İstihkak Davası İstihkak Davaları | Ankara Avukat, Boşanma Avukatı, Miras Avukatları Ankara

Ankara Avukat

ANASAYFA

İstihkak Davası İstihkak Davaları

İstihkak Davası İstihkak Davaları

İstihkak Davası İstihkak Davaları konusunda, İstihkak davasının açılması malın asıl maliki ile zilyetliği elinde bulunduran kimse hakkında meydana gelen uyuşmazlığı çözmeye yönelik olarak açılan davalardandır.

İstihkak davaları miras hukukuyla ilgili gayrimenkullerden kaynaklanabileceği gibi medeni hukuktan doğan eşya ile ilgili de açılabilmektedir.

İstihkak davası- istihkak davaları hukukun farklı alanlarında açılabilen davalardır. Bu davalarda zilyedi elinde bulunduran kimsenin asıl malik olmadığından hareketle taşınır veya taşınmaz malın gerçek sahibine verilmesi amacıyla açılan davalardandır.

İcra ve iflas hukukunda da istihkak davasının örneklerine rastlanmaktadır. İcra sebebiyle yapılan haczetme işlemlerine karşı da hacizli malın başkasına ait olduğunu ileri sürerek istihkak davası açılabilir.

Miras Sebebiyle İstihkak Davası Nasıl Açılır?

Miras sebebiyle istihkak davası açılması mirastan hak kazanan kimselerin hak ettikleri mallar hakkında zilyedi elinde bulunduran kimse aleyhine açtıkları davalardır. Dava tüm mirasçılar bir araya gelinerek açılabileceği gibi bir tek mirasçı tarafından da açılabilir.

Tapusuz taşınmazlar ile ilgili kamulaştırma kararı verilmişse ve zilyet bu kamulaştırma bedeline haksız yere sahip olmuşsa zilyedi elinde bulundurarak kamulaştırmadan pay alan hakkında da istihkak davası açılması mümkündür.

İstihkak davası miras hukukuyla ilgili ise asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. İstihkak davası sonuçları bağlayıcı olan ve malı elinde bulunduran kimsenin el değiştirmesini netice veren davalardır.

Dava dilekçesinin mahkemeye sunulması ve davaya konu olayların her türlü delille ispatı dava dilekçesinde yapılmalıdır.

Davacının mülkiyet sahibi olduğunu ispat etmesi bu davalarda zorunlu unsurlardandır. Bu sebeple haksız yere davalının zilyedi elinde bulundurduğunun ve asıl malikin davacı olunduğunun ispatı gerekmektedir.

İstihkak Davası İstihkak Davalarında Yetkili ve Görevli Mahkeme

İstihkak davasında yetkili mahkeme istihkak davasının konusuna göre belirlenmektedir. İcra ve iflas hukukundan kaynaklanan istihkak davalarında icra mahkemeleri görevli iken miras hukukundan kaynaklanan istihkak davalarında genel görevli mahkemeler asliye hukuk mahkemeleridir.

Yer yönünden yetkili mahkemeler ise dava türüne göre haciz işleminin gerçekleştirdiği veya zilyedin taşınmaz veya taşınır üzerinde tasarrufta bulunduğu yer mahkemesidir.

İstihkak Davası İstihkak Davaları Ne Kadar Sürer?

İstihkak davası ne kadar sürer konusunda davanın açıldığı mahkemeye ve davanın konusuna göre farklı süreçler söz konusudur. İcra hukukunda açılan istihkak davasına itiraz halinde dava süreci uzamakta ve dava geç sonuçlanabilmektedir.

Aynı şekilde miras hukukundan kaynaklanan istihkak davaları da oldukça geç sonuçlanan davalar olduğundan istihkak davasının miras hukuku, icra iflas hukuku alanlarında uzman avukatlık ofisleriyle takip edilmesinde fayda vardır.

