İtirazın İptali Davası

İtirazın İptali Davası
İtirazın İptali Davası Borçlunun itirazı üzerine duran takibe devam edebilmesi için alacaklının itirazı bertaraf etmesi,başka bir ifade ile hükümden düşürmesi gerekir.Alacaklının itirazı hükümden düşürerek takibe devam edebilmesi için başvuracağı iki yol vardır.Bunlardan birincisi genel mahkemede açacağı itirazın iptali davası,diğeri ise icra mahkemesinde...
İtirazın İptali Davası, Borçlunun itirazı üzerine duran takibe devam edebilmesi için alacaklının itirazı bertaraf etmesi,başka bir ifade ile hükümden düşürmesi gerekir.Alacaklının itirazı hükümden düşürerek takibe devam edebilmesi için başvuracağı iki yol vardır. Bunlardan birincisi genel mahkemede açacağı itirazın iptali davası,diğeri ise icra mahkemesinde başvurulacak olan itirazın kaldırılması yoludur. https://youtu.be/N4NTl-5eRf0  

İtirazın İptali Davası Nedir

İtirazın iptali davası,genel hükümlere göre açılan ve incelenen bir davadır.Buna karşılık alacaklının icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilmesi için elinde 68.madde anlamında belge bulunması gerekir. Elinde bu tür belge bulunan alacaklı,dilerse itirazın iptali davasını açabilir,dilerse itirazın kaldırılması yoluna başvurabilir.Buna karşılık elinde 68.madde anlamında belge bulunmayan alacaklının başvuracağı tek yol itirazın iptalidir.Başka bir ifade ile alacaklın itirazın iptali davasını her halde açabilecek;itirazın kaldırılması yoluna ancak elinde 68.madde anlamında belge varsa başvurabilecektir.

İtirazın İptali Davası İmzaya İtiraz

Borçlunun imzaya itirazı halinde,alacaklı icra mahkemesinden itirazın geçici kaldırılmasını isteyebilir,itirazın kesin kaldırılmasını isteyemez. Elinde 68-68/b maddelerindeki belgeler olan alacaklı,seçim hakkını itirazın iptali davası açmak yönünde kullanmışsa,bundan sonra itirazın kaldırılması yoluna başvuramaz.Bununla birlikte,daha önce itirazın kaldırılması yoluna başvuran alacaklı,bu yolu bırakarak veya itirazın kaldırılması talebi reddedildikten sonra,itirazın iptali davası açabilir. 4949 Sayılı Kanundan önce "icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep etmek istemeyen" ibaresi 67.maddede yer aldığından,itirazın kaldırılması talebi reddedilen alacaklının itiraz iptali davası açıp açamayacağı tartışmalı idi.İcra ve İflas Kanunu'nun 67.maddesinin birinci fıkrası yeniden düzenlenerek,itirazın kaldırılması talebi reddedilen alacaklıya itirazın iptali davası açmak hakkı tanınmıştır.

İtirazın İptali Davası Ne Zaman Açılır?

İtirazın iptali davası,bir yıl içinde açılmalıdır;alacaklı bu davayı,itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açmalıdır.Ancak bu bir yıllık süre içerisinde dava açılırsa,bu dava,itirazın iptali davası olarak nitelendirilir ve bu konuda takip hukukundaki hüküm ve sonuçlarını doğurur.Bir yıl geçtikten sonra artık itirazın iptali davası açılamaz. Buna rağmen bir yıllık süreden sonra açılan itirazın iptali davası eda davası olarak kabul edilerek,alacağın tahsiline karar verilebilmeli midir? Bu konuda Yargıtay'ın istikrarlı uygulaması bulunmamaktadır.Yargıtay bazı kararlarında bir yıl geçtikten sonra açılan itirazın iptali davası eda davası olarak kabul edilerek,alacağın tahsiline karar verilebileceğini açıklamıştır.Yargıtay bazı kararlarında ise,bir yıllık süre geçtikten sonra açılan itirazın iptali davasının reddi gerektiği görüşündedir.Her halde takip konusu alacak için bir yıllık sürenin geçmesinden sonra genel hükümlere göre bir eda davası açılmalıdır. Ancak alacaklının bir yıllık sürenin geçmesinden sonra açtığı dava itirazın iptali davası ise ve talep sonucunda sadece itirazın iptali istenmişse,hakim talepten başka bir şeye karar veremeyeceğinden,bu davayı eda davası olarak nitelendiremez.Çünkü alacaklının açtığı davada alacağın tahsiline yönelik bir talebi yoktur.Bu durumda bir yıllık sürenin geçmesinden sonra açılan dava reddedilmelidir. Ancak davacı talep sonucunu davalının rızası veya ıslah yolu ile değiştirebilir.Bu durumda davaya eda davası olarak devam edilmesi mümkündür.

