İcra ve İflas Hukukunda Tasarrufun İptali Davaları
Borçlunun İcra Takibi Öncesi Ev ve Aracı Satması | Tasarrufun iptali davaları, son yıllarda oldukça sık rastlanılan davalardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü, zaman değişip geliştikçe, kişiler arasındaki borçlanmalar da artmakta ve bu durum da elbette, kötü niyetli bir borçlu kitlesi doğurmaktadır.
İşte bu dava, kötü niyetli borçluların amaçlarına ulaşmalarını engellemek maksadıyla, kanun koyucu tarafından İcra ve İflas Kanunu’nun 277-284 maddeleri arasında hüküm altına alınmış olan davalardır.
İcra Takibinden Önce Borçlunun Mal Kaçırması | Borçlunun İcra Takibi Öncesi Ev ve Aracı Satması
Kötü niyetli borçluların, aldıkları borç bedelini ödememelerinin ardından, alacaklının gerçekleştireceği icra takibinde, kendi mal varlığı değerlerine haciz kaydı koydurulamasın diye, elindeki mal varlığı değerlerini üçüncü kişilere sahte bir satış ve devir işlemiyle temlik etmesi durumlarında karşımıza çıkar.
Bu durumda, alacaklının yapacağı şey, tasarrufun iptali davası açmaktır. Yani, borçlunun belirli dönemlerle sınırlı olarak tespit edilecek zaman içerisinde gerçekleştirmiş olduğu mal varlığı devirlerinde, bu mal varlığı değerlerini devralan kişilere karşı “tasarrufun iptali davası” açarak alacağını temin etmesi durumudur.
Bu durum, günümüzde icra takibi usulünün oldukça sıkı kurallara bağlı tutulmasının da bir sonucudur. Yani, artık kanun koyucu, icra takibine maruz kalan borçlunun tarafını tutmakta olduğu için, bazı borçlular bunu kötüye kullanmakta, kanun koyucunun bu iyi niyetini istismar etmektedir. | Borçlunun İcra Takibi Öncesi Ev ve Aracı Satması
Örneğin, kendi mal varlığı değerlerini bir tür muvazaa ile, yani sahte ve danışıklı olarak üçüncü bir kişiye devretmektedirler. Böylece, alacaklının alacağını tahsil etmesi oldukça büyük bir zorlukla karşı karşıya kalmaktadır.
Bu gibi durumlar, kanun koyucuyu alacaklı lehine de birtakım tedbirler almaya itmiştir. Tasarrufun iptali davaları da bunun bir neticesi olarak karşımıza çıkıyor.
Ancak, tasarrufun iptali davasının amacı, mal varlığı değerini devralan üçüncü kişiye zarar vermek de değildir. Hukuk düzeni, herkesin hakkını “hakkaniyet ve adalet” esasına göre koruma altına alır. Bir hakkın temini sağlanırken, öteki tarafa haksızlık yapılması söz konusu olamaz.
Belirtmeliyiz ki, tasarrufun iptali davaları pek çok şekli şarta ev sahipliği yapmaktadır. Şimdi, bu davanın açılmasının şartlarını ve öteki detayları ele alacağız. | Borçlunun İcra Takibi Öncesi Ev ve Aracı Satması
İcra ve İflas Kanunu Tasarrufun İptali Konusunda Şöyle Diyor:
İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler:
- Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı,
- İflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri.
Alışıldık hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır. Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemez. Aşağıdaki tasarruflar bağışlama gibidir:
- Karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,
- Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,
- Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartıyla irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?