Nafakanın Kaldırılması Davası Nasıl Açılır? Nafaka yükümlülüğünün kaldırılması için açılan davalar, boşanma davalarının sonucunda hükmü verilmiş nafaka sorumluluğunun sonlandırılması amacıyla yükümlü tarafından açılmaktadır.
Bu bağlamda nafaka, evlilik akdinin yasal olarak sonlandırılmasına yetkili aile mahkemesinin verdiği hüküm sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Nafaka ödenme yükümlülüğünün olmasının amacı; boşanma sonrasındaki şartlar altında maddi olarak zor duruma düşecek olan eşe, diğer eş tarafından her ay düzenli ödeme yapılarak söz konusu eşin maddi durumunu hayatını devam ettirebildiği şartlara ulaştırmaktır.
Ancak bazı durumlarda nafaka yükümlülüğünün kaldırılmasına zemin hazırlayan gelişmeler olduğunda açılan dava neticesinde bu zorunluluk sonlandırılabilir.
Nafakanın kaldırılması 2019
Nafakanın kaldırılması 2019 yılında da esas olarak nafaka ödenen tarafın, söz konusu maddi durumunun düzeldiği ve tarafına nafaka ödenmesine gerek olmadığı durumlarda talep edilmektedir.
Bu durumlara örnek vermek gerekirse; boşanma sonucu eşe ödenme zorunluluğu bulunan nafakanın, söz konusu eşe yüklü bir miras kalması, yeni bir evlilik yapması veya yüksek gelirli bir işe girmiş olması gibi hallerde yükümlü tarafından nafakanın kaldırılması davası açılabilir. Öte yandan tarafına nafaka ödemesi yapılan eşin;
- Evlenme olmaksızın başka biriyle evli gibi yaşaması
- Genel ahlak kurallarının dışında ve haysiyetsiz bir yaşam sürmesi
Gibi durumlarda da nafaka davasının kaldırılması hali oluşabilmektedir.
Nafakanın Kaldırılması Davası Ne Zaman Açılır?
Bilindiği üzere nafaka süreli ya da süresiz olarak hak sahibine ödenmesi gereken maddi bir yükümlülüktür. Boşanma davasından sonra ilgili taraflar arasında nafakanın kaldırılmasına zemin hazırlayacak uygun şartların oluşması halinde nafakanın kaldırılması davası açılabilir.
Bunun için öngörülen ya da hukuki açıdan belirtilen bir süre söz konusu değildir. Dolayısıyla nafaka ödemekle yükümlü olan eş, artık nafaka ödemesinin devam etmesine gerek olmadığı kanaatine vardığında ve hukuki açıdan da dayanakları bulunduğunda söz konusu davanın talebinde bulunabilir.
Nafakanın Kaldırılması Davası Zamanaşımı Süresi
Nafaka ödemelerinde yükümlü taraf açısından nafakanın kaldırılması davasına ilişkin bir süre belirlenmemiştir. Dolayısıyla nafaka ödenmesini ortadan kaldıracak sebebin ortaya çıkmasının ardından nafaka ödemekle yükümlü olan eş dilediği zaman bu davayı açma hakkına sahiptir.
Nafakanın Kaldırılması Davası Yetkili Mahkeme Hangisidir?
Nafakanın kaldırılması dava dilekçesi verilmesi gereken yetkili mahkeme aile mahkemeleridir. Eğer söz konusu yerde aile mahkemesi bulunmaması durumunda, asliye hukuk mahkemeleri nafakanın kaldırılması davalarında yetkili konumdadır.
Nafakanın Kaldırılması Davası
Türk Medeni Kanununun tanımış olduğu haklar çerçevesinde kişilerin evlilik birliği kurma hakkı bulunduğu gibi, evlilik birlikteliğinde meydana gelen olaylar ve karşı karşıya kalınan sorunlar ile birlikte evlilik birlikteliğinin yasal olarak boşanma davası ile sonlandırılabilmesi hakkı da bulunuyor. Kişilerin evlilik birliğini sonlandırma kararı alarak, boşanma davasını açmaları durumunda karşılarına velayet, nafaka ve tazminat gibi pek çok farklı husus çıkıyor.
