Haysiyetsiz hayat sürme mutlak boşanma sebebi mi?

Haysiyetsiz hayat sürme mutlak boşanma sebebi mi?
Haysiyetsiz hayat sürme, Türk Medeni Kanunu'na göre boşanma sebebidir. Bu, eşin ahlaka aykırı davranışlarının evlilik birliğini temelden sarsması ve birlikteliği devam ettirmeyi imkansız kılması durumunda geçerlidir.

Türk Medeni Kanunu (TMK) evlilik birliğinin sarsılması ve sonlandırılmasına ilişkin hükümler içerir. Bu hükümler arasında "haysiyetsiz hayat sürme" nedeniyle boşanma, evlilik birliğinin temelinden sarsılması, velayet, nafaka ve tazminat gibi konular yer alır. Bu bağlamda, haysiyetsiz hayat sürmenin boşanma sürecine etkileri ve sonuçları önemli hukuki meseleler arasındadır. İşte bu konulara dair detaylı açıklamalar:

Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma Davası Nedir?

TMK'nın 163. maddesi, eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi ve bu durumun diğer eş için birlikte yaşamayı mümkün kılmaması halinde, mağdur eşin boşanma davası açma hakkına sahip olduğunu belirtir. Bu, evlilik birliğinin temelinden sarsılması anlamına gelir ve mağdur eş için boşanma davası açma imkanı tanır.

Haysiyetsiz Hayat Sürme Mutlak Boşanma Sebebi Mi?

Haysiyetsiz hayat sürme, zina kadar açık ve kesin bir boşanma nedeni olmamakla birlikte, evlilik birliğinin sürdürülemez hale gelmesine yol açabilir. Bu durum, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olursa, boşanma için yeterli bir sebep teşkil eder.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Ne Demek?

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, toplumun ahlaki değerlerine, şeref ve namus anlayışına ters düşen davranışları içerir. Bu tür davranışlar, evlilik birliğini temelinden sarsacak nitelikte olabilir ve mağdur eşin boşanma talebinde bulunmasına neden olabilir.

Annenin Haysiyetsiz Yaşam Sürmesi Velayet Ne Olur?

Annenin haysiyetsiz bir yaşam sürmesi, çocuğun menfaatlerine zarar verebilecek bir durum olduğundan, bu tür durumlarda çocuğun velayetinin anneye verilmemesi söz konusu olabilir. Çocuğun en iyi menfaatleri gözetilerek velayet kararı verilir.

Haysiyetsiz Yaşam Sürme Nedeniyle Nafakanın Kaldırılması

Nafaka alacaklısının haysiyetsiz bir hayat sürmesi, mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılmasına neden olabilir. Bu, yoksulluk nafakası gibi nafaka türleri için geçerlidir ve alacaklının bu tür bir yaşamı sürdürmesi, nafaka hakkının sona erdirilmesi için yeterli bir sebep oluşturabilir.

Haysiyetsiz Hayat Sürme Boşanma Zamanaşımı Var Mı?

Haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı boşanma davalarında belirli bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı bulunmamaktadır. Ancak, bu tür davranışların sona ermesinin ardından uzun bir süre geçtikten sonra açılan bir dava, dürüstlük kuralına aykırı olabilir ve mahkeme tarafından reddedilebilir.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası

TMK m. 163 hükmüne göre Eşlerden biri haysiyetsiz bir hayat sürmesi ve bu sebeplerden dolayı evli kalınması diğer eşten beklenemezse, Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle boşanma davası açar.

Suç İşleme Nedeniyle Boşanma Davası

Suç işleme nisbi bir boşanma sebebidir. Diğer eş, işlenen suçtan dolayı evliliğin devamına katlanmak zorunda olmadığını ileri sürerek boşanma davası açabilir. Burada ceza yargılamasının kesinleşmesine gerek yoktur. Yine bunun gibi suçu işleyen eşin bu sonuçtan dolayı mahrumiyetine karar verilmiş olup olmamasının da bir önemi yoktur. İşlenen suçun küçük düşürücü bir suç olması gerekir.

Örneğin trafik kazası sonucu ölüme sebebiyet verme durumunda küçük düşürücü bir suç yoktur. Ancak hırsızlık, dolandırıcılık, cinsel taciz gibi suçlar küçük düşürücü suçlardır. Küçük düşürücü suçun boşanma sebebi sayılabilmesi için suçun evlenme ilişkisi sürerken gerçekleşmesi gerekli olup, evlenme öncesinde işlenen suçlar bu kapsamda değildir.

Ancak bunu bilmeyen eş, diğer şartları varsa hata veya hileye dayanarak evlenmenin iptali ya da evlilik birliğinin sarsılmasına dayanmak suretiyle boşanma davası açabilir. Küçük düşürücü suç işleme nisbi bir boşanma sebebi olduğundan, hakim küçük düşürücü bir suç işlendiğini saptadığı taktirde boşanma kararı verebilmesi için ortak hayatın bu suç nedeniyle diğer eş için çekilmez bir hale gelmişlikten söz edilmedikçe boşanma şartları gerçekleşmemiştir.

