Perruche Davası ve Doğum Öncesi Teşhis Nedeniyle Tazminat Davası Ankara Avukat, Boşanma Avukatı, Miras Avukatları Ankara

Ankara Avukat

ANASAYFA

Perruche Davası ve Doğum Öncesi Teşhis Nedeniyle Tazminat Davası

Perruche Davası ve Doğum Öncesi Teşhis

Perruche Davası ve Doğum Öncesi Teşhis Hatası Nedeniyle Tazminat Nedir Nasıl Alınır? Modern dünyada hekimlerin hukuksal yükümlülükleri dahilinde doğum öncesi teşhis, engelleyici tıp ile anne ve babalara engelli bir çocuğun doğumunu engelleme olanağı vermektedir.

Bu doğrultuda da Fransa’ da Yargıtay tarafından “Perruche kararı doktrinde” hekimin hukuksal yükümlülüğü, illiyet bağı ve zarar olgusunu kapsamına önemli bir tartışma oluşturmaktadır.

Söz konusu karar ile önemli bir karar değişikliği meydana gelmiş ve bu karar değişikliği ile doğmuş olmaktan dolayı uğranılan zararı tanzim etme olanağını ortadan kaldırmıştır.

Bu doğrultuda da “Anti-Perruche Kanunu” yürürlüğe alınması ile birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından müdahale gerçekleştirilmesine neden olmuş  ve bu kanunun geriye etkisi Fransa’ nın AİHM önünde mahkum olmasına neden olmuştur ki bunun neticesinde de geriye etkililik hakkında bu hüküm Fransız Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.

Doğum öncesi anne karnında bulunan ceninin mevcut sağlık durumunda ortaya çıkan tıbbi tekniklere paralel şekilde geçmişe oran ile daha yüksek tespit imkanı bulunmasının hekim tarafından teşhis edilmesine ilişkin çalışmalarının daha da önemli bir hale gelmesine neden olmuştur.

Fransız Yargıtay’ ı tarafından alınan “Perruche Kararı” hekimin doğum öncesi kontroller sırasındaki yükümlülüğü yönünden hem hukuksal hem de ahlaki yönden önemli tartışmaların yaşanmasına neden olmuştur.

Nicolas Perruche tarafından anne ve babasının çocuklarının engelli olarak doğması dolayısı ile karşı karşıya kaldıkları maddi ve manevi zararın karşılanması doğrultusunda herhangi bir sorun yer almamasıyla beraber çocuğun kendisinin karşı karşıya kaldığı öne sürülen zararın tanzim meselesi öncelikle illiyet bağı ve zarar olacak şekilde yükümlülük hukukuna dair bazı olguların üzerinde tekrar değerlendirilme gerçekleştirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Perruche Davası ve Doğum Öncesi Teşhis Nedir?

21. yüzyıl dünyasının modern hukuk sistemi dahilinde Fransa’ da meydana gelen ve ‘Perruche olayı’ olarak belirtilen ve bu olaya bağlı şekilde yürütülen yargı süreci hekimin ve sağlık kuruluşlarının tazminat sorumluluğu yönünden bazı ciddi ilkelerin üzerinde yeniden değerlendirmelerde bulunulması gerekliliğini oluşturmuştur.

Sağlık davalarının konusu olan Doğum öncesi teşhis hatası nedeniyle hekimin mevcut yükümlülüğünün onaylanabilmesi açısından ilk olarak hekimin kusurlu bir eylemde bulunarak, bu eylemi sonucunda ortaya çıkan durum arasında ideal bir illiyet bağı teorisinin onaylandığı manasında bir “nedensellik” bağının bulunması gerekliliği bulunmaktadır.

‘Perruche olayı’ kapsamında söz konusu olduğu şekilde hekimin teşhis hatasından kaynaklı doğum hataları olarak çocukta meydana gelen engel kendi eylemiyle meydana gelmemesi halinde ise bu ‘nedensellik’ bağının söz konusu olmadığı belirtilir. Perruche Davası ve Doğum Öncesi Teşhis

Perruche Davası Nedir?

Bu sebep ile de çocuğun kendi yaşadığı zararın tanzim edilmesine ilişkin bir talebin gerçekleştirilmesi durumunda bu talebin reddi kararının alınması gerekliliği bulunur. Bunun yanı sıra “Perruche davası” yükümlülük hukukunda zarar olgusunun da tekrar gözden geçirilmesine neden olmuştur.

Doğum öncesinde anne karnında bulunan bebekte hekimin tespit edemediği bir hastalık veya bozuklukların sonucunda annenin kürtaj yapmayı seçme şansı olmayabiliyor. Perruche Davası ve Doğum Öncesi Teşhis

Perruche Davası ve Doğum Öncesi Teşhis Sıkça Sorulan Sorular

İDRAK ÇAĞINDA BULUNAN ORTAK ÇOCUĞUN GÖRÜŞÜNÜN ALINMASI LÜZUMU.

İdrak çağında tespit edilen ortak çocuğun, mahkemece özellikle ya daistinabe yolu ile dinlenerek küçüğün ebeveynlerinden hangisinin yanısırakalmak arzuladığı ile ilgili görüşünün alınması, gerektiğinde bu görüşün değerlendirilmesi ve ayrı olarak çocuğun üstün yararının belirlenmesiitibariyle, mahkemece uzman ya da uzmanlar görevlendirilip, uzmanraporu alınarak bütün kanıtlar beraber değerlendirilerek hasıl kalitedeneticeye göre velayetin düzenlenmesi lazım olur.

NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ VE SOYBAĞININ KURULMASI İSTEMİ

Dosya içersinde sahip olunan nüfus kayıtlarından, davacının doğum tarihinde, iddia edilen kalıtsal annenin evli bulunmadığıanlaşılmaktadır.

Bu halde dava, anne isiminin silinip kalıtsal anne isiminin yazılması ve kayden baba olan bireyin isminin silinmesi istekleri istikametinden“gerçeğe marjinal beyana dayalı yapılan nüfus girdilerinin düzeltilmesi” davası olmakla beraber, nüfus kaydına kalıtsal baba isminin yazılmasıistikametinden soybağı davası niteliğindedir.
Bu nedenlerle, bütün talepler istikametinden uyuşmazlığın, kalifiyemahkeme olan aile mahkemesi doğrulusunda çözümlenmesi gereklidir.

EVLİLİĞİ DEVAM EDEN ANNENİN BU EVLİLİĞİ GÖZARDI EDİLEREK BEKARLIK HANESİNE TESCİLİNE KARAR VERİLMESİNİN İSABETSİZLİĞİ

Medeni Kanunun 321. maddesinde, çocuğun esas ve baba evli ise ailenin soyadını, esas evvelkievliliğinden kaynaklı çifte soyadı taşıyorsa çocuğun onun bekarlık soyadını taşıyacağı;

Soyadı Nizamnamesinin 15. maddesinde ise, evlilik devam eder iken ya da evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içersinde doğan çocukların babalarının soyadını, evlilik dışında doğan çocuklar, analarının soyadını, esas evvelki evliliğinden kaynaklı çift soyadı taşıyorsa, çocuğun onun bekarlık soyadını, evlilik dışında doğmuş çocuklar, esas ve babanın birbirleri ileizdivaç etmesi ya da babalarının tanıması ya da hakimin babalığa hüküm vermesi ile babanın soyadını alacakları;

Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına Ait Yönetmeliğin 22. maddesinde (1) Evlilik içersinde ya da herhangi bir nedenle evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içersinde Türk babadan olan ya da Türk anadan doğan çocuklar doğumlarından başlayarak Türk vatandaşlığını kazanacakları ve bu çocukların babanın soyadını alacakları ve aile kütüklerinde babalarının hanesine yazılacakları hükme bağlanmışın Mahkemece uygulanan yargılama sonunda; ufak H.’ın S.’nin bekarlık hanesine bekarlık soyadı ile tesciline hüküm verilmiş ise de; yukarıdaki belirti edilen yasa hükümlerine marjinal olarak, 13.10.1994 tarihinde evli olan ve H.’ın doğduğu 07.09.2010 tarihinde evliliği devam eden anne S.’nin bu evliliği gözardı edilerek H.’ın S.’nin bekarlık hanesine tescilinehüküm verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Sonuç: Bu haysiyetle yukarıda izah eden nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın HUMK mm 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla yasa yararına BOZULMASINA, ve gereği yapılmak üzere misali ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 11.09.2017 gününde oybirliğiyle hüküm verildi.

VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI

Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; aslolanın çocuğun üstün yararının bulunduğu da öneme alınarak, ortak çocuğun bozmadan sonra değiştirdiği beyanını destekler ve iddia ettiği vakıaları haklı çıkarır dosyaya yeni bir kanıt sunulmadığı gibi,

Bozma ilamının gereğinin yapılmamasını gerektirecek, yeni bir vakıa da ortaya gelmemiştir. Hal böyleyken, mahkemece Dairemizin 2015/17338 asal ve 2015/20852 hüküm sayılı ilamında belirtildiği üzere davanın kabulüne hüküm verilecek yerde, usul ve kanuna aykırı olarak davanın yeniden reddinehüküm verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma içersinde takdir olunan 1.480 TL vekalet fiyatının, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, temyiz peşin harcının heves durumundayatırana geri verilmesine, işbu hükmün tebliğinden ardından 15 güniçersinde hüküm düzeltme yolu açık olmak suretiyle oybirliğiyle hükümverildi.

EKSİK SORUŞTURMAYA DAYALI OLARAK KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARARIN VERİLDİĞİ

Çocuğun hangi nedenden dolayı öldüğü, ölen hastasının zarar görmemesi için mesleki tüm şartları yerine getirmek, tıbbi açıdan zamanında teşhis koyup, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak ve uygun tedavi yöntemlerini uygulamak zorunda olan doktor şüphelilerin,

Çocuğun ölümünde tıbbi açıdan kusurlarının bulunup bulunmadığı, kusurları varsa hangi eylemlerinden dolayı kusurlu oldukları ve gerekli tıbbi müdahale yapılsa dahi ölüm neticesinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hususlarında Yüksek Sağlık Şurasından ya da üniversitelerin ilgili bölümünden yeniden rapor alınarak,

Ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik soruşturmaya dayalı olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği anlaşıldığından, anılan karara karşı yapılan itirazın usulünce inceleme yapılmasından sonra sonuçlandırılması yerine reddine ilişkin kararda isabet görülmediğinden kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekir.

249 Görüntülenme

AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?

AVUKATA SORU SOR

 

BİZE ULAŞIN

İletişim Bilgileri

AV.İLKAY UYAR KABA

AV.İLKAY UYAR KABA

  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
Telefon WhatsApp