Boşanma Davasında Tanık Nasıl Dinlenir? Modern toplum yaşantısı çerçevesinde evlilik birliği kurmak isteyen kişiler, ideal durumların oluşması durumunda Türk Medeni Kanunu’nun tanımış olduğu hak ile evlilik birliğini kurabiliyor.
Aynı şekilde Türk Medeni Kanunu tarafından evlilik birliği kurmuş olan kişilerin, evlilik birliğinin sürdürülebilirliğini mümkün duruma getiremeyecek halde olması çerçevesinde belirtilen koşulların uygunluğu doğrultusunda evlilik birliğini sonlandırmak üzere boşanma davası açma hakkı vermektedir.
Günümüzde Aile Mahkemesi’nde görülen boşanma davaları anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma şeklinde iki türdedir. Anlaşmalı boşanma davasında taraflar her konuda anlaşma sağlayarak, oluşturdukları anlaşmalı boşanma protokolü ile boşanmalarını tek celsede tamamlayabilirken, çekişmeli boşanma davalarında ise süreç daha uzun ve daha zorlu olabiliyor.
Bu noktada devreye deliller girerken, tarafından iddialarına ilişkin olarak boşanma davasında en önemli delil niteliği olarak tanıklar söz konusu olur.
Anlaşmalı boşanmada şahit gerekir mi?
Anlaşmalı boşanma davası hızlı karar verilen davalardandır. Anlaşmalı boşanma davasında boşanma dava açma şartları yerine getirilmiş ise boşanmaya karar verilir. Anlaşmalı boşanmada şahit ve delil sunulmasına gerek yoktur.
Boşanma Davasında Tanık Delili
Boşanma davasında tanık delili, oldukça büyük bir önem arz ederken, boşanma davasında tarafların evlilik birlikteliğini sürdürdükleri dönem içerisinde ve boşanma davasına konu olan olayların evlilik yaşamlarına dair olmasından kaynaklı olarak olayların yazılı belge ile kanıtlanabilmesi genel olarak olanaklı olamıyor.
Bu noktada tarafların yaşandığını öne sürmekte oldukları olayların, kendileri haricindeki üçüncü kişiler tarafından beyan edilmesi gerekliliği bulunur.
Tanık delili takdiri bir delil niteliği taşır ve tanık tarafından gerçekleştirilen beyanların takdiri ve hüküm açısından oluşturacakları etkiler Aile Mahkemesi hakimi tarafından belirlenir. Fakat Aile Mahkemesi hakimi tarafından mevcut olan takdir yetkisini kanunlar ve adalet kuralları içerisinde kullanır. Boşanma Davasında Tanık Nasıl Dinlenir?
Boşanma Davasında Tanıklara Sorulacak Sorular
Boşanma davalarında tanıklara sorulacak sorular, duruşma öncesi hep merak edilen bir konudur. Tanık boşanma davasında hangi olay hakkında görgüsü varsa onunla ilgili sorular sorulacaktır.
Tanıklara sorulacak sorularda aydınlatılması gereken husus boşanmaya kim sebep oldu, evlilikte darp şiddet, hakaret var mı, çocuklarına eşlerin davranış şekli, eşlerin davranışları, gibi pek çok soru sorulabilinir.
Bu sorular çerçevesinde aile mahkemesi hakimi, boşanma davasında çözülmesi gereken velayet, nafaka ve tazminat konuların çözümü hakkında fikir edinecektir. Boşanma Davasında Tanık Nasıl Dinlenir?
Boşanma Davası İçin Tanık Delilinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Açılan boşanma davaları içerisinde tanık delili tercih edileceği zaman tarafların göz önünde bulundurmaları gereklilik teşkil eden en önemli noktalardan birisi olarak tanıkların görgüye bağlı bilgiye sahip olmasıdır.
Tanık tarafından görgüye bağlı olmadan, doğrudan şahsen görmemiş olduğu ya da duymamış olduğu bir olaya dair olmasına karşın davacı ya da davalının beyan etmiş olduklarını aktaran ya da herhangi bir baz noktası bulunmayan somut nitelik harici beyanları çerçevesinde mahkemede hüküm alınmaz.
Boşanma davasının taraflarının göstermek istedikleri tanıkların kaç tane olması gerektiği konusunda yasal statüde bir sınırlama mevcut değildir.
Fakat mahkeme, gösterilmiş olunan tanıklardan bir bölümünün tanıklığı ila kanıtlanmaya çalışılan konu ile ilgili yeterli düzeyde bilgi edinmiş olması durumunda, geri kalan tanıkların dinlenmesi gerekliliğini görmeyebilir. Boşanma Davasında Tanık Nasıl Dinlenir?
Boşanma Davasında Tanıkların Akraba Olması
Boşanma davasında tanıkların akraba olmasının aslında hiç bir önemi yoktur. Çünkü eşler arasında ki olayları yakın akrabalarının şahit olması olağan bir durumdur.
Burada önemli olan görgüye dayalı beyanlardır. Zaten aile mahkemesi olayların akışına ve genel değerlendirmesine göre doğruluklarına bakacaktır. |
Boşanma Davasında Tanıklık Yapmak İstemiyorum
Hukuk Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde tanıklıktan çekinme sebepleri belirlenirken, bu çekinme nedenleri arasında boşanma davaları kapsamında yoğunluklu olarak karşı karşıya kalınan tanıklıktan çekinme olurken, ilgili kanunun 248. Maddesi çerçevesinde;
- Tarafların nişanlısı sıfatını taşıyan kişi/kişiler
- Evlilik birliği sona erdirilmiş olsa bile iki tarafın eşi/eşleri
- Kendisi ya da eşinin alt-soy veya üst-soyu olan kişiler
- Taraflardan birisiyle arasında evlatlık ilişkisi bulunan kişi/kişiler
- Üçüncü derece statüsünde de dahil olacak biçimde kan ya da kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalksa dahi kayın hısımları sıfatındaki kişi/kişiler
- Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuklar tanıklıktan çekinebilme hakkına sahip olabilir.
