Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası

Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası
Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası Hakkında icra takibi başlatılmış borçlu sıfatındaki kişinin mallarını satmasına kadar geçen sürede malların maliki olarak değerlendirilmesi hukuki kurallarla açık bir şekilde ifade edilmiştir. Kişi üzerinde hak sahibi olduğu mallarla ilgili olarak onları tasarruf etme hakkını da kullanabilmektedir. Eğer borçlu kişinin borçlandığı...
Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası, Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası Nasıl Açılır? Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası Zamanaşımı, Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası Ne Kadar Sürer? Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası Dilekçesi, Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası Süresi. Mal kaçırma davaları borçlu kişinin icra takibi aşamasında, alacağın tahsil edilmemesi için başvurduğu bir yöntemdir. Borçlu farklı nedenlerden dolayı borçlarını ödemekten kaçınmak isteyebilir. Alacaklının zarara sokulduğu bu yöntem, kanunlar önünde suç olarak değerlendirilmektedir.

Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası Açmakta Yetkili Merciler Hangi Mahkemelerdir?

Alacaklı alacaklıdan mal kaçırma davası hakkında bilgi sahibi olur olmaz, Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaat edebiliyor. Cumhuriyet Başsavcılığı başvuru üzerine, şikayet edilmiş kişi üzerinde herhangi bir takibin olup olmadığına bakar. Daha sonra şikayet edilen kişi çağrılır. Müşteki dinlendikten sonra, deliler incelenmeye alınır. Bu sayede kamu davasının açılması için yeterli neden olup olmadığı da ortaya çıkmış olur. Delillerin yeterli görülmesi Halinde ise Asliye Ceza Mahkemesi konu hakkında dava açar.

Alacaklıdan Mal Kaçırma Davasında Zaman Aşımı Süresi Ne Kadardır?

Davanın önüne geldiği hakim her kimse, esas defterine kayıt eder. Sanıklar ve eğer varsa tanıklar bu doğrultuda duruşmaya çağrılır. Eğer davada söz konusu olan kaçırılmış mallar taşınmazlar arasında yer alıyorsa, bu taşınmazların bir listesi yapılarak kayıt altına alınır. Alacaklıdan mal kaçırma davası zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Alacaklının zarar uğratılması amacı ile yapılan bu harekette, süre 5 yıl olarak belirlenmiştir.Zaman aşımı süresinin başlangıcı suçun işlendiği tarihtir. Diğer bir değişle, sanık suçun maddi unsurunu yerine getirdiği zaman, süre başlamış olur.

Tasarrufun İptali Davası Nasıl Açılır?

Alacaklıdan mal kaçıran borçlunun tasarrufları iptal etmek amacı ile açmış olduğu davaya tasarrufun iptali davası denmektedir. Bu dava İflas Kanunu madde 277 çerçevesinde düzenlenmiştir. Alacaklıdan mal kaçırma davası nasıl açılır diye merak edenlere söyleyelim; davanın açılabilmesi için ilk olarak davacının geçici acizlik vesikası alması gerekir. Aynı zamanda borçlu hakkında başlatılmış olan icra takibinin kesinleşmiş karara bağlanma zorunluluğu bulunur. Kesinleşmemiş olan kararlarda satış işlemi olmaz dolayısı ile tasarruf iptal davası da açılmamış olur. Temel olarak yerine getirilmesi gereken şart, alacak varlığının olmasıdır. Davalar görevli ve yetkili mahkemede açılmalı, tarafların dava açma ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası, Hakkında icra takibi başlatılmış borçlu sıfatındaki kişinin mallarını satmasına kadar geçen sürede malların maliki olarak değerlendirilmesi hukuki kurallarla açık bir şekilde ifade edilmiştir. Kişi üzerinde hak sahibi olduğu mallarla ilgili olarak onları tasarruf etme hakkını da kullanabilmektedir. Eğer borçlu  kişinin borçlandığı kimseler borçlunun hali hazırda var olan mallarından haklarını alabiliyorlarsa bu durumda borçlunun malları ile ilgili olarak yaptığı tasarruflar önemsiz kalmaktadır. Eğer bu durum tasarruf edilen mallar üzerinden mümkün olmuyorsa bu durumda borçlunun tasarruf ettiği mallar üzerinden ortaya çıkan zararları miktarını iptal ettirmesi ya da  Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası açarak alacaklının mal kaçırmasını önleme hakkı da bulunmaktadır. Borçlu konumunda icra dahil olan kişiler çoğu zaman borçlarını ödemekten kaçmak için farklı yollara başvururlar. Bunu gerçekleştirmek için cebri icra işlemlerine karşılık olarak mallarının haciz görmesinin ya da satılmasının önüne geçmek amacıyla mallarını kaçırmaya çalışabilirler. Kişiler bunu yaparken hacizden hemen önce ellerinden çıkararak başkalarına aktarmış oldukları mallarının hacze uğramasının önüne geçmeye çalışırlar. Bunun sonucunda borçlu  kişilerin ödemesi gereken bedeller herhangi bir mal varlığı bulunmadığı için alacaklı tarafından tahsil edilemeyecektir. İcra İflas Kanunu'nda açıkça belirtilmiş  maddelere göre alacaklının haciz sonrası beklediği borçların ödenmesi durumunun borçlu tarafından engellendiği açık bir şekilde ifade edilmiştir. Tasarrufun iptali ile ilgili olarak kanunda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre borçlu tarafından üçüncü bir kişiye devredilmiş olan malların tasarruflarının iptali mümkün olabiliyor. Bu gerekçeyle açılan davalar mahkemelerde tasarrufun iptali davası olarak görülmektedir. Bu davalar sayesinde alacaklı kişiler borçlunun icra işlemleri sürecine girilmeden önce mallarını elinden çıkarıp üçüncü bir kişiye aktardığını gösterir ve mallar üzerindeki tasarrufun iptal edilmesini sağlar. Tasarrufun iptali davası alacakları korumakta önemli ölçüde ilerleme kaydedilmesi açısından dikkat çekici bir durum olurken tam anlamıyla tasarrufun geçersiz olmasını sağlamada yetersiz kalmaktadır. Alacaklıdan Mal Kaçırma Davasının kazanması durumunda davaya konu olan mal üzerinde borçluya ait olarak malın değerlendirilmesini sağlayarak haciz işlemlerini yaptırıp satıştan elde edilen miktarları elde edebilir. Satış işlemlerinin ardından kişilerin alacaklarından daha fazla miktarda bir para elde edilmesi söz konusu olursa bu durumda hakkını kaybetmiş  mal sahibi üçüncü kişiye hakkının iade edilmesi gerekmektedir. Bir işlem hukuki kurallar açısından uygunluk taşıyor ve bunun bir sonucu olarak alacaklı kişilerin zarara uğramasına sebep oluyorsa bu durumda dava açılması mümkün olmaktadır. İradi işlemlerin davaya dahil edilmesi bu noktada mümkün oluyor. Bunun dışında kalan mahkeme kararıyla yapılan devir işlemleri ve üçüncü kişinin icra yolu ile almış olduğu mallar hakkında dava açılması söz konusu değildir.

