Enerji Hukuku Avukatları ve Danışmanlık
Özellikle enerji sektöründe 4628 sayılı kanunun yürürlüğe girmesi ile önemli bir yapısal değişiklik meydana gelmiştir. Yürürlüğe giren kanun ile bu zaman kadar kamu özelliği taşımakta ve tekelinde olan ancak bazı durumlarda yap-işlet veya yap-işlet-devret şeklinde özel sektöre de açık olan bir alanın daha serbest olması ve kamu elindeki üretim ve dağıtım tesislerinin özelleştirilmesi ile rekabetçi bir piyasa yapısı oluşmaya başlamıştır.
Enerji hukukunun ayrı bir hukuk disiplini olmasının en büyük sebebi de enerji sektöründe meydana gelen bu yapısal değişikliktir.
4828 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte enerji hukukunun kendi mevzuatı oluşmaya başlamıştır. Bu durumu 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu, 5326 sayılı Yenilebilir Enerji Kaynaklarından Elektrik Üretimine İlişkin Kanun, 6446 sayılı yeni Elektrik Piyasası Kanunu izlemiştir. Yürürlüğe giren bu yasalar ile birlikte birçok mevzuatta hazırlanmış ve yürürlüğe girmiştir.
Enerji sektöründe özel hukuk hükümlerine uygun olarak kurulmuş şirketlerin kendi aralarında imzaladıkları ve özel hukuk hükümlerine tabi olan ikili anlaşmaların piyasada yer alması mümkün olmuştur. Bu sebeple bahsi geçen yapısal değişiklikler enerji hukukunun ayrı bir disiplin olarak oluşmasına olanak sağlamıştır. | Enerji Hukuku Avukatları Ankara
Enerji Hukuku Danışmanlığı
Türkiye’deki enerji sektörü yapısal olarak 2001 yılından itibaren oldukça önemli bir şekilde değişikliğe uğramıştır. Enerji üretiminde özel sektör faaliyetlerinin artması beraberinde bir rekabet ortamının da ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Özel hukuk hükümlerinin geçerli olduğu ve bu hükümlere göre faaliyetlerini sürdürebilecek, mali olarak güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir enerji piyasasının oluşturulmasının hedeflendiği bu dönemde yapılan birçok yasal düzenleme ile enerji piyasası oldukça önemli ölçüde yeniden şekillenmiştir.
Enerji üretimi alanında faaliyet göstermekte olan firmalara sağladığımız hukuki danışmanlık hizmetlerimiz ile Ankara avukat bulunması konusunda sizlere önemli bir hizmet sunmaktadır. Sağlanan hukuki destekler konusunda fir
maların yapılan enerji yatırımları dolayısı ile başvurulan dış kaynaklı mal veya hizmetlerin alım sözleşmelerinin hazırlanması sürecinde hukuki destek almaları mümkün olabilmektedir.
Yapılacak sözleşmelerin hazırlanması ve imzası öncesinde yapılan müzakerelerde bulunulması, bu konuda ilgili olan firmaların bu süreçten başarılı bir şekilde çıkmasını sağlamaktadır. | Enerji Hukuku Avukatları Ankara
Enerji Hukuku Kanun Maddeleri
Türk enerji hukuku konusunda esas olarak dört farklı bölümden bahsetmek mümkün olmaktadır. Bunlar Elektrik Piyasası, Doğalgaz Piyasası, Petrol Piyasası ve LPG Piyasası olarak sayılabilmektedir. Bu bölümler enerji kanuna ilişkin temel kanun metinleri yanında çeşitli yönetmelikler ve tebliğler ile de yönetilmektedir. Yapılan tüm düzenlemeler ile elektrik ve doğalgaz bir emtia olarak kabul edilmiştir.
Bu emtiaların tüketicilere ulaştırılması konusuna ilişkin olarak iletim, dağıtım ve depolama gibi faaliyetlerin ve tarifelerin belirlenmesini için bağımsız bir düzenleyici kurum olarak EPDK yani enerji Piyasası Düzenleme Kurulu oluşturulmuştur. Enerji piyasasına ilişkin olarak temel şekilde düzenlenen yasaların en önemli aşağıdaki gibidir.
