Miras Davası Nasıl Açılır? Gerçek kişilerin ölümü ya da gaipliği durumunda, mallarının, haklarının ve borçlarının tamamı miras olarak tanımlanır.
Kişinin mirasının kimlere, hangi oranda ve nasıl mirasçılara intikal ettireceğine yönelik düzenlemeler ise miras hukukunun çalışma alanıdır. Miras davası, mirasçılar arasında yaşanan uyuşmazlık durumunda açılır.
Türkiye’de uygulanan miras hukukuna göre kişinin mirası yasal mirasçı ve atanmış mirasçılara kalır. Yasal mirasçılar, kişinin eşi, altsoyları, annesi, babası, büyük anne ve büyük babasıdır. Yasal mirasçılar, zümre sistemine göre belirlenir. Bazı durumlarda zümre sistemi miras davası konusu olabilmektedir. Birinci derece yasal mirasçılar kişinin çocukları, torunları ve torunun torunları, ikinci derece yasal mirasçılar mirasçının annesi, babasıdır. Üçüncü derecede ise büyük anne ve büyük baba yer alır. Bir derecede mirasçı varsa, ikinci derecenin miras hakkı yoktur. Yani, birinci derece mirasçılar varsa, miras ikinci dereceye pay edilmez.
Atanmış mirasçılar, kişinin yaşarken bıraktığı resmi, el yazısı ile ya da sözlü olarak hazırlanabilen vasiyetname ile belirlenir.
Yasal ya da atanmış mirasçıların arasındaki anlaşmazlık durumunda miras davası açılır. Miras davası, mirasçıların belirlenmesi, hangi mirasçıya hangi oranda pay edileceğinin belirlenmesini sağlar.
Mirasçılar arasında zaman zaman borçların eşit şekilde dağıtılması ya da malların paylaşımında kişiler arasında çıkan bazı uyuşmazlıkların zararlı sonuçlar doğurması Türk Medeni Kanunu, Borçlar Kanunu ve Tapu Kanunu gibi hükümlerle birlikte değerlendirilerek karar dahil edilebiliyor.
Bu tür konularda dava açmak isteyen kişilerin taleplerinin karşılığını alabilmesi için miras davalarını mutlaka mirası bırakacak olan kişinin ölümünden sonra açması gerekmektedir.
Miras Paylaşımı Davası Nerede Açılır?
Miras paylaşımı ile ilgili dava açmak için miras bırakan kişinin vefatının ardından vasiyetnamenin sorgulanması ardından varislerin mal paylaşımı için Asliye Hukuk ya da Sulh Hukuk Mahkemesine müracaat etmeleri halinde dava açılabilmektedir.
Miras Paylaşımı Davası Nasıl Açılır?
Miras paylaşım davası içeriğinde eğer miras bırakan kişinin yazılır bir beyanı bulunmuyorsa varislerin paylaşımı kanunlarda yazan kriterlere uygun olarak yapılmaktadır. Türk Medeni Kanunu içerisinde yer almakta olan bu kriterler ilgili mahkeme tarafından değerlendirilmektedir.
Miras paylaşımına ilişkin varislerin kendi aralarında anlaşma sağlamaları halinde herhangi bir mahkeme onayı olmaksızın noter eşliğinde mal paylaşımını yapabilmektedirler. Varislerin her birinin yazılı ve sözlü beyanının alınmasının ardından işlemler tamamlanmaktadır.
Miras Paylaşımı Neye Göre Yapılır?
Miras paylaşımı yapılırken kriterler, Türk Medeni Kanunu içerisindeki 647. Madde çerçevesinde oluşmaktadır. Bu durum varislerin kendi aralarında anlaşma kuramadıkları ve mahkemeye başvurmaları durumunda gereklidir.
Varislerin kendi aralarında anlaşması, bazılarını miras hakkının iptali için başvurmuş olması gibi nedenler göz önünde bulundurulduğunda miras davası farklı davaların değerlendirilmesi ile sonuçlanabilmektedir. Bu durumda bilinen kriterlere farklı maddeler de eklenebilmektedir.
