Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılır? Fiili ayrılık halleri sebebiyle boşanma davası geçerli bir boşanma sebebidir. Türk Meden Kanunu kapsamında 166 sayılı olan 4. Maddede Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Davası düzenlenmiştir.
Boşanma sebepleri arasında zina ya da haysiyetsiz hayat sürme gibi özel boşanma sebepleri bulunurken, genel boşanma sebepleri de evlilik birliğinin sonlandırılması için kabul görmektedir. Genel itibari ile boşanma sebepleri:
- Evlilik birliğinin temelden sarsılmasına yol açan sebepler,
- Anlaşmalı boşanma davaları,
- Fiili ayrılık sebepleri olmaktadır.
Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma 2019
Terk sebebiyle boşanma durumları, geçerli ayrılık nedenleri arasındadır. Fiili ayrılık sebepleri ile boşanmaya karar verilebilmesi için aranan şartlar ise:
- Açılmış boşanma davasının reddedilmesi gerekmektedir.
- Boşanmanın reddedilmesi kararlarının kesinleşmesinden itibaren 3 yıl geçmiş olmalıdır.
- Üç yıllık süreç kapsamında müşterek hayat kurulmamış olmalıdır.
Fiili ayrılık nedeniyle evlilik birliğinin sonlandırılmasına karar verilebilmesi için çeşitli sebeplerle boşanma davası açılmış ancak reddedilmiş olması gerekmektedir.
Ret kararının verilmesinin ardından 3 sene geçmiş olması ve 3 sene içerisinde tarafların müşterek hayat kurmamış olması gerekmektedir. Bu gibi durumlarda ortak hayatın çekilmez olduğu kanısına varılır ve evlilik sonlandırılır.
Boşanma davasının kimin tarafından açıldığının bu noktada önemli olmamaktadır. Fakat eşler ne kadar süre ayrı yaşıyor olursa olsun, dava açılmış ancak reddedilmemişse bu noktada fiili ayrılık nedenlerinden bahsedilemez.
Fiili Ayrılık Nedeniyle Açılan Boşanma Davası Kaç Celse Sürer?
Fiili birliktelik olmadan boşanma davası açılabilmesi için boşanma davası açılmış ve mahkeme tarafından reddedilmiş olması gerekir. Bu gibi durumlarda ancak fiili sebeplerle boşanma söz konusu olabilir.
Anlaşmalı boşanma davaları en kısa sürede sonuçlanan boşanma davaları arasındadır. Ancak çekişmeli boşanma davaları 8 ya da 9 celsede sonuçlanabilmektedir.
Boşanma davalarının en kısa sürede sonuçlanması için doğru avukatlarla çalışmak gerekmektedir. Hak kayıpları yaşamamak ve süreci en kısa şekilde sonuçlandırmak için boşanma davaları için çalışılan avukat oldukça önemli olmaktadır.
Bundan dolayı davalarda dilekçelerin usulüne uygun olarak hazırlanması ve bu konuda deneyimli avukatlarla çalışılması gerekmektedir.
Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Davası
Boşanma nedenlerini Türk Medeni Kanunu iki farklı gruba ayırır. Bunlar özel boşanma sebebi, genel boşanma sebebidir. Özel boşanma sebepleri zina, hayata kas, haysiyetsiz hayat sürme gibi evlikten evliliğe göre değişen nedenlerdir.
Genel boşanma nedenleri ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması, anlaşmalı boşanma hali ile fili ayrılık hali olarak üç ayrı başlık altında incelenir. Biz makale konusu olan fiili ayrılık sebebiyle boşanma halini inceleyeceğiz.
Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Şartları
Fiili ayrılık ile ilgili Türk Medeni Kanunun 166. Maddesinde şu düzenlenme yer alır: “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayatı yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.”
Medeni Kanunun 166. Maddesine göre fiili ayrılık gerekçesiyle boşanma kararı verilmesi üç hususun bulunması gerekir. Bunlardan ilki reddedilmiş bir boşanma davası olmalıdır.
Bu reddedilmiş boşanma davasının sonrasında yeniden ortak bir hayat kurulmamış olmalıdır. Son olarak da boşanma davasının reddedilmiş olmasının üzerinde üç yıl geçmiş olmalıdır.
Yeni bir boşanma davasının açılması ilk davanın boşanma dava nedenin gerekçe alınmasına engel teşkil etmez.
