İşçi Alacakları Belirsiz Alacak Davası Nedir? Belirsiz alacak davası işçi alacaklarının belirlenemediği durumlarda açılır. Normal şartlarda alacak davası açılırken talep edilen tutar belirtilmelidir. Bu tutar üzerinden de dava görülür.
Talep edilen bu miktardan azına hükmedilse de çoğunun verilmesi söz konusu değildir. Ancak bazı durumlarda bir alacağın ne kadar olduğu tespit edilemez. Böyle bir durumda da yapılması gereken şey işçi alacakları belirsiz alacak davası açmaktır.
Hangi Durumlarda Alacak Belirlenemez?
Belirsiz alacak davalarının en çok açılma durumları manevi tazminatlardır. Bir işçinin manevi olarak hasara uğraması sonucunda açılan bu davalarda genellikle talep edilen miktarın da belirlenebilmesi zordur.
Bir başka durum ise haksız fiilden doğan tazminatlardır. Bunun gibi davacının talep miktarının belirleyemeyeceği durumlarda belirsiz alacak davası açılabilmektedir.
Belirsiz Alacak Davasının Şartları
Bu davaların açılabilmesi için en temel şart talep edilecek tutarın tespit edilebilmesinin mümkün olmamasıdır. Aksi durumda belirli alacak davası açılmalıdır.
Belirsiz alacak davasında davacıdan bir tutar beklenmese de davayı açan kişi alacağının asgari miktarını mahkemeye bildirmelidir. Dava açacak olan kişi dava dilekçesi ile mahkemeye başvurusunu gerçekleştirerek süreci başlatabilir.
Belirsiz Alacak Davalarında Zamanaşımı Var Mı?
Bu davaların açılması belirsiz alacak davası zamanaşımı süresini de durdurmaktadır. Bir kişi alacak davası açmasıyla beraber alacağın tamamı açısından zamanaşımı süresini durduracaktır.
Belirsiz Alacak Davaları Hangi Mahkemede Görülür?
Belirsiz alacak davaları alacağa söz konusu olan nedene göre görevlendirilen mahkemeler de değişir. Ancak işçi alacaklarına ilişkin açılmış olan davalarda görevli olan İş Mahkemeleri’dir.
Örneğin bir işçi iş kazası nedeniyle tazminat talebinde bulunacaksa bunun için İş Mahkemesi’ne gitmeli ve dava sürecini başlatmalıdır.
Kısmi Dava İle Belirsiz Alacak Davası Arasındaki Fark
Kısmi davanın belirsiz alacak davası ile arasındaki en temel fark kısmi davalarda işçinin alacağının tamamını değil bir kısmını talep etmesidir.
Yani bir işçinin hak ettiği bir alacağı varsa bunun tamamın değil bir kısmını talep ettiği durumlarda kısmi dava açması gereklidir. Bir dava bölünebilir nitelikte ise kısmi dava açılabilmesi de söz konusu olacaktır.
İşçi Alacakları Belirsiz Alacak Davası
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı ….Genel Müdürlüğüne ait işyerinde çalıştığını, davalının asıl işin parçası olan, işletmenin ve işin gereği olmayan ve özel uzmanlık gerektirmeyen işi ihale yolu ile hizmet alımı yapmak suretiyle yürütmeye başladığını ve bu kapsamda … Genel Müdürlüğü binaları ve müştemilatlarının mekanik tesisatı, elektrik trafoları, YG, AG sistemleri, telefon santrali gibi yerlerin bakım ve onarımı işi için hizmet alımı yoluna gittiğini ve davacının ihaleyi alan alt işverenin işçisi olarak gösterildiğini oysa daha önce bu işlerin davalı kurumun elemanları tarafından yapıldığını,
Esasen hizmet alımına konu davacının çalıştığı işlerin TV yayıncılığının sürdürülebilmesi için zorunlu işlerden olduğunu ve alt işverenin işçisi olarak gösterilen işçilerin çalıştığı bölümlerde aynı zamanda davalının kadrolu işçilerinin de çalıştırıldığını ve aynı işi yaptıklarını, davacının çalıştığı işyerinin ve yaptığı işin yönetiminin davalı kurum yetkililerince yapıldığını,
Bu durumun 4857 sayılı İş Kanun’un 2. md’sine aykırı olduğunu ve muvazaa nedeniyle davacının baştan beri davalı kurumun işçisi sayılması gerektiğini, belirli süreli iş sözleşmesiyle çalıştığını ve bir yıllık sürenin bitmesi üzerine iş aktinin sonlandırıldığını ancak kıdem tazminatının ödenmediğini, UBGT günlerinde çalışmasına rağmen karşılığının ödenmediğini,
