Resmi Belgede Sahtecilik

Resmi Belgede Sahtecilik
Resmi Belgede Sahtecilik | Kanunlar resmi belgelerde işlenmiş olan sahtecilik suçları ile ilgili düzenleme yapmıştır. Buna göre resmi belgedeki sahtecilik suçundan bahsedebilmek için kamu düzenine karşı kamu görevlisi tarafından suçun seçimli hareketli olarak işlenmiş olması gerekmektedir. Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Nedir Suçtan söz ederken mutlaka bulunması gerekli olan...
Kanunlar resmi belgelerde işlenmiş olan sahtecilik suçları ile ilgili düzenleme yapmıştır. Buna göre resmi belgedeki sahtecilik suçundan bahsedebilmek için kamu düzenine karşı kamu görevlisi tarafından suçun seçimli hareketli olarak işlenmiş olması gerekmektedir. | Resmi Belgede Sahtecilik

Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Nedir?

Suçtan söz ederken mutlaka bulunması gerekli olan maddi unsurlarda ise belge ve çeşitli evrak gibi kamu arasındaki ilişkilerin yürütülmesini sağlayan her türlü delil niteliğine sahip olan belgenin bu suçun maddi unsurları olarak değerlendirilmesi mümkün olmaktadır. Hukuki ilişkilerin kurulmasından bu ilişkinin getirdiği tüm durumlara karşı kişilerin bunlara güven duymalarının boşa çıkmaması için kamu güveni başlığı altında bu türden sahtecilik suçlarının değerlendirilmesi söz konusu olabiliyor. Belgelerde sahtecilik suçu işlendiği takdirde toplumun gözünde belgelerin güvenilmez olacağı düşünüldüğünden dolayı bu tür suçların toplum düzenini ve hukuki ilişkileri olumsuz olarak etkileyeceği düşünülmüştür. Belgenin hazırlanması ile birlikte kamunun ve hukuki ilişkilerin zedelenmesinin dışında doğrudan bazı kişilerin de zarar görmesi söz konusu olabilecektir. Suçun işlenmesinin ardından zarar gören ya da zarar görme tehlikesini barındıran kişilerin de bu zararlardan korunması adına resmi belgede sahtecilik suçları için hukuki yollara başvurulması mümkün olabiliyor. Ceza hükümleri tarafından koruma altına alınmış olan bu durumlarda esas amaç kamu düzeninin devamının sağlanması olmaktadır.

Özel ve Resmi Belgelerde Sahtecilik Suçları

Mahkemeler tarafından verilen kararlar sonrasında ve genel uygulama durumlarına bakıldığında sık sık karıştırılan suçlardan biri sahtecilik suçları olmaktadır. Belgelerin resmi ya da özel olması bu suçların incelenmesindeki asıl farkı oluşturan durumlar oluyor. Her iki türde de ortak bir şekilde aranan temel özellik belgenin gerçekten de var olmasıdır. Belgelerin tanımlanmasında ise düzenleyeni belli olan belgelerin var olması şartı aranmakta ve bu belgelerin mutlaka hukuki bir sonuç doğurması gerekmektedir. Tüm bunlara ek olarak belgede mutlaka yazılık şartı olarak bilinen şartların da yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Türk Hukuk Sistemi resmi belgeler ve özel belgeler ile ilgili olarak iki farklı suç ayrımına gitmiştir. Bu belgelerin niteliğinden doğan durumlarla birlikte söz konusu olmuştur. Bu noktada kambiyo enedi, vasiyetname, tahvil ve hisse senetleri gibi belgelerin özel belge olmalarına rağmen kamu yararına etki etmelerinden dolayı resmi belge olarak sayılması söz konusu olmuştur. Resmi belgeler için sahtecilik suçunun ortaya çıkması halinde bahse konu olacak cezalar özel belgeler için ortaya konan sürelerden daha uzun olmaktadır. Buna ek olarak özel belgeler için belgeler kullanılmamışsa cezadan bahsetmek mümkün olmayacakken resmi belgelerde belge kullanılmamış olsa dahi sahte şekilde düzenlenmişse mutlaka suç için bu durum yeterli sayılacaktır. Resmi belgede sahtecilik suçları için en fazla 8 yıla kadar, özel belgedeki suçlar için ise 3 yıla kadar hapis cezaları öngörülmektedir. Hapis cezalarının 2 yıldan daha fazla olması halinde ise seçenek yaptırımlarına dönüştürülmeyeceğinden dolayı hapis cezaları ortaya çıkacaktır. Sürelerin kesin bir şekilde ortaya konmamış olmasından dolayı suçların savunulması önemli olduğundan kişilerin bu sürece iyi bir şekilde hazırlanmış olması gerekmektedir.

