Tapu İptali ve Tescil Davasına İlişkin Bölge Adliye Mahkemesi’nin Kararı. Tapu iptali tescil davası kapsamında, mirasçılardan mal kaçırma maksadıyla satışı gerçekleştirilen bir taşınmazın tapu kaydının iptali istemiyle gündeme getirilen davada, tarafların istinaf başvurusunun ardından devreye İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi girmiştir.
Söz konusu mahkemenin almış olduğu karar aşağıdaki gibidir:
Tapu İptali ve Tescil Davasında Davacılar Vekilinin İddiaları
Tapu iptali ve tescil davasına ilişkin başvuru dilekçesinde davacılar vekili, İstanbul ili Eyüp ilçesi Yenimahalle 300 ada 25 nolu parselde kayıtlı olan taşınmazın, mirasçısının oğluna sattığını, bu satışın da mirasçılardan mal kaçırma maksadıyla muvazaalı bir satış olduğunu belirtmiştir.
Taşınmazın tapu kaydının iptalinin gerektiğini belirten davacılar vekili, söz konusu tapunun mirasçılar adına kayıt ve tescil işlemlerinin yapılması amacıyla işbu davayı açtıklarını ifade etmiştir.
Tapu İptali ve Tescil Davasında Davalı Vekilinin Savunmaları
Davaya ilişkin cevabına başvurulan davalı, vekili aracılığıyla ilgili mahkemeye savunma dilekçesini sunmuştur. Söz konusu dilekçede davacı vekili, hak düşürücü yani zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacıların kötü niyetli olarak dava açtıklarını, taşınmazın satışında mal kaçırma kastının bulunmadığını belirtmiştir.
Bununla birlikte müvekkilinin o dönemde çalıştığını ve bu sebeple ekonomik açıdan söz konusu taşınmazı satın alma gücünün bulunduğunu ifade eden davacı vekili, müvekkilinin davaya konu olan taşınmazın satış tarihinde ise 22 yaşında olduğunu, 1993 yılından beri çalıştığını vurgulayarak aleyhlerinde açılan davanın reddinin gerektiğini beyan etmiştir.
Tapu İptali ve Tescil Davasında Yerel Mahkeme Kararı
İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülen davada, taraflar dinlenilerek gerekli değerlendirilmenin yapılmasının ardından davacıların dava taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Gerekçeli karara hükmedilerek, söz konusu karar, taraflara usule uygun olacak bir şekilde tebliğ edilmiştir.
Yerel mahkemenin vermiş olduğu bu karara itiraz eden davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacıların murisinin vefatı olan 2011 yılına kadar yapılan işleme ses çıkartmadığını, davaya konu olan taşınmazın devir işlemlerinin vefat edenin kabulü ile yapıldığını vurgulamıştır.
Bununla birlikte müvekkilinin taşınmazı satıl alma gücünün olduğunu ifade eden davalı vekili, taşınmazın devrinde de gerçek değeri üzerinden işlem yapıldığını, davacıların söz konusu taleplerinde kötü niyetli olduklarını belirtmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçe Kararı ve Sonuçları
İstinaf talebiyle gündeme gelen dava, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil işlemlerine ilişkindir.
Dava dosyasındaki belgeler incelendiğinde davaya ilişkin taşınmazın 490.000.000 TL bedelle davalıya satıldığı anlaşılmıştır. Davacılar murislerine ait veraset ilamını da dava dosyasına sunmuşlardır.
Mahkeme tarafından davalının 1993 tarihinden itibaren çalışmış olduğu yerlerden maaş dökümleri dosya içerisine getirtilmiştir. Bununla birlikte davalı da SGK kayıtlarını dosya içerisine sunarak çalıştığını belgelemiştir.
İnşaat mühendisi, gayrimenkul değerlendirme uzmanı ve harita mühendisinden oluşan heyet tarafından davacı ve davalının beyanları, tapu kaydı, veraset ilamı yerinde yapılan tespitler ile belirlenerek, taşınmazın gerçek değeri ve dava tarihindeki değeri saptanmıştır. Davacıların hissesine düşen bedel de bildirilmiştir.
Davalı vekilinin murisin sağlığında çocuklarına mal paylaşımı yaptığı anlaşılmıştır. Tapu kaydının incelenmesinin akabinde kadastro tespit tutanağında da satışların nasıl gerçekleştiği belirlenmiştir. Mahkemece tanık anlatımlarına başvurulmuştur.
Tapu İptali ve Tescil Davası Kararının Gerekçesi
Bilindiği üzere muris muvazaası olarak tanımlanan kavram, nispi muvazaa türü olarak kabul edilmektedir. Bu tür muvazaada, miras bırakan konumunda olan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir.
Fakat mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizlemektedir. Nitekim tapuda yapmış olduğu sözleşme ile iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile açıklamak suretiyle devretmektedir.
Yargıtay kararları göz önünde bulundurulduğunda bu durumda bulunan ve miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa sebebiyle geçersizliğinin tespiti ile bunun akabinde oluşturulan tapu kaydının iptalini isteme hakkına sahiptirler.
Hukuken muvazaalı sözleşme yok hükmünde kabul edildiği için geçersiz bir sözleşmedir. Bu sebeple taşınmaz miras bırakanın mal varlığından şeklen çıkmış gözükse de gerçekten mal varlığı içinde kalmaktadır. Dolayısıyla bu durumda yasal mirasçıların söz konusu taşınmaz üzerinde miras hakkı bulunmaktadır.
Bir önceki miras bırakanın yapmış olduğu muvazaalı temlik ile ilgili olarak yasal mirasçılardan birinin dava açmaması halinde bile ölümünün ardından onun mirasçılarının dava açma hakkı bulunmaktadır.
Bu gerekçeler gözetilerek somut olayda davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?