Miras paylaşım davası içerisinde yasal mirasçılar olarak değerlendirilen varisler şu şekildedir:
- Birinci zümre; çocukları ve torunları
- İkinci zümre; anne ve babası, kardeş ve kardeş çocukları
- Üçüncü zümre; büyük anne, büyük baba ve hala, amca, teyze, dayı
Bu zümrelerin miras hakkı oluşması için bir üst zümreden yaşayan kimse olmaması gerekmektedir. Örneğin torunları ve anne babası hayatta olan kişinin vefatı halinde miras hakkı torunlarda olmaktadır.
Miras paylaşımı için hangi dava açılır?
Miras durumuna ilişkin davaların çeşitleri; miras durumuna, mal varlıklarına, vefat şekline göre değişkenlik gösterebilmektedir. Miras davasının açılmasının ardından, dava sürecinde çözümlenmenin sağlanamaması sonucunda açılacak yeni davalar şu şekildedir:
- İstihkak davası
- Tapu iptal ve tescil davaları
- Veraset durumunun iptali davası
- Miras sözleşmesinde iptal
- Reddi miras iptali
- Saklı miras ve tenkis davaları
Bu davalar, mirasın doğru bir şekilde tayin edilmesi için önem arz eden davalardır. Miras hukuku içerisinde yer almayan bazı maddelerin kanun çerçevesinde değerlendirilmesi için konuya ilişkin farklı mahkemelere başvurulmaktadır.
Miras paylaşımı ne kadar sürer?
Açılan miras davasının sonuçlanması, öncelikle dava durumuna ilişkin farklı durumların belirlenmesi ile ilgilidir. Doğrudan Medeni Kanun kapsamında değerlendirilmesi halinde sonuç alındığında mahkemeler kısa sürede sonlanmakta ve miras paylaşımı yapılabilmektedir.
Miras paylaşım davası farklı mahkeme konularıyla da ilişkilendirilmesi halinde en uzun süren davalar arasında yer almaktadır. Özellikle varislerden birinin bulunamaması halinde yazılı ve sözlü beyana ihtiyaç duyulduğu için mahkemeler uzun yıllar sürebilmektedir.
Miras davaları içerisinde yer almakta olan tapu iptali ve tescil davalarına ilişkin yargılamanın süresi belirlenmektedir. Bu süre 730 gün olarak belirlense de davanın görülmesinin ardından yeterli çözümlemenin yapılmaması süreyi uzatabilmektedir.
Miras davalarının uzun sürmesi nedeniyle tüm varislerin bir arada olduğu durumlarda miras hukuku ile ilgilenen bir avukat eşliğinde miras paylaşımının yapılması tercih edilmektedir.
Her miras davasının konusu ve niteliği farklılık gösterdiği için davaların görüldüğü mahkemeler de farklılık gösterebilmektedir. Miras Davaları Nasıl Nerede Açılır konulu makaleyi okuyabilirsiniz.
Miras Davaları Nasıl Açılır
Miras davaları Türk Hukuk sistemi içerisinde görülen davalar içinde en uzun süre içerisinde karar aşamasına getirilen davalar olmaktadır. Özellikle davaların taraflara tebliğ edilecek aşamaları sırasında davanın sonuçlanması süreleri çok daha uzayabilmektedir.
Ayrıca mirasla ilgili olarak yasal mirasçı konumunda ki kişilerin birbirlerinin hakkı olan miktarları haksız yolla kaçırmaları ya da paylaşımlar sırasında yaşanan uyuşmazlık ve çatışmaların önüne geçmek adına mutlaka miras davası ile çözüm elde edilmesi sağlanmalıdır.
Miras konusu gerekçe gösterilerek kişiler istihkak davası, tenkis davası gibi davalar açabiliyorlar. Bunlara ek olarak daha özel konular olarak değerlendirilebilecek muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescili davası, veraset belgesinin iptali davası ve miras sözleşmesinin iptali davası gibi davalar açılır.
Muris sıfatına sahip olan kişiler ya da yasal mirasçılar kendi haklarının adil bir şekilde paylaştırılmasını sağlamak amacıyla mirasçılıktan çıkarmanın iptali davasını da açabiliyorlar.
