Yargıtay’dan Muris Muvazaasında Tazminat Belirleme Kriterleri Belli Oldu! İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülen davada, yerel mahkemenin almış olduğu karara karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun ardından devreye İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi girmiştir. Yüksek Mahkeme’nin söz konusu davaya ilişkin gerekçeli sonuç kararı aşağıdaki gibidir.
Muris Muvazaası – Davacı Vekilinin İddiaları
Davacı vekili yetkili yerel mahkemeye sunduğu dilekçede, kardeş olan davacı ile davalının annesinin dava dosyasında belirtilen tarihte vefat ettiğini, davaya konu olan 1744 sayılı parseldeki taşınmazın tamamını davalı oğluna temlik ettiğini, davacı müvekkilinin bu durumu ise murisin ölümünden sonra öğrendiğini ve söz konusu taşınmazın temliki tasarrufun terekeden mal kaçırma maksadıyla yapıldığını iddia etmiştir.
Müvekkili davacının, yasal olarak belirlenen sürede miras payı oranında taşınmazın tapu kaydının iptali ve tapunun davacı adına tescili için dava hazırlıklarına başladığı sırada davalının söz konusu taşınmazı 3. şahsa devir ve temlik ettiğini ileri sürerek, taşınmazın 3. şahsa satılmasının ardından miras hakkından yararlanamaması sebebiyle ortaya çıkan zararın giderilmesini talep etmiştir.
Muris Muvazaası – Davalı Vekilinin Savunmaları
Davalı vekilinin yasal süre içinde yetkili ilk derece mahkemesine sunmuş olduğu dilekçede, öncelikle zamanaşımının dolması sebebiyle itirazda bulunduklarını, davaya konu olan taşınmazın belirtilen tarihlerde davalı müvekkiline annesi tarafından satıldığını ve satışın üzerinden 34 yıl gibi bir zaman geçtiğini ifade etmiştir.
Dolayısıyla satışın gerçekleştiği tarihten 34 yıl sonra açılan bu davanın zamanaşımı sebebiyle dinlenilme imkanı bulunmadığı belirtilerek davanın reddinin gerektiği öne sürülmüştür.
Bununla birlikte davacı vekilinin mahkemeye sunmuş olduğu dilekçede, ölüme bağlı olarak tasarrufun iptalini mi yoksa saklı payının ihlali sebebiyle tenkis hükümlerine mi dayanarak maddi tazminat talep edildiğinin anlaşılmadığı vurgulanmıştır.
Eğer davada istenilen maddi tazminatın, ölüme bağlı tasarrufun iptali hükümlerine dayandırılıyorsa, TMK 557 vd. maddelerinde açık bir şekilde belirtildiği üzere iddiaları değerlendirmek gerektiğinin altı çizilmiştir. Öte yandan davacı vekili davaya ilişkin tazminat talebini saklı payın ihlali nedeniyle tenkis hükümlerine dayandırıyorsa, TMK’nın 560 vd. hükümlerine göre iddiaları değerlendirmek gerektiği ifade edilerek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkeme Kararı
İlk derece mahkemesi tarafına yapılan başvuruda davacı ve davalının kardeş oldukları, muris annelerinin davaya konu olan şehirde ve konumda 1774 parselde bulunan, içinde bahçeli ve tek katlı evin bulunduğu taşınmazın terekeden mal kaçırmak amacıyla davalıya devir edildiği gerekçesi gösterilerek tapu iptali ve tescil davası açılacağı sırada taşınmazın 3. kişiye satılması nedeniyle tazminat davası açıldığı sabittir.
Taşınmazın tapu kaydında işlemin üzerinden yaklaşık 35 yıl geçmiş olduğu, bu defa taşınmazın 3. kişiye satılmasından dolayı davalı kardeşinden alacak talebinden bulunmuş ise de TBK’nun 146. maddesinde “kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak 10 yıllık zamanaşımına tabidir.” hükmüne göre, satış işleminin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçmiş olması sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; TMK 591, 559 maddelerinde yer alan hükümlere göre, ölüme bağlı tasarruflara ilişkin açılan davalarda zamanaşımı mevcut olmadığı, bu nedenle davanın açılabilmesi yönünde hakkın bulunduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin almış olduğu kararın hukuka aykırı olması sebebiyle kaldırılarak yargılamanın yeniden yapılması istenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gerekçeli Sonuç Kararı
HMK’nın 29. ve 33. maddelerinde yer alan hükümlere göre, olayları bildirmek taraflara hukuki nitelemeyi tespit ederek uygulanacak olan kanun hükmünü bulup tatbik etmek hakimin yükümlülüğündedir, denilmiştir.
Somut olayda, davadaki isteğin miras bırakanın ölüme bağlı olarak gerçekleştirildiği tasarrufun iptali hakkında olmayıp, hukuki zeminini Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesinde yer alan İçtihadi Birleştirme Kararından dayanak aldığı, muris muvazaası nedeni kapsamın olduğuna dikkat çekilmiştir.
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenilebileceği gibi, tazminat da talep edilebilmektedir. Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında kural olarak herhangi bir zamanaşımı hükmü bulunmamaktadır.
Bununla birlikte hak düşürücü bir süre dikkate alınmadan tazminat davaları her zaman açılabilmektedir. Dava hakkı miras bırakanın ölümü ile doğmaktadır.
Bu gerekçelerin akabinde ilk derece mahkemesinin almış olduğu davanın reddi kararı hukuka aykırı bulunmuştur. Davanın yeniden görülmesine ve yargılamanın iadesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Daha Fazla Bilgi İçin: Muris Muvazaası Tapu İptal Davası
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?