Boşanma kararı almış olan eşler arasında reddedilmiş ve kesin karar bağlanmış birçok boşanma davası bulunabilir. Fiili ayrılığa dayalı boşanmada son dava esas alınmak zorunda değildir.
Son dava esas alınmadan da önceki davalara dayanarak reddedilmesi ve kesinleşmesi üzerinden üç yılı doldurmuş dava esas alınarak fiili ayrılığa dayalı boşanma davası açılabilir.
Genellikle üç yıllık bekleme sürecinin hemen başlayabilmesi için bir boşanma davası açılmakta ve ilk duruşmada boşanma davasından feragat edilmesi halinde TMK m.166/4 kapsamında yazılı olarak retle neticelenen dava anlamında olduğundan fiili ayrılık nedeniyle boşanma davalarına hukuki dayanak oluşturmaktadır.
Gerekçe dava feragat nedeniyle reddedilmişse üç yıllık bekleme sürecinin başlangıç feragat tarihi olarak kabul edilir. Feragat üzerine verilen kararın gerekçe yapılabilmesi için hukuki şeklin tamamlanması beklenilmesine gerekmez.
Herhangi bir yabancı mahkeme tarafından reddedilen boşanma kararı, tanınması yani yabancı mahkeme tarafından verilen kararın ülkemizdeki mahkemelerce kabul edilmesi halinde fiili ayrılık sebebine dayanak olabilir.
Fiili ayrılığa dayanak oluşturabilmesi için yabancı mahkeme tarafından ret kararı kesinleşmiş olmak zorundadır. Başka bir ifadeyle fiili ayrılık sebebiyle açılacak davanın şartlarından biri de yabancı mahkeme kararı da olsa önceden reddedilen boşanma davasının kararının kesinleşmiş olması gerekir. Davanın kesinleşmiş olup olmadığı hakim tarafından araştırılır.
Ülkemizde açılmış bir boşanma davasının reddedilmesinin kesinleşmesi üzerinden üç yıl geçmesi fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası için nasıl şart ise yabancı mahkeme kararı için de şarttır.
Yani yabancı mahkeme ret kararını almış ve usule uygun bir şekilde kesinleşmiş olduğu kararın tanınmasıyla üzerinden üç yıl geçmesiyle birlikte fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açılmasına dayanak oluşturur. Eğer ki dayanak olarak gösterilmekte olan boşanma davasında karar henüz kesinleşmemiş ise fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası reddedilir.
Fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası için reddedilmiş boşanma davası kesinleştikten sonra çiftler ortak bir hayat yeniden kuramamış olmaları gerekmektedir.
Yargıtay’a göre eşlerin ret kararı kesinleştikten sonra cinsel ilişkileri olması ortak yaşam kurdukları şekilde yorumlanamaz. Yani boşanma davasının reddinin kesinleşmesinden sonra eşler arasında cinsel ilişki bulunması ortak yaşamın kurulduğunu göstermez.
Ayrıca eşlerin herhangi bir konuyu konuşmak için bir araya gelmeleri, mecburi bir durum için görüşmeleri, çocukları dolayısıyla kısa süreli bir ortamda bulunmaları ortak hayatın kurulduğu şeklinde yorumlanamaz. Tüm bunlar olmuş olması ortak hayat kuruldu olarak kabul edilmesine neden teşkil etmez.
Fiili ayrılığın hangi şartlar altında gerçekleştiği de önemlidir. Tarafların istekleri doğrultusunda olmayan nedenler olabileceği için hakim davaları kendi içinde değerlendirir.
Tüm davalarda olduğu gibi fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açan davacı durumu ispatlamakla yükümlüdür. Yani davayı açan taraf red kararının kesinleşmesinden sonra geçen üç yıl içerisinde ortak yaşamın kurulmadığını ispatlamak zorundadır. Bunun için geçen yıllar içinde kullanılan makbuzlar, faturaların yanında en önemli ispat olan tanıkların ifadeleri kullanılabilir. (Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Davası)
3 Yıl Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma
Türk Medeni Kanunun madde 166’daki yer alan “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayatı yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.” ifadesine dayanarak fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası için gerekli diğer husus ise üç yıllık sürenin dolmuş olmasıdır.
Ancak buradaki önemli husus eşlerin ayrı yaşamış olmaları yetmemektedir. Daha öncesinde açılmış bir boşanma davasının reddinin kesinleşmiş olması ve üzerinden üç yıl geçmiş olması gerekir.
