Kefalet sözleşmesi, borçlunun borcunu ödeyememesi durumunda kefilin sorumlu tutulduğu bir hukuki düzenlemedir. Bu tür sözleşmeler, alacaklının mali güvencesini artırırken, kefilin üzerine önemli sorumluluklar yükler. İşte kefalet sözleşmesiyle ilgili sıkça sorulan soruların detaylı açıklamaları:
Kefalet Sözleşmesinde Eşin Rızası Aranır mı?
Evet, eşlerden biri kefil olacaksa ve aralarında geçerli bir ayrılık kararı yoksa veya yasal olarak ayrı yaşamıyorlarsa, kefil olmak için diğer eşin rızası gereklidir. Bu rıza, sözleşme kurulmadan önce veya kuruluş esnasında alınmalıdır.
Kefalet Sözleşmesinde Eşin Rızası Alınmazsa Ne Olur?
Eşin rızası alınmadan yapılan kefalet sözleşmesi geçersizdir. Bu durumda alacaklı, kefile karşı borcun tahsili konusunda herhangi bir hak iddia edemez.
Kefalet Sözleşmesi Şartları Nelerdir?
Asıl Borç İlişkisi: Asıl borç ilişkisinin geçerli olması gerekmektedir.
Yazılı Sözleşme: Sözleşmenin yazılı şekilde yapılması zorunludur.
Azami Sorumluluk Miktarı ve Kefalet Tarihi: Kefilin sorumlu olacağı azami miktar ve kefalet tarihi sözleşmede el yazısıyla belirtilmelidir.
Kefilin Ehliyeti: Kefilin, kefalet sözleşmesi yapma ehliyetine sahip olması gerekmektedir.
Kefalet Sözleşmesi, Borçlunun veya Kefilin Ölümü Halinde Sona Erer mi?
Hayır, asıl borçlunun veya kefilin ölmesi, kefalet sözleşmesinin sona ermesine neden olmaz. Kefilin mirasçıları, kefilin taahhüt ettiği sorumluluklar çerçevesinde sorumlu olabilir.
Asıl Borç Miktarı Artınca Kefil Bu Durumdan Etkilenir mi?
Kefil, sözleşmede belirtilen azami miktar dahilinde sorumlu olur. Asıl borç miktarı artarsa ve bu artış, alacaklı ile borçlu arasında yapılan ek bir sözleşmeyle gerçekleşmişse, kefil bu artıştan etkilenmez.
Kefil Olunduktan 10 Yıl Geçtikten Sonra Kefil Ne Yapmalıdır?
Kefaletin 10 yıl sonunda sona ermesiyle, kefil icra takiplerine itiraz edebilir veya menfi tespit davası açarak kefil olmadığının tespitini isteyebilir. Bu, kefilin artık o borçtan sorumlu tutulamayacağını resmi olarak belgelemek için kullanılabilir bir yoldur.
Kefalet sözleşmesi, alacaklı için ek bir güvence sağlarken, kefil için önemli yükümlülükler getirir. Sözleşmenin geçerliliği için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir, ve bu şartlara uyulmadığı takdirde sözleşme hükümsüz sayılabilir. Kefaletle ilgili karar verilirken, tüm yasal gerekliliklerin dikkatlice incelenmesi önemlidir.
Kefalet Sözleşmesinin Geçerlilik Şartları, Kefalet, birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu, kefillik olarak tanımlanabilir. Bu anlamda, son derece hassas bir konu olduğunun da altını çizmemiz gerekecektir.
Kefalet Nedir?
Kefalet, yüz yıllardır var olan bir kurum olmakla beraber; özellikle 20. Yüzyılda son derece sık rastlanan bir hukuki yol haline gelmiştir. Bu nedenle, birçok hukuk devletinde ciddi bir kurum halini almıştır. Türk hukuku da bu konuda gereken hukuki düzenlemeleri barındırmaktadır.
Kefalet Sözleşmesi Nasıl Kurulur?
Kefalet ilişkileri, bazen istenmeyen durumların ortaya çıkmasına yol açabilen, son derece büyük bir titizlikle hareket edilmesi gereken bir ilişki türüdür. Aksi halde, birçok mağduriyetin doğması işten bile değildir.