Miras hukuku hukuk dalları arasında kendisine has pek çok değişkeni bir arada barındıran ve oldukça detaylı bir çalışma alanı sunan bir alan olduğundan dolayı mutlaka dava sürecinin bir hukuk bürosu ya da avukat yardımı ile sürdürülmesi gerekmektedir.
Bu tür kişilerden ve kurumlardan alınan danışmanlık hizmetlerinin ardından kişiler süreçleri daha etkili bir şekilde yürüterek haklarını iade alabilirler. Peki miras davası nasıl açılır ve miras davaları nelerdir.
Miras İstihkak Davası Nasıl Açılır
Yasal olarak mirasçı konumunda ki ya da daha sonra atanmış olan hak sahipleri tereke üzerinde hak sahibi olduğunu iddia eden kişilere karşı kendi haklarını korumak adına istihkak davalarını açabilmektedir.
Üstün hak iddiasına sahip olan mirasçı sıfatındaki kişilerin bu gerekçe ile davalarını açabilmesi mümkün oluyor. Davalarda davalı sıfatını alan kişiler ise terekenin bütününü ya da bir kısmını elinde tutan herkes olmaktadır.
Bu tür davaları açmak isteyen kişilerin davalar için başvurması gereken yerler Asliye Hukuk mahkemeleri oluyor. Yetkili mahkemeler ise murisin ölmeden önce kayıtlı olan son yerleşim yeri olmaktadır.
Miras gerekçesi ile istihkak davası açmak isteyenler zamanaşımı sürelerine dikkat etmek istediklerinde davalı sıfatına katacağı kişilerin bu mirasa dahil olmalarını öğrenmesinin ardından ilk bir yıllık süre içinde ve bunun dışındaki her durumda da murisin ölümü ve vasiyetnamesinin okunduğu andan itibaren 10 yıllık süre içinde davayı açması gerekmektedir. Miras davaları, miras davası nasıl nerede açılır konular için miras davası nasıl açılır sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Muris Muvazaası Tapu İptal ve Tescil Davası Nasıl Açılır
Muris muvazaası nedeniyle mirasta hak sahibi kişilerin tapu iptal ve tescil davası açması söz konusu olabiliyor. Bu davaların açılmasında öncelikle muvazaanın tanımlanması gerekmektedir.
Üçüncü kişilerin haberi olmadan diğer mirasçıların kendi arasında anlaşmasına bağlı olarak ortaya çıkan bu durum aynı zaman muris muvazaası olarak ortaya çıktığında miras sahibinin mirasçılardan mal kaçırması şeklinde gerçekleşmektedir.
Bu davalar sayesinde mirasçıların hak etmiş olduğu taşınmaz ya da malların tekrar miras paylaşımına dahil edilmesi adına tapunun iptali ve tekrar tecili mümkün olabiliyor.
Mirasçıların davacı olarak yer aldığı bu davalarda mirasçılar arasındaki herhangi bir kişi tarafından dava kolaylıkla açılır. Davayı açmak isteyenler tapu iptali ve tescili davaları için görevli mahkeme sıfatına sahip olan Asliye Hukuk mahkemelerine başvurmalıdır.
Yetkili mahkeme ise taşınmaz ya da malların bulunduğu yerleşim yerindeki mahkeme olmaktadır. Üzerinde herhangi bir zaman aşımı süresi bulunmayan bu tür davalarda kişiler istedikleri zaman davayı açabilmektedir (miras davası nasıl açılır).
Mirasçılıktan Çıkarmanın İptali Davası Nasıl Açılır
Miras bırakacak kişiler resmi talepler doğrultusunda yasalarda belirtilmiş olan haklı gerekçeler üzerinden bazı mirasçıların mirasçılık haklarını kaybetmesinin önünü açabiliyor.
Ancak bu tür eylemlerin meydana gelmesi için mutlaka mirasçının murisi ya da aile yakınlarına karşı ağır bir uç işlemiş olması ya da aile hukukunun hedef gösterdiği yükümlülükleri yerine getirmemiş olması gerekmektedir.
Kişiler bu tür haklı gerekçeler gösterdikleri takdirde mirasçıları miras sözleşmesi ya da vasiyetnameler aracılığı ile mirasçılık haklarından mahrum bırakabiliyor.