İtirazın İptali Davası Sonuçları Nelerdir?

İtirazın iptali davasını kazanan alacaklı,itiraz üzerine duran genel haciz yolu ile takibe kaldığı yerden devam edebilirse de,acaba lehine aldığı ilam ile ilamlı takip yapabilir mi? Bu husus hukukumuzda tartışmalıdır. Bazı yazarlar itirazın iptali davasını niteliği itibariyle bir eda davası olarak kabul etmemekte ve itirazın iptaline ilişkin verilen kararda da,alacağın tahsili yönünde bir hükmün bulunmadığı,sadece itirazın iptali ile takibin devamına karar verildiği görüşündedirler.Yargıtay bazı kararlarında itirazın iptali davasını eda davası olarak ,bazı kararlarında ise tespit davası olarak nitelendirmektedir. Tespit davası olarak kabul edilirse,itirazın iptali davasını sonunda verilen hükme dayanarak ilamlı takip yapılmayacaktır,çünkü bu kararlarda alacağın tahsiline ilişkin hüküm bulunmamaktadır.Buna karşılık,itirazın iptali davası eda davası olarak kabul edilirse,alacaklı davanın sonunda elde ettiği ilama dayanarak dilerse ilamsız takibe devam edebilecek,dilerse yeni bir ilamlı icra takibi yapacaktır. İtirazın iptali davası icra hukukuna özgü bir davadır.Bu davanın eda davasından farklı olarak,bir yıllık süre içinde açıklaması ve davanın sonunda haksız çıkan tarafın inkar tazminatına mahkum edilmesi söz konusudur. Davanın amacı,itiraz üzerine duran takibe devam edilmesinin sağlanmasıdır.Bu nedenle davacının bu davayı açarken,duran takibe devam edilmesini ve itirazın iptalini istemesi gerekir. Ayrıca tahsil talebine de gerek yoktur,çünkü takibin amacı zaten bu alacağın tahsilidir.İtirazın iptali davası kabul edilirse,takip kesinleşecek ve alacaklının alacağı tahsil edilmiş olacaktır. Bu nedenle mahkemenin de böyle bir talep olmaması halinde tahsile yönelik karar vermesi gerekmektedir. Eğer alacaklı hem itirazın iptalini hem de tahsilini talep ederse,mahkemenin bu taleplerden hangisini istediğini alacaklıya sorması gerekir. Ancak alacaklı ilamlı takip yapmak istiyorsa,bu durumda itirazın iptali davası yerine eda davası açarak bu dava sonunda elde ettiği ilam ile ilamlı icra takibi yapılabilir. Bu halde,eda davası sonunda elde ettiği hükümle icra takibi yapılabilir. Bu halde,eda davası sonunda elde ettiği hükümle alacaklı takibe devam edemez ve lehine inkar tazminatına hükmedilemez.

İtirazın İptali Davası İcra İnkar Tazminatı

İtirazın iptali davası sonunda hükmedilen inkar tazminatı,vekalet ücreti ve yargılama giderleri için alacaklı ilamlı icra takibi yapılır. İtirazın iptali davasının bir yıl içinde açılması şeklindeki kural,bazı durumlarda özellik arz etmektedir. Nitekim,gecikmiş itirazda ve ihtiyati hacizde,itirazın iptali davası yedi gün içinde açılmazsa haciz veya ihtiyati haciz kalkar. İtirazın İptali Davası Hangi Mahkemede Açılır İtirazın İptali davası asliye hukuk mahkemelerinde görülür.

İtirazın İptali Davası Nasıl Görülür?

İtirazın İptali Davası,yapılan itirazın kaldırılması için açılan bir dava türüdür. Alacaklı icra takibine itiraz edilmesi durumunda, tebliğ edildiği tarihten başlayarak 1 yıl içinde borcu ispat için itirazın iptali için dava açmalıdır. Dava sonucuna göre borçlu ve alacaklı haklılığına göre karşı tarafa yüzde yirmiden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilebilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. İtirazın iptali süresini geçiren alacaklının genel hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. İcra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.