Resmi Belgede Sahtecilik Suçunun Unsurları

Resmi belgede sahtecilik suçlarında belgeyi düzenleyenin bilindiği haller, belgenin hukuki bir değer taşıyan içeriğe sahip olduğu durumlar arasında farklılıklar ortaya çıkabilmektedir. Belgeyi düzenleyenin bilindiği durumlarda yazıların irade beyanlarını yansıtıyor olması ve okunaklı bir şekilde belgelerin yazılmış olması gerekmektedir. Belgelerde zorunlu olarak kullanılması gereken bir dil bulundurma şartı yer almamaktadır. Bu durum şifreleme yöntemleri ile yazılmış metinlerin belge niteliği taşımayacağı anlamına sahip olunmasını sağlar. Resmi belgede yer alan bütün bilgiler belge niteliği taşırken düşünülmesine rağmen belgeye eklenmiş olan hususlar hakkında bir fikir ortaya atılamamaktadır. Belgelerde hukuki değer taşıyan bir içerik bulunması halinde ancak suçtan bahsetmek mümkün olabiliyor. Hukuki bir sonuç barındırmayan belgeler belge niteliğine de aynı zamanda sahip olamamaktadır. Maddi unsurları ortaya koyan resmi belgelerle ilgili olarak mutlaka hukuki bir değerin ortaya konması şartı aranmaktadır. Eğer esas ortaya koyamayan belgeler bulunuyorsa bunlarla ilgili bir sahtecilik suçundan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bunlara ek olarak yazılı bir şekilde belirtilmiş olmasına ve maddi bir olayı aktarıyor olmasına rağmen bazı belgelerin de delil niteliği taşımadığı durumlar olabilir. Bu nedenlerle basit değişiklikler ya da zarar ortaya çıkarmayan veya zarar olasılığına sahip olmayan durumların sahtecilik olarak değerlendirilmesi mümkün olmayacaktır. Belgelerde aranan en temel niteliklerden biri de belgeyi düzenleyen tüzel ya da gerçek kişinin mutlaka bilinmesi gerekliliğidir. Bu düzenleyenin imzasının belge üzerinde yer alması ile anlaşılabileceği gibi kişileri temsil eden işaret ya da amblemlerle de ortaya konabilmektedir.

Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Aldatıcılık

Resmi belgede sahtecilik suçundan bahsederken en önemli noktalardan biri de belgelerin aldatıcı niteliklere sahip olması gelir. Aldatıcı nitelik taşımayan belgeler tıpkı hukuki sonuç doğurmayan belgeler gibi sahtecilik suçundan bahsetmenin mümkün olmadığı belgeler olmaktadır. Aldatıcılığın sahtecilik suçlarında tam olarak neyi ifade ettiğinin de bilinmesi gerekmektedir. Bu noktada belgeyi hazırlayan ya da belgede konu edilen kişinin hatası, dikkatsizliği ya da özen göstermemesi gibi bir durumda zarar ortaya çıkmışsa aldatıcılıktan bahsetmek mümkün olmuyor. Aldatıcılık özelliği ancak aldatıcılık yeteneğinin ortaya çıkması ile belgelerin geçerli olmasının yolunu açabilir. Eğer bu aldatıcılık yeteneğinden bahsedilmesi mümkün değilse bu durumda aldatıcılıktan da bahsedilmemektedir. Özetle, belgede sahtecilik suçlarında kamu görevlilerinin aldatıcılık ilkesini ortaya çıkarabilecek olan seçimlik hareketlerde bulunmaları halinde TCK'da yer alan maddelere göre yaptıklarının suç olarak değerlendirilmesi söz konusu olabiliyor. TCK aynı zamanda belgede işlenebilecek olan suçların sadece kamu görevlisi kişiden değil aynı zamanda kamu görevlisi tarafından işlenmediği hallerde de düzenleme yapmıştır. Seçimlik hareketli bir suç olarak değerlendirilen işlemler kanun tarafından geçerli sayılmaktadır. Resmi belgedeki sahtecilik suçu kendi içinde pek çok bilgiye sahip olunması gerekliliğini barındırdığı için mutlaka profesyonel bir yardım almak gerekli olabilmektedir. Özellikle hızlı sonuç almak ve hakların kaybının önüne geçmek noktasında bir avukatla beraber sürecin yönetilmesi kazanımların elde edilmesini sağlayacaktır.

