İşe iade davaları, çalışanlar ve işverenler arasında sıklıkla karşılaşılan bir durum olup, bu süreçte arabuluculuk önemli bir adım teşkil eder. Aşağıda, işe iade süreciyle ilgili sıkça sorulan sorulara detaylı ve özgün yanıtlar sunulmuştur.
1. İşe İade Arabulucuya Nasıl Başvurulur?
İşe iade talebinde bulunan taraf, işveren ya da işçi, başvuruyu işverenin ya da işçinin yerleşim yeri üzerinden bulunan arabuluculuk bürosuna yapabilir. Eğer her iki tarafın yerleşim yerinde arabuluculuk bürosu bulunmuyorsa, görevlendirilmiş olan yazı işleri müdürlüğüne başvuru yapılabilir. Bu süreç, tarafların adil bir şekilde temsil edilmesini ve anlaşmazlığın profesyonel bir ortamda çözüme kavuşturulmasını amaçlar.
2. İşe İade Davalarında Arabuluculuk Zorunlu mu?
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun ilgili maddeleri gereğince, işe iade davalarında arabuluculuk zorunlu bir ön adımdır. Bu düzenleme, iş hukukundaki uyuşmazlıkların mahkemeye taşınmadan önce daha hızlı ve etkili bir çözüm yoluna kavuşturulmasını sağlamak için getirilmiştir. Arabuluculuk sürecinden olumlu ya da olumsuz bir sonuç alınmadan dava açılması mümkün değildir.
3. İşe İade Arabuluculuk Başvuru Formu Nasıl Doldurulur?
Arabuluculuk başvuru formu, tarafların temel bilgilerini içerir. Bu bilgiler; isim, soy isim, adres, kimlik veya vergi numarası ve telefon numarası gibi iletişim bilgileri ile uyuşmazlık konusunun detaylarını kapsar. Taraflardan biri tüzel kişilikse, bu durum formda belirtilmelidir. Formun doğru ve eksiksiz doldurulması, sürecin hızlı ve verimli ilerlemesi için önemlidir.
4. Arabuluculuk Görüşmeleri Nerede Yapılır?
Arabuluculuk görüşmeleri, taraflar ve arabulucu fiziksel olarak bir araya gelerek gerçekleştirilir. Görüşmeler genellikle arabulucunun ofisinde veya adliyelerde yer alan arabuluculuk bürolarında düzenlenir. Bu, sürecin resmi ve profesyonel bir çerçevede ilerlemesini sağlar.
5. İşe İade Arabulucudan Sonra Kaç Gün İçinde Dava Açılmalı?
Arabuluculuk süreci olumsuz sonuçlanırsa, son tutanak imzalandıktan itibaren iki hafta içinde iş mahkemesine dava açılması gerekmektedir. Bu süre, taraflara arabuluculuk sonucunu değerlendirme ve gerekli hukuki adımları atmaları için verilen yasal bir süredir.
6. İşe İade Arabulucu ile Anlaştıktan Sonra Dava Açılır mı?
Arabuluculuk faaliyeti sonucunda taraflar arasında bir anlaşma sağlanırsa, bu anlaşma bağlayıcı nitelik kazanır ve anlaşmaya dahil konular üzerinde daha sonrasında dava açılamaz. Bu, tarafların arabuluculuk sürecinde varılan mutabakata uymalarını sağlayan bir düzenlemedir
Arabulucu Avukat Nedir?
Arabulucu, taraflar arasındaki anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak amacıyla tarafsız bir pozisyonda hareket eden ve bu görevi yerine getirebilmek için gerekli eğitimleri almış kişidir. Bu kişiler, hukuk fakültesinden mezun olmalı ve en az beş yıl mesleki deneyime sahip olmalıdır.
