Miras Payları Paylaşımı, Miras hukuku bir kişinin ölümünden sonra malları ve hakları üzerindeki gerek kendisinin gerekse kanunun öngördüğü kişiler üzerinde paylaştırılması, mal paylaşımı sırasında çıkan uyuşmazlıkları ve bu konuda birçok konuyu alan bir Medeni hukukun alt dalıdır.
Miras Hukuku Mal Paylaşım Oranları Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Miras hukukunda en çok merak edilen kimlerim mirası alabileceği, hangi oranlar ile mirasın alınabileceği gibi hususlardır. Bu makalede de mal paylaşımının hangi kriterlere göre nasıl yapılacağını ele alacağız.
Miras Yasal Mirasçılar Nasıl Belirlenir? Miras Payları Paylaşımı
Miras bırakanın ölümünden sonra mallarının kimler arasında nasıl paylaştırılacağını Türk Medeni Kanunu 4. Kitabı olan Miras Hukukunda ele almıştır. Bu kısımda kanun koyucu kimlerin hangi şartlar altında mirasçı olabileceğini ifade etmiştir. Kanun hükümlerini ele alarak bu konuyu açıklamak gerekir.
Türk Medeni Kanunun 495. Maddesi ile 501 maddeleri arasında kimlerin yasal mirasçı olacağı ifade edilmiştir. Bu maddelere göre kan hısımlığından yasla mirasçı olabilecek ilk grup miras bırakanın alt soyudur. Yani çocuklarıdır. Kanun koyucu 495. Madde de murisin ilk mirasçısı altsoyudur.
Çocuklar eşit derecede mirası bölüşürler ve alt soyundan biri öldüğünde bir derece halef olarak ölenin altsoyu mirasçı olur diyen kanun koyucu bu madde de altsoyun mirası nasıl paylaşacağını da hüküm altına almıştır. Ayrıca bu hükme göre eğer miras bırakanın altsoyundan biri miras bırakandan önce ölmüşse ve kendi alt soyu da varsa o durumda torun külli halef olarak yasal mirasçı konumuna geçmektedir.
496. madde miras bırakanın anne ve babasının mirasçılık durumunu ele almaktadır. Miras bırakanı eğer altsoyu bulunmuyorsa mirasçı olarak anne ve baba dikkate alınmaktadır. Anne ve baba 2. Derecedeki mirasçılardır. Burada kanun koyucu kardeşleri de düzenlemiştir. Kanun hükmüne göre eğer anne veya baba miras bırakandan önce ölmüşse bu durumda onun payı miras bırakanın kardeşleri arasında yani ölenin altsoyu eşit derece de mirasçı olmaktadır.
497 madde de büyük anne ve büyük babanın mirasçı olabilme ihtimallerini değerlendirmektedir. Bu hükme göre de miras bırakanı altsoyu, anne ve babası ve anne ve babasının altsoyu bulunmaz ise bu durumda mirasçı büyük anne ve büyük baba olmaktadır. Büyük anne ve büyük babadan biri veya her ikisi de bulunmuyorsa kendi alt soyları mirasçı olmaktadırlar. Yani hala, amca, dayı, teyze.
Kanun koyucu evlilik dışı çocukların ve evlatlık olan çocuğun da mirasçılık durumunu ele almıştır. Kanun hükmüne göre evlilik dışında doğan çocuğun mahkeme kararı ile ya da tanıma ile soy bağı baba ile kurulduğu takdirde çocuk babasını evlilik içinde doğan çocukları gibi yasal mirasçı olmaktadır.
Yani evlilik dışında doğan çocuk ile evlilik içinde doğan çocuk arasında herhangi bir fark gözetmemiştir kanun koyucu. Evlatlık olan çocuk da kan hısımı gibi mirasçı olabilmekte ve kendi ailesinde de mirasçı durumu devam etmektedir. Fakat evlatlık alan evlatlığı üzerinde yasal mirasçı olamamaktadır.
Kanun koyucu sağ kalan eşinde yasal mirasçı olduğunu ifade etmekle beraber birtakım ihtimallere göre sağ kalan eşin saklı payını düzenlemiştir.
En son mirasçı da 501. Maddede Devlet olarak ifade edilmektedir. Eğer miras bırakanın kimsesi bulunmuyor ya da miras bırakanın mirası tüm mirasçıları tarafından reddedilmiş ise bu durumda miras bırakanın mirası devlete kalmaktadır. (Miras Payları Paylaşımı)
Sonuç olarak kimlerin mirasçı olacağını liste halinde gösterirsek şunları kısaca söyleyebiliriz:
- Birinci Derece Mirasçılar: Miras bırakanın alt soyu- ister evlilik birliği içinde olmuş olan çocukları ister soy bağı kurulmuş olması şartıyla evlilik dışı olan çocukları- alt soyun miras bırakandan önce ölmesi durumunda alt soyun alt soyu mirasçı olabilmektedir.
