İcranın Geri Bırakılması Kararı (Tehir-i İcra) Nedir, Bilindiği gibi, taraflar ticari ve sosyal yaşamlarını “sözleşme” kurarak idame ettirirler. Bu sözleşmeler, çoğu zaman her iki taraf için de borç doğurucu bir nitelik arz eder.
Örneğin, bir satış sözleşmesinde satıcının borcu, satılacak şeyin zilyetliğinin ve mülkiyetinin devri; alıcının ise borcu, ürün için kararlaştırılan bedeli usulüne uygun olarak satıcıya aktarılmasıdır. Eğer taraflardan biri üzerine düşen yükümlülüğü ifa etmezse, karşı tarafın bununla ilgili olarak ortaya çıkan zararını tazmin etmek zorundadır.
Ancak bunun da ötesinde, “borcun hiçbir türlü ödenmemesi” halinde, mahkemeye gidilerek ifa emri çıkarılır. Fakat buna karşın ödeme yapılmazsa, artık İCRA devreye girer.
İcranın Geri Bırakılması Nedir?
Alacaklı olan taraf, borcun kendisine ödenmesini sağlamak maksadıyla yetkili icra dairesine başvurarak, alacağının tahsil edilmesini ister. Bu talep, ilamlı olabileceği gibi, ilamsız da yapılabilir.
Yazımızın konusu gereği, ilamlı icra takiplerini irdeleyeceğiz; ancak, icra takibinin ilamsız da yapılması pekala mümkündür. İlam, mahkemenin vereceği karar demektir.
Yani, bir icra dairesinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmesi, yalnızca bir mahkemenin vereceği kararın akabinde olmamaktadır; usulüne uygun olarak başvurulmuşsa, ilamsız bir icra takibi de yapılabilir.
İcra Kararının Geriye Bıraktırılması (Tehir-i İcra) Nedir?
Son yıllarda adına oldukça sık rastladığımız “icra kararının geriye bıraktırılması”, gittikçe güncellik ve önem kazanan bir kavramdır.
İLAMLI BİR İCRA TAKİBİNE KARŞILIK, bu icra takibine maruz kalmış olan borçlunun, BİR TEMİNAT GÖSTEREREK Yargıtay’dan “icranın geri bırakılması kararı” alarak; icra dosyasının Yargıtay’da görülmekte olan dosyanın sonuçlanmasına değin durdurulması kararıdır.
Yukarıda yazdıklarımızın daha rahat olarak anlaşılabilmesi için, birtakım hukuki terimleri daha açık olarak ortaya koymamız gerekir.
İlamlı icra takibi nedir, nasıl yapılır? İlamlı icra takibi, alacaklının bir mahkeme kararına dayanarak icra takibi başlattığı süreçtir. Yukarıdaki bölümde de dile getirdiğimiz gibi, eğer şartlar varsa ilamsız da icra takibi yapılabilir.
Bir ilamlı icra takibinde temyiz yolu elbette açıktır. Tam da bu noktada ortaya “icranın geri bıraktırılması” ortaya çıkmaktadır. Buna göre, olağan koşullarda temyize başvuran tarafın temyiz sonucu gerçekleşmeden de icra takibinin gerekleri yerine getirilerek; alacaklıya alacağı ödenir.
Bu tahsilat, zor kullanmak yoluyla borçludan yapılır. Ancak, borçlunun haksız bir icra takibine uğradığını düşünürsek, bu yoldan kurtulmak nasıl mümkün olacaktır? Bu sorunun yanıtı, icra kararının geri bıraktırılması kavramında saklıdır.
Şöyle ki, yukarıda dile getirdiğimiz gibi, yetkili üst mahkemeye yapılacak olan başvuruda TEMİNAT gösterilmesi koşuluyla, icranın geri bırakılması kararı alınabilir.
Böylece, üst mahkemedeki temyiz/istinaf dosyası sonuçlanana değin icra takibinin gerekleri yapılmaz; yapılmışsa el konulan mal varlığı değerleri iade edilir. Buna, tehir-i icra kararı adı verilmektedir. Amacı, haksız bir ilamlı icra takibi gerçekleşmesi olasılığına karşı, meydana gelebilecek adaletsizliklerin önüne geçmektir.
Hak Düşürücü Süreler
Bununla ilgili detaylar, İcra ve İflas Kanununun 33. Maddesinde hüküm altına alınmış durumdadır. Buna göre, icra emrinin tebliğ edilmesinin akabinde, borçlunun yedi gün içinde bir dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına itirazında bulunması gerekir.
Eğer bu yapılmazsa, itiraz süresi olan 7 gün dolduktan sonra borçlu, icra emrinin tebliğinden önceki sebeplere dayanarak, icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyecektir; icraya tabi tutularak zorla borcunu ödemek mecburiyetinde kalır.
Bu sürenin başlangıç tarihi, icra emrinin borçluya tebliğ edildiği tarihtir.
İcra hukuku uyuşmazlıklarında avukat ve danışmanlık bilgileri için ziyaret edebilirsiniz.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?