Kısıtlama Davası - Alkol veya Uyuşturucu Kötü yaşama ve mal varlığını kötü yönetme Kısıtlama Sebebi Mi?

Kısıtlama Davası - Alkol veya Uyuşturucu Kötü yaşama ve mal varlığını kötü yönetme Kısıtlama Sebebi Mi?
Kısıtlama Davası Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya mal varlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.

Bir kişinin kısıtlanması davası o kişiye vasi atanmak suretiyle zorunlu veya isteğe bağlı olarak mahkeme huzurunda gerçekleşmektedir. Hukuki durumunu kontrol edemeyecek durumda olan velayet altında bulunmayan yaşı küçük çocuk hakkında kısıtlanma davası açılması zorunlu olduğu gibi hürriyeti bağlayıcı hapis cezasına hükmolunması halinde de vasi ataması yapılması zorunluluk arz etmektedir.

Kısıtlama davası kişinin aşırı yaşlı olması gibi sebeplerle ayırt etme gücünü kaybetme ihtimaline karşı kendi isteği dahilinde verilebileceği gibi alkol, savurganlık gibi durumlarda kısıtlanma altına alınacak kişinin malvarlığı başta olmak üzere hukuki menfaatlerini korumak üzere de verilebilmektedir.

Kısıtlama, hukukun en hassas ve karmaşık meselelerinden biridir; bireylerin yaşamını doğrudan etkileyen bir karar süreci olarak öne çıkar. Türk Medeni Kanunu (TMK), kısıtlamanın ne zaman ve nasıl uygulanacağını düzenler, bu süreçteki temel ilkeleri ve kriterleri belirler. İşte bu bağlamda sorularınıza detaylı yanıtlar:

Kısıtlama Kanun Maddesi Nedir?

Kısıtlama, TMK'nın 406. maddesine göre, bireyin kendisi veya ailesini maddi darlık veya yoksulluğa sürükleyebilecek davranışlar sergilediği durumlarda devreye girer. Bu davranışlar savurganlık, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, kötü yaşam tarzı ya da malvarlığını kötü yönetme olarak sıralanabilir. Kısıtlama, bu tür durumlar nedeniyle sürekli koruma ve bakıma ihtiyaç duyan veya başkalarının güvenliğini tehdit eden erginler için uygulanır. Kısıtlama, bireyin yasal işlemlerdeki ehliyetini sınırlayan bir karardır ve genellikle bir vesayet makamı atanarak bu kişinin maddi ve yaşamsal menfaatleri koruma altına alınır.

Kötü Yönetim Kısıtlılık Sebebi midir?

TMK'nın 409. maddesine göre, bir kişinin kötü yönetimi, ancak söz konusu kişi dinlenildikten sonra kısıtlama sebebi olarak değerlendirilebilir. Bu, kişinin savunma hakkının korunmasını ve adil bir yargılama sürecini teminat altına almayı amaçlar. Dolayısıyla, kötü yönetim kısıtlılık için bir sebep teşkil edebilir; fakat ilgili kişinin bu hususta dinlenmesi zorunludur.

Kısıtlılık Kararı Hangi Hallerde Verilir?

TMK'nın 405. maddesinde belirtildiği üzere, kısıtlılık kararı, kişinin akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle işlerini yerine getirememesi, sürekli bir koruma ve bakıma ihtiyaç duyması veya başkalarının güvenliğini tehlikeye atan durumlar söz konusu olduğunda verilebilir. Bu durumlar, bireyin kendi iyiliği ve toplumun güvenliği açısından önemli kabul edilir ve yasal bir müdahaleyi gerektirir.

Kısıtlama Nedenleri Nelerdir?

TMK'nın 432. maddesinde kısıtlama sebepleri sınırlı sayıda ve açıkça belirtilmiştir. Bu sebepler; akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, ağır ve tehlikeli bulaşıcı hastalıklar ve serserilik olarak sayılabilir. Kısıtlama, bu durumlardan herhangi birinin varlığında, ilgili bireyin ve toplumun korunması amacıyla uygulanır.

