Yargıtay’dan İşçinin Uzun Süre Sağlık Raporu Alması Hakkında Emsal Karar
Yargıtay’dan İşçinin Uzun Süre Sağlık Raporu Alması Hakkında Emsal Karar
Yargıtay Başkanlığı tarafından düzenlenen ve 9 Mayıs 2019 Perşembe günü, 30769 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre; “işçinin uzun süreli sağlık raporu alması, işverene işçinin savunmasını almaksızın tek taraflı olarak fesih hakkı verdiği” açıklandı. Yargıtay İçtihadi Birleştirme Hukuk Genel Kurulu kararına dair ayrıntılar haber yazımızın devamında yer alıyor.
İşçinin sağlık raporu almasına ilişkin hükümler 4857 sayılı İş Kanunu’nun yirmi beşinci maddesinin birinci fıkrasının b bendinde yer almaktadır. Bu bağlamda sağlık raporlarında meydana gelen haklı fesih işlemlerinde işçiden savunma alınması gerekmediği hakkında Yargıtay İçtihadi Birleştirme Hukuk Genel Kurulu kararını yayınladı.
İçtihatları Birleştirmeyle İlgili Kavram, Kurum ve Yasal Düzenlemeler
Konuya ilişkin yapılan kurul toplantısında şu kavramlara vurgu yapılmıştır:
İş Sözleşmesinin Tanımı
4857 sayılı İş Kanunu’nun sekizinci maddesine göre iş sözleşmesinin tanımı şu şekilde yapılmıştır: Bir işçinin, bir işverene bağımlı olarak iş görmesini, öte yandan diğer tarafın yani işverenin de söz konusu işin yerine getirilmesi içini işçiye ücret ödemeyi üstlenmesini oluşturan sözleşmedir.
İş sözleşmesinin tanımı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 393/1 fıkrasında da yapılmıştır. Buna göre işçi olarak çalışan kişinin işverene bağımlı bir şekilde önceden belirlenmiş veya belirlenmemiş bir süre zarfında iş görmeyi, işverenin de söz konusu işçiye, yapmış olduğu işe veya zamana göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmeye iş sözleşmesi denilmektedir.
Yargıtay’dan İşçinin Uzun Süre Sağlık Raporu Alması Hakkında Emsal Karar
İş sözleşmesinin sona ermesinde sözleşmenin feshi ve fesih dışındaki sebepler açısından iki farklı gruptan bahsetmek mümkün olmaktadır. İş sözleşmesinin fesih dışında sona ermesi, işçinin ölümüne işaret etmektedir. Öte yandan işverenin ölümü sözleşmenin fesih dışında sona ermesine dahil değildir. Bunun yanında iş sözleşmesinde belirlenen sürenin de bitmesinin ardından iş sözleşmesi feshedilmeden sona erer.
Öte yandan iş sözleşmesinin feshinde ise sözleşmenin tarafları olan işçi veya işverenin tek taraflı bir irade kullanarak sözleşmenin sona erdirilmesine işaret etmektedir. Bu noktada sözleşmeyi fesheden tarafların hukuki tasarrufta bulunmaları göz önünde bulundurulmalıdır. Bununla birlikte iş sözleşmesinin tek taraflı feshinde hak sahibinin iradesinin karşı tarafa ulaşması sözleşmenin feshedilmesi hususunda yeterli görülen bir gelişmedir. Dolayısıyla karşı tarafın yani işçi veya işverenin iş sözleşmesinin feshedilmesini kabul etmesine ihtiyaç duyulmamaktadır.
Fesih bildiriminde bulunma hakkı, sözleşmenin tarafları olan işçi ve işverene de eşit bir şekilde tanınmıştır. Sona erdirilemeyecek bir iş ilişkisi, hem işçilerin hem de işverenlerin kişilik haklarına ters düşmektedir.