Böyle önemli bir konuda, pek çok insanın kafasında soru işaretleri bulunmaktadır. Esasen basit bir mantığın üzerine kurulu olan kefalet ilişkisinin detaylarını, Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinde bulmak mümkündür.
Kefalet Sözleşmesi Nedir?
Kefalet ilişkisi, “kefalet sözleşmesi”nin kurulmasıyla meydana gelmektedir. Türk Borçlar Kanununun 581. maddesi, kefalet sözleşmesini şu şekilde hüküm altına alır: “Kefalet sözleşmesi; kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.”
Yani, eğer asıl borçlu, borcunu gerektiği gibi ifa etmezse, alacaklı borcunun tahsilini borçlunun kefilinden yapabilir. Bu durum, kefil tarafından güvence altına alınır. Kefil olabilmek için fiil ehliyetine sahip olunması, yani 18 yaşın doldurulmuş olması, ayırt etme gücüne sahip olunması, yani kefaletin hukuki sonuçlarını kavrayabilecek akli yeteneğe sahip olunması gerekmektedir.
Kefalet Sözleşmesinin Sona Ermesi
Eğer bunlar mevcut değilse, söz konusu hukuki işlem herhangi bir geçerlilik arz etmeyecek; kesin hükümsüz hale gelecektir. Bunun yanı sıra, diğer tüm sözleşmelerde olduğu gibi; kefilin irade açıklamasında bir sakatlık meydana gelmesi halinde de sözleşme bir geçerlilik arz etmeyecektir.
Yani; yanılma, aldatma (hile), korkutma gibi sözleşmeyi sakatlayan sebeplerden birinin varlığı halinde, kefillik sözleşmesi artık herhangi bir geçerlilik ifade etmez. Bu durumlarda, söz konusu sözleşme butlan durumdadır, bir diğer ifadeyle, kesin hükümsüzdür.
Bu noktada, ayrıca bir başlık açalım. Eğer kefil, bir “aşırı yararlanma”ya maruz kalırsa, yani ortada bir “gabin” varsa sözleşmeyi iptal edebilir. Aşırı yararlanma demek; dürüstlük kurallarına aykırı olarak, sözleşmedeki taraflardan birinin, diğerinin akılca zayıflığından, deneyimsizliğinden ya da zor durumundan faydalanarak bir kazanım elde etmesi demektir.
Böyle bir durumla karşı karşıya kalınması halinde, mağdur olan kişi, kefillik sözleşmesinin “olması gerektiği gibi” kurulmasını; yani edimler arasındaki aşırı oransızlığın giderilmesini isteyebilir. Eğer karşı taraf bunu kabul etmezse, sözleşmeden dönebilir.
Kira sözleşmelerinde kefilin sorumluluğu hakkında bilgi almak için ziyaret edebilirsiniz.
Kefalet Sözleşmesinin Geçerlilik Şartları
Kefalet sözleşmesi, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi son derece hassas bir noktanın üzerinde bulunduğundan, kanun koyucu bu sözleşmenin her iki tarafını da korumak zorunluluğu duyarak, bu sözleşmenin imzalanmasını birtakım şekil esaslarına bağlı tutmuştur. Böylece, taraflara “düşünerek iş yapmaları” konusunda salık vermiş olmaktadır.
Kefalet sözleşmesinin başarılı bir şekilde hukuk hayatında etki doğurması için, Kefalet Sözleşmesinin Şekil Şartları Nelerdir?
- Kefilin sorumlu olduğu borç miktarı yazılmalıdır.
- Kefalet tarihi belirtilmelidir.
- Müteselsil kefalet söz konusu ise açıkça yazılmalıdır.
- Tüm bunlar kefilin el yazısı ile yazılmış olmalıdır.
- Kefil olacak kişinin eşinin de kefalet için yazılı rızası alınmış olmalıdır.
Önemle belirtelim ki, ayırt etme gücünden yoksun bulunan kişilerin, küçüklerin, ya da mahkeme tarafından kısıtlılık altına alınmış olan kişilerin yasal temsilcileri, bu kişiler adına ve hesabına bir kefalet sözleşmesine taraf olamazlar Kefalet Sözleşmesinin Geçerlilik Şartları izah edilmiştir. İcra hukuku konularında bilgi almak için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?