylığının sonlandırılmasıyla alakalı olan davada, davacı, kurumun bu işleminin iptal edilmesini ve mahkeme tarafından borçlu olmadığının tespit edilmesini beyan etmiştir.
Davalı vekili ise dava dosyasına konu olan savunma dilekçesinde, kurum tarafından gerçekleştirilen eylemin tamamen hukuka uygun olduğunun ve davacının boşandığı eş ile birlikte yaşamasının kurumun memurları tarafından resmi olarak belgelendiğine dikkat çekerek davanın reddine karar verilmesi beyanında bulunmuştur.
Hileli Boşanma Davaları Hakkında Yerel Mahkemenin Kararı
Yerel mahkemede görülen davada kişilerin beyanlarının kendi imzaları ile tasdik ettirilmediğine dikkat çekilmiştir. Bununla birlikte davada belirtilen kişilerin duruşmadaki yeminli beyanlarında tutanakta kendileri hakkında öne sürülen ifadelerin aksine davacının iddialarını doğrular nitelikte beyanda bulundukları görülmüştür.
Emeklilik Daire Başkanlığı’ndan alınan yazıda, önce davacı ve eşinin tekrar evlendiği ancak bu durumda davacı ve eşinin kendileri ile ilgili olarak tahkikat olduğunu düşünerek yeniden evlenme yoluna gitmedikleri, kendi rızaları doğrultusunda her şeyden habersiz olarak evlenme akdini yaptıkları mahkeme tarafından değerlendirilmeye alınmıştır.
Bununla birlikte bu dönem içinde celp edilen bir sağlık kuruluşunun tedavi evrakları arasında beyan edilen adreslerinin incelenmesinin akabinde, davacının boşanmış olduğu tarih itibarıyla adresini Küçükçekmece olarak yani eşinin ikamet ettiği adresten farklı olarak bildirmesine dikkat çekilmiştir.
Davacının taleplerinin kabulü ile davaya onay verilmesinin ardından, davalı kurumun davacı hakkındaki borç hususunda gerçekleştirdiği işlemin iptaline, davacının da 75,083,00 TL tutarında bir borcunun olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Hileli Boşanma Davaları Hakkında Temyiz İddiaları
Davalı kurumun vekili, mahkeme sırasında dinlenen tanıkların zımnen eşlerinden ayrı olmadıklarını beyan ettiklerini ancak yine aynı tanıkların müfettişe verdikleri ifadelerde değişikliğe gittiklerinin vurgulamıştır. Bu tablo altında kurum müfettişlerinin hayali beyanlara göre tutanak tutuğunun düşünülemeyeceğini belirterek yerel mahkemenin vermiş olduğu davanın kabulü kararının kaldırılması beyanında bulunmuştur.
Hileli Boşanma Davaları Hakkında İstinaf Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
Davacı ve eşinin boşandıkları tarihten evlendikleri tarihe kadar ikamet adreslerinin farklı yerler oldukları görülmüştür. Davacının ikametgah adresini boşanmadan önceki bir tarihte kızının adresine aldırdığı, davacının da söz konusu sağlık kuruluşu muayenesi sırasında boşandığı dönemde farklı bir adresi adres olarak beyan ettiği, raporda bahsi geçen 1 ve 3 numaralı dairelerde oturan kişilerin davacı ve eşinin birlikte yaşamadıklarını beyan ettikleri görülmektedir. Dolayısıyla davacı ve eşinin birlikte yaşadıklarına dair somut kanıtlar bulunmaması sebebiyle istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Hileli Boşanma Davaları Hakkında Emsal Yargıtay Kararı
Davalı vekili kurumun müfettişlerinin hazırladığı raporun aksinin ispat edilemediğini öne sürerek kararı bir kez daha temyiz etmiştir. Somut olayda denetim raporunun içeriği, tanıkların haklı bir sebep olmadan ifadelerini değiştirmeleri göz önünde bulundurulduğunda davacı ve eşinin boşandıkları süreçte de birlikte yaşadıklarının sabit olduğuna hükmedilmiştir. Bu neticeyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasına, yerel mahkemenin kararının bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?