Mirasçılıktan çıkarmanın iptali davası ise bu sebeplerle mirasçılık hakları elinden alınmış olan kişi tarafından açılmaktadır.
Davaların geçerli olması adına kişilerin geçersiz ya da uydurulmuş olan bir nedenle mirasçılıktan çıkarıldıklarını ispat etmeleri gerekiyor.
Bunun için davaların asliye hukuk mahkemelerinde açılması gerekir. Davalı konumunda ise mirasçılık yoksun kalmış olan kişinin haklarını alan çoğunlukla tüm diğer mirasçılar olmaktadır. Dava sürecinde ispatlarda yükümlülük mirasçılara ait olmaktadır. Mirastan Iskat Davası konulu makaleyi okuyabilirsiniz.
Miras Hukuku Tenkis Davası Nasıl Açılır
Miraslarda bulunan tereke miktarlarının yasal mirasçılar arasında adil bir şekilde paylaştırılması ve kişilerin haklarının korunması adına davalarda saklı pay adı altında mirasçıları koruyan belirli miktarlar sabit tutularak işlemler yapılır.
Miras bırakan kişiler bu saklı paylara müdahale etmeden mirasları hakkında karar verebiliyorlar. Eğer mirasçı sıfatına sahip kişiler saklı paylarından kesilerek daha fazla bir tasarruf yapıldığını iddia ederlerse tenkis davaları aracılığı ile haklarını talep etmeleri mümkün oluyor. Mirasta Saklı Pay Nasıl Alınır konulu makaleyi okuyabilirsiniz.
Mirasçılar tarafından açılan bu davalarda saklı pay oranlarının kişilere tekrar geri verilmesi talep edilir. Tenkis kelimesi de mirasın paylaşımı sırasında tüm mirasçıların saklı paylarının korunacağı şekilde paylaşımın yapılması anlamına gelmektedir.
Yasal olarak belirlenmiş oranlar üzerinden gerçekleştirilen bu paylaşımları yaptırmak için tenkis davası açmak isteyen kişilerin asliye hukuk mahkemelerine başvurması gerekiyor.
Hangi mahkemeye başvurulacağı ise miras sahibi hayatını kaybetmiş olan kişinin ikamet ettiği son yerleşim yerindeki mahkemeye göre belirlenmektedir.
Mirasçılar saklı paylarındaki haklarını kaybettiklerini öğrenmelerinin ardından ilk bir yıllık süreler içinde davalarını açabilmektedirler. Zamanaşımı süresi ise bu tür davalar için vasiyetname ya da miras sözleşmesi belgelerinin ortaya çıkmasının ardından gelen ilk 10 yıllık süredir.
Veraset Belgesinin İptali Davası Nasıl Açılır
Yasal olarak miras bırakan ve hayatını kaybeden kişinin bu süreçten sonra mirasçısı sıfatını kazanan kişiler veraset belgesinde yer almadıklarında bu duruma itiraz edebiliyorlar.
Veraset ilamının kesinlik kazanmadığı durumlarda kişilerin belgeye itiraz davası açması mümkün olurken kesinleşen veraset belgeleri üzerinden belgenin iptali için dava açmaları söz konusu olmaktadır.
Belgenin iptali davalarında davalı sıfatını alacak kişiler veraset ilamının iptaline sebep kişi ya da kişilerdir. Bu davayı açmak isteyen kişilerin başvurularını Sulh Hukuk mahkemelerine yapması gerekiyor.
Dava mahkeme tarafından nasıl davalının yerleşim yerinde açılır. Davalar açıldıktan sonra sonuç olarak her bir mirasçı için kesin olarak yasal mirasçı olduklarını gösteren belgelerin kişilere teslim edilmesi sağlanır (miras davası nasıl açılır).
Miras Sözleşmelerinin İptali Davası Nasıl Açılır
Miras sözleşmeleri üzerinden uyuşmazlıklar ve hak kayıpları söz konusu olduğu zaman bu sözleşmelerin iptaline yönelik olarak davalar açılır. Ancak yasalar çerçevesinde bu konular sınırlandırılmıştır.