Kısıtlama (Vesayet) Gerektiren Haller Nelerdir?

Kısıtlama gerektiren haller medeni kanunda belirtilmiştir. Buna göre; Akıl hastalığı nedeniyle kısıtlama; doktor raporu ile akıl hastalığı ve akıl zayıflığı bulunan kimseler kısıtlanarak kendilerine vasi tayin edilir.

  • Yaş küçüklüğü nedeniyle kısıtlama; velayet altında bulunmayan 18 yaşından küçükler zorunlu olarak vasi tayini yapılarak vesayet altına alınırlar.
  • Hapis cezası alma nedeniyle kısıtlama; 1 yıl ve daha fazla hapis cezası alınması halinde zorunlu olarak vasi tayini yapılır.
  • Kişinin kendi isteğiyle kısıtlama; kişinin malvarlığı başta olmak üzere yaşlılık gibi hallerde hukuki işlemlerini gerçekleştirememesi doktor raporu ile kısıtlanabilir.
  • Alkol ve uyuşturucu bağımlığı, savurganlık nedeniyle kısıtlama; bağımlılık ve savurganlık sebebiyle malvarlığını yönetemeyen kimseler hakkında kendisinin ve ailesinin yoksullaşmasını önlemek ve darlığa düşmesi engellemek için vesayet altına alınmasına bilirkişi ve doktor raporları ışığında karar verilmektedir.

Kısıtlama davası vesayet davası olarak bilinmektedir. Vesayet davasının açılması kamu yararı çerçevesinde re’ sen gerçekleşebileceği gibi kısıtlama isteğinde bulunan kişi ve yakınları tarafından da mahkemeden talep edilebilmektedir.

Kısıtlama Davasını Kimler Açabilir?

Kısıtlama davasının kimler tarafından açılacağı vesayet davasında davacı tarafın kim olacağı merak konusudur. Sanılanın aksine kısıtlama talebinde bulunabilmek için vasi atanacak kişinin kanuni yakını olmaya gerek yoktur.

Özellikle yaşı küçüklere ve akıl hastalığı sebebiyle açılacak kısıtlama davalarında idari makamlar, noterler, nüfus müdürlüklerinin mahkemeye başvurması ihbar niteliği taşımakta kamu yararı gözetilerek kısıtlanma ihtiyacı olan kişiye vasi atanmaktadır.

Kısıtlama Davası Nerede Açılır?

Kısıtlama davasında genel görevli mahkemeler sulh hukuk mahkemeleridir. Kısıtlama kararı aldırılacak olan kişinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesi vasi tayini yapmaya yetkili kılınmıştır. Hürriyeti bağlayıcı ceza sebebiyle hapis altında bulunan kişiye zorunlu vasi tayininde ise hapiste bulunanın son ikamet adresi dikkate alınmaktadır.

Vesayet makamı sulh hukuk mahkemesi olmakla birlikte diğer dava türlerinden farklı olarak vasi sıfatına sahip kişinin kısıtlama altında bulunan kişinin hukuki haklarını korumak bakımından yetersiz olması ve kısıtlanan aleyhine zarara sebep olması durumunda vasinin hareketlerinin denetlenmesi için denetim makamı da bulunmaktadır.

Asliye hukuk mahkemeleri vasi tayin edilen kişinin kısıtlama hakkı verilmiş kişinin mal varlığı üzerinde gerçekleştirdiği işlemler ile ilgili denetim makamıdır.

Kısıtlılık Nedir? - Kısıtlama Davası Nedir?