Alacaklıdan Mal Kaçırma Davasında Tasarrufun İptali Davaları

İcra süreçlerinde alacaklıların tasarrufu iptal davası açabilmesi için mutlaka malların karşılıksız bir şekilde bağışlanmış olma yoluyla tasarruflarının gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Borçlu sıfatına sahip  kişiler ellerinde mal bulunmazsa bunu gerekçe göstererek aciz vesikası ile tasarrufun iptalini talep edebiliyor. Bunun yanı sıra borçlunun iflas etmesi halinde iflas tarihinden önceki iki yıl içinde devretmiş olduğu mallarla ilgili olarak tasarrufun iptali davalarını açmak mümkün olmaktadır. Kişilerin iki seneden daha önceki süreler içerisinde ivazsız olarak bir malı ya da malları devretmiş olması Alacaklıdan Mal Kaçırma Davasında alacaklının tasarrufu iptal davası açması için yeterli olmamaktadır. Tasarrufu iptal davalarına konu edilmeyecek  bazı mallar da bulunmaktadır. Evlilikler, doğum günleri, sünnet ve bayram vakitleri gibi özel günlerde kişilere verilmiş  hediyelerin üzerinde tasarrufun iptali davası açılması mümkün olmamaktadır. Haciz işlemleri ya da kesin iflastan önceki iki yıllık süre içinde kişilerin birinci dereceden üçüncü dereceye kadar yakınları için ivazlı tasarruflar da iptale dahil edilmiştir. Eğer borçlunun üçüncü bir kişiye yaptığı tasarruf işlemi verilen malın değerinden çok daha düşük bir değerde yapılmışsa bu aradaki farkın tasarruflarının ivazsız olarak değerlendirilmesi mümkün oluyor ve iptale dahil ediliyor. Borçluya kira geliri gibi irat ve intifa hakkı sunan sözleşmeler ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleri gibi sözleşmeler de ivazsız olarak değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. İptale dahil edilen bu haklarla ilgili olarak haciz ve aciz vesikasının elde edilmesinin öncesinde bir yıllık süre içinde gerçekleştirdiği tasarruf işlemleri de iptale dahil edilebiliyor. Bir malın rehine olarak bir başka kişiye verilmesi halinde de diğer alacaklı durumundaki kişilerin zora düştüğü dikkate alınarak tasarrufun iptal edilmesine karar verilebilir. Para ile ya da sıradan ödeme araçları ile yapılmamış  ödemeler söz konusu olduğunda bir yıllık süre içinde kişilerin bu malları iptale dahil etmesi mümkün olmaktadır. Borçlunun borcunu vakti gelmediği takdirde ödemesi sonrasında da tasarrufun iptaline karar verilebilir. Eğer tasarrufun iptali için yapılan başvurularda üçüncü kişilerin borçlunun iflas ya da icra sürecinde olduğu bilinmiyorsa bu durumda tasarrufun iptalini gerçekleştirmek üzere yapılan dava başvurularının doğrudan reddedilmesi söz konusu olmaktadır. Doğrudan alacaklının zarar görmesi için yapılan tasarruflarla ilgili olarak da üçüncü kişinin bu durumdan haberinin olup olmadığı konusundaki bilgisine göre hareket edilir. Alacaklı  kişinin bu noktada üçüncü kişinin kasıtlı bir şekilde malı borçludan teslim aldığını ispatlaması gerekiyor. Tasarrufun iptali davalarının açılabilmesi için tasarrufun yapıldığı tarih ilk vakit sayılmak üzere geriye doğru beş yıllık sürede alacaklının haciz ya da iflas süreçlerini takip etmiş olması da gereklidir.

