Ticaret Hukuku Avukat Ve Danışmanlık | Ankara Avukat, Boşanma Avukatı, Miras Avukatları Ankara

Ankara Avukat

ANASAYFA

Ticaret Hukuku

Ticaret hukuku üç ana başlık altında incelenmektedir. Bunlar, ticari işletme hukuku, kıymetli evrak hukuku ve ortaklıklar hukuku olmaktadır.

Genel olarak tüm ticareti ve ticari ilişkileri kontrol altında tutmak ve düzenlemek için bu hukuk dalı kullanılmaktadır. Sağlıklı bir şekilde ticaret yapmak ve herkesin haklarını en iyi şekilde korunmasının sağlanması bu hukuk sistemi ile olmaktadır.

Ticaret Hukuku Nedir?

Ticaret hukuku hukukun ticaretle alakalı olarak tüm mevzuatlarını ve kurallarını kapsayan bir alt dalı olmaktadır. Bunun yanında sermaye piyasası kanunu, banka kartları ve kredi kartları kanunu da ticaret kanunun kapsamı içerisinde yer almaktadır.

Ticaret kanunu bireyler ile şirketler arasındaki ilişkileri de düzenlemektedir. Ticaret kanunda bulunan temel kavramlar tacir, ticari işletme, ticaret sicili, ticaret unvanı, haksız rekabet, ticari defterler, cari hesap, acentelik ve ticari ortaklıkların tanımlarını yapmaktadır.

Kanunlarda ticaret ortakları olarak kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif ortaklıkları belirtilmektedir. Ayrıca kanunlarda ticari belgeler ile alakalı olarak kıymetli evrak olarak evrak ve belgeler sıralanmıştır. Kanunlarda kıymetli evraklar olarak poliçe, bono, çek, emtia senetleri ve taşıma senetleri belirtilmektedir.

Ticaret Hukuku Ticari Davalar Nelerdir?

Ticaret Kanunda bulunan 4. Madde içerisinde temel ticari davalar ve çekişmesiz yargı işleri düzenlenmiştir. Bu konuda açılabilecek olan ticari davalar sadece bu maddelerde belirtilenler kadar olmamaktadır. Bunun yanında açılacak her ticari davanın konusunu da oluşturmamaktadır.

Ticaret Kanunda davaların konusunun tespit edilmesinde ticari ilişkinin kavramı yerine tacir ile ticari işletme kavramları üzerinden hareket edilmektedir. Açılacak ticari davalar konularında şirketlerdeki pay sahiplerinin aralarında bulunan ihtilaflar, şirketlerin yöneticilerinin sorumlulukları ve yükümlülükleri ile alakalı davalar ve iş hukuku davaları da bu kapsamda sayılabilmektedir. Ticari Dava Nasıl Açılır konusu hakkında detaylı bilgi için sayfayı ziyaret edebilirsiniz.

Ticaret Hukuku Davaları

Ticaret Hukuku Alanındaki Hizmetler

  • Ticari anlaşmalar ve sözleşmeler
  • Ticari anlaşmaların müzakere edilmesi ve taslak aşamalarındaki danışmanlık
  • Ortaklık anlaşmaları
  • Kredi anlaşmaları
  • İmtiyaz, acentelik ve bayilik konusundaki sözleşmeler
  • Kıymetli evrak, senet ve çek alacaklarının icra yoluyla tahsili
  • Danışmanlık, yönetim ve hizmet sözleşmeleri
  • Şirketlerin yeniden yapılandırılması
  • Sermaye artırımı ve azaltmaları
  • Tasfiye
  • Genel kurul ve yönetim kurulu işlemlerinin gerçekleştirilmesi
  • Şirket ana sözleşmesinin ve hissedarlar sözleşmesinin hazırlanması

Ticaret Hukuku Davalarında Avukat ve Danışmanlık 

Ticaret hukuku konusunda açılması planlanan davaların çok daha hızlı bir şekilde sonuçlanması ve davanın sonucunun istenilen yönde çıkmasının istenmesi durumunda konusunda deneyimli ve başarılı bir ticaret hukuku avukatından yardım alınmalıdır.

