Menfi Tespit Davasında İhtiyati Tedbir Kararına İtiraz Kararı!
Menfi Tespit Davasında İhtiyati Tedbir Kararına İtiraz Kararı! Taraflar arasında görülen menfi tespit davası, yerel mahkeme tarafından sonuçlandırılmıştır. Yargılama sonucu varılan tedbir kararına karşı davalı banka vekili tarafından istinaf başvurusu yapılmıştır. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin almış olduğu bu karar, davalı banka vekilinin istinaf talebiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından değerlendirilmeye alınmış, hakkında sonuç kararına oy birliği ile varılmıştır.
Menfi Tespit Davasında Dava Taraflarının İddia ve Savunmaları
Davacı vekili mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde, davalı şirket ile birlikte alım satım sözleşmesi imzaladığını, söz konusu tarihte imzalanan bu sözleşmede belirlenen son tarihe kadar hazır betonun teslimi hususunda anlaşmaya vardıklarını belirtmiştir. Hazır betonunu satış bedeli olarak belirlenen 505.000.000 TL’nin müvekkili tarafından keşide edilen avans çekinin davalıya teslim edildiğini, ancak söz konusu çeklerin avans çeki olması sebebiyle mallar teslim edilene kadar başka kişilere ciro edilemeyeceğini açıkça kararlaştırıldığını aktarmıştır.
Tüm bunlara istinaden davalı şirketin sözleşmede anlaşıldığı şekilde teslim tarihi olarak belirlenen tarihe kadar sipariş edilen malları teslim etmediğini, çeklerin ticari kredi ilişkilerine istinaden diğer davalı bankaya ciro ve teslim ettiklerini bildirdiklerini, davalı bankanın da söz konusu çeklerin iktisabında kötü niyetli olduğunu açıkça belirtmiştir. Davalı bankanın ihtiyati tedbir kararına itiraz ettiklerini dilekçelerinde belirterek, davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşme ve itcari ilişkiye dayanan defi ve itirazların müvekkili bankaya karşı öne sürülebilmesinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir.
Menfi Tespit Davasında İlk Derece Mahkemesinin Kararı
Söz konusu talepler ile Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davada, tarafların vekilleri dinlenmiş, dava dosyası incelenmiş ve gerekli bilirkişi raporları ile deliller toplanmıştır. İtiraz üzerine soruşturmanın ardından itirazlar hakkında somut bir gerekçe yazılmaksızın ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına yönelik talebin, İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince reddine karar vermiştir. Söz konusu kararın sonuçlanmasının ardından davalı banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Menfi Tespit Davasında İstinaf Sebepleri
Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu nihai karara istinaf başvurusunda bulunmasına gerekçe olarak, tedbir kararının HMK’da düzenlenmiş olan şartları karşılamadığını, tedbir kararının hangi neden ve kanıtlara dayandırıldığının söz konusu yerel mahkemenin vermiş olduğu kararda belirtilmediğini göstermiştir.
Davacının müvekkili bankayı hedef alan iddia ve taleplerinde, ilk derece mahkemesinin müvekkili banka aleyhine verilen ihtiyati tedbir kararının, kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesine tamamen aykırı olduğunu öne sürmüştür. Davaya konu olan olayda, gecikmesinde tehlike bulunan bir durumun söz konusu olmadığı gibi yerel mahkeme tarafından verilen tedbir kararının davanın esasını çözümleyecek nitelikte olduğundan bu yönüyle de hem kanunlara hem de daha önce gündeme gelen Yargıtay kararlarına aykırı olduğu ifade edilmiştir. Tüm bu gerekçelere dayanarak davalı bankanın vekili, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin vermiş olduğu itirazın reddine dair kararın kaldırılmasına, ihtiyati tedbire vaki itirazların kabulüne ve tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Menfi Tespit Davasında İnceleme ve Gerekçeli karar
İstinaf başvurusunu değerlendirmeye alan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi dava talebinin menfi tespit davası içinde verilmiş olan ihtiyati tedbir kararına itiraz kapsamında ele alınmasını uygun görmüştür. İlk derece mahkemesi tarafından verilen ihtiyati tedbir kararına sadece davalı banka tarafından itiraz edilmiştir.
İstinaf başvurusu sebepleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 778/1.a maddesi göz önünde bulundurulduğunda bonodan dolayı kendisine başvuru yapılan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerinden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilerine dayanan defileri başvuran hamile karşı ileri süremez denmektedir. Zira hamil, poliçeyi iktisap ederken bile borçlunun zararına hareket etmiş olmaktadır.
Dava dosyasına konu olan somut olayda, davalı banka söz konusu çekleri, diğer davalıya kullandırmış olduğu kredi karşılığında, kredi borçlarının ödenmesi amacıyla alındığını, iyi niyetli hamil olduğunu ve çeklerin bedelsiz kaldığının bilmesinin mümkün olmadığını savunmaktadır. Bu durumda davalı bankanın kötü niyetle çekleri devraldığına ilişkin bir kanaat oluşturacak bir durum ispatlanmamıştır. HMK’nın 390/3. maddesi gereğince ihtiyati tedbir isteyen dava tarafı, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını kanıtlamakla mükelleftir. Davada bu aşamaya kadar yaklaşık ispatın yapılmadığı görülmektedir.
Bu gerekçeler nezdinde, ilk derece mahkemesinin itirazın reddine dair vermiş olduğu kararın kaldırılmasına ve yeniden karar verilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Menfi tespit davası hakkında bilgi için ziyaret ediniz.