Mal Kaçırma Davası Tasarrufun İptali Davalarında Zamanaşımı Süreleri

Tasarrufun iptali davalarıile ilgili olarak kişilerin dikkat etmesi gereken süre tasarruf işleminin gerçekleştirilmiş olduğu tarihi takip eden ilk beş yıllık süredir. Bu sürelerin dışına çıkılan uygulamalarda kişilerin sahip olduğu haklarını kaybetmesi söz konusu olabiliyor. Davalar ancak alacaklı tarafından borçlunun haczedilecek ya da icraya dahil edilecek malı veya malları bulunmadığı takdirde açılabilmektedir. Bunlar dışında kalan borçlunun hileli bir şekilde haciz işlemini başlatması gibi durumlarda da mallarını kaçırması söz konusu olabiliyor. Buna ek olarak pek çok kişinin satış ihaleleri sırasında yüksek teklifler vererek malları alıp bu sayede malların kaçırılmasını sağlaması da mümkün oluyor. Tüm bunlara karşılık  alacaklılar hukuk sisteminden gelen haklarını korumak adına tasarrufun iptali davalarını açabilmektedirler. Özellikle ticari faaliyet içindeki kişiler için söz konusu olan mal kaçırma durumlarına karşı önlem almak adına kişilerin mutlaka hukuki olarak haklarını en iyi şekilde bilmeleri ve buna göre hareket etmeleri gerekmektedir.

Yargıtay Kararı - Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası

TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN YARI PAYININ VAAT BORÇLUSU ADINA KAYITLI OLDUĞU - DAVALI YÖNÜNDEN SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNİN TAPUYA ŞERH EDİLMEMESİ NEDENİYLE MİRASÇIYI BAĞLAMAYACAĞI GEREKÇESİ - DAVANIN REDDİNİN İSABETSİZLİĞİ ÖZET: Dava konusu bağımsız bölümün 1/2 payının vaat borçlusu ... adına kayıtlı olduğu, 1/2 payının ise vaat borçlusu...'in tek mirasçısı... adına intikalen tescil edildiği görülmektedir. Mahkemece, davalı ..yönünden satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilmemesi nedeniyle mirasçı..'i bağlamayacağı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de vaat borçlusu ...'in mirasçısı olarak halefiyet ilkesi gereği sorumluluğu bulunduğu kabul edilerek değerlendirme yapılması gerekirken davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. TASARRUFUN İPTALİ DAVASI - KİŞİNİN BORÇLUNUN ALACAKLILARINA IZRAR KASTI İLE HAREKET ETTİĞİNİ BİLEBİLECEK KİŞİLERDEN OLMASI - ŞUFA DAVASINA KONU TASARRUF YÖNÜNDEN İPTAL DAVASI AÇILMASINA ENGEL YASAL DÜZENLEME BULUNMAMASI - KARARIN ONANMASI ÖZET:  Olayda davalı dördüncü kişi M. S.`nın şuf`a hakkını kullanmış olduğu davanın kabul ile sonuçlanmış olması yanında davalı M.`nın kardeşi  davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırma ya da alacaklılarına ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de davalı M.`ya yapılan tasarrufun iptali gerekeceğine, Açılan şuf`a davasının somut olayda olduğu gibi alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik olarak kullanılması durumunda şuf`a davasına konu tasarruf yönünden iptal davası açılmasına da engel yasal bir düzenleme bulunmamasına ve karardaki diğer gerekçelere göre, davalı M. S.  vekilinin yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar Mal Kaçırma Davası verilmiştir. İSTİHKAK DAVASI - BORÇLU VE ÜÇÜNCÜ KİŞİ TARAFINDAN ALACAKLIDAN MAL KAÇIRMAYA YÖNELİK DANIŞIKLI İŞLEMLER YAPILDIĞININ KABULÜ - DAVANIN REDDİNE KARAR VERMEK GEREKTİĞİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU ÖZET: Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, borçlu ve üçüncü kişi tarafından alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler yapıldığının kabulüyle davanın reddine karar vermek gerekirken, hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Makalemizde Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası konusu anlatılmıştır. Makalemizde Alacaklıdan Mal Kaçırma Davası konusu yer almıştır. Diğer bilgilendirici makaleler için Ankara Avukat ve İcra Avukatı sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.

Bu haber toplam 537 defa okunmuştur
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
İLETİŞİM: 0 312 229 25 05 CEP: 0 545 229 25 05 ADRES : Adres: Eti, Strazburg Cd. N:10/9, 06101 Çankaya/Ankara