Ticaret hukuku konusunda ciddi bir çalışma yapılmadan ve hukuku bilgisi olmadan, sadece duyuma dayalı bir şekilde dava açmak ve bu davalarda internet ortamında standart şekilde hazırlanmış olan dilekçe örneklerinin kullanılması dava süreçlerinin uzamasına ve içerik konusunda birçok sorun yaşanmasına neden olabilmektedir.

Açılacak ticaret davalarında dilekçelerin içeriğinde yer alacak önemli ifadeler bulunmaktadır. bu ifadelerin ve miktarların gereği gibi dilekçelerde belirtilmemesi hak kayıplarına ve dava süresinin gereksiz olarak uzamasına neden olabilmektedir. Bunun yanında mahkemeye sunulması gereken delillerin hukuka uygun olması ve haklılığı ortaya çıkartıcı deliller olmalıdır.

Bu delillerin toplanması ve mahkemeye usulünce sunulması da oldukça önemlidir. Bu konularda da deneyimli ve uzman bir ticaret avukatından yardım alınması ve davaların bu şekilde açılarak onun yönetmesini sağlamak sonuca kısa sürede ve sorunsuz bir şekilde ulaşmayı sağlamaktadır.

Ticaret davalarında hak kayıplarının olmaması ve sorunsuz bir şekilde temsil edilerek tüm hakların alınabilmesi konusunda da bir avukata ihtiyaç duyulmaktadır. Hukuk oldukça kapsamlı ve zordur. Usuller ve şekiller oldukça önemlidir. Davalarda dikkat edilmesi gereken birçok konu bulunmaktadır. Oldukça teknik olunması gereken bu konularda deneyimli bir avukat tarafından temsil edilmek ve tüm davanın onun tarafından yönetilmesinin sağlanması oldukça önemli olmaktadır.

Ticaret hukukunda uzman olan bir avukat hukuki konularda danışmanlık yanında enerji ve ulaşım projeleri, şirket alım ve satım işlemleri ile şirket devirleri gibi konularda da sizlere yardımcı olabilmekte ve danışmanlık yapabilmektedir. Ayrıca yapılan danışmanlık hizmetleri yanında şirketlere ait sözleşmelerin düzenlenmesi ve yapılan sözleşmelerin kontrol edilmesi gibi hizmetler de sunabilmektedir.

Ticaret Hukuku | SIKÇA SORULAN SORULAR

Faturaya dayalı icra takibi, proforma faturadaki teklif bedelleri derhal ödenmekle sözleşme bu birim değerler üzerinden kurulduğunu, bu fiyatlara göre de hâlen eksik mal tesliminin söz konusu olduğunu, ne var ki satıcı tarafın anlaşmaya aykırı yeni faturalar düzenlemesini hile (aldatma) niteliğinde olduğunu ileri sürmüştür. Ancak yukarıdan beri yapılan açıklamalar çerçevesinde davalının faturalara itiraz etmeyerek defterlerine de kaydetmesi ile benimsediğini gösterdiği, yeni tutarlar bakımından takibe yönelik itirazının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak somut olay bakımından, icap (=öneri) niteliğinde sayılan proforma faturada yazılı mal bedelinin alıcı tarafça tümden ve peşinen ödenmesi ile sözleşmenin kurulmuş sayılacağı, bunun üzerine kısım kısım mal teslimi yapan satıcının proforma faturada gösterilen birim değerden fazla tutarlarla düzenlediği faturaların itiraz edilmeyerek, Ticari defterlere kaydı ile sözleşmenin bu yeni tutarlar üzerinden tadil edildiğinin kabulü ve alıcının bu miktarlardan sorumlu tutulması gerektiği sonucuna varılmıştır. Hâl böyle olunca, yerel mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygundur.

