İdari Dava Türleri Nelerdir? İdare Hukuku Davaları Nelerdir?
İdari dava türleri, İdari Yargılama Usulü Kanununda belirtilmiştir. İdarenin gerçekleştirdiği eylemlere karşı kanun yolları açıktır. Sadece eylem değil, idari işlemlere de dava açmak mümkündür.
İdari dava açılırken, somut olaya uygun dava açılmalıdır. İdari yargı türleri belirlenirken, koruma talep edinilen konu ve somut olay dikkate alınacaktır. İdari yargı türleri 3 tanedir. Bu davaları şu şekilde sıralamak mümkündür:
- Tam yargı davası
- İptal davası
- İdari sözleşmelerden doğan davalar
İdari Başvuru Nedir?
İdarenin yaptığı eylem ve işlemlere karşı hukuki yola başvurmaya idari başvuru denilmektedir.
Burada idareden anlaşılan, devlet ve devletin organlarıdır. Bu organların içerisinde kamu tüzel kişilikleri de bulunabilir, mahalli idareler de. İdari başvuru yapmak isteyen kişilerin, somut olayı göz önünde bulundurarak gerekli davaları açması gerekmektedir. Dava açılırken kişinin tazminat talep etmesi, işlemi durdurmak istemesi gibi talepleri de göz önünde bulundurulmalıdır.
İptal Davası Kaç Günde Açılır?
İptal davası açma süreleri, somut olaya göre değişiklik göstermektedir. Genel dava açma süresi, Danıştay ve idare mahkemelerinde 60 gündür. Ancak bu süre vergi mahkemelerinde 30 gün olarak belirlenmiştir. Bu süreler zamanaşımı niteliği taşımamaktadır.
Hak düşürücü süreler olarak bilinen bu süreler, kullanılmadığında hak sahibinin hakkını düşürecektir. Genel olarak idari işlemlere karşı iptal davası 30 gün içinde açılsa da, özel dava açma süreleri de bulunmaktadır. Kanunda belirtilen bazı hallerde 30 günlük süre dışında farklı süreler belirlenmiştir. Bu sürelere dikkat edilmelidir.
Tam Yargı Davası Ne Demek?
Tam yargı davası, halk arasında tazminat davası olarak da bilinmektedir. İdari eylemlerin veya işlemlerin sebep olduğu zararlar için tazminat talep edilmesi durumunda tam yargı davası açılması gerekmektedir.
Tam yargı davası idareye karşı açılır. Hem iptal hem de tam yargı davası açılması mümkündür. Burada önemli olan önce iptal davası açılması ve kararın kesinleşmesinden itibaren 60 gün içinde tam yargı davası açılmasıdır.
Vergi Davası Nedir?
Vergi mahkemelerinde açılan vergi davaları, İdari Yargılama Hukuku ile oldukça ilişkilidir. İdari yargıda görülen dava türleri nelerdir denildiğinde, akla ilk gelen davalardan biri de vergi davalarıdır. Vergi mahkemesinde dava açıldığında, idari işlemin iptali istenebilir.
Bunun için yürütmenin durdurulması kararının alınması da mümkündür. Vergi mahkemelerinde her türlü masrafa ve işleme karşı da yürütmenin durdurulması talebinde bulunulabilir. Ancak yürütmenin durdurulması işlemi talebe bağlıdır. Eğer kişi yürütmenin durdurulmasını talep etmezse mahkeme bunu resen gözetmeyecektir ve karar vermeyecektir. Vergi mahkemelerinin kararlarına karşı da İstinafa başvurmak mümkündür.
İstinaf kanun yolundan sonra temyiz yoluna gidilmesi de söz konusudur. Temyiz işlemi Danıştay’a yapılacaktır. Vergi davası açmak için gerekli süreler, idare mahkemelerindeki sürelere göre daha kısadır. İdare mahkemelerindeki 60 günlük süre, burada 30 gün olarak belirlenmiştir.
İdare Hukuku Davaları, idare mahkemelerinde görülür. Türk hukuk sisteminde tüm idari davalar, ilk derece mahkemeler olarak idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleri tarafından görülür. idari davalarda istinaf süreci için üst dereceli mahkemeler, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay görevlidir.
İdare mahkemeleri nedir – Görev alanları nelerdir – İdare Hukuku Davaları
İdari yargıda görevli ilk derece mahkemeler olan idare mahkemeleri, hukuka aykırı bir şekilde gerçekleştirilen idari işlere ve eylemlere istinaden açılan davaların görülmesinde görevlidir.
