Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir?
Yayınlanma:
Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir? Boşanmalarda evlilik birliğinin temelden sarsılması konusu genel bir ifade olarak geniş bir uygulama alanına sahip bir boşanma nedeni olmaktadır. Bu nedenle de özellikle ülkemizde gerçekleşen boşanmaların birçoğu bu nedenle gerçekleşmektedir. Bu durum daha önceden şiddetli geçimsizlik olarak ifade edilmekteydi. Bu konuda Türk Medeninin...
Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir? Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası eşler arasında evliliğin devam etmesinin olanaksız hale geldiği durumlarda ileri sürülen gen boşanma sebeplerindendir.
Eşlerin anlaşmalı boşanma konusunda mutabık olamadıkları hallerde ileri sürülen evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenleriyle çekişmeli boşanma davası açılarak diğer eşin evliliğin sona ermesindeki kusurları ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır.
Evlilik birliğinin sarsılması nedir sorusuna cevap bulabilmek için evliliğin temelden sarsılması olarak adlandırılan nedenlerin neler olduğuna bakılması yararlı olacaktır.
Evlilik Birliğinin Sarsılmasının Nedenleri Nelerdir?
Evlilik birliğinin sarsılması nedenleri kanunda özel olarak sayılan zina, akıl hastalığı, haysiyetsiz yaşam sürme gibi durumlar dışında kalan genel nedenlerle açılan çekişmeli boşanma davası çeşitlerindendir.
Zina ve evlilik birliğinin temelden sarsılması şeklinde hem özel sebeplere dayanarak hem de genel sebepler göstererek boşanma davası açılabileceği gibi yalnızca genel sebeplere dayalı şiddetli geçimsizlik gibi nedenlerle de dava açılması mümkündür.
Özel sebeplerin varlığını ispat yükü davacıya bırakıldığından özel sebeplerin mahkemede ispatlanamaması ihtimaline karşılık her iki gerekçeyle de boşanma talep edilmesinde fayda vardır.
Evlilik birliğinin sarsılması birçok genel sebebe bağlı olabilir. Bu sebepler ailede yaşanılan sorunlar bakımından bir tane olabileceği gibi pek çok sebebe de dayandırılabilir. Şiddetli geçimsizlik olarak ifade edilen ve en sık karşılaşılan evliliğin temelden sarsılması nedenleri şunlardır:
- Diğer eşe evlilikte fiziksel şiddet uygulanması,
- Evlilik birlikteliğinde ekonomik ve psikolojik şiddetle evliliğin çekilmez hale getirilmesi,
- Eşe karşı ve aileye karşı ilgisizlik,
- Alkol, uyuşturucu ve kumar bağımlılığı,
- Eşlerin ailelerinin evliliğe müdahale etmesi,
- Diğer eşin hakaret etmesi ve diğer eşin ailesi tarafından hakarete uğrama,
- Eşe karşı iftira atma,
- Diğer eşe sürekli boşanmak istediğini söyleme,
- Saygısız tavırlar ve agresif hareketler sergileme,
- Eşi ailesinin yanında yaşamaya zorlayarak bağımsız konut açmama,
- Cinsel isteksizlik ve cinsel ilişkiye girmeyi reddetme,
- Aileye ilişkin sırların üçüncü kişilere anlatılması
Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılmasında Şiddetli Geçimsizlik Nasıl İspat Edilir?
