Munzam Zarar Tazminat Davası, Munzam Zarar Tazminat Davası Nasıl Açılır?
Müspet zararın tazmini davası, alacaklı tarafından açılan davalardır. Munzam zarar kavramı Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bir mal ve hizmetin tahsisini sağlayan taraf, bu sağladığı hizmetten ötürü, ödenek talep eder. Borçlu kişi, borcunu ödemezse, alacaklının çeşitli yasal hakları bulunur. Bunlar;
- Borcun ifası talebi,
- Munzam zarar tazminat talebi,
- Menfi zarar tazminat talebi
Şeklinde açıklanır.
Munzam Zarar Ne Anlama Gelir?
Munzam zararda, alacaklı kişi, borçlunun borcunun ifası isteminden vazgeçmiştir ve borcun ifa edilmemesi durumu neticesinde oluşan zararının tazminini istemektedir.
Örnekle, bir kişi, belli bir sözleşme karşılığında bir mal alır ise, malın alınacağı kişi, bu gereği yerine getirmezse, son anda mal alması gereken kişi, malı başka birisinden daha yüksek bir fiyata almak zorunda kalabilecektir.
Bu durumda sözleşme yerine getirilseydi, daha fazla karda olacağı iddiasıyla, aradaki munzam zararın tazminin isteyebilir. Munzam zarar, kar kaybı olarak da nitelendirilebilir.
Menfi Zarar Ne Anlama Gelir?
Menfi zarar, sözleşmenin iptali neticesinde tazmin edilebilecek olan zarardır. Menfi zarar söz konusu ise, munzam zararın tazmini söz konusu değildir.
Sözleşme geçersiz hale geldiği için ya da sözleşme feshedildiği için, artık sözleşme yerine getirildiğinde kişinin zarara uğramama ihtimali de geçersiz hale gelir. Böyle bir durumda artık menfi zarar davası açılır.
Bu noktada yine borcun ifasından vazgeçilmiştir fakat, sözleşme yapıldığından uğranan zararın tazmini sağlanmaya çalışılmaktadır. Örnekle, bir sözleşmenin ifası ile satın alınan bir mal, ulaşım aşamasında iken kaybolduysa, alacaklı taraf menfi zarar davası açabilir.
Munzam Zarar Tazminat Davaları Nasıl Açılır?
Munzam zarar tazminat davasında, davacı alacaklı, davalı ise borçlu kişidir. Bu davalar, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu bölgedeki mahkemelerde açılır. Davalarda görevli mahkemeler değişiklik gösterir.
Menfi Tespit Davaları Nasıl Açılır?
Sözleşmenin feshi ya da geçersizliği sonrasında, borcun ifa edilmemesi nedeniyle oluşan zararların tazmini için menfi tespit davası açılacaktır. Bu davalar;
- İcra takibinden önce,
- İcra takibinden sonra
Açılabilir. İcra takibinden önce ya da sonra dava açılması takibin durdurulmasına sebebiyet vermeyecektir. Borçlunun borç değerinin %15’ini teminat olarak göstermesi, takibin durdurulmasını sağlayabilecektir.
BK 105. Maddede düzenlenen munzam zararla ilgili alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren 10 yıllık zaman aşımı süresinin kat edildiği dikkate alınmalıdır. | Munzam Zarar Tazminat Davası
Munzam zararın davası “davacının zarar gördüğü tarihten itibaren işlemeye başlar, davacı zararını somut olarak bir olaya ve tarihe bağlayıp talep edebilir. Asıl yargılamanın uzaması munzam zarar için olan zaman aşım süresini etkilemez.
Munzam zarar için ayrı bir zaman aşımı süresi mevcuttur. Asıl dava görülürken açılabilecek munzam zarar davası munzam zararın oluştuğu tarihten itibaren zamanaşımına uğrar.
Munzam Zarar Tazminat Davası – Şartları
Unsur, Davacının SOMUT zararının ispatıdır.
Davalının GECİKMEDEN DOLAYI kusurlu olduğunun ispatıdır.
Yargıtay Kararı – Munzam Zarar Tazminat Davası
T.C. YARGITAY 18.Hukuk Dairesi Dosya No: 04.10.2010 tarih 2010/9860 Esas, 2010/12447 Karar (EK-5)
ÖZET: Davada somut olaylara dayanılarak bir zararın gerçekleştiği ileri sürülüp, yöntemince kanıtlanmış bulunmadığı cihetle, Borçlar Yasasının 105. maddesi gereğince tazminata hükmedilemeyeceği gözetilmeden, davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, *** borçlunun borcunu ödemede temerrüde düşmesi durumunda, alacaklının başkaca bir hususu kanıtlamadan salt ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklar(enflasyon, yüksek faiz, döviz kur farkı, paranın değerindeki düşüş vb. gibi olgular) Borçlar Yasasının 105. maddesindeki munzam zararın kanıtları olarak gösterilip, bunların doğurduğu olumsuzluk gerçek zarar olarak gösterilemez.**
Bu durumda Borçlar Yasasının 105. maddesinde karşılanması öngörülenfaizi aşan-munzam zararın, Ülkede varlığı kabul edilen genel ekonomik olumsuzlukların(enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri vb. gibi) olgular olarak kabulü ile değil, bunlar dışında davacının durumuna özgü somut olaylarla kanıtlanması gerekir.
Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2007/13424 E – 2008/1366 K. Sayılı ilamında”Ülkede yaşanan enflasyonist ortamın alacağının geç alan alacaklının zarar gördüğü ve yasal faizin bu zararın karşılanmasına yetmeyeceğini, zararın varlığı için fiili karine olacağıolmayacağı” görüşünü kabul etmemiştir.etmiştir
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 22.11.1994tarih 1994/8904 esas 1994/10313 karar sayılı ilamına göre “…davacının bu alacağını tahsil etmesi yargılamanın uzamasından dolayı olup davalıya atfedilebilecek bir kusur bulunmamaktadır. Bu durumda davada munzam zarar istenmesinin koşulları bulunmamaktadır” Şeklinde hüküm tesis etmiştir.
Makalemizde Munzam Zarar Tazminat Davası konusu yer almıştır. Diğer bilgilendirici makaleler için Ankara Avukat ve Tazminat Avukatı sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?