Yasal zemine oturmuş şekilde çalışma faaliyetlerinin sürdürülmesi için Sosyal Sigorta Kurumuna tabi olunması gerekmekte ve işverenler tarafından işçilerin çalışmalarının mutlaka bildiriminin yapılması da gerekmektedir.
Burada çoğu zaman kurumun bilgisinin bulunmadığı hallerde çalıştırılan sayısı oldukça ciddi rakamlara ulaşan bir noktaya gelmiştir.
Burada problem işverenlerin ve işçilerin sigorta bildirimlerinin yapılması ile ilgili bilgisizlikleri, sigortalının bu primlerden yoksun kalarak çalışmaya razı olması gibi nedenlerle olmasından çok işverenlerin mümkün olduğu kadar az masrafla işçilerin çalışma ücretlerini azaltması hedefi gözetilmektedir. | SGK Hizmet Tespit Davası
Sigortalıların ücretlerinden kesinti yapılan primleri ödememek ya da daha az ödemek amacıyla kuruma hiç bildirilmemiş ya da eksik şekilde bildirilmiş olan çalışanların bu durumda payları da olabilmektedir. Bu da onların katkılarının bulunması halinde ortaya çıkıyor.
İş güvencesine sahip olmayan kişilerin bu tür durumlarla karşılaşmaları halinde zaten işlemeyen şikayet süreçlerine de başvurması mümkün olmamaktadır. Burada bir de denetimlerini gerektiği gibi yapmayan kurumlara iş düşmektedir. Tüm bu sorunlar henüz ilk başlangıç aşamasında sorunun büyümeden engellenmesinin önündeki en büyük sorunlardan olmaktadır.
Bütün bu gerekçeler alt alta sıralandığında iş mahkemelerinde görülen davaların daha çok sigorta bildirimlerinin doğru ve eksiksiz bir biçimde yapılması konusu ile ilgili olması sürpriz olmamaktadır. Mahkemeler işçiler ve işverenler arasındaki uyuşmazlıkların giderilmesinde Sosyal Sigortalar Kurumunu da buna dahil ederek süreci yönetirler. | SGK Hizmet Tespit Davası
SGK Hizmet Tespit Davası Nasıl Açılır?
Hizmet tespit davalarının açılması Sosyal Sigortalar Kanunu ile kuralları belirlenmiş olan bir süreci takip ederek yapılmaktadır. Burada davaların öncelikle olumlu niteliğe sahip olan bir tespit davası olduğunun bilinmesi gerekir. | SGK Hizmet Tespit Davası
Bu davalar ileride açılması muhtemel eda davaları için öne sürülebilecek niteliğe sahip olan bir tespit davası değildir. Davayı açmış olan kişiler dava sırasında sigortalı hizmetlerinin tespit edilmesini talep edecek ve burada talebinin kabul edilmesi halinde alacağın ilamı için hangi işlemler gerekiyorsa bunların yapılmasını sağlamak üzere kuruma bilgilendirmeleri yapacaktır.
Hizmet tespit ile yaşlılık aylığı gibi konuların aynı dava içinde görülerek bir sonuca ulaştırılması söz konusu değildir. Hukuki yararın tamamen davacıdan yana olacak şekilde kanun koyucu tarafından kesin bir şekilde ortaya konduğu bu davalarda hukuki yararın göz ardı edilmesi de mümkün değildir.
İlamın alındığı hallerde bunun sigortalıya bir yararının bulunup bulunmadığına bakılır. Hizmet tespiti yapılamıyor ya da hizmet sürelerinin birleştirilmesi mümkün olmuyorsa hukuki yarar bulunmadığı için davaların reddine karar verilmektedir.