2013 yılı Temmuz ve Ağustos ayları ile diğer bazı aylarda ücretlerin eksik ödendiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 500 TL ücret farkları alacağı, 500 TL TİS’den doğan alacakları, 500 TL ilave tediye, 2000 TL kıdem tazminatı alacağı, 1000 TL UBGT günleri alacağı ve 100 TL eksik ödenen ücret alacağı olmak üzere toplam 3700 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının bağıtladığı “Hizmet Alımına Ait Sözleşme”lerin muvazaalı ve davacının başından beri davalı asıl işveren …. Genel Müdürlüğü’nün işçisi olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
ALACAK DAVASI – DAVACININ BELİRSİZ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ İLE ÇALIŞTIĞI VE İŞ SÖZLEŞMESİNİN KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANMAYACAK ŞEKİLDE SONA ERDİRİLDİĞİ İSPATLANAMADIĞI – İLK DERECE MAHKEMESİNİN VAKIA VE HUKUKİ DEĞERLENDİRMESİNDE USUL VE ESAS YÖNÜNDEN YASAYA AYKIRILIK BULUNMADIĞI
ÖZET: Davalı tarafından “….Genel Müdürlüğü Binaları ve Müştemilatının Mekanik Tesisatının, Elektrik Trafolarının, YG, AG Sistemlerinin, telefon santralinin vb. Bakım ve Onarımlarının 12 adet personel ile yürütülmesi İşi” hizmet alım sözleşmesi ile dava dışı iş ortaklığına verilmiş, davacı iş ortaklığı işçisi olarak davalıya ait işyerinde teknisyen olarak çalışmıştır. Davalı ile dava dışı ihbar olunan iş ortaklığı arasında 4857 sayılı Yasa’nın 2/6. Maddesi uyarınca asıl-alt işveren ilişkisi bulunmakta olup davalı asıl işveren davacının alacaklarından müteselsilen sorumludur. Bu nedenle davalının davada taraf sıfatı bulunmaktadır.
Davacı asıl alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunu ileri sürmüş ise de muvazaalı ilişki bulunduğu iddiasını kanıtlayamamıştır. Muvazaalı ilişki bulunduğu ispatlanamadığından davacının kıdem ve bakiye ücret alacaklarının gerçek ücretine göre hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacının belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı ve iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanmayacak şekilde sona erdirildiği ispatlanamadığından kıdem tazminatı ve eksik ödenen bakiye ücretinin hüküm altına alınması doğrudur.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, tarafların istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Bir Başka Kararda ise
Belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı ve davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiş ise de; dosya kapsamı ve hükme esas alman bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere,
Yemek bedeli, yol gideri ve prim/ikramiye alacağının da tazminata esas ücrete yansıtıldığı anlaşılmakla belirsiz alacak davasına konu olabileceği, bu konuda davalı vekilinin talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. (İşçi Alacakları Belirsiz Alacak Davası)
İşçi Alacakları Belirsiz Alacak Davası Yargıtay Kararı
ÜCRET VE İKRAMİYE FARKI ALACAKLARI DAVASI . ARA VERME DÖNEMİNDE İŞÇİLERİN YILLIK İZİNDE GÖSTERİLEREK KULLANDIRILMAYAN YILLIK İZİNLERİN BERTARAF EDİLMESİNİN İYİ NİYETLİ OLMADIĞI.
BİLİRKİŞİ RAPORUNUN ESAS ALINARAK FARK İŞLEKLERİN KABULÜ GEREKTİĞİ.
ÖZET: Toplu iş sözleşmesi ile sağlanan işçi ücretlerinden indirime gidilmesi ve işlemin sürekli biçimde değişik işçiler üzerinde uygulanması, üstelik ara verme döneminde işçiler yıllık izinde gösterilerek kullandırılmayan yıllık izinlerin de bu yolla bertaraf edilmesi iyi niyetli bir davranış olarak değerlendirilemez.
Davaya konu ücret ve ikramiye farkı istekleri yönünden dosya içindeki bilirkişi raporunun bir değerlendirmeye tabi tutularak fark işleklerin kabulü gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. (İşçi Alacakları Belirsiz Alacak Davası)
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?