Kişilerin fiil ehliyetlerinin bulunması, tek başlarına hukuki bir işlemi, herhangi bir kişinin onamasına gereksinim duymaksızın tesis edebilmeleri, hukuk hayatına geçirebilmeleri demektir. Bu anlamda, kısıtlılık altında alınmış bir kişinin, yani eski deyimle hacir altına alınmış bir kişinin, fiil ehliyetinin kısıtlandığını söylememiz mümkündür.

Fiil Ehliyetinin Kısıtlanması Nedir?

Kısıtlılık altına alınmış kişinin işlemlerinin geçerlilik arz edebilmesi için, ya yasal temsilcinin işleme önceden “izin” vermiş olması, ya da işlem yapıldıktan sonra “icazet” vermesi gerekir. Eğer yasal temsilci suskun kalırsa, “sükut inkardan gelir” ilkesi uyarınca, kısıtlılık altındaki kişinin söz konusu işleminin yasal temsilcisi tarafından onaylanmadığı anlamı çıkar.

Bu durumda, söz konusu hukuki işlem tabiri uygunsa askıda kalacaktır. Yani, bu işlem artık “noksanlık” yaptırımına tabi tutularak sakat hale getirilmiştir. Yukarıda ayrıntılı olarak belirttiğimiz gibi, kişinin kısıtlılık atlına sokulması önemli hukuki neticeler doğuracağından, bu kararı verecek yargıcın çok iyi düşünerek, hakkaniyet esasıyla hareket etmesi ve asıl amacının “hacir altına alınacak kişinin korunması” olması gerekmektedir.

Şimdi, özetle kısıtlılık altına alınma sebeplerini görelim. Burada, kişinin savurganlık veya kötü yönetiminin mutlaka bilinçli bir iradeye dayanmasına gerek yoktur. Kişi bunu akılca saflığından dolayı da yapıyor olabilir. Bu gibi durumlarda, ailenin ya da çevredekilerin bizzat kendileri ilgili kimsenin kısıtlılık altına alınmasına yönelik dava açarlar. İlgili madde, Türk Medeni Kanununun 406.maddesidir.

Miras Hukuku Nedir?

Miras hukuku ilgilendiği konular, yasal ve atanmış mirasçıların belirlenmesi, mirasçılık belgesi alınması, terekenin belirlenmesi, reddi miras davaları, miras istihkakı, vasiyetname hazırlanması. Vasiyetnamelerin açılması, mirasçılıktan çıkarma, mirasçılıktan çıkarmanın iptali, tenkis, denkleştirme, miras ortaklığının giderilmesi, vasiyetnamelerde miras bakanın tasarrufunun iptali ve daha birçok konuya ilişkin dava açılması ve dava süreçlerini takip etmek olarak sıralanabilir.

Miras hukuku bir çok hukuk alanına nazaran birçok farklı hukuki sürece hakim olması gereken kişidir. Miras davalarında, aile hukukundan, icra iflas hukukuna, gayrimenkul ve taşınmaz hukukundan, kira hukukuna kadar birçok farklı alan iç içedir.

Miras hakkı Anayasa ile de teminat altına alınmış bir haktır. Miras hukuk, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindeki tüm vatandaşların Anayasa ile de korunan miras hakkının savunulması ve hakların hukuki kurallar çerçevesinde sahiplerine teslim edilmesi için hukuki süreçleri yönetir ve bu süreçlere ilişkin danışmanlık verir.

Miras hukuk miras davalarında en başından sonuna mirastan kaynaklanan uyuşmazlıklara, kişilerin haklarının belirlenmesine ve bu haklarında savunulması için pratik çözümler üretmelidir. Makalemizde Kısıtlama Davası konusu yer almıştır. Diğer bilgilendirici makaleler için Ankara Avukat ve Miras Hukuku Avukatı sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.

Bu haber toplam 674 defa okunmuştur
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
İLETİŞİM: 0 312 229 25 05 CEP: 0 545 229 25 05 ADRES : Adres: Eti, Strazburg Cd. N:10/9, 06101 Çankaya/Ankara