Yargıtay Kararı - İtirazın İptali Davası

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - KAMBİYO SENEDİNİN BORÇLU ELİNDE BULUNMASI ÖDEMEYE KARİNE TEŞKİL EDECEĞİ - DAVACININ İDDİASINA KONU ÇEKLERİN ALACAKLI TARAFINDAN KENDİSİNE GERİ VERİLDİKTEN SONRA BANKAYA İADE EDİLİP EDİLMEDİĞİ - HÜKMÜN BOZULMASI ÖZET: Her ne kadar dosyada mahkemeye hitaben muhatap banka tarafından yazılan cevaplarda çeklerin bankaya iade edildiği belirtilmiş ise de kim tarafından iade edildiği konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Bir kambiyo senedinin borçlu elinde bulunması ödemeye karine teşkil edeceğinden davacının iddiasına konu çeklerin alacaklı tarafından kendisine geri verildikten sonra bankaya iade edilip edilmediği, başka bir anlatımla çekleri bankaya iade edenin borçlu olup olmadığı hususları yeniden araştırılarak yapılacak inceleme sonunda tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - DAVALININ PARANIN ÖDÜNÇ OLARAK DEĞİL KOMİSYON ÜCRETİ OLARAK KENDİSİNE GÖNDERİLDİĞİNİ SAVUNDUĞU - DAVALININ VASIFLI İKRARDA BULUNDUĞU - ŞİRKETİN ÖDÜNÇ OLARAK GÖNDERİLDİĞİNİ İSPATLAMAK ZORUNDA OLDUĞU - HÜKMÜN ONANMASI ÖZET: Mahkemece davalının, davacı tarafça, kendisine dava konusu .. Euro'nun gönderildiğini ikrar ettiği, ancak davacının iddia ettiğinin aksine paranın ödünç olarak değil, komisyon ücreti olarak kendisine gönderildiğini savunduğu, dolayısıyla davalının vasıflı ikrar da bulunduğu davacı şirketin ödünç olarak gönderildiğini ispatlamak zorunda olduğu. Davacı başkaca kesin delillerle bu hususu ispatlayamamış olduğu gibi davacı vekilinin yemin deliline de dayanmayacaklarını belirttiği gerekçesi ile davanın ve şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Diğer makalelerimize Ankara Avukat sayfamızdan göz atabilirsiniz.