Bu gibi konuların arasında nafaka konusu ve Nafakanın Kaldırılması Davası en fazla önem taşıyan hususlardan birisi konumunda bulunuyor. Özellikle de Aile Mahkemesinde görülen boşanma davası sonucunda boşanma kararı ve nafaka kararı alınması durumunda kusursuz olan veya daha az kusurlu olan taraf, kusurlu olan taraftan nafaka ödemesi alabilme hakkına sahip olabiliyor. Buna göre nafaka ödemek ile yükümlü olan tarafın, gerekli şartların oluşması durumunda nafaka kaldırılması davası açabilme hakkı bulunur.
Nafaka ödemelerinde, zaman içerisinde yaşanan olaylar veya gelişen durumlar neticesinde kararın alındığı döneme göre önemli farklılıklar meydana geliyor. Eğer nafaka kararının alındığı dönemde olduğu gibi nafaka ödemesini gerektirecek bir durum söz konusu olmaması durumunda Türk Medeni Kanunu tarafından nafaka yükümlüsü haklarının korunması çerçevesinde bu kişilere nafaka kaldırma davası açma hakkı veriyor. (Nafakanın Kaldırılması Davası)
Nafaka Kaldırma Davası Hangi Durumlarda Açılır?
Nafaka kaldırma davası Türk Medeni Kanunu çerçevesinde nafaka yükümlülerine gerekli şartların oluşması durumunda verilmekte olan bir haktır. Bu kapsamda nafaka yükümlüsü, nafaka ödemesini Türk Medeni Kanunu çerçevesinde belirtilmiş olan koşulların oluşması durumunda nafaka kaldırma davasını açabiliyor.
Ancak bu noktada belirtilmiş olan koşullar, 3 farklı nafaka türü bulunması dolayısı ile farklılık gösterebilmektedir.
Bu yüzden nafaka ödemekle yükümlü olan kişinin, ödemekte olduğu nafakaya göre belirlenmiş olan koşulları göz önünde bulundurması gerekiyor.
Buna göre nafaka alacaklısı sıfatı taşıyan kişinin boşanılan eş olması durumunda eşin bir işe girmesi veya yeni bir evlilik kurması durumunda muhtaçlık durumu sona ereceğinden,
söz konusu boşanma davası süreci içerisinde muhtaçlık durumu dolayısı ile ödenmekte olan yoksulluk nafakası ödemesine gerek kalmamaktadır.
Bu hallerde nafaka yükümlüsü, doğrudan nafaka ödemesini kesmek yerine yeniden Aile Mahkemesi’ ne başvuruda bulunarak, nafaka kaldırma davası açabilir. Eğer nafaka alacaklısı sıfatı çocuk ise nafaka yükümlüsünün, bu doğrultuda Türk Medeni Kanunu kapsamında belirtilen koşulları göz önünde bulundurması gerekir.
Buna göre çocuk için ödenmekte olan nafaka ödemesinin gerekliliğini yitirdiği öngörülen haller Türk Medeni Kanunu’ nun da 18 yaşın doldurulması veya 18 yaşın doldurulmasına ile eğitimin devam etmiyor olması şeklinde olabilir.
Bu hallerin söz konusu olması durumunda nafaka yükümlüsü tarafından ilgili Aile Mahkemesi‘ ne başvuru gerçekleştirerek, ödemekle yükümlü olduğu nafakanın gerekliliğini yitirmiş olduğu belirterek, kaldırılması talebinde bulunabilmektedir. Bu hallerde uygun görülmesi durumunda Aile Mahkemesi tarafından söz konusu nafaka ödeme kararı kaldırılmaktadır. (Nafakanın Kaldırılması Davası)
Yargıtay Kararı – Nafakanın Kaldırılması Davası
YOKSULLUK NAFAKASININ KALDIRILMASI İSTEMİ. DAVACININ ESKİ EŞİ HAKKINDA HAYSİYETSİZ BİR HAYAT SÜRDÜĞÜ FİİLEN BAŞKA ERKEKLERLE İLİŞKİSİ OLDUĞU VE LÜKS BİR HAYAT YAŞADIĞI İDDİASI.