Makalede İstihkak Davası İstihkak Davaları konusuna yer verilmiştir. Diğer bilgilendirici makaleler için Ankara Avukat ve İcra Hukuku Avukatı ve danışma konularında sayfaları ziyaret edebilirsiniz.

İstihkak Davası İstihkak Davaları Yargı Kararı

Çekin sahibinin sağlam olduğu ve çekle ilgili herhangi bir kısıtlama olmadığı bilgisi aldığını, bunun üzerine malı verdiğini, çekin vadesi gelince tahsili için bankaya verildiğinde ihtiyati tedbir kararı ile karşılaştığını, müvekkilinin gerekli araştırmaları yaptığını, bu nedenle müvekkilinin basiretli davrandığını,

Basiretsiz davrananın davacı olduğunu, hırsızlık olayının tarihinde olduğu beyan edildiğine göre mahkemenin tedbir kararının 6 gün sonrasına ait olduğunu, bunun bankaya uluşmasının ise çok daha sonra olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli hamil olması, kusursuz olması ve davacının basiretsiz olması sebebiyle çekin istidadında karar verilebilmesi için çek bedelinin depo edilmesi veya müvekkiline ödenmesi gerektiğini, bu nedenlerle davacının davasının reddine karar verilmesini istemiştir.

İstihkak Davası İstihkak Davaları İlk Derece Mahkemesi Kararı

6102 sayılı T.T.K.’nun 790. maddesi ise ciro silsilinde dış görünüş itibari ile kopukluk olup olmadığını inceleme yükümlülüğünü yüklediği, çekin istirdatını talep eden davacının, davalının, çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır bir kusuru  bulunduğunu ispatla mükellef olduğu,

Davalıya ait defterlerin incelenmesinde bu hususun ispatlanmadığı, davacı tarafça yeterli olacak başkaca bir delil sunulmadığı… ” gerekçeleri ile;  ” Açılan  davanın  ispatlanamamış  olması  nedeni  ile  REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İstihkak Davası İstihkak Davaları Karara Karşı İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;

Müvekkil şirketin çeklerde meşru hamil ve hak sahibi olduğunu, müvekkilin keşideciye satmış olduğu mallar ve mal teslim tutanakları ve kesilen faturalar ile  çekteki meşru hamil ve alacaklı olduğunun ortada olduğunu,

Çeklerin müvekkil şirketin rızası hilafına elinden çıktığını, müvekkil şirket yetkilisinin  arabasında yapılan hırsızlık olayı neticesinde çalındığını ve müvekkil şirket adına sahte kaşe ve sahte imza ile ciro edilerek 3. kişilere devredildiğini,

Ayrıca müvekkilin çekte sahte şekilde tanzim edilen devir cirosu ile devir etmiş göründüğü …. LTD. ŞTİ. ile hiçbir ticari bağlantısı ve ilişkisi bulunmadığını, bu durumun çeklerde açıkça kanunen tanınan 3. kişinin iyi niyetini koruma şekilde bir kazanım oluşturmak için tamamı sahte kaşe ile oluşturulmuş bir ciro silsilesi yaratılmış olduğunu,

Dava konusu çeklerin ciro silsilesinin  muntazam bulunmadığını, müvekkil adına yapılan sahte devir cirosu ile ciro silsilesinin kopmuş olduğunu, sahte ciro ile teslimin, senet metninden anlaşılan mutlak def’ i niteliğinde olduğunu ve tüm hamillere karşı ileri sürülebileceğini, iyi niyet iddiasının dermeyan edilemeyeceğini,

TTK 737. maddesinde belirtildiği üzere; borçlunun emre yazılı senetten doğan alacağa karşı ancak senedin hükümsüzlüğüne taalluk eden veya senet metninden anlaşılan defiler ve alacaklı kim ise ona karşı haiz bulunduğu defileri ileri sürebileceğini, buna göre emre yazılı çekleri müvekkil şirketin rızası hilafına ele geçirenlerin sahte kaşe ve imza ile oluşturulan devir cirosu şeklindeki cirolarının kanunun tabir ettiği anlamı ile  senet metninden anlaşılan mutlak defiler niteliğinde olup herkese karşı ileri sürülebileceğini,