Buna göre sözleşmeler miras sahibi kişinin ehliyeti olmadığı bir zamanda gerçekleştirilmişse, sözleşme sırasında kişilerin zorlama ve baskılara maruz kalması söz konusu olmuşsa davanın açılması mümkün oluyor.
Ayrıca hukuka ve genel ahlak kurallarına aykırı olacak şekilde bir sözleşme oluşturulduysa ve kanunun uygun gördüğü kuralları içermeyen bir sözleşme oluşturulmuşsa bu durumda da miras sözleşmesinin iptali söz konusu olabilmektedir.
İptal edilen sözleşmeden yararlı çıkanlara karşı açılacak davalar için asliye hukuk mahkemelerine başvurulmalıdır. Miras Taksim Sözleşmesi Nasıl Yapılır konulu makaleyi okuyabilirsiniz.
Miras Davası Nasıl Açılır – Miras avukat ve danışmanlık
Miras davaları görevli mahkemelerce yani hukuk mahkemelerince görülür. Hukuk ve Miras avukatıdiğer konu“Miras davalari ne kadar zamanda sonuclanır” hakkında bilgi alabilirsiniz.
Makalemizde Miras Davası Nasıl Açılır sorusuna cevap bulmaya çalıştık. Ayrıca makalede, hangi davalar miras davası olarak açılır, Miras Davası nasıl Açılırken nelere dikkat edilir, Miras Davası nasıl Açılırken dilekçe nasıl yazılır ve açılır.
Miras Davası Nasıl Açılır Yargıtay Kararı
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI – VEKALET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI HUKUKSAL NEDENİNE DAYALI TAPU İPTAL VE TESCİL İSTEĞİ.
ÖZET: Dava; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Dava dışı vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak davacılara ait çekişmeli taşınmaz paylarını düşük bedelle davalı eşine satış yoluyla intikal ettirdiği, satış bedelinin de davacılara ödenmediği, dosya kapsamından anlaşılmakla ortada geçerli bir satışın varlığından da söz edilemez.
Ayrıca dava konusu taşınmaz hakkındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinden davacıların haberdar oldukları hususu davacılara değil davalı yanca ispatı gerekir. Mahkemenin bu yönde yanılgılı değerlendirme ile sonuca ulaştığı anlaşılmaktadır.
Öyleyse, çekişmeli taşınmazın temlik sonucu oluşan sicil kaydının geçerli bir hukuki sebebinin bulunduğu söylenemez. Başka bir ifadeyle, sicil yolsuz tescil durumundadır. Hemen belirtilmelidir ki, olayları bildirmek yanlara, nitelemesini yaparak uygulanacak kanun hükmünü tayin ve tespit ederek tatbik etmek hakimin görevindedir.
Hal böyle olunca; davadaki pay nispetinde tapu iptali ve tescil isteği yönünden davalı adına oluşan bağımsız bölümlerden davacılara tercih hakkı hatırlatılarak ve davacılar hisseleri-değeri karşılığı iptali gereken davalı bağımsız bölüm payı yönünden fen bilirkişisinden rapor temin edilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi isabetsizdir.
ELBİRLİĞİ MÜLKİYETİNİN PAYLI MÜLKİYETE ÇEVRİLMESİ İSTEMİ – MÜŞTEREK MİRAS BIRAKANDAN İNTİKAL EDEN BANKADAKİ PARA ÜZERİNDE TASARRUFTA BULUNABİLME.
TMK 599. maddesi uyarınca miras, murisin ölümü ile bir bütün olarak mirasçılarına geçer. TMK 640. maddesinde “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler” hükmü yer almıştır. TMK’nun 701/2 maddesinde ise “Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş paylan olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır” denilmektedir.
Bu hükümlere göre miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan tereke payları ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
Bu nedenle davacının müşterek miras bırakandan intikal eden bankadaki para üzerinde tasarrufta bulunabilmesi için ya tüm mirasçıların bankaya birlikte müracaat etmesi veya terekeye mümessil tayini ya da el birliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi gerekmektedir.
Davacı el birliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesini talep etmiş olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken Yargıtay Kararı yanlış yorumlanarak davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile mahalli mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI – DAVANIN ESASI İLE İLGİLİ OLARAK TARAFLARCA GÖSTERİLEN DELİL.