Öncesinde açılıp reddedilmemiş bir dava olmadığı halde on yıl da ayrı yaşamış olsalar fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açılmasına dayanak oluşturmaz. Yani eşlerin ayrı yaşıyor olmaları başlı başına bir boşanan sebebi olmamaktadır. (Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Davası)
Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Durumunda Nafaka ve Tazminat
Fiili ayrılık sebebiyle boşanma davasına dayanak oluşturulan eski reddedilen davanın kararının kesinleştiği günden sonraki üç yılın dolduğu gün gereken süre tamam olur.
Gereken üç yıllık bekleme süresi tamam olsa da davanın açılması için üç yılın dolduğu günün ertesi gün beklenir. Aynı gün dava açılamaz.
Ayrıca geçen üç yıl içinde eşler ortak bir yaşam kurmuş ve devam ettiremeyip ayrılmışlarsa geçen üç yıllık süre tamamlasa da bu taraflara fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açma hakkı vermez. Yani ortak yaşamın kurulamaması durumu geçen üç yılın tamamını kapsamak zorundadır. Arada kesinti yaşanmamış olma şartı vardır.
Türk Medeni Kanunun aradığı boşanma talebinin reddedilişi kesinleşmesinden sonraki geçen üç yıl içerisinde ortak yaşamın kurulamaması şartlarının gerçekleşmesi halinde taraflardan herhangi biri fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açabilir. Daha önceki davada davacı olanın açması zorunlu değildir.
Diğer Aile hukuku ve boşanma davalarına ait diğer makaleleri okumak için Ankara Avukat ve Boşanma Avukatı sayfalarımızı ziyaret edebilirsiniz. (Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Davası)
Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Davası | Sıkça Sorulan Sorular
BOŞANMA DAVASI – İLK BOŞANMA DAVASINI AÇAN KADININ FİİLİ AYRILIĞA NEDEN OLARAK TAM KUSURLU OLDUĞU – ERKEK YARARINA MADDİ TAZMİNAT KOŞULLARININ OLUŞTUĞU – ERKEĞİN MADDİ TAZMİNAT İSTEMİNİN KABULÜ GEREĞİ.
Tüm dosya kapsamından; davalı kadın tarafından temyize konu davaya sunduğu cevap dilekçesinde, kadın tarafından feragat edilen önceki boşanma davasından sonra ki bir zamana ilişkin erkeğe kusur olarak yüklenebilecek her hangi bir vakıaya dayanılmadığı, bir başka deyişle tarafların fiili ayrılık dönemine ilişkin erkeğe kusur olarak yüklenebilecek yeni bir olayın ileri sürülmediği anlaşılmaktadır.
Gerçekleşen bu durum karışında, davalı kadın tarafından usulünce dayanılmayan ya da ileri sürülmeyen vakıalar davacı erkeğe kusur olarak yüklenemez. Öyleyse, davacı erkeğin TMK 166/son maddesine dayalı boşanma davasına dayanak teşkil eden ilk boşanma davasını açarak tarafların fiili ayrılığına neden olan ve boşanma sebebi yaratan davalı kadın boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurludur.
Şu hale göre, davalı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) taleplerinin reddi gerekirken, davacı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü ile bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
BOŞANMA DAVASI – ÜÇ YILLIK FİİLİ AYRILIK SÜRESİNİN DOLMADIĞI – İLK DAVADAN SONRA TARAFLARIN YENİDEN BİR ARAYA GELMEDİKLERİ – KADINA KUSUR OLARAK ATFEDİLECEK YENİ BİR OLAYIN VARLIĞININ İSPATLANAMADIĞI.
ÖZET: Davacı koca her ne kadar hem şiddetli geçimsizlik hem de fiili ayrılık sebebine dayalı olarak boşanma talep etmiş ise de; kocanın reddedilen boşanma davasının kesinleşmesinden,
İş bu davanın açıldığı tarihe kadar geçen sürede üç yıllık fiili ayrılık süresinin dolmadığı ve reddedilen ilk davadan sonra tarafların yeniden bir araya gelmedikleri, kadına kusur olarak atfedilecek yeni bir olayın varlığı da ispatlanamadığı, her iki sebebe dayalı olarak açılan boşanma taleplerinin koşullarının oluşmadığı nazara alınmadan boşanmaya karar verilmesi doğru görülmemiştir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?