Taşınmazın Uzun Süre Kamulaştırılmaması Mülkiyet Hakkının İhlalidir. Kamulaştırılması gereken bir gayrimenkulün uzun bir süre kamulaştırılamaması nedeniyle meydana gelen zararın tazmin edilmemesi, Anayasa Mahkemesi tarafından “Mülkiyet hakkının ihlal edilmesi” olarak görüldü.
Bağlayıcı olan karada; “Anayasa Mahkemesi’nin İkinci bölümü 4 Nisan 2019 tarihinde görülen İbrahim S. ve diğerleri başvurusunda Anayasa’da 35. madde ile güvence altında tutulan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.” denildi.
Anayasa Mahkemesi’ne Konu Olan Olay
Başvuruculara ait olan gayrimenkul, yapılan uygulama imar planı neticesinde ilköğretim tesis alanı yapılmak üzere kamu hizmeti alanına dahil edilmiştir. Bunun üzerine harekete geçen başvurucular, maliki oldukları taşınmazın kamulaştırılması istemiyle İl Özel İdaresine başvurmuş ancak bu kurumdan olumlu bir sonuç alamamışlardır.
Bunun ardından başvurucular, bu sefer de taşınmaza biçilen rayiç bedelinin ödenmesi talebiyle İdare aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat davası başvurusunda bulunmuşlardır. Mahkeme yapılan inceleme ve değerlendirmenin ardından başvurucular lehine tazminata hükmetmiştir. Fakat idare vekilleri tarafından temyiz edilen bu karar, Yargıtay’a ulaşmıştır. Yüksek Mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesinin vermiş olduğu kararı oy birliği ile bozmuştur. Bunun üzerine ilk derece mahkemesi de bozma ilamına uyum sağlayarak dava dilekçesinin görev yönünden reddine hükmetmiştir.
Öte yandan İdare, Asliye Hukuk Mahkemesinde söz konusu gayrimenkule yönelik kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açmıştır. Bu dava üzerine bilirkişi raporlarında söz konusu taşınmazın kamulaştırma bedeli olarak tespit edilen bedelin, başvuruculara ödenmesi için İdareye gereken süre verilmiştir. Mahkemenin belirtti süre içinde taşınmaza yönelik belirlenen kamulaştırma bedelinin, başvuruculara ödenmediğinin tespiti üzerine yerel mahkeme, İdare’nin açmış olduğu bu davayı reddetmiştir.
Bunun üzerine başvurucular, İdare Mahkemesinde İdare aleyhine maddi tazminat davası açmışlardır. İlk derece mahkemesinin davanın reddine karar vermesinin ardından başvurucular bu karara itiraz etmiş, söz konusu karar Bölge İdare Mahkemesi tarafından da reddedilmiştir.
Kamulaştırma Davasında Öne Sürülen İddialar
Başvurucular tarafından öne sürülen iddialara bakıldığında; kamu hizmeti alanına ayrılmış olmasına rağmen davaya konu olan taşınmazların yaklaşık 30 yıldır kamulaştırılmadığını, uğradıkları zararların da tazmin edilmediğini belirterek mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Kamulaştırma Davasında Mahkemenin Kararı
Somut olayda söz konusu taşınmazın 18986 yılında uygulama imar planıyla kamu hizmeti alanına ayırıldığı ve 33 yıldır taşınmaz üzerindeki kısıtlamanın devam ettiği tespit edilmiştir. İdare kamulaştırmadan vazgeçtiğini belirtmiş olsa da taşınmaz üzerindeki kısıtlamaların devam ettiği anlaşılmaktadır.
Başvurucuların taleplerine rağmen kamu kurumlarının imar planı değişikliğini yapmadığı görülmektedir. Taşınmazın üzerinde 33 yıl boyunca inşaat yasağı gibi kısıtlamalar sürmüştür. Davacılar şerhin uzun sürmesi sebebiyle maddi zarara uğradıklarını da açıkça dile getirmişlerdir.
Sonuç itibarıyla, kamu kurumlarının somut olaya ilişkin herhangi bir tazminat ödememeleri, başvuruculara aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelere göre Anayasa Mahkemesi Anayasa’nın 35. maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetmiştir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?