Bir taşınmazın satım sözleşmesinin gerçekleştirilmesini talep etme hakkı veren bir ön sözleşme türü olan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında taraflar oluşturdukları ön sözleşme çerçevesinde ana sözleşmenin akdedilmesini hüküm içerisine alabilme şansına sahip olabiliyor.
Ön sözleşmenin akdedilmesi sayesinde tarafların herhangi birisinin sorumluluklarını uygulamaması durumunda diğer tarafın ifayı talep etme hakkına sahip olabilmesini sağlar. Satış vaadi sözleşmesinin belirtilmiş olan bu ana sözleşme yönünden yükümlülük teşkil edebilmesi gibi etkenler yönünden kanun dahilinde belirlenmiş olan biçim koşuluna uygunluk taşıyacak biçimde oluşturulmuş olması gerekliliği bulunur.
Zaten ilgili kanunun 60/3. Ve 89. Maddeleri dahilinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçerli olabilmesi açısından noter önünde gerçekleştirilmesi gerekir. Tarafların bu biçimde noter önünde oluşturacakları ön sözleşme değeri taşıyan satış vaadi sözleşmesi sayesinde ana sözleşmeyi akdetme onaylarını göstermektedir. | Satış Vaadi Sözleşmesi İptali
Satış Vaadi Sözleşmesi Önemli Noktaları
Satış vaadi sözleşmesi ile ilgili olarak en önemli hususlardan birisi olarak her iki tarafında özgür iradesinin net bir şekilde belirtilmesidir. Tek taraflı bir irade beyanının gerçekleştirildiği belge sözleşme değeri alamamaktadır.
Hukuksal yönden oluşturulması söz konusu olmamasına karşın doktrin ve pratik ölçüde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapu dahilinde oluşturulabileceği de söz konusu olur.
Tapu sicil memurları ya da tapu sicil muhafızları ana sözleşmeyi oluşturma konusunda yetki sahibi olmaları dolayısı ile satım vaadi sözleşmesini de düzenleyebilme hakkına sahiptirler.
Günümüzde söz konusu satış vaadi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için aranan koşullardan bir diğeri ise satış bedelinin sözleşme dahilinde belirtilmesidir. Satış vaadi sözleşmesi çerçevesinde belirlenmiş olan satış bedelinin ödemesinin gerçekleştirilmesi ile sözleşmede vaat edilmiş olunan taraf sözleşmeye bağlı olarak tapu iptal ve tescili talebi gerçekleştirebilir.
Bu çerçevede de Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E.2007/ 1266 K.2007/ 2679 13.03.2007 tarihli kararı çerçevesinde vaat edilmiş olan tarafın tapu iptali ya da tescili talebi gerçekleştirebilme hakkına sahip olabilmesi açısından satış vaadi sözleşmesi ile belirlenmiş olan satış bedelini ödemiş olması gerektiğini net şekilde belirtiyor.
Yargıtay benzeri bir kararı kapsamında belirli şartlar olgunlaştığında davacı tarafından cebri tescil talep hakkı olduğunu da açıklamıştır. Fakat vaat edilmiş olunan vadesi dahilinde borcunun ödemesinin yapılmaması durumunda satış vaadi sözleşmesi iptal edilir ve tapuda koyulmuş olan şerhe silme işlemi uygulanır. | Satış Vaadi Sözleşmesi İptali
Paylı Taşınmazın Satış Vaadi Sözleşmesi
Taşınmazın maliki durumunda bulunmayan bireyin bu taşınmaza dair satış vaadi gerçekleştirebilmesi olanaklı değildir. Belirleyici olan ana satış sözleşmesi oluşturulması ile birlikte taşınmazı vaat etmiş olan bireyin taşınmazın maliki olması gerekir. Bu durumun tersi hallerinde taşınmaz satım sözleşmesi geçerlilik kazanamamaktadır.