Davalının çekleri ödemeden men talimatı olmasına rağmen iktisap etmesinin davalının ağır kusurunu ve kötü niyetini ortaya koymakta olduğunu,

İleri sürerek İlk derece mahkemesinni red kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İstihkak Davası İstihkak Davalarına Karşı İstinaf Kararı

Dava, çek istirdadı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Davacı, …Kadıköy/ Çarşı Şubesine ait keşidecisi … Ltd. Şti. olan 30/08/2014 keşide tarihli, …çek nolu 30.000,00.TL bedelli çekin lehdarı olduğunu, çekin şirket temsilcisinin aracında yapılan hırsızlık sonucu çalındığını iddia ederek davalıda bulunan çekin istirdadını  talep etmiş, davalı tarafta da çeklerin ticari ilişki kapsamında satılan mal karşılığı alındığını ve   iyiniyetli hamil olduğunu iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.

6102 sayılı TTK 790. maddesi “ cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır”

Yine 6102 sayılı TTK 792.maddesi “çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa ister hamile yazılı ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek sözkonusu olupda hamil hakkını 790.maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu  veya iktisapta ağır kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür” hükümlerini içermektedir.

Davalının elinde bulunan çekin istirdadı talebiyle açılan işbu davada ispat yükü davacıda olup; davacının, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve çeki  elinde bulunduran davalının  kötüniyetli ve iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir.

Davalı dava konusu çeki dava dışı …’ tan, sattığı mallara karşılık olarak aldığını ve iyi niyetli hamil olduğunu savunarak davanın reddini istemiş ve ilk derece mahkemesince de davalının ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapora göre; davalının dava dışı … adına düzenlediği fatura ve ondan aldığı dava konusu çekin davalının ticari kayıtlarında mevcut olduğu,

Çek üzerindeki ciro silsilesinin görünüşte düzgün olduğu, ciro silsilesinde kopukluk olmadığı, çek üzerindeki ödeme yasağı kararının çekin iktisabından önce davalı tarafından bilindiğinin ve davalının çeki iktisapta kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunun davacı tarafça ispat edilememiş olması karşısında ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak

Yargıtay Kararı – İstihkak Davası İstihkak Davaları

ÖZET: Bu durumda, dava 6.8.2002 tarihinde açıldığından davacı 3.kişi İİK.nun 96.maddesinde yazılı 7 günlük hak düşürücü süreyi geçirdiğinden ‘süre yönünden davanın reddi’ gerekirken aksine düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi ve hakimin görevinden dolayı re’sen dikkate alması gerekli bu hususu gözden kaçırması hatalıdır.

İİK.nun 96/3.maddesi hükmüne göre, ‘istihkak iddiası yapıldığı veya istihkak davası açıldığı tarihte, istihkak davacısı ile birlikte oturan kimseler aynı anda malın haczedildiğini öğrenmiş sayılmaları’ gerekir. Aynı maddede ‘haczin yapıldığını öğrenen 3.kişinin 7 gün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı takdirde aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybedeceği’ öngörülmüştür.

Bu durumda, dava 6.8.2002 tarihinde açıldığından davacı 3.kişi İİK.nun 96.maddesinde yazılı 7 günlük hak düşürücü süreyi geçirdiğinden ‘süre yönünden davanın reddi’ gerekirken aksine düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi ve hakimin görevinden dolayı re’sen dikkate alması gerekli bu hususu gözden kaçırması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

519 Görüntülenme

AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?

AVUKATA SORU SOR

 

BİZE ULAŞIN

İletişim Bilgileri

AV.İLKAY UYAR KABA

AV.İLKAY UYAR KABA

  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
Telefon WhatsApp