Hizmet tespiti davaları ile ilgili olarak bilinmesi gereken bir nokta da tespit işleminde sigortanın tüm alanları tarafından talebin yapılıp yapılmayacağı olmaktadır. Burada mahkeme tarafından yapılan incelemeler karar verilme süreçlerine etki etmektedir. Hangi tarihler arasında ne kadar çalışıldığı, çalışma saatleri gibi rakamlar dikkate alınarak hizmet tespiti sürelerinin dahil edilmesi sağlanmaktadır.
Mahkemenin esas alacağı rakamlar, ücretler, oranlar ve miktarlarla ilgili olarak Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan alınan verilerden hareketle işlemler yapılmaktadır. Sigortalının çalışmasına ilişkin detayları barındırdığı için hizmet tespiti yapılırken ya da prim ödeme gün sayıları ve miktarları belirlenirken Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan alınan verilerden hareket edilerek karar verilmektedir.
Burada ilgili kurum takip ve tahsil yetkisini kullanarak işlem yapmaktadır. Uygulamada kısa vadeli sigorta servisleri için geçmiş dönemlere ait bir hizmetin, primin tespitinin yapılması ve bununla ilgili tahsil işleminin yapılmasının mümkün olmadığı da söylenmiştir.
Söz konusu karar daha çok sigortalı kişilerin bazı yardımları ve ödenekleri almak amacıyla prim ödeme gün sayılarının tespit edilmesini talep etmesi halinde gündeme gelecektir. | SGK Hizmet Tespit Davası
Bu nedenlerden dolayı davaların hukuki yarar yokluğundan dolayı reddedilmesine karar verilmektedir. Sosyal Sigortalar Kanunu kuruma bildirilmemiş olan durumlarla ilgili olarak da yaptırımlarda bulunmaktadır.
Eğer kurum tarafından iş kazasının, meslek hastalığının veya analık durumu gibi diğer hallerin tespit edilmesi daha önce yapılmışsa bu durumda sorumluluk kuruma ait olmaktadır.
Eğer sigortalı tarafından prim ödeme şartları yerine getirilmişse ancak prim belgeleri verilmemiş ya da prim ödeme gün sayıları bu belgelerde eksik tutulmuşsa bu durumda kurum tarafından tespitin yapılması halinde ancak hastalık ve analık sigortası gibi yardımların yapılabileceğine hükmedilmektedir.
Sosyal Sigortalar Kanunu hizmet süreleri ve prim ödeme gün sayıları bildirilmemiş olan kişiler için yapılacak yardımların nasıl yapılacağı, hastalık ve analık sigortalarının kazanılmasının da neye göre yapılacağı açık bir şekilde belirtilmiştir.
Kurum tarafından yapılan tespitler aynı zamanda mahkeme ilamları yerine de geçecek ve kanun koyucu tarafından da bu bilgiler doğrultusunda yardım yapılmasının gerekli olup olmadığı yönünde karar verilecektir.
Burada genel kuraldan ayrı bir şekilde karar verilmesinde hastalık ve analık hali gibi durumların aniden ortaya çıkması sebep olmaktadır. Kısa vadeli sigorta servisleri yardımlardan yararlanma söz konusu olduğunda hizmet tespiti davasının açılmasının bir işe yaramayacağı olgusundan hareket edeceği düşünülmektedir. Fakat burada kurum tarafından hizmet tespitinin yapılamayacağının bilinmesi gerekmektedir.
Kurum tarafından yapılan tespitte sigortalı gerçeği yansıtmayan bir sonucun ortaya çıkması halinde itiraz haklarını kullanabilmektedir. Burada yaptığı itiraz başvurusunda kişiler bir sonuç alamazlarsa bu durumda davanın yalnız uzun vadeli sigortalar için değil tüm sigortalar için geçerli olmasına dikkat edilmektedir. | SGK Hizmet Tespit Davası
SGK Hizmet Tespit Davalarının Tarafları
SGK hizmet tespit davalarını açan kişiler davacı sıfatına sahip olan sigortalı kişilerdir. Davacıların tespit edilmesini istediği hizmet süreleri bulunduğu için doğal olarak sigortalı olmaları söz konusu olmaktadır. Bu sebeple sigortalı tanımına uyan kişilerin kim olduğunun açık bir şekilde belirtilmiş olması gerekmektedir.
