Yanlış Ameliyat Sonucu Tazminat Davası Açılır Mı?
Yanlış Ameliyat Sonucu Tazminat Davası | Modern hukuk sistemi dahilinde kişilerin sahip oldukları tazminat davası hakkı kapsamında bulunan konulardan birisi de yanlış tedavi veya yanlış teşhis uygulaması ya da kusurlu tedavi süreci gibi hallerde meydana gelen zararları kapsamaktadır.
Hekimler tarafından hastanın rahatsızlığının giderilebilmesi amacı ile tıbbi mesleklerinin gerekliliklerini yerine getiriyor olsa da bazı hallerde hasta yönünden zararların meydana gelmesine yol açacak yanlış tedavi veya hatalı teşhis gibi durumlar söz konusu olabiliyor.
Yanlış Ameliyat Sonucu gibi hallerde hastaya tazminat davası açma hakkı, söz konusu zararlarının tanzimi için kanunda yer almıştır.
Yanlış ameliyat ve tedavi nedeniyle tazminat davası açacak kişilerin, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilme imkanı ve hakkı vardır.
Doktorun yaptığı yanlış ameliyat ve uyguladığı hatalı tedavi sonucu açılan davalar modern hukuk sisteminde malpraktis davaları olarak da isimlendirilir.
Malpraktis davasını açacak kişiler, doktorun sorumluluğundan meydana gelen hatalar sebebi ile karşı karşıya kaldığı zararı tazmin edebilme imkanına sahip olabiliyor.
Bu tip malpraktis davaları açısından en önemli konulardan birisi de kesinlikle söz konusu tazminat davası ile ilgili olarak öne sürülmekte olunan hekimin hatasının somut biçimde kanıtlanması gerekliliğidir.
Bu durumda söz konusu yanlış tedavi nedeniyle tazminat davası süreci içerisinde kişinin pek çok tıbbı prosedür ve tıbbi araştırma ile karşı karşıya kalmaktadır.
Ayrıca herhangi bir hak kaybının oluşmaması ya da dava sürecinin daha kısa süreler içerisinde lehte ve istenen sonuçları sağlayacak biçimde sonuçlandırılabilmesi için avukatlık danışmanlıklarından yararlanılması önerilir.
Çünkü malpraktis davaları için kişinin avukat tutma zorunluluğu bulunmasa da söz konusu dava sürecinde profesyonel desteğinin alınması dava sonucu ve sürecinin işleyişi açısından kişiye önemli avantajlar teşkil edecektir. | Yanlış Ameliyat Sonucu Tazminat Davası
Yanlış Ameliyat ve Hatalı Tedaviden Dolayı Tazminat Davası Açma Hakkı
Hatalı gerçekleştirilen tedavi ve ameliyat ardından hastanın veya yakınlarının oluşan zararların tanzimi için maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı modern hukuk sistemi dahilinde bulunmaktadır.
Bu noktada söz konusu tedavi uygulamalarının hatalı gerçekleştirildiği kararı değerlendirme ve araştırma süreci gerçekleştirilmesi gerekliliğini oluşturmakta ve bilirkişi tespitine ihtiyaç duyulmaktadır.
Çünkü söz konusu yanlış tedavi nedeniyle tazminat davalarında davayı açan hastanın veya yakınlarının mutlaka söz konusu hatalı tedavi durumunu kanıtlamaları gerekmektedir.
Yanlış tedavi nedeniyle açılan tazminat davaları tıbbı bir uzmanlık gerektiren incelemeye konu olduğundan, mahkeme tarafından bilirkişi raporu oluşturulması istenebilir.
Bilirkişi tarafından gerçekleştirilen araştırmalarda söz konusu yanlış ameliyat, yanlış tedavi, kusurlu tedavi uygulaması ve hatalı teşhis gibi iddiaların var olup, olmadığı incelenerek, raporunda tedavinin yanlış yapıldığı yönünde bir bulguya rastlar ise mahkeme tarafından doktora cezai işlem veya tazminat ödemesi hükmü verilebilmektedir.
Son derece teknik tabirin ve uygulamanın söz konusu olduğu bu malpraktis davaları süreci içerisinde yeterli bilgiye sahip olunmaması ve süreç işleyişinin yanlış yönlendirilmesi gibi etkenlerden kaynaklı olarak herhangi bir hak kaybının yaşanmaması adına yanlış tedavi nedeniyle tazminat davası açımında bu tip tazminat davalarında deneyimli olan avukatlardan hukuki destek ve danışmanlık alınması önerilir.
