İş Davası Tazminat – İş Davası Danışma, İşçilerin yararına olacak şekilde karar alınmasını gerektiren. İşçi ve işveren arasındaki konularda haklı olan taraf sıfatındaki işçilerin tüm isteklerine rağmen davaların sonucunda işçilerin zarar gördüğü sonuçların ortaya çıkması da mümkün olmaktadır. Bu tür hataların yapılmaması adına mutlaka çok sık yapılan hatalar karşısında yaşanılan zararlardan haberdar olmak gerekmektedir.
İş Davalarında en önemli konu dava açmadan önce Arabulucuya başvuru zorunlu tutulmuştur. İş davası açacak işçinin zorunlu arabuluculuk sürecini tamamlaması, uzlaşma olmaması halinde iş mahkemesine başvuru yaparak iş davası tazminat talepli dava açabilir. Arabuluculuk Danışmanlık hakkında bilgi sahibi olmak için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
İş Davası Danışma Konuları
İş davalarında söz konusu işçinin davayı açarken mutlaka sorumlu kişiye karşı davasını açması gerekmektedir. Çoğu zaman işveren tarafının açık bir şekilde unvanının bilinmiyor oluşu. Dava süreçlerini olumsuz olacak şekilde etkileyebilmektedir.
İşçi ile işveren arasındaki anlaşmazlığın açık bir şekilde belirtilmediği durumların. Sadece işçilerin anlattığı açıdan değerlendirilmesine dikkat edilerek dava sürecinin takip edilmesinin de mutlaka önüne geçilmelidir.
Davaların doğrudan reddine kadar varabilen bu ciddi sonuçlarla karşılaşmamak adına kişilerin mutlaka sigorta kayıtları. İşyeri kodu, işyeri unvanı, işyeri ve işverenin adresleri üzerinden gerekli müracaatları yaparak kesin verilere sahip olması sağlanmalıdır. İş davaları ancak doğru kişiye yöneltildiği takdirde başarı alınabilen davalar olmaktadır.
İş Davası Tazminat – İş Davası Danışma
İş davalarına söz konusu olan olayların çok uzun süreler içinde sonuçlanabilen durumlar olabileceği dikkate alınırsa. Kişilerin dilekçelerde mutlaka faiz oranları konusunda değişiklikler yaparak taleplerini iletmeleri gerekmektedir. Faizlerin zamana göre farklılık göstereceği dikkate alınarak oluşturulan dilekçeler aracılığı ile. Kıdem tazminatı gibi hakların gerçek karşılıklarındaki değerlerinin alınması sağlanabiliyor.
Buna ek olarak fazla çalışma ücreti gibi çok sayıda ücret için de kişilerin bankalar tarafından mevduat hesaplarına. Uygulanmış olan en yüksek faiz oranları dikkate alınarak davaların yürütülmesi sağlanmalıdır.
Temerrüte düşen alacakların faizleri konusunda da bilgi sahibi olunmalı ve bunlara ayrıca dikkat edilmesi gerekmektedir. İş davalarında özellikle işçiler tarafından dilekçe ile başvuru yapıldığı zaman dilekçelerde bu faiz oranlarının öngörülemediği durumlarla birlikte meydana gelen kayıplar işçilerin alacaklarını ciddi oranda azaltmaktadır.
İş Davasında Tanık – İş Davası Danışma
İş davalarının görüldüğü iş mahkemelerinde başvuruların yapıldığı sırada kimlerin davada tanık olacağı belirtilmişse. Bu kişilerin dışında bir kişinin tanık olarak dinlenmesi davanın diğer tarafı açısından kabul görmediği takdirde herhangi bir şekilde usule dayanarak değiştirilememektedir.
Tanıklık yapacak kişi belirlenirken de kişilerin bazı noktalara dikkat etmesi gerekiyor. Bu konuda mahkemenin davacı hakkında olumlu bir izlenim elde etmesi adına mutlaka kendi çalıştığı dönemde orada bulunan bir kişiyi tanık olarak davaya dahil etmesi gerekmektedir.
Ancak tanık olacak kişide bunun yanı sıra aynı alanda çalışma gibi bir şart da aranmalıdır. Çünkü işyerinin yemekhane kısmında çalışan bir kişinin farklı bir birimde çalışan kişi ile ilgili olarak tanıklık yapması istenilen etkinin mahkemede sağlanmasının önüne geçecektir.
İş yerinde Farklı birimlerde çalışan kişiler ortak hareket ettikleri çalışma saatlerinin fazla olması gibi durumları gerekçe gösterdikleri davalarda bu kişileri tanık olarak davaya dahil edebilmektedir. Çoğu zaman aynı işyerinde çalışmaya devam eden kişilerin çalışma güvencelerini korumak ve işten çıkarılmasını önlemek amacıyla tanıklık yapmaktan kaçınması söz konusu olabiliyor.
Hatta kişilerin güvenle tanıklık yapacağını düşündüğü işçiler de zaman zaman mahkemelere çıkma ya da sahip oldukları işten çıkarılma korkusu ile davalarda tanıklık yapmamaktadır. Bu durumda işçinin aradaki uyuşmazlığın tespit edilmesi noktasındaki ispat yükümlülüğünü karşılaması gerekiyor.
İşverenle arasında bir anlaşmazlık bulunan kişilerin beyanlarının bariz bir şekilde taraflı olabileceği dikkate alınırsa. Kişilerin bu süreçte kendilerini savunabilmelerini kolaylaştıracak olan tanıklar arasından bir kişiyi seçmesi yerinde olacaktır.
