İsim değiştirme davaları, Türkiye’de isim ve soy isim nedeniyle çeşitli sebeplerle mağduriyet yaşayan vatandaşlar için 2018 yılının başında yeni bir yasal düzenlemeye gidilmişti. 5490 sayılı Nüfus Kanunu’na ek geçici 8. maddesinde yapılan değişiklik ile vatandaşlar isim değiştirme davaları yerine nüfus müdürlüklerine verecekleri dilekçe ile gerçekleştirebiliyor.
Ancak yapılan bu düzenleme sadece bir kez başvurulabilecek bir yöntem olduğu için isim değiştirme davaları hala uygulamadaki yerini korumaktadır. İsim değiştirme davaları açılarak yapılacak olan düzeltmelerde herhangi bir sınırlama bulunmazken haklı bir gerekçe olduğu müddetçe bu davalar açılabilmektedir.
Nüfus müdürlüklerine isim değişikliği için dilekçe ile yapılacak olan başvurular 3 Kasım 2019 tarihi ile sınırlanmıştır.
Bu tarihten sonra süre uzatımı gelir mi ya da bu hak kalıcı bir hal alır mı bilinmezken, her Türk vatandaşının isim değiştirme davası açma hakları kanunlarda süresiz olarak korunmaktadır. Öte yandan nüfus müdürlüklerine dilekçe ile yapılan isim değişikliği başvurularının reddedilmesi durumunda da isim değiştirme davaları söz konusu olabilmektedir.
İsim değiştirme davaları nasıl açılır?
Öncelikle, kişilerin isim değiştirme hakları Türk Medeni Kanun’unun 27. maddesi kapsamında yer alan kişilik haklarından biridir.
Haklı sebeplere dayandırılarak açılacak olan isim değiştirme davaları sonucunda kararlaştırılan değişiklikler nüfus siciline işlenir ve ilan edilir.
İsim değiştirme davalarında geçmiş örnekler ve Yargıtay kararları incelendiğinde dikkat çeken haklı gerekçeler şöyle sıralanabilir:
– Kişinin adının gülünç ve kişinin itibarını zedeleyici olması,
– Ahlaki değerlere aykırı isimler olması,
– Kişinin yakın çevresinde nüfustaki kayıtlı isminden farklı olarak bilinmesi,
– Adın söylenmesinin zorluğu,
– İsminin bir suçun faili ya da kötü bir olayla benzer olması ve bu durumun kişiyi mağdur ediyor olması,
– Kişinin inancına, hayat görüşüne aykırı bir isim taşıyor olması…
Yukarıda özetlediğimiz haklı gerekçeler daha da çeşitlendirilebilir ve her kişiye özel olarak gerekçeler de eklenebilir.
İsim değişikliği davası açılabilmesi için kişinin 18 yaşını doldurmuş olması gerekirken, 18 yaşın altındaki bireyler ise velilerinin yapacakları isim değişikliği başvurusu ile isim değiştirme davası açabilir.
İsim değiştirme davası görevli mahkeme
İsim değişikliği davaları kişinin adresinin bağlı bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılabilir. Açılan isim değiştirme davaları ile bireyler, mevcut ismindeki harf hatalarını değiştirebilir, tamamen başka bir isim alabilir, mevcut adının önüne ya da arkasına başka bir isim daha ekletebilir.
İsim Değiştirme Davaları
Ülkemizde sıkça yaşanan sorunlardan biri isim değiştirme davaları olarak bilinmektedir. Kişi ya ailesi tarafından ona konulmuş olan ismi beğenmez ya da başka nedenlerden ötürü bu sorunlardan kurtulmak adına kendi ismini değiştirmek adına mahkemeye başvuru yapar.
Mahkemece önem teşkil eden isim değiştirmek için gerekçelerin başında ise; öncelikle kişinin din değiştirmiş olması, kişinin isminin kötü anlamlar çağrıştırması, kişinin ismi hiçbir anlam çağrıştırmaması, kişinin ismi yapmış olduğu meslekte zedeleyici düzeyde anlam içermesi, kişinin ismi alaya alınacak bir isim olmadı mahkemece önemli detaylar olarak değerlendirilir.
Bu durumlarda kişi kendi ismini değiştirmek adına şahsi olarak başvuru yapabilmektedir. Bu durumların yanı sıra açılan mahkeme sonrası kişi isim değişikliği yaptıktan sonra eğer ki kişi isim değiştirdiği için zarar görmekte ise bir yıl içinde dava sonucunu iptal ettirebilir.
Bu durumların yanı kişi isim değişikliği sonrası daha önce var olan hiçbir hakkından feragat etmez zorunda değildir. Kişi daha önceki mallarında hak sahibi olduğu gibi yine miraslarda da hak sahibi olarak bilinmektedir. Yani isim değişikliği kişinin geçmiş yaşantısında olan maddi ve manevi hiçbir varlığı yok olmasına neden olmaz.
Kişi sadece isim değişikliği yapar ve malları miktarında bir azalma yada çoğalma söz konusu değildir. Bu alanda öncelikle din değişikliği için yapılan isim değiştirme mahkemelerin öncelikli olarak kabul edilmektedir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?