İş mahkemesinde belirsiz alacak davası açılabilir mi?
İş davalarında alacak ve tazminat talepleri söz konusu olduğunda, davanın nasıl açılacağı, yani belirli mi yoksa belirsiz alacak davası şeklinde mi olacağı, önemli bir husustur. Bu bağlamda, iş hukuku uygulamalarında karşılaşılan durumları ve bu durumlarda nasıl hareket edilmesi gerektiğini detaylandırmak gerekir:
1. İş Davaları Belirli mi, Belirsiz mi Açılır?
Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), davacının dava dilekçesinde talep sonucunu açık bir şekilde belirtmesi gerektiğini öngörür. Ancak, alacağın tam miktarının belirlenmesi her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumlar için HMK, davacıya, dava sürecinde miktarın belirlenmesi ve davalının muvafakat etmemesi durumunda, talep sonucunu ıslah yoluyla artırma veya ek dava açma hakkı tanır. Kısmi dava açılması halinde, geri kalan alacağın zamanaşımına uğrama riski bulunur. Bu nedenle, miktarı tam olarak belirlenemeyen alacaklar için belirsiz alacak davası açmak, hem hukuki güvenlik sağlar hem de usul ekonomisine uygundur.
2. İş Mahkemesinde Belirsiz Alacak Davası Açılabilir mi?
İş hukukundan kaynaklanan alacaklarla ilgili olarak, belirli veya belirsiz alacak davası açma konusunda genel bir kural yoktur. İş hukukunda, özellikle alacağın miktarının belirlenmesi güç olduğu durumlarda, belirsiz alacak davası açmak mümkündür. Bu, alacaklıların, alacak miktarını tam olarak belirleyemediklerinde hak kaybına uğramalarını önler.
3. Hangi Durumlarda Belirsiz Alacak Davası Açılır?
Belirsiz alacak davası, alacağın miktarının veya değerinin dava açıldığı tarihte tam ve kesin olarak belirlenemesi durumlarında tercih edilir. Bu tür davalar, alacak miktarını kesin bir şekilde tespit etmenin mümkün olmadığı veya çok zor olduğu durumlarda açılır. Alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktarı ya da değeri belirterek dava açabilir.
4. Kıdem Tazminatı Belirsiz Alacak Olarak Açılabilir mi?
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti gibi alacaklar genellikle işçi tarafından bilindiği için kural olarak belirsiz alacak davasına konu edilmez. Ancak, bu tür alacakların miktarının belirlenmesinde anlaşmazlık varsa ve miktar net olarak hesaplanamıyorsa, belirsiz alacak davası açılabilir.
5. Belirsiz Alacak Davası Olduğu Nasıl Anlaşılır?
Bir davanın belirsiz alacak davası olduğu, dava dilekçesinde talep edilen miktarın tam olarak gösterilmediği, ancak talep edilen miktarın tamamı hakkında hüküm kurulması istendiğinde anlaşılır. Bu, dava dilekçesinde alacaklı tarafından belirli bir miktarın üzerindeki hakların saklı tutulduğunun belirtilmesiyle mümkündür.
İşçi davasını açtığı tarihte tazminat alacaklarının değerini kesinlik derecesinde tespiti mümkün değilse, Yada hak etmiş tazminatlarının olup olmadığı yargılama ile belirleneceği, alacağın bilirkişinin belirlenmesinde ihtiyaç varsa bu durumda belirsiz alacak davası açılabilir.
İş Davalarında İşten Çıkarma Son Karar Olmalıdır
Belediyede ekip çavuşu olarak gören yapan şahıs, kurum aracını mesai saatleri içinde özel işleri için kullandığı gerekçesiyle işine son verildi. Mahkeme ise “Disiplin cezasının yeterli olacağı eylemler yüzünden iş sözleşmesi feshedilemez” dedi. Taşeron firmaya bağlı olarak belediyede çalışan işçi, bir disiplin suçu işledi. İddiaya göre belediyenin aracını mesai saatleri içinde kendisi ve diğer bir çalışanın özel işi için kullanan şahıs, ilk derece mahkemesinin verdiği karara göre haksız bulundu.
Mahkemenin verdiği karar üzerine yeni bir dava açan eski çalışan, işe iade edilmeyi talep etti. Eski çalışan, savunmasında da şunları söyledi: “Haksız yere ve geçersiz nedenlerle işime son verildi. Bir de bu durum SGK’ya 14 gün sonra bildirilmiş. Yani, arada çalışmadığım o zaman diliminde de çalışıyor olarak gösterilmişim.” Ayrıca savunmasında, işe iade yükümlülüğünün işverene, maddi yükümlülüklerinse işveren ve taşeron şirkete ait olduğunu belirtip işe iade edilmesini ve kendisine tazminat ödenmesini istedi.
Bunun ardından mahkeme tanıkları da dinledikten sonra eski çalışanın mesai saatleri içinde belediye aracıyla diğer personeli özel işe götürdüğünü tespit etti. Mahkeme, belediye ve şirketin karşılıklı güvene dayanan iş sözleşmesinin devam ettirilmesinin beklenmeyeceğini söyledi ve davanın reddine karar verdi.
Eski çalışan ise davanın yeniden görülmesini istedi. Bunun için öne sürdükleri sebepler ise şunlardı:
1- Bilirkişi raporunun alınmadığı halde gerekçe de raporun alındığının yazılması.
2- Çalışanın işine son verilme tarihinin SGK’ya geç bildirilmesi. 3- Tanıklardan biri olan amirin, mahkemece bağımsız bir şekilde dinlenmesi gerektiği.
4- Tek taraflı düzenlenen ve tebliğ edilmeyen soruşturma raporuna göre karar verilmesi.
5- Öncesinden ikaz-uyarı veya disiplin işlemi yapılmadan fesih işleminin yapılmasının ölçülülük ilkesine aykırı olması. Mahkeme, davacının sunduğu sebeplere gerekçe olarak şunları gösterdi: Hukuku bağımsız bir şekilde uygulamak hâkimin görevidir.
Eğer çözüm, özel veya teknik bilgi gerektiriyorsa bilirkişi görüşü alınmasına karar verilir. Genel ve hukuki bilgiyle çözüme ulaşmak mümkünse, bilirkişiye gerek duyulmaz. Gerekçede ayrıca, SGK’ya geç bildirilen fesih tarihinin mahkeme kararını değiştirmeyeceği yazmaktaydı.
İş Davası Alacak Davalarında : Disiplin Suçu ve cezası kararı var ise, Fesih Yapılmaz
Mahkeme, gerekçenin devamında ise eski çalışanın belediye aracını işyeri müdürünün talimatı üzerine eylemi gerçekleştirdiğinin anlaşıldığını beyan etti. Öte yandan davacının belirtilen davranışı sadece disiplin cezası gerektirebilecek ağırlıkta olup sözleşmenin sona erdirilmesi feshin son çare olması ilkelerine uygun olmadığını belirtti.
Mahkemece feshin geçerli nedene dayanmadığı değerlendirilerek işçinin işe iadesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu açıklandı.
Tüm bunların sonundaysa dava sürecinin yeniden başlatılması talebi kabul edildi ve dava en başından görüşülmek üzere bir kere daha açıldı