3096 sayılı kanun. Enerji sektöründeki elektrik alanını ilgilendiren ve özel girişimcilere bu alanın açılması için yapılan ve düzenlenen kanun 1984 yılında yürürlüğe girmiştir. Tam adı ile 3096 sayılı Elektrik Kurumu Dışındaki Teşebbüslerin Elektrik Üretme, İletme, Dağıtma ve Ticaretini Yapmaya Yetkilendirilmesine Dair Kanun olarak 1984 yılında yürürlüğe girmiştir. Özel şirketlere bu kanun hükümlerine göre ilgili olan bakanlık ile yani enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile imzalayacakları imtiyaz sözleşmesine dayanarak elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımı gibi hizmetleri sunabilmesine olanak sağlayacak olan Yap-İşlet-Devret modeli ile hizmet sunmasına olanak tanınmıştır. | Enerji Hukuku Avukatları Ankara
Kanun ile yürürlüğe yap-işlet-devret modeline göre özel şirketlerin elektrik üretimi oluşturdukları saha ve tesisler için mülkiyet hakkı devlette kalmaktadır. Düzenlenen imtiyaz sözleşmesinin hükümleri gereğince belirtilen sürenin dolması ile saha ve tesis Devletin tasarrufuna geçmesi sağlanmış olmaktadır.
Aynı zaman 3096 sayılı kanun kamuya ait olan üretim, iletim ve dağıtım konusundaki tesislerin işletme haklarının da özel sektöre devrini ele almaktadır.
3996 sayılı kanun. 3996 Sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap İşlet Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ise 1994 yılında yürürlüğe girmiştir. Yürürlüğe giren bu kanun ile enerji sektöründe uygulanmakta olan yap-işlet-devret modelinin daha ileri teknoloji ve maddi kaynak gerektiren alt yapı projelerine ce hizmetlerine de uygulanması sağlanmış oldu. | Enerji Hukuku Avukatları Ankara
Bu kanun kapsamında yapılmış olan sözleşmeler ise özel hukuk alanına girmekte olup, yaşanacak anlaşmazlıklar konusunda tahkim başvurusu yapılabilmesi de mümkün oldu. Elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımı ile ticaretinin yapılması uygulamaları 3996 sayılı kanun kapsamında olması yanında, 3096 sayılı kanunda yürürlüğü sürmektedir.
4283 sayılı kanun 1994 yılında yürürlüğe giren 3996 sayılı kanun ile alakalı olarak 1996 yılında Anayasa Mahkemesi aldığı kararı ile bu kanun hükümleri uyarınca yapılan sözleşmelerin özel hukuk kapsamında olmasının kabul edilmediği ve bu sözleşmelerin konusunun kamu hizmeti olduğuna ve kamu menfaatine daha fazla bağlı olacağına karar verdi.
Anayasa Mahkemesi aldığı kararın yarattığı bazı sorunların çözülmesi konusunda 1997 yılında 4283 sayılı Elektrik Enerjisi Üretim Santralleri Kurulması ve İşletilmesi ve enerjinin Yap-İşlet Modeli ile Satılmasına Dair Kanun kabul edildi. | Enerji Hukuku Avukatları Ankara
4446 sayılı kanun. 1997 yılında yapılan 4283 sayılı kanunun yeterli olmadığının düşünülmesi ile 1999 yılında 4446 sayılı kanun ile anayasada değişiklik yapıldığı. Yapılan bu değişiklik ile
Kamu tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetlerin ve yaptırımların özel hukuka tabi olacak şekilde özel kuruluşlara devredilmesine veya yaptırılmasına olanak tanındı.
Kamu hizmetine ilişkin olarak yabancılık unsuru taşımakta olan sözleşme ve lisanslardan kaynaklanan uyuşmazlıkların ulusal veya uluslararası tahkime götürülmesi öngörüldü. | Enerji Hukuku Avukatları Ankara
Danıştay’ın imtiyaz sözleşmeleri açısından inceleme kurumu niteliği görüş veren kurum niteliğine dönüştürüldü.