Örneğin her ikisi de dolandırıcı olan iki eşten hiç biri diğeri aleyhine evlilik birliğinin kendisi için çekilmez hale geldiğini ileri sürerek boşanma davası açamaz.

Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma Davası

Haysiyetsiz hayattan söz edilebilmesi ve bu sebeple boşanma kararı verilebilmesi için, başkalarıyla ilişkinin bir yaşam tarzı olarak benimsenmiş olması ve bu şekilde yaşamanın az veya çok devamlılık göstermesi gerekir. Haysiyetsiz hayat sürme, toplumun anlayışına göre sürekli olarak namus, şeref ve haysiyet kavramlarıyla bağdaşmayacak, bu yönüyle toplumun gelenine aykırı olarak yaşamaktadır.

Randevu evi işletmek, ayyaş şekilde gezmek şeklindeki eylemler diğer eylemler diğer eş için boşanma sebebi oluşturuyorsa, boşanma davası açabilir. Eşlerden birinin haysiyetsizce hayat sürmesinin boşanma sebebi olabilmesi, için bunun sürekli olması gerekir. Tek seferlik eylemler bu kapsamda değerlendirilemez.

Haysiyetsiz hayat sürme hali de nisbi boşanma sebeplerinden olduğu için, sadece bu sebebin tespiti yeterli olmayıp, bu sebebin diğer eş için ortak hayatı çekilmez duruma sokması gerekir. Kanun koruyucu TMK m. 163 hükmünde "her zaman" ifadesini kullandığı için, bu sebep açısından herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmüş değildir.

Ancak bir görüşe göre, haysiyetsiz hayat sürme sona erdikten veya işlenen küçük düşürücü suç öğrenildikten sonra uzun yıllardan sonra dava açılması halinde birlikte yaşamanın davacı eş açısından beklenemez hal sayılmaması gerekir.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası bir dilekçe ile görevli mahkeme olan aile mahkemesine açılacaktır. Uygulamada boşanma davası ile birlikte yan isteklerde de bulunabilmektedir. Boşanma davası yazılı yargılama usulüne tabidir.

Yazılı yargılama usulünde ön inceleme aşamasının uygulamada bazı yanlışlıklar yapılmaktadır. Bu nedenle hukuk sistemimize yeni girmiş bir müessese olan ön inceleme aşamasıyla ilgili olarak kısa açıklamalarda bulunmakta fayda vardır. Yazılı yargılama usulünde bir iki istisna hariç ön incelemenin duruşmalı yapılması zorunludur:

HMK m. 139/1-ilk cümle hükmüne göre "Mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ve yukarıdaki maddelerde belirtilen incelemeyi tamamladıktan sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirir." Görüldüğü üzere bu madde hükmüne göre ön incelemenin duruşmalı yapılması zorunlu tutulmuştur.

Ancak HMK m. 138 hükmüne göre, "Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir." Bu hüküm uyarınca sadece "dava şartları" ve "ilk itirazlar" ile ilgili kararlar dosya üzerinden verilebilecektir. Dava şartları, davanın esası bakımından inceleme yapılabilmesi ve karar verilebilmesi varlığı veya yokluğu mutlaka gerekli olan şartlardır.

Dava şartları HMK m. 114 hükmünde de ele alınmıştır. Örneğin mahkemenin görevli olması, gider avansının yatırılmış olması, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartlarındandır. Dava engelleri olarak da isimlendirilen ilk itirazlar ise, davanın esasına girmeye engel teşkil eden ve davanın başında ileri sürüldüğünde dikkate alınabilen usule ilişkin itirazlardır.

İlk itirazların neler olduğu kanunda sınırlı olarak sayılmış olduğundan, bunların dışında ilk itiraz ileri sürmek mümkün değildir.

İlk itirazlar HMK m. 116 hükmünde ele alınmıştır. Buna göre ilk itirazlar şunlardır:

  1. Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazı,
  2. Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı,
  3. İş bölümü itirazı. Dava şartları hakim tarafından re'sen dikkate alınır. İlk itirazlar ise ancak HMK m. 117 hükmündeki usule göre ileri sürüldükçe dikkate alınabilir.

HMK m. 117 hükmüne göre, "(1) ilk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi halde dinlenemez. (2) ilk itirazlar, dava şartlarından sonra incelenir ve karara bağlanır." Yine bunun gibi dava şartları yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir ve dikkate alınabilirken, ilk itirazlar, davanın dışında, cevap süresi içinde ve sadece cevap dilekçesinde ileri sürülebilir. Mahkeme dava şartlarını inceledikten sonra, ileri sürülmüşse ilk itirazları ön inceleme aşamasında incelemek ve karar vermek zorundadır.

