Tapu İptali ve Tescil Olmadığı Takdirde Mal Rejiminin Tasfiyesi Nedeniyle Alacak Davası Hakkında Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
Tapu iptali ve tescil davası ile ilgili olarak ilk derece mahkemesinin yapmış olduğu işlemin bağış olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı ve mahkemece yapılacak işin kazanılmış haklar da dikkate alınarak düzenlenmesi gerektiğine ilişkin istinaf talebini değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesi emsal niteliğinde bir karara imza attı.
Mal Rejiminin Tasfiyesi Nedeniyle Alacak Davasında Davacının İddiaları
Dava dilekçesinde dava vekilinin belirtmiş olduğu üzere, davalı ve davacının Balıkesir 2. Aile Mahkemesinin kararı ile boşandıkları, evlilik birliğinin fiili olarak devam ettiği sırada Balıkesir’de bulunan taşınmazın bedelinin, davacı tarafından ödenerek iktisap edildiğini fakat jest amaçlı olarak taşınmazın davalı adına tapuya tescil edildiğini kaydetmiştir.
Söz konusu davaya konu olan arsa üzerinde mevcut durumda kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile bina inşaatının olduğunu, binadaki 1 nolu bağımsız bölümün davalı adına tapuya kayıt edildiğini, davalının söz konusu taşınmazın alımında hiçbir şekilde bir maddi katkıda bulunmadığını ifade etmiştir.
Boşanmanın gerçekleşmesinin ardından taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiğine vurgu yapan davacı vekili, tasfiyesinin gerektiğini belirterek, mal rejimi tasfiyesinin ve davalı adına kayıt ettirilen tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tescil ettirilmesini istemiştir.
Mal Rejiminin Tasfiyesi Nedeniyle Alacak Davasında Davalının Savunmaları
Davalı cevap dilekçesinde davalı vekili; davanın süresi içinde açılmadığını, zamanaşımı ve hak düşürme süresinin geçtiğini, boşanmanın gerçekleştiği esnada tarafların birbirlerinden mal konusunda bir talepte bulunmadıklarını, davaya konu olan taşınmazın arsa olarak alındığını belirtmiştir.
Söz konusu arsanın da alımı sırasında davalı müvekkilinin babasının vefatından sonra para mirası kalmasının ardından katkıda bulunduğunu, davacının bu tür parasal katkılardan dolayı kendisine defalarca teşekkür ettiğini ifade etmiştir. Davalı vekili ayrıca mahkemeye sunulan savunma dilekçesinde, tarafların anlaşmalı boşanma yapmaları sebebiyle mal ve tazminat taleplerinin olmadığını karşılıklı kabul ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel Mahkemenin Kararı
Dava dosyasını inceleyen ve tarafların iddia ile savunmalarını dinleyen yerel mahkeme karara varmıştır. Davaya konu olan taşınmazın bulunduğu arsanın, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin gerçekleştiği dönemde satın alınmış ve davalı adına tapuya tescil edilmiş olup, bu mal uygulanan mal rejimi açısından davalının kişisel malı olarak görüldüğüne dikkat çekilmiştir.
Dolayısıyla davacı kocanın kanunen bu malda bir talep hakkı bulunmamaktadır. Fakat davacı koca arsanın tüm parasının kendisi tarafından ödendiğini ve jest amacıyla söz konusu arsanın bulunduğu taşınmazın davalı adına tapuya tescil ettirildiğini iddia etmiştir.
Bu noktada açık bir şekilde paranın tamamının davalı tarafından ödendiği düşünülse bile eşine jest yapıp tapuya onun adıyla kaydettirmesinin, söz konusu arsayı davalı kadına bağışladığı sonucu çıkmaktadır. Bu bağış işleminin ardından da taşınmaz hakkında herhangi bir hak iddia etmesi söz konusu olamamaktadır. Dolayısıyla bu şartlar altında davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı kocanın vekili tarafından istinaf başvurusuyla Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşınmıştır.
Mal Rejiminin Tasfiyesi Nedeniyle Alacak Davasında İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davaya konu olan taşınmaz arsa niteliğindeyken evlendiklerinden 8 yıl sonra satın alınarak davalı kadın adına tapuya tescil edildiğini, dava dilekçesinde geçen jest olarak taşınmazın davalı adına tescil ettirilmiş olmasının tek başına gizli bağış anlamına gelemeyeceğini belirtmiştir.
Dolayısıyla yerel mahkeme tarafından kabul edilen bağış işleminin doğru olmadığını, taleplerinin katkı payı alacağına ilişkin olduğunu belirterek davanın reddinin doğru olmadığını ifade etmiştir.
Mal Rejiminin Tasfiyesi Nedeniyle Alacak Davası Hakkında Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancı göz önünde bulundurulduğunda, ortak yaşamı güvence altına almak adına, beraberlikten doğan dayanışma ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adeta uygun bir şekilde eşlerin ortak hareket ederek yatırım yapmaları bağış olarak nitelendirilememektedir.
Bu bağlamda bir eşin diğer bir eşe ait bir malvarlığına yapmış olduğu her katkının veya kazandırmanın bağışlama olamayacağı kabul edilmektedir.
Somut olayda bağışı çağrıştıracak başka bir kavram, kelime veya söze dosya kapsamında rastlanılmamıştır. Eşler boşanma davasına ilişkin çekişmeli olarak boşanmışlardır. Mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanmaktadır.
Bu gerekçeler ışığında mahkemece yapılan işlemin bağış olduğunun kabulü doğru olmamıştır. Mahkemenin yapması gereken iş, kazanılmış haklar da dikkate alınarak ve tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucunda olumlu ya da olumsuz yeni bir karar vermesidir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?