Arabuluculuk, iletişim ve görüşme teknikleri konusunda da uzmanlaşmaları gerekmektedir. Avukatlar, bu şartları sağladıkları takdirde arabuluculuk yapabilirler, bu nedenle bazı durumlarda halk arasında “arabulucu avukat” terimi kullanılmaktadır. Arabuluculuk, iki taraf arasında bir anlaşma zemini oluşturmayı hedeflerken, avukatlık ise genellikle bir tarafı temsil etme üzerine kuruludur. Bu nedenle, arabulucu avukatlar iki mesleğin gerekliliklerini harmanlayarak, anlaşmazlık durumlarında dengeli ve adil çözümler üretme yeteneğine sahip olurlar.
İşe İade Arabulucu Avukat Ankara Nedir?
İşe iade süreçlerinde arabulucu avukat, işçi ile işveren arasında yaşanan anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak amacıyla görev yapar. Bu süreç, genellikle işten haksız yere çıkarıldığını düşünen bir işçinin işe geri dönme talebiyle başlar.
Arabulucu avukat bu noktada devreye girerek, tarafları bir araya getirir ve her iki tarafın da görüşlerini dikkate alarak, tarafsız bir şekilde sorunun çözümüne yönelik adımlar atar. Bu süreçte, arabulucunun ana görevi, tarafları bir anlaşmaya varmaya teşvik etmektir; dolayısıyla sorunun çözümü tarafların kendi ellerindedir. İşe iade taleplerinde arabuluculuk, yasal bir zorunluluk olarak kabul edilebilir ve bu sürecin başarılı bir şekilde tamamlanması, işçinin işine geri dönmesini sağlayabilir.
İşçi Avukatı Nedir?
İşçi avukatı, iş hukuku alanında uzmanlaşmış ve işçilerin haklarının korunması, temsil edilmesi ve gerekli hukuki destekte bulunulması konusunda hizmet veren avukattır.
İşçi avukatları, işçinin işten haksız yere çıkarılması, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, iş sözleşmeleri, fazla mesai ücretleri gibi konularda danışmanlık ve dava takibi yapar. İşçilerin haklarının korunması ve savunulması adına kritik bir role sahip olan işçi avukatları, işçi ile işveren arasında yaşanabilecek hukuki uyuşmazlıklarda işçinin menfaatlerini savunur.
İşçi İşveren Arabuluculuk Ücretini Kim Öder?
Arabuluculuk sürecinde ortaya çıkan ücretler, genellikle işçi ve işveren tarafından eşit olarak karşılanır. Bu, tarafların anlaşmazlığı çözmek için adil bir çaba sarf etmelerini ve sürecin maliyetlerini paylaşmalarını teşvik eder. Ancak, tarafların anlaşması doğrultusunda arabuluculuk ücretinin dağılımı değişebilir.
Örneğin, tarafların biri diğerinin ücretini tamamen üstlenmeyi kabul edebilir. Bu durum, özellikle anlaşmazlığın çözümünde proaktif ve esnek bir yaklaşım sergileyen tarafın, arabuluculuk masraflarını azaltma ya da diğer tarafa mali bir kolaylık sağlama niyetinde olduğu durumlarda görülebilir. Arabuluculuk sürecinin maliyeti, taraflar arasında yapılan anlaşma ve işbirliği düzeyine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
İşe İade için Arabuluculuk Süresi Nasıl Başlar?
Davalar için Ankara avukat yardımı ile arabuluculuk süresini başlatmak gerekmektedir.
Hukuk sistemi kapsamında yer alan arabuluculuk sistemi, iş hukuku davalarında alacak ve işe iade davaları kapsamında dava açmadan önce arabulucuya başvuru yapılması ve dava açma şartı olarak kabul edilmektedir.
Arabulucuya müracaat etmek işe iade ve işçi alacakları için zorunlu durumdadır. Bundan dolayı da dava açmadan önce arabulucu ile çalışmak gerekir.
İşe İade Arabuluculuk Başvuru Süresi Nedir?
Arabulucu Ankara için işe iade davasından önce arabulucuya başvurmuş olan işçilerin iş sözleşmesinin feshedilmesinden sonraki 1 ay içinde bunun için başvurması gerekir.