Boşanma Davasında Tanık Nasıl Dinlenir? | Sıkça Sorulan Sorular
İLK BOŞANMA DAVASINI AÇAN ERKEĞİN FİİLİ AYRILIĞA NEDEN OLARAK TAM KUSURLU OLDUĞU
İlk boşanma davasını açarak, fiili ayrılığa neden olan boşanmaya sebebi yaratan erkek, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere tam kusurludur.
Ancak erkeğin reddedilen davayı açarak, fiili ayrılığa sebebiyet vermesi tek başına kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. O halde manevi tazminat şartlarının kadın lehine oluşmadığının kabulü gerekir.
Bu husus nazara alınmadan, kadının manevi tazminat isteğinin reddi yerine, usul ve kanuna aykırı olarak kadın yararına manevi tazminata hükmolunması bozmayı gerektirmiştir.
SUÇUN TANIKLA İSPATI – CEZA DAVASI – KATILANIN AŞAMALARDA DEĞİŞMEYEN TUTARLI BEYANLARI
Katılanın aşamalarda değişmeyen tutarlı beyanları ve bu beyanlar ile aynı yöndeki tanıkların beyanlarıyla sanığın …suçunun sübut bulduğu gözetilmeden,
Mahkumiyeti yerine, kanıtların taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi kanuna aykırı olup hükmün bozulması gerekir.
HAKSIZ ÖDENEN ÖLÜM AYLIKLARI – SGK KONTROL MEMURLUĞUNCA DÜZENLENEN RAPOR VE POLİS MERKEZİ AMİRLİĞİNCE DÜZENLENEN TUTANAK
Davalının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığına dair Kuruma verilen şikayet dilekçeleri üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Kontrol Memurluğu’nca rapor düzenlenmiş, ilgili raporda davalının imzalı beyanı alınmış ve davalı alınan beyanında,
Boşanma sonrası aile büyüklerinin çabasıyla tekrar bir araya geldiklerini, ikamet etmekte oldukları evde eşi ve çocukları ile birlikte yaşadıklarını, boşandığı eşiyle resmi olarak evlenmeyi düşündüklerini ifade etmiştir.
Öte yandan Yıldırım Beyazıt Polis Merkezi Amirliği tarafından düzenlenen kolluk araştırma tutanağında da davalının eski eşi ile fiilen birlikte yaşadığı tespit edilmiştir.
Sonuç itibariyle davalının kontrol memuruna vermiş olduğu ikrar içerikli yazılı beyanı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalının boşandıktan sonra eski eşiyle fiilen birlikte yaşamaya devam etiği sabit olup yersiz aylıkların tahsiline yönelik Kurum işlemi yerindedir.
Hal böyle olunca, mahkemece, bu yönler gözetilerek bir karar verilmesi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hatalı değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararının değişik gerekçe ile bozulması gerekir.
TANIKLARIN MAHKEMECE ALINAN YEMİNLİ BEYANLARI İLE İLK BOŞANMA DAVASINDAN SONRA TARAFLARIN BİRLİKTE YAŞAMAYA DEVAM ETTİKLERİNİN ANLAŞILDIĞI
Mahkemenin hükme esas aldığı tarihli anlaşmalı boşanma davasından sonra taraflar tekrar evlenmiş böylece imzalanan boşanma protokolü hükümsüz kalmıştır.
Kaldı ki, tanıkların mahkemece alınan yeminli beyanları ile; ilk boşanma davasından sonra tarafların birlikte yaşamaya devam ettikleri de anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları ile delilleri değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
DAVACININ SÜREKLİ VE GELİR GETİREN BİR İŞTE ÇALIŞIP ÇALIŞMADIĞI BÖYLE BİR İŞTEN AYRILMIŞSA İŞTEN AYRILIŞ NEDENİ DE TESPİT EDİLEREK BOŞANMA YÜZÜNDEN YOKSULLUĞA DÜŞÜP DÜŞMEDİĞİNİN KESİN OLARAK BELİRLENMESİ GEREKTİĞİ
Davacının sürekli ve düzenli gelir getiren bir işte çalışıp çalışmadığı, böyle bir işten ayrılmışsa işten ayrılış nedenin kesin olarak belirlenmelidir. Ancak bu hususun ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığı anlaşılmakla, kadının yoksulluk nafakasına ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin bozma kararının yoksulluk nafakasına ilişkin 2 nolu bendinin kaldırılmasına,
Hükmün davacı ve tanık beyanları da dikkate alınarak kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak; sürekli ve gelir getiren bir işte çalışıp çalışmadığı, böyle bir işten ayrılmışsa işten ayrılış nedeni de tespit edilerek boşanmayüzünden yoksulluğa düşüp düşmediğinin kesin olarak belirlenmesi,
Gerçekleşecek sonucuna göre yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiş, bu sebeple hükmün yoksulluk nafakasına ilişkin bölümünün değişik gerekçeyle bozulmasına, karar vermek gerekmiştir.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?