- Evlatlık kan hısımı gibi mirasçıdır.
- Sağ kalan eş,
- İkinci Derece Mirasçılar: Alt soyun olmadığı durumda anne ve baba, duruma göre kardeşler
- Üçüncü Derece Mirasçılar: Alt soy, anne ve babanın ve alt soylarının olmadığı durumda büyük anne ve büyük baba ve alt soyları
- Hiç kimsesi bulunmayan yani mirasçı bırakmayan miras bırakanın da mirasçısı Devlettir.
Miras Payları Paylaşımı Mirastaki Payları Nasıldır?
Kanun koyucu miras hukukunda zümre sistemini benimsemektedir. Yani zümre sistemine göre eğer birinci zümre bulunuyorsa 2. Zümre mirastan herhangi bir pay hak iddia edememektedir. Ve kanun koyucu mirasçıları düzenlediği ilgili maddelerde payları da ifade etmiştir. Şimdi miras hukukunda mirasçıların paylarını incelemekte fayda vardır. Bu paylar şu şekildedir:
Miras bırakanın alt soyunun bulunması durumunda bu alt soylar ile sağ kalan eş birlikte değerlendirilmektedir. Sağ kalan eş mirasın 1/4 ‘ünü alırken 3/4 de altsoya kalmaktadır. Yani murisin 4000 Türk lirası mirası kaldığını ele alalım. Bu durumda 3 çocuğu olsun murisin ve 1 çocuğu kendisinden önce ölsün ama ölenin de 2 çocuğu olsun. Bu durumda murisin mirasının 1000 TL’si sağ kalan eşe kalanı da 2 çocuk ve 2 torun arasında ortak bölünür. Yani 3000 TL 4 kişi arasında eşit olarak dağıtılmalıdır.
Miras bırakanın eğer alt soyu bulunmuyorsa bu durumda sağ kalan eş ve murisin anne ve babası arasında miras bölünür. Mirasın yarısını sağ kalan eş alırken diğer yarısı da eşit olarak anne ve baba ya da anne ve babanın alt soyları arasında eşit olarak dağıtılır.
Kanunda ifade edilen bu paylar oranında her zaman dağıtım gerçekleştirilememekte ve gerek mirasçıların birbirilerine karşı gerçekleştirmiş olduğu davranışlar dolayısıyla ya da miras bırakan ölmeden önce gerçekleştirmişi olduğu ölüme bağlı tasarruf hakkı nedeniyle yasal mirasçı hak kaybına uğramaktadır. Kanun koyucu yasal mirasçının hak kaybına uğramaması için birtakım davalar açmasına izin vermiştir. Bu davalardan biri de tenkis davasıdır. (Miras Payları Paylaşımı)
Tenkis Davası Nedir?
Kanun koyucu miras bırakanın ölmeden önce sağken mallar üzerinde hukuka uygun şekilde gerçekleştirdiği tasarruf yetkisine herhangi bir kısıtlama getirmemektedir. Fakat kanun koyucu murisin ölümünden sonra gerçekleştireceği ölüme bağlı tasarruf yetkisine yasal mirasçıları korumak için birtakım kısıtlamalar getirmektedir. Saklı pay miras bırakanın tasarruf yetkisinde bulunamayacağı kısmı ifade etmektedir. Bu kısım Türk Medeni Kanunun 506. Maddesinde hüküm altına alınmıştır. Saklı pay oranı da şu şekildedir.
Tasarruf edilebilir kısım Madde 505:
Mirasçı olarak altsoyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. Bu mirasçılardan hiç biri yoksa miras bırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir.
Saklı pay Madde 506: Saklı pay aşağıdaki oranlardan ibarettir:
1. Altsoy için yasal miras payının yarısı,
2. Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri,
3. (Mülga:4/5/2007-5650/2 md.)
4. Sağ kalan eş için, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı, diğer hallerde yasal miras payının dörtte üçü.
Kanun koyucunun hüküm altına almış olduğu paylar dışında miras bırakan ölüme bağlı tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Bazen muris kendisine getirilen sınırı aşmakta ve yasal mirasçıların haklarına zarar vermektedir. Bu durumda da kanun koyucu mirasçının hakkını koruması için dava açabileceğini öngörmüştür. O davalardan biri tenkis davasıdır. Tenkis davası, saklı paylarını alamayan yasla mirasçıların saklı paylarının karşılığını alabilmek için açmış olduğu davalardan biridir. Bu dava Türk medeni Kanunun 560. Maddesinde ele alınmaktadır.
Tenkis davasının açılabilmesi için muris bırakanın öncelikle ölmesi ve yasal mirasçının saklı payına zarar gelmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu 2 husus da olmadan bu dava açılamayacaktır. Miras hukuku hakkındaki makaleyi okuyabilirsiniz. (Miras Payları Paylaşımı)
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?