Bu aşamada arabuluculuk için başvuru dilekçesi hazırlamak gerekmektedir. Arabulucu süresince yapılan başvuru neticesinde arabuluculuk merkezli uyuşmazlığın çözümü için arabulucu atamak zorunluluğuna sahiptir.
Atanmış olan arabulucu işçi ya da işvereni uygun toplantı gününde konuşmak için davet eder. Bu aşamada işe iade arabuluculuk süresinin 3 hafta içinde tamamlanmış olması gerekir.
Şayet arabuluculuk toplantısı neticesinde işveren ve işçi işe iade konusunda belirli bir ortak karara varamamış ise bu noktada uzlaşma durumu söz konusu olmayabilir. Anlaşma olmaması halinde son toplantı tutanağı düzenlenir ve işveren ve işçiye imza attırarak toplantıyı tamamlar.
İşe İade talebiniz var ise, iş mahkemesine dava açılmadan önce arabulucu merkezlerine başvuru yapılarak, öncelikle işe iade talebinizi uzlaşma yani arabuluculuk sistemi ile çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
İşe İade Talebi ve Arabuluculuk Süreci | İşe İade Arabulucu Avukat Ankara
Başlangıç olarak İşe iade taleplerinde işçi bir çok konuda haklı çıkmaktadır.
Bu durumu örnek yargıtay içtihatlarının örnek kararlarında görülmektedir. İşe iade müessesi işçinin işveren tarafında keyfi olarak işten çıkarılması önlemek olarak da düşünülebilir.
İşçinin iş sözleşmesinin fesih sebepleri incelendiğinde, en çok performans düşüklüğü görülmektedir.
Yine yargıtay içtihatlarına göre, performans konusunda işverenin belirlemiş olduğu kriter yok ise bu başlık altında çıkaramaz. Haksız çıkarılması durumunda ise 4+4 tutarında maaş ve tazminat ödemek zorunda kalabilir.
Bu kısa açıklamalar ışığında işe iade taleplerine daha kalıcı ve uzlaşmacı bir çözüm olarak arabuluculuk süreci zorunlu olarak getirilmiştir.
İşe iade davası öncesi 1 ay içinde arabulucuya işe iade talebi ile başvuru yapılması zorunludur. Uzlaşma olmaması halinde ise işçi işverene karşı işe dönüş için 2 hafta içinde iş mahkemesine müracaat etmesi gerekmektedir. (İşe İade Arabulucu Avukat Ankara)
İşe İade Davasında Yetkili Mahkeme Nasıl Belirlenir?
Modern hukuk sistemi ülkenin en önemli yapı taşlarından birisi olan çalışma dünyasında da çok önemli etkilere ve düzenlemelere imkan veriyor.
Özellikle de 21. Yüzyıl Türkiye’ sinde hem çalışanların hem de işverenlerin mevcut haklarının korunması hedefi ile Türk hukuk sistemi dahilindeki kanun düzenlemeleri bulunuyor ki bunlardan birisi de 5221 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’ dur.
Bu şekilde her alana özel olarak uygulamada ve yürürlükte bulunan kanunlar yer alırken, Türk hukuk sisteminde bir diğer önemli noktada hangi uzmanlık alanının davaya bakacağı değil, neredeki mahkemenin bakacağı/görevli olduğu şeklindedir.
Bu çerçevede de iş davalarına yönelik olarak kanun dahilinde çeşitli düzenlemelerde bulunulmuş ve dava açmayı düşünen çalışanlar hem dava sürecinin işleyişi hem de kısa sürede tamamlanması gibi çok önemli faktörler dolayısı ile davalarını mutlaka iş davalarında deneyimi bulunan avukat desteğinden yararlanarak gerçekleştirmeleri önerilir.
Türk Medeni Kanunu kapsamında çalışan tarafından iş davasının açılışı, çalışanın ikamet adresi olan bölgedeki mahkeme aracılığı ile açılabileceği gibi çalışanın işini gerçekleştirmekte olduğu işyeri için yetkili mahkemede de açabilme hakkı bulunur.