Bunun için duruşma açılmasına gerek yoktur. Yani dava şartları ve ilk itirazlar eksikse, duruşma açmadan gerekli kararlar verilebilecektir. Ancak mahkeme bu hususlarda kararını vermek için tarafları dinleme gereği duyuyorsa, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinledikten sonra da kararını verebilir.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası | Sıkça Sorulan Sorular

BOŞANMA DAVASI - ORTAK HAYATIN TEMELİNDEN SARSILMASI - GEREKÇENİN KENDİ İÇİNDE VE HÜKÜM FIKRASI İLE ÇELİŞKİLİ OLDUĞU - SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME HUKUKİ SEBEBİNE DAYALI OLARAK AÇILMIŞ BİR DAVA BULUNMADIĞININ GÖZETİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Tarafların ortak hayatın temelinden sarsılması nenediyle boşanmalarına karar verildiği halde gerekçede suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayalı boşanma davası olduğu, koşullarının oluştuğu belirtilerek tarafların boşanmalarına karar verildiği belirtilmiştir. Oysa "Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme" hukuki sebebine dayalı olarak açılmış bir dava bulunmadığının gözetilmesi gerekir.

BOŞANMA DAVASI - MADDİ TAZMİNAT İSTEMİ - EŞİT KUSURLU KADIN LEHİNE TAZMİNATA HÜKMEDİLİP HÜKMEDİLEMEYECEĞİ - EŞİT KUSURLU DAVALI KADIN YARARINA TAZMİNATA HÜKMEDİLMESİNE YASAL OLANAK BULUNMADIĞI - DİRENME KARARININ ONANMASI

Medeni Hukukumuzda, boşanma sebepleri özel sebepler ve genel boşanma sebebi olarak iki grupta düzenlenmiştir. Özel boşanma sebeplerinden, zina (m.161), hayata kast, pek kötü muamele ve ağır derecede onur kırıcı davranış (m.162), haysiyetsiz hayat sürme ve suç işleme (m.163), terk (m.164) sebeplerine dayanan boşanma davalarında boşanma hükmü, gerekçesiyle sıkı bir bağlılık arz eder.

Oysa örneğin akıl hastalığına (m.165) dayanan boşanma davalarında, boşanma kararı verilebilmesi için eşlerden birinin akıl hastası olması, bu yüzden ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelmiş bulunması ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının tespit edilmiş olması yeterli olup, bu davalarda mahkemenin kusur konusunda ulaştığı sonuç, boşanma kararı verilebilmesi için değil, boşanmanın sonuçlarının düzenlenmesinde önem taşır.

Dolayısıyla böyle bir davada mahkemece belirlenmiş olan kusurun, hükmün boşanmaya ilişkin bölümü temyiz edilmemiş olsa bile, boşanmanın sonuçları bakımından kesin hüküm etkisi yoktur.

Bunun gibi, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan üç yıllık fiili ayrılık sebebine dayanan boşanma davalarında da; boşanma kararı verilebilmesi için; boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış ve reddedilmiş bir davanın bulunması, bu ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçmiş bulunması ve bu süre içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamadığının ispatlanmış olması yeterlidir.

Burada da kusur, boşanma kararı verilebilmesi için değil, boşanmanın sonuçlarının düzenlenmesinde önem taşır. Aynı şekilde Türk Medeni Kanununun 172. maddesine göre ayrılık süresi bitince, ayrılık durumu kendiliğinden sona erer. Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Bu sebebe dayanan boşanma davalarında da boşanma kararı verilebilmesi için ayrılık süresi içinde ortak hayatın yeniden kurulmadığının ispatlanmış olması yeterli olup, kusur, boşanmanın sonuçlarına ilişkin düzenlenmede önemlidir.

BOŞANMA DAVASI - DAVACININ DAVASINI KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME NEDENİNE DAYALI OLARAK AÇTIĞI - EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİNE DAYALI BOŞANMAYA KARAR VERİLMESİNİN İSABETSİZLİĞİ

Davacının dava dilekçesindeki anlatım ve isteğine göre Türk Medeni Kanununun (TMK) 166/1-2 maddesinde düzenlenen nedenine dayalı bir davası mevcut değildir. Davacının davasını Türk Medeni Kanununun 163. madde de düzenlenen suç işlemeve haysiyetsiz hayat sürme> nedenine dayalı olarak açtığının anlaşılmasına göre delillerin bu çerçevede değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur

Bu haber toplam 208 defa okunmuştur
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
İLETİŞİM: 0 312 229 25 05 CEP: 0 545 229 25 05 ADRES : Adres: Eti, Strazburg Cd. N:10/9, 06101 Çankaya/Ankara