Davacının davası dava konusu edilen taşınmazların paydaşlığı aynen giderilmesi bunun mümkün olmaması halinde ise paydaşlığı satış yoluyla giderilmesi isteminden ibarettir.
Türk Medeni Kanun’unun 642. maddesine göre: “Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli ilanların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine hakim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras paylan arasında denkleştirme sağlanır…”; 650. maddesinde ise; “Mirasçılar, tereke mallarından mirasçı veya ortak kök sayısınca pay oluştururlar.
Anlaşma olmazsa, mirasçılardan her biri, payların oluşturulmasını sulh mahkemesinden isteyebilir. Payların oluşturulmasında hakim, yerel adetleri, mirasçıların kişisel durumlarını ve çoğunluğun arzusunu göz önünde bulundurur. Payların özgülenmesi mirasçıların anlaşması uyarınca yapılır. Buna olanak bulunmazsa kur’a çekilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümlerden açıkça anlaşılacağı üzere hakim, miras yoluyla intikal eden terekenin tamamı ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamını bir mirasçıya vermek suretiyle paylaştırma yapabilir.
Kanun koyucunun bu düzenlemedeki amacı öncelikle aynen paylaştırma isteyen mirasçılar arasındaki paylaşma konusundaki ihtilafın en uygun biçimde çözümlenmesi ve taşınmazların değerleri arasında fark bulunması halinde, gerektiği takdirde para ödetmek yoluyla denkleştirmenin sağlanmasıdır. Ayrıca payların özgülenmesine mirasçıların anlaşması asıl olup anlaşamazlarsa kura çekilecektir.
Bu yolla aynen paylaştırmayı gerçekleştirme olanağı olan mahkemenin mirasçıları satışa zorlayacak bir yöntemi benimsemesi olanaklı olmadığı gibi açıklanan yasal düzenlemelere de aykırıdır.
TENKİS DAVASI – TEMLİKİN MUVAZAALI OLMAYIP GERÇEKTEN BAKIM KARŞILIĞI YAPILDIĞI – DAVALININ BAKIM BORCUNU YERİNE GETİRDİĞİNE GÖRE DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ
Somut olayda, miras bırakan C. G. 82 yaşında öldüğü, miras bırakan tarafından yapılan temlik in ölünceye kadar bakma akdine dayalı olup, … tarihinde gerçekleştirildiği, temlik tarihinde murisin 68 yaşında olduğu, muris ile davalı eşi arasında 20 yaş fark bulunduğu,
miras bırakanın vefat ettiği, .. tarihine kadar akde aykırılık nedeniyle, başka bir ifade ile bakılmadığı iddiası ile bir dava açmadığı, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere; murisin dava konusu taşınmazı satın alırken sattığı beyan edilen taşınmazın 1/2 hissesinin davalıya ait olduğu,
miras bırakanın parkinson hastası olduğu ve bakıma ihtiyacı olduğu, davalının bakım görevini yerine getirdiği, tanık beyanlarına göre murisin mal kaçırmasını gerektirecek ölçüde davacı mirasçılar ile aralarında sorun olmadığı, Tepecik’teki evi çocuklarına verdiği, davalının esasen miras bırakana ilgisini eksik etmediği, temlikin muvazaalı olmayıp gerçekten bakım karşılığı yapıldığı, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği anlaşılmaktadır.
VASİYETNAMENİN TENFİZİ İLE MİRASÇILIK DURUMUNUN BELİRLENMESİ. İSTİNAF İNCELEMESİNİN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİNE AİT OLMASI.
Eldeki davada, mirasçılıktan çıkarma işlemi göz önünde bulundurularak mirasçılar ile paylarının belirlenerek mirasçılık belgesi verilmesi talep edilmektedir. Vasiyetnamenin tenfizi talebi, bu neticenin istihsaline ilişkindir.
Bu tür davalarda, mirasta ıskat işlemine karşı süresi içerisinde iptal davası açılmamış olması veyahut açılacak dava sonrasında ıskat işleminin kesinleşmiş olması halinde, mirasçılar ve payları buna göre belirlenecektir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?