Vergi mahkemeleri ya da Danıştay’da giderilecek olan uyuşmazlıklar hariç tüm davalar idare mahkemelerinde görülür. İdare mahkemelerinin yargı esasları Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir ve değiştirilir.
İdare mahkemeleri, başka yargı organlarının görev alanına girmeyen iptal ve tam yargı davalarına bakarlar.
Örneğin açılmış olan bir dava vergi mahkemelerince ya da Danıştay’ın görev alanında değilse, ilgili davanın açılacağı yer idari mahkemelerdir. İdare mahkemeleri bir başkan ve iki üyede oluşur.
Vergi mahkemelerinin görevleri – Vergi Davaları
Vergi hususunda oluşacak olan tüm hukuki uyuşmazlıklarda vergi mahkemeleri görevlidir. Kanunlarda görev alanı sınırlı bir şekilde açıklanmış olan özel mahkeme türü olan vergi mahkemeleri, idarenin vergi, harçlar ve benzeri mali yükümlülüklerde yapılan zam ve ceza iptaline ilişkin yargı davalarına bakar.
Genel bütçe, il özel idareleri, belediyeler ve köylerle ilgili tüm vergi ile harç hususundaki zam, ceza iptali gibi davalar için adres vergi mahkemeleri olmalıdır.
İdare Mahkemesi Üst derece mahkemeler nelerdir?
İlk derece mahkemeler olan idare ve vergi mahkemelerinin alacağı kararlara ilişkin, inceleme taleplerinden üst derece mahkemeler sorumludur.
Üst derece mahkemelerine yapılacak olan kararlarda kriter davadan sorumlu hakim sayısıdır. Eğer ilgili davada tek hakimin kararı söz konusuysa, bölge idare mahkemelerine; karar bir kurul olarak alındıysa, ilgili kararın incelenmesinden Danıştay görevlidir. Bu iki yargı organını biraz daha detaylandıralım.(İdare Hukuku Davaları)
Bölge idare mahkemeleri
Bir üst derece mahkemesi olan bölge idare mahkemeleri, vergi ve idare mahkemeleri için yapılan istinaf başvurularının incelenmesinden sorumludur. Bölge idare mahkemelerinin kurulmasından, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Gümrük (Ticaret) Bakanlığının görüşleri alınmak kaydıyla Adalet Bakanlığı tarafından kurulur.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi idare mahkemelerinde tek hakimle verilen kararların incelenmesi amacıyla görev yaparlar. Ayrıca bir idare ya da vergi mahkemesinde yargılama sürecine dair çıkabilecek olan görev ve yetkilerin belirlenmesi ile anlaşmazlıkların çözümünde de görev yaparlar.
İdare uyuşmazlıklarında veya İdare Hukuku Davaları ile ilgili uyuşmazlıklarda sürecin avukat ve danışmanlık ile takip edilmelidir.
İdari yargı davalarında en yüksek görevli konumundaki Danıştay, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin aldığı kararların temyiz talebinin inceler ve karara bağlar.
Danıştay, alınan bir kararda hukuk kuralının uygulanmaması ya da yanlış uygulanması gibi durumlarda ortaya çıkan hukuka aykırı durumların denetimini yapar. Kanunlarda belirlenmiş tek görevi davaların hukuka uygunluğunu denetlemektir.
Ülkedeki idari süreçlere yönelik alınan kararlarda en yüksek temyiz organıdır. Öte yandan kanunlarda belirlenmiş özel durumlarda ilk derece mahkeme olarak da görev yapabilir.(İdare Hukuku Davaları)
İdare Hukuku Davaları hakkında Sıkça Sorulan Sorular
İŞLEMİN İPTALİ İSTEMİ – DAVACI TARAFINDAN DAVA KONUSU DİSİPLİN CEZASINA KARŞI YAPILAN İTİRAZIN SONUÇLANDIRILMADIĞI DOLAYISIYLA HENÜZ İDARİ YÖNDEN KESİNLEŞMEDİĞİNDEN USULÜNE UYGUN OLARAK VERİLMİŞ BİR DİSİPLİN CEZASI BULUNMADIĞI
ÖZET: Dava; .. Müdürü olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (a) alt bendi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 26.04.2012 tarihli ve 2713 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından, dava konusu 1/30 oranında aylıktan kesme cezasının kaldırılması istemiyle yetkisiz makama yapılan başvuru sonrasında, …. Müdürlüğü’ne bildirildiği, ancak yukarıda bahsedilen 3071 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca davacının itirazını karara bağlama yetkisine sahip olan İl Disiplin Kurulu’na, davacının itirazı gönderilmeyerek, 657 sayılı Kanun’un 135. maddesi ile davacıya tanınan itiraz hakkının kullanılmasına engel olunduğu,
Böylece davacı tarafından dava konusu disiplin cezasına karşı yapılan itirazın sonuçlandırılmadığı, dolayısıyla henüz idari yönden kesinleşmediğinden usulüne uygun olarak verilmiş bir disiplin cezası bulunduğundan bahsedilemeyeceği sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık, aksi yoldaki idare mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmadığından hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
İŞLEMİN İPTALİ İSTEMİ – ADLİ YARGILAMA SÜRECİ BEKLENMEKSİZİN, İDARENİN KUSURU OLMADIĞI YÖNÜNDE VERİLEN KARARDA HUKUKİ İSABET BULUNMADIĞI
ÖZET: Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/3067 sayılı iddianamesiyle taksirle yaralama fiilinden dolayı kamu davası açılmış, yapılan yargılama neticesinde…. Sulh Ceza Mahkemesinin…sayılı kararıyla ilgili kamu görevlisinin mahkumiyeti yönünde karar verilmiştir.
