Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası Hakkında Bölge Adliye Mahkemesi Kararı. Muris Muvazaası İle İlgili Yargıtay Kararları.
Tapu iptali ve tescili davasına ilişkin yerel mahkemenin vermiş olduğu karar davacı vekili tarafından istinaf başvurusuyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne yönlendirilmiştir. Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin vermiş olduğu nihai karar, Yüksek Mahkeme tarafından incelendi ve aşağıdaki gibi karar verildi.
Muris Muvazaası Davasında Davacı Vekilinin İddiaları
Davacı vekili yetkili ilk derece mahkemesine sunmuş olduğu dilekçede, Tekirdağ ili sınırları içinde bulunan 870 ile 1113 parsellerinin davacı ve davalıların murisi olan babalarına aitken, davaya konu olan 879 parseli davalı oğluna, 1113 parseli de diğer davalı oğluna belirtilen tarihte devrettiğini, bu devirlerin bağış olmasına karşın tapuda satış olarak gösterildiğini vurgulamıştır.
Davalı kardeşlerin, söz konusu tapu tescil işlemleri için babalarına hiçbir bedel ödemediklerini, murisin 5 evladı olduğunu ve 3 evladı taraflar ile 2 de kız kardeşleri olduğunu belirtmiştir.
Kız kardeşlerinin Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde muvazaa sebebiyle tapu iptali davası açtıklarını, bu davada kardeşlere düşen payların iptaline karar verildiği ve dosyanın da hala Yargıtay’ın incelemesinde olduğunu açıklamıştır.
Bu sebeple diğer kız kardeş tarafından dava açılması gündeme gelmiş ve davalılara devredilen söz konusu parselleri tapuların iptalleri ve veraset ilamları gereği paylarının davacı adına tesciline karar verilmesi istenmiştir.
Muris Muvazaası Hakkında Yerel Mahkeme Kararı
İlk derece mahkemesi, davaya konu olan taşınmaza ilişkin davanın kabulü ile davacılar lehine tapu kaydının iptali ve dava dosyasına ek olarak sunulan veraset ilamına göre davacıların paylarının tapuya kayıt ve tesciline hükmedilmiştir.
Tekirdağ 2. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilen bu karar davacı vekili tarafından istinaf başvurusuyla Yüksek Mahkeme’nin gündemine taşınmıştır.
Miras Hukuku İstinaf Sebepleri
Davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne sunduğu istinaf sebepleri dilekçesinde, yerel mahkemenin vermiş olduğu 1113 Parseldeki taşınmaza ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek, söz konusu parsel yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçeli Sonuç Kararı
Gündeme gelen dava dosyasını inceleyen Yüksek Mahkeme, söz konusu davanın, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil işlemine ilişkin olduğuna dikkat çekmiştir.
Muris muvazaasında, miras bırakan kişi ile sözleşmenin karşı tarafı, sözleşmeye konu olan malın temlikine ilişkin anlaşmaya varmakta, fakat görünüşteki sözleşmenin niteliğinde birtakım değişiklikler yapılmaktadır. Bu sebeple muris muvazaası, tam muvazaa niteliğinde olduğu kabul edilmektedir. İBK’da açıkça belirtilen muris muvazaasında, miras bırakan kişi ile sözleşmenin karşı tarafı arasında yapılan muvazaa anlaşmasında amaç mirasçıları aldatmaktır. Bu muvazaa kapsamı içinde iki farklı sözleşmeden kaynaklı olması sebebiyle nisbi muvazaa olarak kabul edilmektedir.
Nisbi muvazaa, gerçekte bağış olan işlemi satım sözleşmesi ve gerçekte bağışlanmış olmasına rağmen karşın ölünceye kadar bakım sözleşmesi gibi pek çok farklı çeşitte gündeme gelebilmektedir. Söz konusu durum, sözleşme tarafların gerçek iradelerine uygun olmaması sebebiyle, saklı pay sahibi olması veya olmaması göz önünde bulundurmadan miras hakkı çiğnenmiş olan tüm hak sahiplerinin dava açma hakları bulunmaktadır. Dolayısıyla tüm mirasçılar ilgili birime talepte bulunarak, resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespiti ve bu şekilde oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflar sebebiyle zarara uğrayan mirasçı hak sahipleri, tenkis davası açtıktan sonra farklı bir dilekçe ile muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası açma haklarına sahiptirler.
Bu noktada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, İBK’da açık bir şekilde sözü edilen muvazaa sebebine dayanan tapu iptal ve tescil davaları herhangi bir süreye tabi tutulmamaktadır. Dolayısıyla muvazaa nedenine ilişkin açılan tüm davalar zamanaşımına uğramamaktadır.
Somut olayda miras bırakanın asıl irade ve amacının tespiti gerekmektedir. Dolayısıyla deliller toplatılırken gelenekler, toplumsal eğilimler detaylı bir şekilde göz önünde bulundurularak miras bırakanın sözleşmeyi yapmasında haklı bir nedeninin olup olmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı olgulardan faydalanılması gerekmektedir. Bunlardan sadece birinin kanıtlanmış olması, muvazaayı söz konusu yapmamaktadır.
Açıklanan gerekçelerin nezdinde 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunun 353. maddesi uyarınca dosyası incelenip değerlendirilmeye alınan mahkeme kararının hukuka uygun olmadığı gerekçesi ile kaldırılmasına, davanın da esastan kabulüne karar verilmiştir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?