Yapılan bu değişiklikler ile birçok kanunda da değişikliğe gidildi. Özellikle 3996 sayılı kanuna tabi sözleşmeler yeniden özel hukuk kapsamında düzenlendi.
4501 sayılı kanun. Enerji sektörünü ilgilendiren oldukça önemli olan bir diğer kanun ise 4501 sayılı Kamu Hizmetlerine İlişkin İmtiyaz Lisanslamadan ve Sözleşmelerinden Kaynaklanan İhtilaarın Tahkime Götürülmesinde Takip Edilecek İlkelere Dair Kanun olmaktadır.
Bu kanun yabancılık unsuru taşımakta olan imtiyaz sözleşmeleri için taraflarına olası uyuşmazlıklar konusunda ulusal ve uluslararası tahkime götürme hakkı tanımaktadır. Bunun yanında bu kanun hükümleri uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararları ve iptal edilmiş olanlar hariç, bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce kamu hizmetleri ile alakalı imtiyaz sözleşmelerine göre başlatılmış olan proje ve işlerde de bu kanun hükümlerinin uygulanması mümkün olmaktadır. | Enerji Hukuku Avukatları Ankara
Bu şekilde görevli olan şirketlerin kanunun yayım tarihinden itibaren bir ay içerisinde bir başvuruda bulunması ve başvuru yapılan ilgili dairenin yapacağı müracaat üzerine Bakanlar Kurulunun bir karar vermesi gerekir. Ancak bu kanun bakanlıklara mevcut sözleşmelerin yeniden görüşülmesi konusunda bir yetki vermemektedir.
Bakanlık yapılan uygulamada gelen bu başvuruları ve ilgili müracaatları yapmak için düzenlenen sözleşmelerin bazı esaslı hükümlerini yeniden görüşmeyi şirketlere karşı ön şart olarak ileri sürebilmekteydi. Bakanlık sunduğu yeniden görüşme talebini reddeden şirketlerin yaptıkları başvuruları hakkında işlem yapmaktan kaçınmış ve bu durum uygulamada uyuşmazlıklara yol açmıştır.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu. Elektrik piyasasında serbestleşmenin geçerliliği için uygulanan kanunların ve değişimlerin bir sonucu olarak 3 Mart 2001 tarihinde 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanun istikrarlı ve rekabetçi bir elektrik piyasasının ortaya çıkması için elektrik üretim, iletim ve dağıtım ile toptan satış, ithalat ve ihracatlarının ve bu faaliyetlerde bulunacak olan şirket ve kuruluşların haklarını ve yükümlülüklerini düzenlemektedir. Ayrıca kanunda elektrik üretim ve dağıtım özelleştirmesinde izlenecek usuller belirlenmektedir.
Bu yönteme ilişkin yeni bir kurum olarak Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu’nun kurulmasına karar verilmiştir. Yapılan bu kanun ile elektrik piyasası hakkında lisans, tarifeler, ithalat, ihracat, serbest tüketici ve dağıtım ile şebeke, müşteri hizmetleri ve serbest tüketici yönetmelikleri ile alakalı tebliğler yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Bu kanunda Piyasa Mali Uzlaşma Merkezi ile ikili anlaşmalar piyasası kurulmuştur. Piyasada faaliyet göstermek için öngörülmekte olan sistem de lisanslama olarak isimlendirilmiştir.
4646 sayılı Doğalgaz Kanunu. Yürürlüğe giren bu kanun ile doğalgazın ithali, iletimi, dağıtımı ile depolanması ve pazarlanması, ticareti ile ihracatı gibi faaliyetlere ilişkin gerçek ve tüzel kişilerin hakları ve yükümlülükleri düzenlenmiştir.
5015 sayılı Petrol Kanunu. Düzenlenen ve yürürlüğe giren bu kanun ile yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan sağlanmakta olan petrolün doğrudan veya işlenmesi ile güvenli bir şekilde ve ekonomik olarak oluşturulan rekabet ortamı içerisinde tüketicilere sunulmasına ilişkin piyasada oluşacak faaliyetlerin şeffaf ve eşitlikçi bir şekilde sürdürülmesini sağlamak için yönlendirme, gözetim ve denetim yapılmasını sağlamaktadır.
