Yargıtaydan Ses Kaydı Deliline Emsal Karar
Türk hukuk sistemi dahilinde suç unsuruna ilişkin olarak öne sürülen iddianın kanıtlanması konusunda ses kayıtları ciddi bir karmaşa teşkil ediyor. Genel olarak boşanma davaları gibi dava türlerinde çok sık şekilde görülebilmekte olan bu olgu, tüm hukuk sistemi genelinde önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.
Ancak bilindiği üzere davalarda ses kayıtlarının kabul edilmesi konusunda birden fazla etken öne çıkıyor. Buna karşın kendisine hakaret ve tehditte bulunduğuna ilişkin olarak başka türlü delil elde etme olanağı olmayan kişi, almış olduğu ses kaydını delil olarak sunabilecek. Çünkü Yargıtay tarafından bir hakaret ve tehdit içerikli bir davaya ilişkin olarak bir karar, emsal niteliği taşıyor.
Yargıtay 18. Ceza İdaresi tarafından kendisine hakaret edildiği ve tehditte bulunulduğu ile ilgili farklı yollardan delil etme olanağı olmayan bir davacının, hakaret eden kişiler ile arasında geçen telefon görüşmesini kayda alarak, elde etmiş olduğu delili hukuki açıdan uygun olarak kabul etti. …Telefon ile yapılan bir görüşme sırasında kendisine hakaret ve tehdit eden bir şahsın sesini telefon ile kayıt altına aldı.
Ses kaydını açtığı davada mahkemeye delil olarak sunan ve bu şahıstan şikayetçi olan .. bu talebi kabul edildi. Buna karşın sanık durumunda bulunan karşı taraf, Tarafından verilen ses kaydının delil olarak kabul edilemeyeceği iddiasında bulundu. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından..Tarafından sunulan söz konusu sanık ile olan telefon görüşmesinin kayıtlarını, Ceza Muhakemesi Kanunu’ nun (CMK) iletişim tespiti, dinlenmesi ve değerlendirilerek, hakim kararı olmadan gerçekleştirilmiş olan kaydı hukuka aykırı kabul etti. Kararın temyiz edilmesine ilişkin olarak dosyayı görüşen Yargıtay 18.Ceza Dairesi, yerel mahkemenin vermiş olduğu kararı bozdu.
Yargıtay 18.Ceza Dairesi tarafından alınan karar çerçevesinde, Ceza Muhakemesi Kanunu’ nun 135. Maddesi çerçevesinde, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasının bir suç nedeni ile gerçekleştirilen soruşturma ve kovuşturma esnasında 2 kişi arasında gerçekleştirilen görüşmesinin sadece bir üçüncü kişi tarafından uygun teknik ekipman ile dinlenmesi ve kayıt altına alınması halinde mümkün olacağı belirtildi.
Bu teknik ile elde edilen kanıtların hukuka uygun kabul edilmeleri için yasada öngörülen usuller çerçevesinde bu işlemlerin gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çekilen söz konusu kararda, kendisine karşı suç işlendiği gerekçesi ile bir vatandaşın başkası ile yaptığı telefon görüşmeleri ile ortam konuşmalarını kayıt altına alması eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’ nun (TCK) kişisel verilerin kaydedilmesini düzenleyen 135. Maddesi çerçevesinde değerlendirilmesinin olanaklı olmadığına dikkat çekildi.
Şahsın sanık ile telefonda yaptığı görüşmeleri cep telefonuna kayıt ettiği esnada sanık hakkında yetkili organlarca başlatılmış bir soruşturma ya da kovuşturma olmadığı belirtilen kararda, şüpheli ya da sanık kavramlarının, konuşmaların kayıt altına aldığı aşamada sanık yönünden söz konusu olmadığına dikkat çekildi. Karar çerçevesinde mahkeme neticesi, katılanın sanık ile yapmış olduğu telefon görüşmesinin kayıt altına alacak biçimde elde etmiş olduğu delil, hukuka uygun olduğu kabul edilen kayıtlarda inceleme yapılması çerçevesinde sanığın hukuki durumunun belirlenmesi kararı alındı.
Kanıtların hukuka uygun kabul edilmeleri için yasada öngörülen usuller çerçevesinde bu işlemlerin gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çekilen söz konusu kararda, kendisine karşı suç işlendiği gerekçesi ile bir vatandaşın başkası ile yaptığı telefon görüşmeleri ile ortam konuşmalarını kayıt altına alması eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’ nun (TCK) kişisel verilerin kaydedilmesini düzenleyen 135. Maddesi çerçevesinde değerlendirilmesinin olanaklı olmadığına dikkat çekildi.