Buna ek olarak işyerinde çalışmaya artık devam etmeyen kişilerin de çalışma şartlarının güncelliği konusunda bir fikri bulunmayacağından mutlaka tanıkların seçiminde dikkatli olmak gerekmektedir.
İş Davalarında Kıdem ve İhbar Tazminatlarının Ayrımı
Teoride her ne kadar farklı şekilde biliniyor olsa da iş uygulamaya geldiğinde ihbar tazminatının alınması. İş sözleşmesinin işveren tarafından haksız bir şekilde sona erdirilmesi ile ancak mümkün olabileceğini öngörüyor.
İşçi kendisi açısından iş sözleşmesinin haklı bir şekilde feshedilme gerekçelerine dayandırılarak sonlandırıldığı durumlarla işten çıkarsa ve dava açıldığı takdirde bu durumu ispat edemezse ihbar tazminatı almak için açılan davalardan kıdem tazminatı kaybetmesi ile sonuçlanan hükümlerle karşılaşabilecektir.
Bu sebeplerle işçilerin mutlaka haklı fesih gerekçeleri ve iş sözleşmelerinin bunlar doğrultusunda feshedilmesine bağlı olarak işlem görmesi gerekmektedir.
Kötü Niyet Tazminatı Nedir?
İşveren tarafından fesih haklarının kötüye kullanılması şeklinde ortaya çıkan fesih işleminin gerçekleşmesi. İşçi ve işveren için yapılan fesih bildirimlerini takip eden zamana ait olacak şekilde üç katı yüksek olacak şekilde kötü niyet tazminatı ödenmesine karar verilir.
İş davası tazminat ödenmesi gerektiğinden habersiz olan pek çok işçinin, işverenin ve işçi vekilinin kendi sahip olduğu haklardan bilinçsiz bir şekilde vazgeçmesi de söz konusu oluyor.
Özellikle mahkemelerin kişilerin talepleri olmadan işlem yapmayacağı dikkate alındığında bu konuda özen gösterilmesi ayrıca önemli olmaktadır. Hak kayıpları yaşamamak adına mutlaka işçi ya da vekilleri tarafından bu bedel istenmelidir.
İş Hukuku Avukatı Danışma
İşçi ile işveren arasındaki uyuşmazlıkların kesin bir şekilde ifade edilmesinde belge niteliği taşıyan bilirkişi raporlarında. Kişiler bu raporları en detaylı şekilde incelemelidirler. Eğer raporda kişilerin gerçekte var olmadığını iddia ettikleri bazı durumlar söz konusu ise bu durumda bilirkişi raporları üzerinde kişilerin itiraz hakkını kullanması gerekiyor.
Bilirkişilerin hukuk sisteminde gelinen noktada hakimlerin de üzerinde bir konumda bulunması sebebiyle kişilerin davaların sonuçlanma şekillerini belirleme noktasında mutlaka bilirkişi raporlarında yazılı olan bilgilere göre hareket etmesi de gerekecektir.
Bilirkişi raporlarına itiraz edilmemesi halinde bu raporların doğrudan hakim tarafından kabul edileceği dikkate alınırsa dava sonuçlarının adil bir şekilde gerçekleşmesi adına mutlaka bu raporlara özen gösterilmesi gerekiyor.
Bilirkişi raporuna itiraz dilekçe ile yapılmaktadır. Bu sayede bilirkişiler rapor üzerinde değişiklik yapabileceklerdir. Eğer itirazlar davanın tarafları aracılığı ile bilirkişilere ulaştırılmazsa bu durumda bilirkişiler tarafından rapora herhangi bir itiraz bulunmadığı yönündeki açıklama ile belgelerin mahkemeye iletilmesi söz konusu olabiliyor.
Yargıtay Kararı – İş Davası Tazminat Ankara
ALACAK DAVASI. DAVACININ ÖDEDİĞİ KIDEM TAZMİNATI VE İZİN ÜCRETİ VE DİĞER BEDELLERDEN TÜM YÜKLENİCİLERİN DÖNEMLERİ İLE SINIRLI. İHBAR TAZMİNATINDAN İSE İŞE SON VEREN SON İŞVERENİN SORUMLU OLDUĞU. YANLIŞ DEĞERLENDİRME – HÜKMÜN BOZULDUĞU
ÖZET: Davacının ödediği kıdem tazminatı ve izin ücreti ve diğer bedellerden tüm yüklenicilerin dönemleri ile sınırlı. İhbar tazminatından ise işe son veren son işverenin sorumlu olduğu gözetilerek yapılacak inceleme sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirmeye dayalı olarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Makalemizde İş Davası Avukatı Ankara konusu bilgi amaçlı yer almıştır. Diğer makaleleri için iş hukuku avukatı konularına göz atabilirsiniz.
İş Davası Tazminat Ankara
İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI – YERLEŞİK YARGITAY KARARLARINA GÖRE BOZMADAN SONRA TARAFLARIN ISLAH İSTEMİNDE BULUNMALARINA İMKAN OLMADIĞI – DAVACININ ISLAHTAN ÖNCEKİ TALEPLERİ DİKKATE ALINARAK HASIL OLACAK SONUCA GÖRE BİR KARAR VERİLMESİ GEREĞİ.
ÖZET: Bir davanın yargılaması sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca bozulmasından sonra tarafların ıslah isteminde bulunmalarına imkan olmadığı yerleşik Yargıtay kararları ile kabul edilmiştir.
Bu nedenle, mahkemece; davacının ıslahtan önceki talepleri dikkate alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, ıslah talebi dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. (İş Davası Tazminat)
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?