5307 sayılı kanun. Bu kanun Sıvılaştırılmış Petrolün Gazları (LPG) Piyasası Kanunu olarak isimlendirilmiştir. Bu kanun ile yurt içinde veya yurt dışındaki kaynaklardan temin edilen sıvılaştırılmış petrol gazlarının kullanıcılara sunulması ile alakalı piyasa faaliyetlerini düzenlemektedir. Sıvılaştırılmış petrol gazının dağıtımı, taşınması, depolanması ve ticareti ile alakalı tüm faaliyetlerin yürütülmesi konusundaki düzenlemeleri içermektedir. | Enerji Hukuku Avukatları Ankara
Diğer makalelerimize Ankara avukat sayfamızdan göz atabilirsiniz.
Enerji Hukuku Avukatları Ankara | Sıkça Sorulan Sorular
UYUŞMAZLIK KONUSU PARSELLERİN KAMULAŞTIRILMASINA İLİŞKİN İŞLEMİN KESİN VE YÜRÜTÜLMESİ ZORUNLU BİR İŞLEMİN BULUNDUĞU İDARİ İŞLEMİN İPTALİ – UYUŞMAZLIK KONUSU PARSELLERİN KAMULAŞTIRILMASINA İLİŞKİN İŞLEMİN KESİN VE YÜRÜTÜLMESİ ZORUNLU BİR İŞLEMİN BULUNDUĞU – DAVANIN REDDİ YOLUNDAKİ TEMYİZE KONU MAHKEME KARARINDA HUKUKİ İSABET GÖRÜLMEDİĞİ
İdare hukukunda, kural olarak, idari işlemin yazılı olması, idarenin iş ve işlemlerinin yazılılık esasına göre yürütülmesi gerekmektedir. Uyuşmazlığın yukarıda aktarılan gelişimi sırasında, sıkı şekilde kanuni usullere tabi tutulan kamulaştırma amacıyla Kamulaştırma Kanununun davalı idarenin verdiği görevler kapsamında davalının tesis ettiği yazılı bir işlemin bulunmamasına karşın, özel hukuk tüzel kişisi tarafından yapılan tüm bu iş ve işlemlerin önce örtülü, daha sonra ise açık bir şekilde davalı idarenin kabulüne dayanılması sonucu, davacıların mülkiyet hakkının, ulusal ve uluslararası hukukta koruma gören, kapsam ve sınırları çizilen hukuksal güvenlik ilkesini yok sayarak, davacılar ile aynı hukuksal statüde bulunan, kamu gücüne sahip olmayan şirketin, adeta kamusal bir gücü bulunan/kullanan idare gibi mülkiyet hakkının kısıtlanması ve sona ermesiyle sonuçlanacak şekildeki iş ve işlemlerin kökeninde davalı idarenin olduğu, başka bir ifadeyle kamulaştırmaya yönelik örtülü bir işlemi bulunduğunun kabulünü zorunlu kılmaktadır.
Aksine bir değerlendirme, Devletin mülkiyet hakkı yönünden üstlendiği in de gereği olarak, bu hakkın olarak korunmasının sağlaması amacıyla çelişeceği gibi kamu yararının gerekleri ile kişisel hakların korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil bir dengenin kurulması ve bu çerçevede ölçülülük ilkesinin yaşama geçirilmesi mümkün olmayacaktır. İŞLEM İPTALİ İSTEMİ – MADENCİLİK YAPABİLECEĞİ STATÜSÜNDE YAZILI YETKİLİ OLMA ŞARTI ARANDIĞI İŞLEM İPTALİ İSTEMİ – MADENCİLİK YAPABİLECEĞİ STATÜSÜNDE YAZILI YETKİLİ OLMA ŞARTI ARANDIĞI – KONUNUN MADEN KANUNU KAPSAMI İÇİNDE HALLEDİLMESİ GEREĞİ – MADEN İŞLERİNİN NİTELİĞİ – HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ
Anılan Kanunun, Muvakkat İşgal ve İstimlak başlığını taşıyan 123. maddesinde, bir madenin ocakları, kuyuları, galerileri, havalandırma tesisleri, harmanları, olukları, ambarları, depoları, binaları, makinaları, su mecraları, havuzları, tathirhaneleri, izabehaneleri, şimendifer hattı, hava hattı, yolları, iskelesi, liman gibi madenin işletilmesine yarayan bilcümle yer altı ve yer üstü tesisleri için lüzumlu araziyi sahibi veya zilyedi, maden işleme hakkı sahibine yasa hükümleri dairesin de terkedeceği, terk ise, geçici işgal ve kamulaştırma şekillerinden olacağı.
