Tanıma tenfiz kararı verilmek şartıyla, yabancı mahkemenin boşanma kabulüne yönelik ilamının gerçekleştiği tarih itibari ile eşler boşanmış sayılmaktadır. İlgili kanun düzenlemesine göre tanıma tenfiz kararı sonraki tarihlerde dahi verilse, yabancı mahkeme ilamı kesinleştiği an evlilik birliği sona ermiş sayılır.
İlgili düzenleme 5718 Sayılı Kanun 59. madde de yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre; yabancı mahkeme ilamı kesinleştiği andan itibaren eşler boşanmış sayılır. Tanıma tenfiz kararı verilecek olan tarihe kadar geçen ara dönemde, eşler birbirlerine mirasçı olamayacaklarıdır. Duruma göre doğan çocuk evlilik dışı doğmuş sayılacaktır. Bu düzenleme yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarih ile tanıma tenfiz kararının kesinleştiği tarih arasındaki bulanıklığı ortadan kaldırmaktadır.
Zamanaşımı, yabancı mahkeme kararının kesinlik kazandığı tarihten başlar. Bu nedenle tanıma tenfiz kararından sonra açılacak davaların zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu durumlarıyla karşılaşılır. Bu durumdan anlaşılacağı üzere hak sahibinin haktan yararlanması söz konusu değildir. Haktan yararlanılamayan bu durum toplum vicdanına, hakkın özüne ve adalete aykırılık taşımaktadır.
Bu olumsuzluğun ortadan kaldırılması için dairece görüş değişikliğine gidilmiştir. Bu değişikliğe göre boşanma nedeniyle mal rejimi tasfiyesinden doğan alacak davalarında zamanaşımının başlangıç tarihi, yabancı mahkeme ilamıyla tanıma/tenfiz kararı kesinleştiği tarih olmuştur. Hak sahibi kişi, bu sayede haktan yararlanamama gibi bir durumla karşılaşmaz. | Katkı Payı Davası Zamanaşımı Tanıma ve Tenfiz
Aile Hukukunda Katkı Payı Davası Nedir? Katkı Payı Davası Zamanaşımı Tanıma ve Tenfiz
TKM 186/1. maddeye göre, mal ayrılığı rejimi söz konusu olduğunda eşler kendi mallarıyla alakalı olarak tasarruf yetkisine ve yararlanma (intifa) hakkına sahip olurlar. Yani her eş kendi malı üzerinde bu haklara sahiptir ve malların idaresi her eş için kendisine aittir. TMK 189. maddeye göre, eşlerden her birinin malı, geliri ve kendi kazancı yine kendisine ait kişisel mal kapsamındadır.
Eğer eşlerden biri, kadın ya da koca fark etmez, mal rejimi devam ederken, diğer eşin edindiği malvarlığına katkısı sebebiyle katkı payı alacağı talebinde bulunacaksa, bulunduğunu iddia ettiği katkı mutlaka para ya da parayla ölçülebilen maddi veya hizmet değerinde olmalıdır. Mal rejimi geçerliyken satın alınan tasfiyeye konu olan mal için, çalışma karşılığında olan gelirlerle katkı sağlanıldığı ileri sürülürse, çalışmış olarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin aksi ispat olmadıkça yapabileceği tasarruf miktarında katkıda bulunduğunun kabul edilmesi gerekir. Çalışma karşılığında sağlanan gelirlerden kasıt maaş, gündelik veya kar payı gibi kıstaslardır.
Diğer makaleler için Ankara avukat sayfayı ziyaret edebilirsiniz. | Katkı Payı Davası Zamanaşımı Tanıma ve Tenfiz
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?