Tazminat davası esnasında ve sonucunda davaya dahil olacak sigorta şirketi ile görüşülmesi başvurulması davanın olumlu ve hızlı sonuçlanmasına etkili olacaktır. | Yanlış Ameliyat Sonucu Tazminat Davası
Yanlış Ameliyat Sonucu Tazminat Davası | Sıkça Sorulan Sorular
YARGILAMA SIRASINDA ALINAN RAPORLAR ARASINDA ÇELİŞKİ OLUŞTUĞU – ÖLEN ÜZERİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN TEDAVİNİN TIP KURALLARINA UYGUNLUĞU Yargılama sırasında alınan raporlar arasında çelişki oluştuğu ve giderilmediği anlaşılmakla, dosyanın tüm tedavi evrakları ile birlikte Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna sevki ile ölen üzerinde gerçekleştirilen tedavinin tıp kurallarına uygun olup olmadığı,
Ölümün neden kaynaklandığı, ölüm ile sanığın eylemi arasında illiyet bağı kurulup kurulamayacağı ve mevcut eylem nedeniyle sanığa kusur izafe edilip edilemeyeceği hususunda rapor alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayini ve tespiti gerekir. DAVA KONUSU OLAYIN GELİŞİMİ VE MANEVİ TAZMİNATIN TAKDİRİNDE GÖZETİLECEK İLKELER – MAHKEMECE HÜKMEDİLEN TAZMİNAT MİKTARININ FAHİŞ OLDUĞUNUN KABULÜ LÜZUMU Dava konusu olayın gelişimi ve manevi tazminatın takdirinde gözetilecek ilkeler gözetilerek, mahkemece hükmedilen tazminat miktarının eylem ve dava tarihi itibariyle,
İktisadi ve ekonomik koşullar, paranın satın alma gücü ile somut olayın özellikleri de değerlendirildiğinde, fahiş olduğunun kabulü gerekir.
O halde ilgili ilkeler doğrultusunda takdir edilecek daha makul bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. DAVACININ DAVALILAR TARAFINDAN AMELİYAT SONRASI ETKİN TEDAVİ HİZMETİ VERİLMEDİĞİ VE YANLIŞ TEDAVİ UYGULANDIĞI İDDİASINA DAYANILDIĞI Adli Tıp raporunda her ne kadar ortaya çıkan rahatsızlık yapılan ameliyatın bir komplikasyonu olarak değerlendirilmiş ise de, davacı davalılar tarafından ameliyat sonrası etkin bir tedavi hizmeti verilmediği, yanlış tedavi uygulandığı iddiasına da dayanmıştır.
Mahkemece, davacının iddia ettiği bu hususlarla hususlarla ilgili tüm bilgi ve belgeler, gerek davalı hastanedeki ameliyat ve tedaviye, gerekse diğer hastanede yapılan tedavilere ilişkin tüm bilgiler, varsa çekilen filmler, inceleme raporları, epikriz ve Adli Tıp Kurumundan alınan raporun birlikte gönderilip,
Üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak konusunda uzman, akademik kariyere sahip üç kişilik bilirkişi kurulundan, taraf, hakim ve Yargıtay denetimine açık bir rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir. SANIĞIN DOLANDIRICILIK KASTIYLA KAMUYU ZARARA UĞRATMAYA ÇALIŞTIĞINI GÖSTERİR HER TÜRLÜ ŞÜPHEDEN UZAK KESİN DELİL ELDE EDİLEMEDİĞİ Sanığın konumu itibariyle tıp merkezinde tedavi olan her hastanın kaç seansa girdiği, kaç seansta böbrek taşının kırıldığını bilmesinin mümkün olmadığı, yine bunların doğru şekilde rapor, reçete ve faturalara işlendiğini takip edemeyeceği,
Aksinin düşünülmesi halinde böbrek kırma seanslarına katılan diğer görevliler ile bu konuda işbirliği içerisinde hareket etmesi gerektiği, buna ilişkin bir delil ve iddianın da bulunmadığı,
Kaldı ki tedaviler sona erdikten sonra hangi hastada böbrek taşının hangi seansta kırıldığının tespitinin bu aşamadan sonra mümkün olamayacağı, bu yönleri ile sanığın sahte olmadıkları anlaşılan radyoloji raporları doğrultusunda düzenlenen faturalara yansıyan bilgilerin gerçeğe aykırı olduğunu bildiğini ya da bunların gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesine neden olan görevlilerle işbirliği içerisinde hareket ettiğini ve dolandırıcılık kastı ile kamu kurumunu zarara uğratmaya çalıştığını gösterir her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşılmakla, sanık hakkında verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir. YARALANMALI İŞ KAZASI – MESLEK GRUP NUMARASININ YANLIŞ BELİRLENMESİ SONUCU MALULİYETİN YANLIŞ BELİRLENDİĞİ Yapılması gereken iş; davacı sigortalıya sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi noktasında meslek grup numarasının yanlış belirlenmesi sonucu maluliyetinin yanlış tespit edildiği konusunda Kuruma müracaatı için önel vermek,
Kurumca tespit olunan maluliyete yine itirazı olursa gerektiğinde işverenin hasım gösterildiği kazalının maluliyet oranının tespiti davası açması için ayrıca önel vermek, çıkacak sonuca göre tüm delilleri bir arada değerlendirerek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?