124. maddede de, geçici işgal veya kamulaştırma talebi, işletme hakkı sahibi tarafından bir dilekçe ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına yapılacağı, müracaatın şekil ve şartları Enerjive Tabii Kaynaklar Bakanlığınca tayin olunacağı ve geçici işgal veya kamulaştır maya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca karar verileceği kurala bağlanmıştır. BİR TAŞINMAZIN İMAR PLANLARINDA BELİRTİLEN AMAÇ DIŞINDA KAMULAŞTIRILMASININ İMKANSIZ OLMASI GEREĞİ BİR TAŞINMAZIN İMAR PLANLARINDA BELİRTİLEN AMAÇ DIŞINDA KAMULAŞTIRILMASININ İMKANSIZ OLMASI GEREĞİ – İMAR PLANLARININ UYULMASI ZORUNLU BELGELER OLARAK KAMU DÜZENİNİ VE MÜLKİYET HAKKINI YAKINDAN İLGİLENDİRMESİ GEREĞİ
Öte yandan, imar kanununun yukarıda anılan 1605 sayılı yasa ile değişik 32 nci maddesinin son fıkrasında da, genel olarak bir sahanın, imar ve yol istikamet planı esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve talimatname hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılamayacağı ve üzerine bu maksatlara aykırı yapı yapılamayacağı.
15.6.1969 günlü ve 13199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe giren (imar ve Yol İstikamet Planlarının Tanzim Tarzları ile Teknik Şartlarına ve Bu İşleri Yapacak Uzmanlarda Aranacak Ehliyete Dair Yönetmelik’in) 3.10. maddesinde ise, enerji hattı ve tesislerinin nazım imar planında gösterileceği, hükme bağlanmıştır. KÖYÜN KÖY HAYVANLARININ SU GEREKSİNMESİNİ KARŞILAMAK AMACIYLA BİR TAŞINMAZIN TAMAMINI VEYA BİR BÖLÜMÜNÜ KAMULAŞTIRMAYA YASAL VEYA HUKUKSAL YÖNDEN YETKİLİ BULUNUP BULUNMADIĞI İSTİMLAK KARARININ İPTALİ İSTEMİ – KÖYÜN KÖY HAYVANLARININ SU GEREKSİNMESİNİ KARŞILAMAK AMACIYLA BİR TAŞINMAZIN TAMAMINI VEYA BİR BÖLÜMÜNÜ KAMULAŞTIRMAYA YASAL VEYA HUKUKSAL YÖNDEN YETKİLİ BULUNUP BULUNMADIĞI
Kaldı ki kanun koyucu köylerde sıvat yeri yapılmasını öngörmüş olsaydı Köy Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren geçen Elli yıl içinde bu konuda kanuna bir hüküm vazedebilirdi. Köy Kanununda sıvat yeri yapılacağına dair bir hüküm sevkedilmemiş olduğuna, köy işleri mecburi ve isteğe bağlı işler diye bütün teferruatı ile ayrı ayrı sayılmış bulunduğuna göre.
Köy idarecilerinin görev ve yetkilerinin sınırlanmış olduğu ortadadır. Aksi bir düşünce anılan kanunun sözü geçen maddelerinin vazıı maksadına aykırı düşer. Bu itibarla Köy ihtiyar Meclisinin, köye sıvat yeri sağlanması amacıyla özel kişilere ait taşınmaz malları kamulaştırmasına görev ve yetkileri yönünden imkan yoktur. | Enerji Hukuku Avukatları Ankara
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?