NAFAKANIN İNDİRİLMESİ ŞARTLARININ OLUŞUP OLUŞMADIĞININ TARTIŞILMASI GEREĞİ.
ÖZET: Davacı boşandığı eski eşi davalının haysiyetsiz hayat sürdüğünü, fiilen başka erkeklerle ilişkisi olduğunu, yoksul olmadığını ve lüks bir hayat yaşadığını belirterek davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, olmadığı takdirde indirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacının nafakanın kaldırılması olmadığı takdirde indirilmesi yönünde talebi olduğu da dikkate alınarak, hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle, “çoğun içinde az da vardır ilkesi de nazara alınarak” davalının sosyo-ekonomik durumuna göre nafakanın indirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
ÖZET: Tarafların sosyo-ekonomik durumlarının araştırılması sonucu; davacının emekli maaşı aldığı, banka kredisi ile ev aldığı ve evde eşi, oğlu, gelini ve torunları ile yaşadığı, bir miktar tarlasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalının ise, oğlu ile müşterek malik olduğu evde yalnız yaşadığı, sekiz parça tarla ve bağının bulunduğu anlaşılmıştır.
Önceki davada ve bu davada tarafların ekonomik ve sosyal durumunun değişmediği belirtilerek dava reddedilmiş ise, davacının talebi üzerine davalıya ait taşınmazların tapu kayıtları getirtilmiş, ancak bu taşınmazların gelirleri hiç bir davada bilirkişi marifetiyle araştırılarak, yoksulluk ortadan kalkmasa bile azalıp azalmadığı, davalının yaşlılık nedeniyle maaş alıp almadığı, almıyor ise sebebi üzerinde durulmamıştır. Eksik araştırma ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
ÖZET: Bir kısmı ev ortamında bir kısmı ise stüdyoda çekildiği anlaşılan fotoğraflarda, davalı ile imam nikahı kıydırdığı iddia edilen şahıs arasındaki yakınlık, davacı tanıklarının beyanlarını doğrular niteliktedir. Kaldı ki, tanık beyanlarının tümden duyuma dayalı olduğu da söylenemez.
O halde, davacı tarafın dayandığı delillerle davasını ispat ettiği nazara alınıp yoksulluk nafakasının da kaldırılmasına karar verilmesi gerekir. ‘…….Türk Medeni Kanununun 176/3. maddesinde, yararına yoksulluk nafakası takdir edilen kadının evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması halinde mahkeme kararı ile nafakanın kaldırılacağı öngörülmüştür….’
YARDIM NAFAKASININ KALDIRILMASI DAVASI . YARDIM NAFAKASININ TAMAMEN KALDIRILMASI YERİNE İNDİRİLMESİ ŞEKLİNDE DE BİR KARAR VERİLEBİLECEĞİ. ÇOĞUN İÇİNDE AZ DA BULUNUR KURALI.
ÖZET: “Çoğun içinde az da bulunur” kuralı gereğince, yardım nafakasının tamamen kaldırılması yerine, davacı ve davalının ekonomik durumları gözetilerek, davalı ile birlikte yaşadıkları anlaşılan anne ve kardeşin de ekonomik durumları ayrıntılı olarak araştırılarak, yardım nafakasının indirilmesi şeklinde de bir karar verilebileceği düşünülmeksizin karar verilmesi doğru görülmemiş; kararın bozulması gerekmiştir.