Resmi Belgede Sahtecilik | Sıkça Sorulan Sorular

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU - GERÇEĞE AYKIRI ŞEKİLDE SAHTE RAPOR DÜZENLENDİĞİNİN TESPİTİ HALİNDE SANIKLARIN SUÇ KASTI İLE HAREKET EDİP ETMEDİKLERİNİN BELİRLENEBİLMESİ İÇİN HASTANEYE MUAYENE OLMAK İÇİN GELEN HASTALARIN HANGİ PROSEDÜRÜ TAKİP ETTİKLERİ VE PROTOKOL NUMARASINI KİMİN VERDİĞİNİN USULÜNCE TESPİTİ GEREĞİ ÖZET: Tüm kursiyerlerin raporların temini ve bu raporların sonucuna göre sanık doktorların içerik itibari ile sahte rapor düzenleyip düzenlemediklerinin tespiti; gerçeğe aykırı şekilde sahte rapor düzenlendiğinin tespiti halinde, sanıkların suç kastı ile hareket edip etmediklerinin belirlenebilmesi için, Hastaneye muayene olmak için gelen hastaların hangi prosedürü takip ettikleri ve protokol numarasını kimin verdiğinin usulünce tespiti ile sanık doktorların bulunduğu yerde çalışan ve soruşturma aşamasında dinlenen O. D. ve diğer hastane personelinin tespiti ve bu kişilerin tanık olarak dinlenmesi ile olayın gerçekleşme şeklinin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi; Gerektiğinde bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, tüm deliller birlikte değerlendirilip sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile suçun sübutu halinde eylemin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmadığı da gerekçede tartışılıp irdelenmeksizin, savunma hakkı da kısıtlanarak hükümler kurulması bozmayı gerektirmiştir. RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU - İZNİN ANCAK EVLİLİK İÇİ GEBE KALINMASI DURUMUNDA İSTENEBİLECEĞİ KENDİSİNDEN İZİN İSTENECEK KATILANIN EŞİNİN GAYRİMEŞRU İLİŞKİSİNDEN HABERDAR OLMADIĞI BU NEDENLE KENDİSİNİN İZİN VERMEYE ZORLANAMAYACAĞI - BİYOLOJİK BABA OLAN SANIĞIN DA İZNİNİN GEÇERLİ SAYILMASININ GEREKTİĞİ - TEDAVİ BELGELERİNDEN GÖRÜLECEĞİ ÜZERE DE BEBEĞİN ANNE KARNINDA ÖLDÜĞÜ BU NEDENLE ANNENİN SAĞLIĞI AÇISINDAN TIBBEN İZİN OLMAZSA DAHİ ALINMASININ ZORUNLU OLDUĞU ÖZET: Hasta Hakları Yönetmeliğin 26, 30 ve 31. maddesine göre; "Hasta Bilgilendirme ve İzin Formu"nun bilgilendirmeyi yapan ve tıbbi müdahaleyi gerçekleştirecek sağlık meslek mensubu tarafından düzenlenmesi zorunlu bulunduğundan, Bu form düzenlenirken kimliği hususunda yalan beyanda bulunan kişinin eyleminin TCK 204/1. Maddesinde düzenlenen Resmi Belgede Sahtecilik suçunun değil TCK 206/1. Maddesinde düzenlenen "Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan" suçunu oluşturacağı dairemizce kabul edilmiştir. Sanığın eyleminin TCK 206/1. maddesi kapsamında olduğu değerlendirilerek CMK 226/1, maddesi gereğince ek savunma hakkı tanınmıştır. Ancak, bilgilendirmeyi yapan ve tıbbi müdahaleyi gerçekleştirecek sağlık meslek mensubu tarafından form düzenlenip imzalanmadığından TCK 206/1. Maddesinde düzenlenen suçun da yasal unsurlarının oluşmadığı değerlendirilmiştir. Diğer taraftan yönetmeliğin 30.maddesi ve Rahim Tahliyesi hakkındaki tüzüğün 13.maddesi gereğince izin alınması gerektiği düşünülse dahi buradaki iznin ancak evlilik içi gebe kalınması durumunda istenebileceği, kendisinden izin istenecek katılan M. A.'ın, eşinin gayrimeşru ilişkisinden haberdar olmadığı, bu nedenle kendisinin izin vermeye zorlanamayacağı, Biyolojik baba olan sanığın da izninin geçerli sayılmasının gerektiği, tedavi belgelerinden görüleceği üzere de bebeğin anne karnında öldüğü bu nedenle annenin sağlığı açısından tıbben izin olmazsa dahi alınmasının zorunlu olduğu da gözetildiğinde; yerel mahkeme hükmünün kaldırılmasına karar verilmiştir.

Bu haber toplam 213 defa okunmuştur
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
İLETİŞİM: 0 312 229 25 05 CEP: 0 545 229 25 05 ADRES : Adres: Eti, Strazburg Cd. N:10/9, 06101 Çankaya/Ankara