Boşanma davalarının görülmesinde boşanma nedeninin ispat edilmesi konusunda tanıklar oldukça önemlidir. Tanıklar evlilik ilişkisi konusunda tanık oldukları durumları, bildiklerini ve gördüklerini anlatabilmektedirler. Tanıklar eşlerin komşusu, arkadaşı ve akrabası olabileceği gibi Hukuk Mahkemeleri Kanunun 247'nci maddesinde belirtilmiş olan tanıklıktan çekinme hakkını kullanmayacak herkes olabilmektedir. İspat için evlilik içerisinde bir fiziksel şiddetin olması durumunda alınacak doktor raporları veya kişinin vücudunda bulunan kızarıklıklar ve morluklarda ispat için kullanılabilmektedir. Evlilik birliğinin sarsılması konusuna giren aldatma içinde telefon, mali kayıtlar, elektronik ortam kayıtları ve tanık dinlemeleri ile ispat yapılabilmektedir. Tarafların mahkeme sundukları boşanma sebebi iddiasını ispat etmeleri boşanmanın gerçekleşmesi yanında talep edilecek maddi veya manevi tazminatların belirlenmesi konusunda da oldukça etkili olmaktadır. Davada ileri sürülen iddianın ispatına göre hakim tarafların boşanmadaki kusurlarını belirleyecektir. Bu kusur durumunda ve eşlerin sosyal ile ekonomik durumlarına göre bir tazminat belirlenmesi mümkün olacaktır. Görülecek boşanma davalarında şiddetli geçimsizlik konusunda bir değerlendirme sunulacak sebeplerin varlığı durumunda, hakim bu sebeplerden kaynaklı olarak eşlerin veya eşlerden biri için ortak hayatın çekilmez duruma gelmesi konusunda karar verecektir. Bu şekilde evlilik birliğinin devam edip edemeyeceği, davalı eş ve çocukların korunmaya değer bir yarar kalıp kalmadığına göre geniş takdir yetkisini kullanarak boşanma konusunda bir karar vermektedir. (Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir?)Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması Nedeni İle Açılacak Davalar Nasıl Görülür?
Boşanma davası açacak olan eşin bu olay konusunda eşit kusurlu olması veya daha az kusurlu olması gerekmektedir. Tamamen kusurlu olan eşin bu davayı açma hakkı bulunmamaktadır. Böyle bir durumda açılacak olan davaya davalının itiraz hakkı bulunacaktır. Bu durum boşanma davasının reddi anlamına gelecektir. Ancak bu durum bir istisna ile uygulanmaktadır. Yapılan itiraz hakkının kötüye kullanılması niteliğinde olması ve evlilik birliğinin devamında davalı eş ve çocuklar bakımından korumaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilmektedir. Bu konular hakim takdirindedir. Boşanma davasında tanık oldukça önemli bir ispat aracı olmaktadır. Tanıkların bildikleri ve gördüklerini anlatmaları gerekmektedir. Tanıklar akraba, arkadaş ve konu hakkında bilgili herkes olabilmektedir. İsteyen kişiler ise tanıklıktan çekinme haklarını kullanabilmektedirler. Bunun yanında 18 yaşından küçük olan tanıklar mahkeme pedagog görevlendirir ve çocuklar ile alakalı rapor alınır. Çocukların ifadeleri de boşanma konusunda oldukça önemlidir. Boşanma davalarında yetkili olan mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemesi olmayan yerlerde dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılabilmektedir. Makalemizde Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması konusu bilgi amaçlı yazılmıştır. Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması ve boşanma konusunda daha detaylı bilgi için avukat desteği alınmasını öneriyoruz. (Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir?)Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir? | Sıkça Sorulan Sorular
EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMIŞ OLMASI - ORTAK HAYATIN ÇEKİLMEZ HALE GELMESİ NEDİR. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nın 166.maddesinin bir ve ikinci fıkraları; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir…” hükmünü içermektedir. Anılan madde gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunmasıdır. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü; somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş bir çok konuda evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanımıştır. Söz konusu hüküm uyarınca evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kural olarak boşanma davası açabilir ise de, Yargıtay bu hükmü tam kusurlu eşin dava açamayacağı şeklinde yorumlamaktadır. Nitekim benzer ilkeye HGK’nın 04.12.2015 gün ve 2014/2-594 E., 2795 K. sayılı kararında da değinilmiştir. Evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olması durumunda, davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı bulunmaktadır (TMK m. l66/II). Bu düzenlemeyle davalıya bu yolla bir itiraz hakkı tanınmış olmakla birlikte, bu hakkın kötüye kullanılmasının yaptırımı da aynı hükümde belirtilmiştir. Gerçekten, TMK. m. l66/II son cümleye göre itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, tarafların 21.09.1994 tarihinde evlendiği, 17.07.2007 tarihinde eldeki davanın açıldığı, dinlenen tanık beyanlarına göre davalı kadının eşine sürekli ağır sözlerle hakaret etmek suretiyle kusurlu olduğu, bu durumda TMK'nın 166 maddesinin birinci fıkrası uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmıştır. (Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedir?)Bu haber toplam 365 defa okunmuştur
İLETİŞİM: 0 312 229 25 05
CEP: 0 545 229 25 05
ADRES : Adres: Eti, Strazburg Cd. N:10/9, 06101 Çankaya/Ankara
Boşanma Hukuku