Burada öncelikle zorunlu sigortalı olan kişilerin dikkate alınması gerekiyor. Yani bunun dışında kalan isteğe bağlı sigortalılık, topluluk sigortası gibi sigortalara bağlı olan kişileri hariç bırakmak gerekmektedir.
Kişilerin işverenlere ihtiyaç duymadıkları, prim yatırıp yatırmamalarının kendi iradelerine bırakılmış olması ve kurum ile ilişkilerinin kendilerinin yönetmeleri durumundan hareketle bir talepte bulunmaları söz konusu değildir.
Hizmet tespiti davasını açabilecek olan sigortalı kişilerle ilgili olarak zorunlu sigortalı tanımına uyan kişiler için işlem yapılır. Bu kişiler iş ilişkisi ile aralarında bağ bulunan işverenlere ait işyerlerinde çalışan kişiler olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda ilişkinin mutlaka iş sözleşmesi ile de desteklenmesi gerekmektedir.
İş Kanunu kapsamında zorunlu sigortalı olarak tüm bu sıfatlara dahil olan kişilerle birlikte memuriyet ilişkisi üzerine çalışan koruma bekçileri ve istisna akdine bağlı olarak çalışmaya devam eden sanatçı, yazar ve düşünür gibi kimselerin de sigortalı olarak sayılması kabul edilmiştir.
Bir hizmet sözleşmesi bulunmasına rağmen sigortalı olarak kabul edilmeyen kişiler de söz konusudur. Fakat bu kişilerin sayısı oldukça az olmaktadır. Bir kişinin sigortalı olarak sayılmasındaki en önemli hususlardan biri de söz konusu işin mutlaka bir işverene ait olan işyerinde yapılması olmaktadır.
Sigortalıların işlerini yaptıkları yerler tüm eklentileri ve araçları ile birlikte işyeri tanımına dahil olmaktadır. İşyeri tanımına sigortalı olarak çalışan kişiler üzerinden bir geçerlilik kazandırıldığı için sigortalı çalıştırmayan yerlerin işyerinden sayılmayacağı kabul edilmelidir.
Sigortalıların kim olduğunun belirlenmesinin ardından dikkat edilmesi gereken bir diğer husus sigortalılık süresinin başlangıç tarihi ile ilgili olmaktadır.
Sigortalılık halinin Sosyal Sigortalar Kanunu’nda belirtilmiş olan hak ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi ile başlamasına karar verilmektedir. İşe alınma ile ilgili olarak doktrinler ve yargı içtihatları ile işveren ile aradaki ilişkinin kurulmaya başladığı tarihten değil fiili olarak işe başlamanın gerçekleştiği tarihten itibaren sürenin başlatılmasına karar verilir. Ayrıca iş akdinin bulunmasına ve geçerli olmasına da dikkat etmek gerekmektedir. | SGK Hizmet Tespit Davası
SGK Hizmet Tespit Davası | Sıkça Sorulan Sorular
HİZMET TESPİTİ DAVASI – KOMŞU İŞYERİ ÇALIŞAN VEYA SAHİPLERİNİN TANIKLIĞINA BAŞVURULACAĞI – ÇALIŞMANIN NİTELİĞİ İLE GERÇEK BİR ÇALIŞMA OLUP OLMADIĞI – BORDRO TANIKLARININ BEYANLARI ARASINDAKİ ÇELİŞKİNİN GİDERİLMESİ GEREĞİ ÖZET: Yapılacak iş, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, bordro tanığı bozma öncesi ve sonrası ifadesi arasındaki çelişkiyi gidermek,
Gerektiğinde bordro tanıklarını da huzura alarak tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek ve bordro tanıklarının ifadelerini somutlaştırarak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?