YOKSULLUK NAFAKASININ KALDIRILMASI DAVASI. DAVACININ EMEKLİ OLMASI NEDENİYLE ALDIĞI MAAŞ VE MALVARLIĞININ TEREDDÜTE MAHAL BIRAKMAYACAK ŞEKİLDE TESPİT EDİLMESİ GEREĞİ. HÜKMÜN BOZULMASI
ÖZET: Mahkemece yapılacak iş; davacının, emekli olması nedeniyle aldığı maaş ve mal varlığının tereddüt mahal bırakmayacak şekilde tespit edildikten sonra; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, şartlar mevcutsa TMK’nın maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar vermek olmalıdır. Nafakanın Kaldırılması Davası
Nafakanın Kaldırılması Davası Sıkça Sorulan Sorular
NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASININ KESİNLEŞMESİ
Buna göre, nafakanın kaldırılmasına ilişkin ilamda nafakanın dava tarihi olan 05.12.2013 tarihinden itibaren kaldırıldığı dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekirken, Mahkemece yorum yoluyla alacaklının çalışmaya başladığı tarihte nafakanınkalkacağı kabulünden hareketle sonuca gidilmesi isabetsizdir.
YOKSULLUK VE YARDIM NAFAKASININ KALDIRILMASI DAVASI – DAVALININ ÇALIŞTIĞI İŞİN ELDE ETTİĞİ GELİRİN YOKSULLUK DURUMUNU ORTADAN KALDIRMAYACAĞI.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; boşandıkları, davalı kadın için 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği ve kararın 13.07.2005 tarihinde kesinleştiği; davalı kadının daha sonra …. 6. Aile mahkemesi 2009/347 Esas ile yoksulluk nafakasının artırılması davası açtığı ve nafakanın 500 TL ye çıkarıldığı, kararın 22.10.2009 da kesinleştiği, davalı kadının bekar olduğu, aylık 976 TL gelirinin olduğu, kendine ait evde yaşadığı, iki çocuğu ile birlikte yaşadığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar mahkemece; davalının çalıştığı, yoksul olmadığı gerekçe gösterilerek davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş ise de; davalının söz konusu işte asgari ücretli olarak çalışmakta olduğu dosya kapsamına yansıyan belgeler ile sabittir. Davalının günümüz ekonomik koşullarında aldığı nafaka ile geçinmesi mümkün olmadığına göre; işe girip çalışması zorunluluk arzetmektedir.
Hal böyle olunca mahkemece; davalının çalıştığı işin, elde ettiği gelirin yoksulluk durumunu ortadan kaldırmayacağı, ancak çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözönünde bulundurularak, nafaka miktarında hakkaniyete uygun bir miktar indirim yapılması gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASI – NAFAKA VE NAFAKANIN ARTIRILMASI DAVALARI KANUNDAN DOĞAN BİR ALACAĞIN TESPİTİ VE TAHSİLİ DAVASI NİTELİĞİNDE OLDUĞU.
DAVA TARİHİNDEN İTİBAREN NAFAKANIN AZALTILMASINA KARAR VERİLMESİ GEREĞİ.
ÖZET: Nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Bu durumda, mahkemece; dava tarihinden itibaren nafakanın azaltılmasına karar verilmesi gerekir.
YOKSULLUK NAFAKASININ KALDIRILMASI DAVASI – DAVALININ ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞIYOR OLMASININ ONU YOKSULLUKTAN KURTARMAYACAĞI.
DAVALININ İŞE GİRMESİ VE GELİR ELDE ETMESİ NEDENİYLE NAFAKADA UYGUN BİR MİKTAR İNDİRİME KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ.
Davalının asgari ücretle çalışıyor olmasının, onu, yoksulluktan kurtarmayacağı dikkate alınmadan hüküm tesisi doğru değildir. Ne var ki, tarafların mali durumlarının değişmesi iradın artırılması veya azaltılmasını gerektireceğinden, davalının işe girmiş olması ve gelir elde etmesi nedeniyle nafakada uygun bir miktar indirime karar verilmesi gerekirken, nafakanın tümden kaldırılması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?