Bu hükümler açısından aykırılık teşkil eden sözleşmeler ise geçersiz sıfatı kazanır. Söz konusu 5221 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’ nun 5. Maddesi dahilinde atıfta bulunulan Türk Medeni Kanunu’ nun ilgili hükmü kapsamında kişinin ikamet adresi kişinin sürekli kalmak amacıyla oturduğu yer, kişinin birden fazla yerleşim yerinin olmasının söz konusu olmaması ve ticari ve sinai kuruluşlara yönelik olarak uygulanmadığı şeklinde belirtilmektedir. (İşe İade Arabulucu Avukat Ankara)
İş Davasında Yetkili Mahkeme Belirlemede Önemli Noktalar
Kişinin iş davası açmak istemesi durumunda yetkili mahkemeyi belirlemesi noktasında göz önünde bulundurması gereklilik taşıyan önemli hususlardan birisi de özellikle işveren tarafından sözleşmelere ilave edilen yetki hükümleri olur.
Pek çok işveren tarafından iş sözleşmeleri içerisinde tek taraflı şekilde çalışana söz konusu iş sözleşmesinden kaynaklı meydana gelecek uyuşmazlıklarda belirli bir bölge/yer mahkemesinin yetkili olduğu şekilde ibareler koyarak, bunları çalışanlara dayatabiliyor.
Söz konusu bu tip yaklaşımlar yetki sözleşmesini düzenlemekte olan HMK’ nın 17. Maddesi kapsamında aykırılık teşkil etmektedir. Kanun dahilinde yetki sözleşmesinin geçerliliği açısından tarafların tacir ya da kamu tüzel kişisi olması koşulunu getirmiştir. Tacir olmayan çalışanlar ile gerçekleştirilen yetki sözleşmelerinin geçersiz olduğu belirtiliyor.
İş davaları dahilinde yetki hukuki özelliği açısından aynı diğer yetki itirazları şeklinde ilk itiraz değeri taşır. Yani yalnızca yanıt dilekçesi içerisinde iddia edilebiliyor. Hakim tarafından yetki itirazlarının yapılması söz konusu olmadığı gibi talep üzerine inceleme gerçekleştirir.
Yetki itirazı gerçekleştirilmemiş olan dava yetkisiz olsa dahi, davanın açılmış olduğu mahkemede süreci başlatılır. İş davaları dahilindeki yetkili mahkeme aracılığı ile açılacak olan iş davasından evvel iş davalarına yönelik olarak deneyimli ve profesyonel bir avukat ile dava süreci hazırlığının gerçekleştirilmesi davanın süreci, süresi ve neticesi gibi tüm faktörleri açısından çok büyük bir önem taşımaktadır. (İşe İade Arabulucu Avukat Ankara)
Diğer makalelerimize Ankara Avukat sayfamızdan göz atabilirsiniz.
İşe İade Arabuluculuk ve Davaları | Sıkça Sorulan Sorular
FESHİN GEÇERSİZLİĞİ VE İŞE İADE DAVASI – İŞYERİNDE PRES OPERATÖRÜ OLARAK ÇALIŞAN İŞÇİ – FESİH İRADESİNİN İŞÇİDEN GELMEDİĞİ İŞVEREN FESHİ BULUNDUĞU.
ÖZET: Davacının dilekçenin altına kanuni haklarını saklı tutarak şerh düşmüş olması ve işverenin davacıya kıdem tazminatını ödemiş olması, aynı tarihte üç kişinin istifa etmesi ve iki işçinin birbirinin aynı dilekçe sunmuş olmaları, fesihten hemen önce yapılması gereken işleri yapmadıkları iddiasıyla savunmalarının talep edilmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde; fesih iradesinin davacı işçiden gelmediği, olayda işveren feshi bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Dosyada feshin haklı ya da geçerli bir sebebe dayandığı da işveren tarafından ispatlanamamıştır. Bu sebeple davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?