Trafik Kazası Arabulucu
Türkiye’de 2013 yılından bu yana yürürlükte olan Arabuluculuk Kanunu kapsamında gerçekleştirilen arabuluculuk faaliyetleri, ihtiyari arabuluculuk ve zorunlu arabuluculuk olarak iki farklı kola ayrılmaktadır.
Genel olarak herhangi bir konu hakkında hukuki uyuşmazlığa düşen iki ya da daha fazla kişi, alanında uzman, tarafsız ve bağımsız arabulucu desteğinden yararlanarak söz konusu uyuşmazlıklarının çözüme kavuşturulmasını sağlayabilirler. Bu şekilde gerçekleştirilen faaliyetlere, hukuk sistemimizde ihtiyari arabuluculuk hizmetleri adı verilmektedir.
Arabuluculuk faaliyetleri az önce de belirtmiş olduğumuz gibi ihtiyari ve zorunlu olarak gerçekleştirilmektedir. Zorunlu arabuluculuk faaliyetlerinden kasıt, herhangi bir uyuşmazlığın çözümünde mahkemeye dava yolu için başvurmadan önce, taraflar arasına arabuluculuk hizmetinin gerçekleşmiş olmasıdır.
Dolayısıyla arabuluculuk faaliyetlerine konu olan bazı konular hakkında taraflar, yetkili ve görevli mahkemeye dava başvurusunda bulunmadan önce mutlaka kendi aralarında uzman arabulucunun hakemliğinde meseleyi tartışarak çözüme kavuşturması beklenmektedir. Ancak yaklaşık 1 ila 3 hafta arası sürebilen bu arabuluculuk müzakerelerinden olumlu bir sonuç çıkmaması ve tarafların anlaşmaya varmaması halinde konu yargıya taşınarak yetkili ve görevli mahkemede dava yolu ile çözüme kavuşturulabilmektedir.
Trafik kazaları ve bunun sonucunda ortaya çıkan hukuki süreçler, mağdurlar, yakınları ve kazaya karışan diğer taraflar için önemli sonuçlar doğurabilir. Bu süreçte, tazminat davaları, kamu davaları ve zaman aşımı gibi kavramlar öne çıkar. İşte bu konularda bilinmesi gerekenler:
1. Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Davası Arabuluculuk Zorunlu mu?
Trafik kazası nedeniyle açılacak tazminat davalarında arabuluculuk, kural olarak dava şartı değildir. Bu, mağdurların veya kazaya karışan tarafların, doğrudan mahkemeye başvurarak haklarını arayabilecekleri anlamına gelir.
Arabuluculuk, bazı hukuki uyuşmazlıklarda çözüm yolu olarak önerilse de trafik kazaları söz konusu olduğunda bu bir zorunluluk teşkil etmez.
2. Trafik Kazası Kamu Davası Ne Zaman Açılır?
Trafik kazaları sonucunda ölüm veya yaralanma gibi ciddi sonuçlar meydana gelmişse, bu durum adli makamlarca resen soruşturulur ve kamu davası açılır.
Bu süreç, şikayete bağlı olmaksızın yürütülür. Ancak tarafların şikayetçi olmadıkları durumlarda, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK) verilme ihtimali yüksektir.
3. Trafik Kazalarında Zaman Aşımı Kaç Yıldır?
Trafik kazalarında, Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesi uyarınca, zaman aşımı süresi 2 yıl olarak belirlenmiştir. Ancak kazaya sebep olan fiilin aynı zamanda bir suç teşkil etmesi durumunda, bu süre suçun niteliğine göre uzayabilir ve bu durumda “uzamış zaman aşımı” uygulanır.
4. Yaralamalı Trafik Kazası Tazminat Davasında Hangi Zararlar İstenebilir?
Yaralamalı trafik kazalarında, mağdur kişiler, çektikleri acı, elem, keder gibi manevi zararlar için tazminat talep edebilirler.
Manevi tazminatın miktarı, mağdurun yaşadığı ruhsal duruma, ızdıraba ve üzüntüye göre belirlenir. Bu tür tazminatlar, mağdurun yaşam kalitesinde meydana gelen düşüşü telafi etmeyi amaçlar.
Trafik Kazalarına İlişkin Yargıtay’dan Emsal Karar. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, meydana gelen herhangi bir trafik kazasında, kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporunun çelişkili olması durumunda, bilirkişi raporu olmadan mahkemelerin karar veremeyeceğine hükmetti.
Yüksek Mahkeme’nin emsal niteliğine konu olan olaya ilişkin açılan dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı tazminat istemiyle ilgilidir. Davanın tarafları arasında tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerde dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesinin ardından dosya Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından incelenmiştir.
