Kira Alacağının Tahsili Davası Ocak 2017 de bir ev için kira sözleşmesi imzaladım. Kira sözleşmesinde ev sahibinin kızı ile benim imzam bulunuyor. Ancak kira bedellerini asıl ev sahibi olan kişiye, yani babaya veriyorum.
Sözünü ettiğim ev sahibi ile oturmakta olduğum apartmanın diğer sakinleri arasında bazı sorunlar var. Ev sahibim apartman aidatını ödemiyor. Bu sebeple, apartmandaki su sorununun benim oturduğum daire ile ilişkili olan kısmı onarılmadı. Daireme su akıyor.
Yıl sonunda daireden ayrılmayı düşünüyorum. Girerken verdiğim teminatı geri alabilir miyim? Son ayın kirasına mahsup etmem mümkün mü? Çıkış yapacağımı duyurmam gerekli midir?
Burada, ilk belirtmemiz gereken nokta, kiracının “kira sözleşmesini imzaladığı kişi hakkındaki sorundur.
Kiracımız, sözleşmeyi ev sahibinin oğlu ile imzalamıştır. Bu anlamda, aslında malik olmasa bile ev sahibinin oğlunun yapmış olduğu sözleşme geçerlidir.
Ancak, kira bedellerinin, “kiralayan” sıfatlı kişiye, yani oğul verilmesi gerekirdi. Bu bir soruna yol açamamış bile olsa, yol açma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle, kira bedelleri kiralayana verilmelidir.
Ek olarak belirtelim ki, bir kira sözleşmesinin kiracı tarafından feshedilmesi için, fesih iradesinin feshin gerçekleşeceği tarihten en az 15 gün önce belirtilmesi gerekir. Yıl sonunda evden çıkılacağı varsayımında, sözleşme bitim tarihinden önce bildirim mutlaka yapılmalıdır. Eğer teminat verilmişse, bu son kira bedelinden mahsup edilebilir.
Yargıtay Kararı – Kira Alacağının Tahsili Davası
ÖZET: Tahliye istekli olarak yapılan icra takibi üzerine icra müdürlüğünce düzenlenen ödeme emri borçluya tebliğ edilmiştir. Davacı otuz günlük ödeme süresi dolmadan dava açmıştır.
Takip talepnamesinde ve ödeme emrinde borçluya otuz günlük ödeme süresi tanındığından bu sürenin dolması beklenmeden mahkemeden tahliye isteğinde bulunulamaz. Bu husus temerrüt olgusunu gerçekleşip gerçekleşmediği ile ilgili olup davacının alacağını talep etmesine engel değildir.
Mahkemece alacak konusunda işin esasının incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Takip talepnamesinde ve ödeme emrinde borçluya İİK. unun 269. ve Borçlar Kanununun 260. maddesi uyarınca otuz günlük ödeme süresi tanındığından bu sürenin dolması beklenmeden mahkemeden tahliye isteğinde bulunulamaz.
Bu husus temerrüt olgusunu gerçekleşip gerçekleşmediği ile ilgili olup davacının alacağını talep etmesine engel değildir. Mahkemece alacak konusunda işin esasının incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?