İtirazın İptali Davası | Sıkça Sorulan Sorular

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - DAVA KONUSU ALACAĞIN ŞEKLE UYGUN OLARAK TEMLİK EDİLDİĞİ. TEMLİK SÖZLEŞME TARAFLARININ TEMLİKTEN VAZGEÇTİKLERİNE İLİŞKİN VEYA DAVACININ BAKİYE BORCU ÖDEMESİ ÜZERİNE BU KISMA İLİŞKİN TEMLİK ALACAKLISI TARAFINDAN KENDİSİNE TEKRAR TEMLİK YAPILDIĞINA İLİŞKİN DELİL SUNULMADIĞI. doğmuş ve doğacak olan borçlarına mahsup edilmek/borçlarının teminatı olmak amacıyla bütün tasarruf hakları ile birlikte Leasing'e temlik etmiştir." şeklinde düzenlendiği, yine sözleşmenin 3.paragrafında "Leasing, birinci maddede belirtilen temliğe konu parayı temellük etmiştir." şeklinde açıkça düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu düzenlemelere ve davacının alacağa dayanak yaptığı davacı ile davalı arasındaki ödeme protokol hükümleri ile Dava dışı temlik alacaklısı şirketin yargılama aşamasındaki müzekkere cevap içeriği bütün olarak değerlendirildiğinde, imzalanan alacağın temliki sözleşmesinin "Teminat Amaçlı Alacağın Temliki" sözleşmesi niteliğinde kabulü mümkün olmayacaktır. Kaldı ki Davacı vekilince temlik edilen alacak kapsamında, temlik alacaklısına borcun bakiyesinin kendileri tarafından ödendiği ileri sürülmüşse de; ilk derece mahkemesi gerekçesinde de yer verildiği üzere dava konusu alacağın şekle uygun olarak temlik edildiği; temlik sözleşme taraflarının, temlikten vazgeçtiklerine ilişkin veya davacının bakiye borcu ödemesi üzerine bu kısma ilişkin temlik alacaklısı tarafından kendisine tekrar temlik yapıldığına ilişkin delil de sunulmadığı dikkate alındığında, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİ - YETKİ İTİRAZI HMK MADDESİ KAPSAMINDA YASA VE USULE UYGUN ŞEKİLDE İLERİ SÜRÜLMÜŞ YETKİ İTİRAZI OLMAKLA DAVALI VEKİLİNİN İSTİNAF BAŞVURUSUNUN HMK MADDESİ UYARINCA ESASTAN REDDİ GEREKTİĞİ. ÖZET: Davacı vekilince davalı yanın yetki itirazında açıkça yetkili yerin belirtilmediği gerekçesiyle yetki itirazının HMK maddesi kapsamında usule uygun ileri sürülmediği, buna rağmen mahkemece dikkate alınıp yetkisizlik kararı verilmesinin yasaya uygun olmadığı ileri sürülerek kararın bu yönüyle istinaf edildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi emsal kararı da gözetildiğinde; davalının cevap dilekçesinde "öncelikle müvekkil şirketin yasal ikamet adresi Ankara olmakla taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığından yetki itirazında bulunuyoruz." şeklinde ileri sürdüğü yetki itirazı HMK 19. maddesi kapsamında yasa ve usule uygun şekilde ileri sürülmüş yetki itirazı olmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. İTİRAZIN İPTALİNDE İSTİNAF İTİRAZ SEBEPLERİ NELER OLUR İlk derece mahkemesi kararının yasaya ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, Davalının ileri sürdüğü yetki itirazının kanunu aradığı şartları taşımadığını, Yetki itirazının nasıl ileri sürüleceğinin HMK 19.maddesinde düzenlendiğini. Madde hükmünden de görülebileceği üzere yetki itirazında bulunan taraf yetkili mahkemeyi bildirmekle yükümlü olduğunu, yetkili mahkeme bildirilmez ise yetki itirazı dikkate alınmayacağını. İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - DAVACININ FATURALARA KONU ETTİĞİ SÖZ KONUSU GİDERLERİN TAŞIYAN TARAFINDAN KATLANILAN VE AKSİNE SÖZLEŞME YOKSA TAŞITAN TARAFINDAN ÖDENMESİ GEREKEN TAŞIMA VE SEVK MASRAFLARI OLDUĞU. ÖZET: Salt faturanın düzenlenmiş olması fatura içeriğinin ve alacağın varlığına delil teşkil etmez. Faturanın dayanağının yazılı belgelerle ispatlanması gerekir. Somut olayda ispat yükü üzerinde olan davacının yansıtma faturalarına dayanak alacağın varlığına ve miktarına ilişkin olarak yazılı delil sunmakla yükümlüdür. Bu bağlamda dava konusu faturalardan 10.04.2015 tarihli faturanın dayanağı demuraj olup, bu faturanın dava dışı fiili taşıyıcı tarafından davacıya düzenlenen demuraj faturasından kaynaklandığı, diğer dört adet faturanın ise, navlun, ardiye gibi İspanya - Valencia Limanında oluşan masrafların davalıya yansıtılması olduğu tarafların kabulündedir. Davalı tarafça, somut olayda davacıya izafe edilebilecek sorumluluk ispat edilememiştir. Bu durumda davacının faturalara konu ettiği söz konusu giderlerin taşıyan tarafından katlanılan ve aksine sözleşme yoksa taşıtan tarafından ödenmesi gereken taşıma ve sevk masrafları olduğu ve içeriği itibarı ile görülen hizmetle de uyumlu olduğu, bedelin fahiş olmadığı gözetildiğinde ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçeler ve ilk derece mahkemesinin Dairemizce de benimsenen gerekçeleri ışığında, HMK'nın maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir. HMK maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - HÜKME ESAS ALINAN BİLİRKİŞİ RAPORUNUN KALDIRIMDAKİ ÇÖKME VE DAVACIYA AİT KABLODA OLUŞAN HASARA DAİR ÇOK YÖNLÜ BİR ARAŞTIRMA İNCELEME VE DEĞERLENDİRME TAŞIMADIĞI. USULÜNCE BİLİRKİŞİ RAPORU ALINARAK SONUCA GİDİLMESİ GEREĞİ Şöyle ki, kaldırımdaki çökme ve davacıya ait ... . kablosunda oluşan hasara dair çok yönlü bir araştırma, inceleme ve gerekli değerlendirmeleri taşımamaktadır. Mahkemece, içinde inşaat mühendisi bilirkişinin de bulunduğu konusunda uzman üç kişilik bir bilirkişi heyetinden tarafların kusur durumlarını da inceleyen ayrıntılı, açık ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir. ÖZET: Hükme esas alınan bilirkişi raporu kaldırımdaki çökme ve davacıya ait kabloda oluşan hasara dair çok yönlü bir araştırma, inceleme ve gerekli değerlendirmeleri taşımamaktadır. Mahkemece, içinde inşaat mühendisi bilirkişinin de bulunduğu konusunda uzman üç kişilik bir bilirkişi heyetinden tarafların kusur durumlarını da inceleyen ayrıntılı, açık ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.

Bu haber toplam 396 defa okunmuştur
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
İLETİŞİM: 0 312 229 25 05 CEP: 0 545 229 25 05 ADRES : Adres: Eti, Strazburg Cd. N:10/9, 06101 Çankaya/Ankara