Davacı vekili; davalı …’in iş akdinin fesih edildiği tarihe kadar müvekkili şirkette “Bölge Satış Koordinatörü” olarak çalıştığını, dava dışı isimli şahsın aynı sektörde faaliyet gösteren … Ticaret A,Ş. unvanlı bir şirket kurarak, müvekkili şirketin portföyünde yer alan müşteri ve tedarikçi listelerini, güvenlik talimatlarını, İş metotlarını, kataloglarını, fiyat listelerini ve benzeri ticari sır niteliğindeki gizli bilgilerini kullandıklarını ve bu süreçte müvekkil şirketin bir kısım mevcut personeli ile birlikte hareket ettiğini öğrendiğini, Davalının Alim Coşkun’un kurmuş olduğu … adlı şirkette, müvekkil şirketin bazı mevcut çalışanlarını ile birlikte iş birliği yaparak, müvekkili şirketin ticari sırlarını ele geçirdiğini, şirketi ciddi boyutlarda zarara soktuklarının ortaya çıktığını ileri sürerek davalının fiillerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalının haksız rekabet teşkil eden fiillerinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davanın görevli mahkemede açılmadığını, huzurdaki davada asliye ticaret mahkemeleri değil iş mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkilinin davacı şirkette çalıştığı süre boyunca haksız rekabet teşkil edecek veya sadakat ve doğruluğa uymayan davranış olarak nitelendirilebilecek hiçbir eylem ve davranışı olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davalıların davacı şirketle iş akit devam ederken yapmış oldukları rekabet yasağına aykırı eylemlerinin işçi ile iş veren arasındaki sadakat ve güven borcuna ilişkin olması nedeniyle bu hususların İş Mahkemesinde değerlendirilmesi gerektiğinden bu nedenle mahkemenin davaya bakmakta görevli bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davalı tacir olup, bir taraf için ticari olan iş diğer taraf için de ticari sayılır. Hal böyle olunca, davacı, alacağının avans faizi ile tahsilini isteyebilir. Bu durumda mahkemece dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülecek şekilde karar verilmesi gerekirken, yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekir. Davacı, davalı ile imzalanan hizmet sözleşmeleri süresince hazinece karşılanan sigortalı çalışanlarının %5’lik priminin davalı tarafından haksız olarak kesildiğini ileri sürerek yapılan kesintilerin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili amacıyla eldeki davayı açmış, mahkemece davanın kısmen kabulü ile, 202.875,08 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı tacir olup, bir taraf için ticari olan iş diğer taraf içinde ticari sayılır. Hal böyle olunca, davacı, alacağının avans faizi ile tahsilini isteyebilir. Bu durumda mahkemece dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülecek şekilde karar verilmesi gerekirken, yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Uyuşmazlık, davacının, davalı şirkete fazla yaptığı ödemenin tahsili istemine ilişkindir. Davacı idare kamu tüzel kişisi olup tacir olmadığı gibi, eldeki dava da Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Hal böyle olunca davaya bakmaya ticaret mahkemesi değil asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. O halde mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesi olarak davaya bakılması gerekirken Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davanın esasına girilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Davacı vekili, müvekkilinin hamili olduğu davalı Banka müşterisi … tarafından keşide edilen keşide yerleri … olan çekleri bankaya ibraz ettiğinde karşılığının olmadığının şerh verildiğini, … isimli 2 yaşında iken ölen kişinin kimlik bilgilerinin kullanılarak bankaların dolandırıldığını, Sahte kimlik ile yapılan başvuru sonrasında davalı Bankanın çek hesabı açarak çek karnesi düzenlediğini ve yine sahte kimlik kullanılmasına rağmen bu çek karnesi…’ye teslim ettiğini, bankaların güvenilir bir kuruluş olarak ticari hayatın düzenli ve güvenilir şekilde işlemesi sağlama görevinin bulunduğunu, Sahte kimlikle yapılan başvuru sonrası çek hesabı açan çek karnesi düzenleyip teslim eden davalı bankanın kusuru sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, 40.000,00 TL çek bedelinin 31.08.2007 keşide tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.

BİZE ULAŞIN

İletişim Bilgileri

Telefon WhatsApp