Trafik Kazalarına İlişkin Yargıtay’dan Emsal Karar
Davacı vekili, 2014 yılında gerçekleşen ve davacının yolcu olduğu aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasında, müvekkilinin yaralandığını belirterek, davaya konu olan aracın trafik sigortası şirketinden ve yol bakım yükümlülüğünü yerine getirmeyen Kanalizasyon ve Su İdaresi Genel Müdürlüğü’nün aleyhinde, fazlaya dair hakkını saklı tutmak kaydıyla 10.000,00 TL maluliyetine ilişkin zararının tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 110.266,43 TL’ye yükseltmiş, 50.000,00 TL manevi tazminat talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Kararı
Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunurken, mahkeme tarafından iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporu göz önünde bulundurularak davanın kısmen kabulü ile maddi tazminat yönünden 10.266,43TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
Bunun yanı sıra davalı Hatay Büyükşehir Belediyesi yönünden 2014 yılından itibaren diğer davalının yönünden ise dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, manevi tazminat yönünden 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Bu kararın üzerine davalı vekili kararı temyiz etmiştir.
Yargıtay’ın Emsal Kararı
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin incelediği dava dosyasında, mahkeme yargılamasında kusur durumlarının belirlenmesi yönünden Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda üç adet yolcunun kamyonetin kabin kısmında yolculuk etmekte oldukları kabul edilerek, kusur dağılımı yapılmış hükme esas alınmıştır. Halbuki kazanın hemen akabinde trafik polisleri tarafından tutulan kaza tespit tutanağında ise dava dışı yolcunun beyanına göre açık kasa kısmında seyir ettikleri beyan edilmiştir.
Resmi makamlar tarafından tutulan kaza tespit tutanaklarının, aksi sabit oluncaya kadar geçerli bir belge olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilen kararda, ilk derece mahkemesinin almış olduğu kararda esas alınan raporun, kaza tespit tutanağı ile arasında mübayenet bulunduğunun anlaşılmasıyla kaza tespit tutanağı ile hükme esas bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının doğru olmadığı vurgulanmıştır.
Yargıtay’ın emsal kararında, “İstanbul Teknik Üniversitesi makine-trafik kürsüsünden ya da Karayolları Genel Müdürlüğü trafik-fen alanında uzman kişilerden oluşacak bilirkişi heyetinden, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hükümde yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.” denilmiştir.
Trafik Kazasında Arabuluculuk Faaliyetleri
Trafik kazalarından doğan maddi ve manevi tazminat alacağı davaları da ihtiyari arabuluculuk kapsamına alınan hukuki yollardan biridir. Bir trafik kazasında birden fazla sorumluluk türü bulunduğu için bu tür kazaların sonuçlarına aynı zarardan sadece kazayı gerçekleştiren yani trafik kazasının meydana gelmesinde ağır kusuru bulunan kişi değil bununla birlikte pek çok gerçek ve tüzel kişilik de kazadan sorumlu tutulmaktadır.
Trafik kazası arabulucu faaliyetlerinde taraf olan kazazede yani meydana gelen trafik kazasında az kusuru bulunan kişinin, aleyhinde maddi ve manevi tazminat açabileceği kişiler şu şekilde belirlenmiştir:
- Kazada ağır kusuru bulunan sürücü
- Kazaya karışan aracın ruhsat sahibi
- Kazaya sebep olan aracın işleteni
- Kazaya sebep olan aracın kasko ya da zorunlu trafik sigortası şirketi
- İşveren firma
- Araç sürücüsü eğer 18 yaşından küçükse anne ve babası
- Kazanın meydana gelmesine neden olan yolcu, araç tamircisi ve benzeri diğer ilgili kişiler
Trafik Kazalarında Arabuluculuk Başvurusu
Trafik kazalarından kaynaklanan tazminat taleplerinde arabuluculuk faaliyetlerine başvuruda bulunma zorunluluğu bulunmamaktadır. Çünkü ilgili kanunda yer alan hükümlere göre trafik kazalarında meydana gelen uyuşmazlıkların çözümü ihtiyari arabuluculuk kapsamına alınmıştır.
Bu kapsamda kazazede eğer sigorta şirketlerini de aynı dava ile husumet yöneltmesi durumunda, ilgili sigorta poliçesi doğrultusunda en azında sigorta şirketine karşı arabuluculuk faaliyetlerine başvurması zorunlu tutulmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan hükümlere göre hangi uyuşmazlıklar sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin zorunlu olduğu açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir. Bu yüzden sigorta şirketi aleyhinde açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında ilk olarak uzman arabulucu hakemliğinde sigorta şirketinin temsilcisi veya vekalet verdiği avukat ile müzakere edilmesi şarttır.
Trafik kazası nedeniyle tazminat davalarında mahkemede dava açmadan önce sigorta şirketine başvuruda bulunarak müzakerede bulunulması gerekmektedir. Aksi halde dava açılmadan önce sigorta şirketine başvurulmadan açılmış olan davalar, mahkeme tarafından dava şartı yokluğu gerekçesi ile usulen reddedilmektedir.
Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat Davası
Trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası açmak, Türk Borçlar Kanunu’nun 53. ve 54. maddeleri kapsamına girmektedir.
Bununla birlikte kazada kusuru bulunmayan kişinin, ilaç ve tedavi masrafları, araç çekici masrafları, taksi masrafları, işe gidememe sebebiyle raporlu olduğu günlerden doğan ücret kayıpları gibi maddi niteliği bulunana alacaklar, trafik kazasının meydana gelmesinde kusuru bulunan taraftan tazmin edilebilmektedir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?