Paylı mülkiyet halinin bulunduğu bir taşınmazın payları belli olması halinde, payın belirli olan bir bölümüne ya da tümüne dair sözleşmenin geçerlilik kazanmaktadır. | Satış Vaadi Sözleşmesi İptali
Yargıtay Kararı – Satış Vaadi Sözleşmesi İptali
ÖZET: Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Sözleşmesinde kadastro tutanağına itiraz sonucunda ferağ verileceği kararlaştırıldığından, taşınmazda kadastro tutanağına itiraz sonucu 09.07.1991 tarihinde tapuya tescil edildiğinden, zaman aşımı süresinin başlangıcı olarak ifa olanağının mevcut olmadığı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi tarihinin esas alınması doğru değildir. | Satış Vaadi Sözleşmesi İptali
Satış Vaadi Sözleşmesi İptali | Sıkça Sorulan Sorular
ALACAK DAVASI – DAVANIN SATIN ALINAN KONUTUN GEÇ TESLİM EDİLDİĞİ NEDENİYLE HARİCİ GAYRİMENKUL SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNİN MADDESİNDE DÜZENLENEN CEZAİ ŞART VE AYLIK KİRA BEDELİNDEN İBARET TAZMİNAT İSTEMİ OLDUĞU – DAVALI ŞİRKETE EL KONULUP KAYYUM TAYİN EDİLDİĞİNE GÖRE DAVANIN KAYYUMA TEBLİGAT YAPILMAK SURETİYLE GÖRÜLÜP SONUÇLANDIRILMASI GEREKTİĞİ – İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN KABULÜ ÖZET: Dava, satın alınan konutun geç teslim edildiği nedeniyle, harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin maddesinde düzenlenen cezai şart ve aylık kira bedelinden ibaret tazminatın tahsili talebine ilişkindir. Yapılan incelemede, davalı şirkete FETÖ/PDY terör örgütü soruşturması kapsamında el konulduğu.
Resmi Gazete’nin ikinci mükerrer sayısında yayımlanan 674 sayılı KHK m. 19 ve 20 hükümleri uyarınca el konulan şirketlere TMSF’nin kayyum tayin edildiği, davanın ise el koyma ve kayyum atanmasına rağmen el konulan davalı şirketin vekilinin takip etmesi ile görülüp sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır.
Davalı şirkete el konulup, kayyum tayin edildiğine göre davanın kayyuma tebligat yapılmak suretiyle görülüp sonuçlandırılması gerekirken, bu hususun dikkate alınmayarak davanın görülüp sonuçlandırılması doğru görülmemiştir.
Taraf teşkiline ilişkin bu husus kamu düzenine ilişkin olup, resen gözetilmiştir. Bu itibarla, HMK m. 353/1-a-3 ve 4 uyarınca esas incelenemeden mahkeme kararının kaldırılmasına, kayyuma tebligat yapıldıktan sonra davanın yeniden görülmesi gerektiğinden istinaf başvurusunun esastan kabulüne karar verilmiştir TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI – TAŞINMAZLA İLGİLİ HER TÜRLÜ VERGİ VE BAKIM İŞLEMİNE İLİŞKİN ÖDEMELER DAVACI TARAFINDAN KARŞILANDIĞININ ANLAŞILDIĞI – DAVALILAR VEKİLİNİN MUVAZAA İDDİASINA YÖNELİK İTİRAZIN YERİNDE GÖRÜLMEDİĞİ – TAŞINMAZIN DAVACI ADINA TESCİLİNE KARAR VERİLMİŞ OLMASINDA USUL VE YASAYA AYKIRILIK BULUNMADIĞI ÖZET: Davalıların bir kısmı taşınmazın davacıya ait olduğunu ve davayı kabul ettiklerini bildirdikleri gibi tüm davalılar dava tarihine kadar taşınmazın davacı tarafından zilyet olarak kullanılmasına rıza göstermişlerdir.
Bugüne kadar taşınmazla ilgili her türlü vergi ve bakım işlemine ilişkin ödemeler davacı tarafından karşılandığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi de noter önünde yapılmış ve geçerli bir sözleşmedir. Mahkemece, bir kısım davalılar vekilinin muvazaa iddiasına yönelik itirazı yerinde görülmeyerek,
4721 sayılı kanunun ilgili kanunun maddesi kapsamında davanın kabulü ile taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından,
Bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı kanunun ilgili bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir
SORULAR
SORU 2- “Yokluk ile butlan yaptırımını birbiri ile karıştırmamak gerekir. Butlan, mevcut bir sözleşmenin baştan itibaren ve kesin olarak hüküm doğurmamasına yol açar. Yokluk halinde, butlandan farklı olarak tahvil mümkün olmadığı gibi hakim görüşe göre, yokluk halinde dürüstlük kuralının yardımıyla sözleşmeyi var edip düzeltmek ve böylece ifa talebine dayanak oluşturmak mümkün değildir.” ifadesi ders kitabınızın (Haluk Nomer,Borçlar Hukuku Genel Hükümler,ElKitabı,İstanbul 2019) 27. Sayfasından alınmıştır.
a) Bu ifadeyle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.
b) Bu ifadede geçen tahvil ne demektir? Bir örnek de vermek suretiyle ayrıca açıklayınız.