İdare Mahkemesince, adli yargılama süreci beklenmeksizin, idarenin kusuru olmadığı yönünde verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır. Mahkemece, davacının fiziki muayenesi de yaptırılmak suretiyle uğradığı zararın hesaplanıp tazmin edilmesi gerekirken, aksi yönde verilen karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 10. İdare Mahkemesinin ….. sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İDARE MAHKEMESİ KARARLARI – İŞLEMİN İPTALİ İSTEMİ – 2577 SAYILI KANUNDA KARARIN BOZULMASI SEBEPLERİNİN BELİRTİLDİĞİ – TEMYİZE KONU KARARIN USUL VE YASAYA UYGUN OLDUĞU
İl Sağlık Müdürlüğü Hukuk İşleri Koordinatörlüğü’nün, …. Sağlık Hizmetleri Şube Müdürlüğü’ne hitaben yazdığı, davacının, ..Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. sayılı kararıyla güveni kötüye kullanma suçundan hapis ve para cezası aldığı ve bu suçun hekimlik mesleğinin icrasına engel teşkil ettiği yönündeki, ….sayılı mütalâasının iptali istemiyle açılan dava sonucunda,
8. İdare Mahkemesi’nce; hukuki mütalâaların, icrai özelliklerinin olmadıkları gibi, kişinin hukuki statüsünde dahi değişiklik yaratmayacağı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmekted
ÖZET: Dava, İl Sağlık Müdürlüğü Hukuk İşleri Koordinatörlüğü’nün, Özel Yataklı Sağlık Hizmetleri Şube Müdürlüğü’ne hitaben yazdığı, davacının,…Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. tarih ve ….. sayılı kararıyla güveni kötüye kullanma suçundan hapis ve para cezası aldığı ve bu suçun hekimlik mesleğinin icrasına engel teşkil ettiği yönündeki, …. tarihli ve …. sayılı mütalâasının iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
TAZMİNAT DAVASI – MİKTAR ARTIRIM DİLEKÇESİYLE ARTIRILIP KABUL EDİLEN MADDİ TAZMİNAT MİKTARINA İDARENİN TEMERRÜDE DÜŞTÜĞÜ TARİH OLAN MİKTAR ARTIRIM DİLEKÇESİNİN DAVALI İDARELERE TEBLİĞ EDİLDİĞİ TARİHTEN İTİBAREN FAİZ YÜRÜTÜLMESİ GEREĞİ
ÖZET: Dava dilekçesinde faiz istemi olmayıp miktar artırım dilekçesinde faiz istemi var ise, miktar artırım dilekçesinin içeriğinden, talep edilen toplam tazminat miktarına faiz istenildiği açıkça anlaşılıyor ise, dava dilekçesinde talep edilen miktara faize hükmedilmemeli,
Miktar artırım dilekçesi ile artırılan miktara, miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren faize hükmedilmelidir. Bu durumda, 29/01/2014 tarihinde Mahkeme kaydına giren miktar artırım dilekçesi ile dava dilekçesinde talep edilen maddi ve manevi tazminat ile artırılan maddi tazminat miktarına faiz yürütülmesi istenildiğinden,
Dava dilekçesinde talep edilip kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarı için faize hükmedilmemeli, miktar artırım dilekçesiyle artırılan ve kabul edilen maddi tazminat miktarına, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan, miktar artırım dilekçesinin davalı idarelere tebliğ edildiği tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, dava dilekçesinde faiz istemi bulunmadığı gerekçesiyle kabul edilen maddi tazminat için faize hükmedilmemesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?